27 Haziran 2010 Pazar

Uruguay:2-1:Güney Kore

Grup maçları sona erdikten sonra TRT Ömer Üründül'ün yetişemediği maçlara yorumcu olarak Feyyaz Uçar'ı almış, "hoca" da ilk yorumunda bombayı patlatıverdi: "Güney Amerika takımları Honduras dışında bu kupada başarılı..." "Nasıl yani Honduras" demeden, spiker hatayı düzeltirken, Feyyaz Hoca da lisedeki coğrafya hocasının kulaklarını çınlattı... "Olur böyle hatalar" deyip maça konsantre olmuşken , turnuvaya dair en başarılı yorum yine eskinin gol kralından geldi: "Artık büyük takım küçük takım yok dünya futbolunda, aç takım ve tok takım var"...
İtalya'nın ve Fransa'nın erkenden turnuvaya veda etmesi, İngilizlerin "korku tünelinden geçerek" bugüne gelmesi de bize gösteriyor ki, Dünya futbolunda takımların arasındaki mesafe iyice daraldı ve artık sahada isteyen, koşan, mücadele eden kazanıyor, geçmişiyle böbürlenenler hotel rezervasyonlarını erken iptal etmek zorunda kalıyor...
Geçmişinde bu kupaya sahip olan Uruguay, eski günlerine dönmek arzusuyla gelmişti turnuvaya, grup maçlarından da gol yemeden çıkınca, oynayacakları Kore maçında favori gösteriliyorlardı, kadro yapısı da bunu destekler nitelikteydi. Forlan'lı, Suarez'li, Cavani'li bir forvet hattı her an gol atmaya yakındı ki, daha iki takım birbirini tartarken karşılıklı cılız ataklarla, Forlan'ın "öylesine" vuruşunda Kore savunması rahat davranınca Hollanda ligi gol kralı Suarez'e topu boş kaleye yollamak kalıyordu... Skor avantajını erkenden ele geçiren Uruguay, kafasında maçı erken bitirince, geriye kalan 30 küsür dakikada sahada sadece Güney Kore'yi izledik. Uzak Doğulular, kendilerine özgü çok koşan ve alan daraltan oyunlarıyla "gevşek" Uruguay'lılardan her pozisyonda topu çalıp, skoru beraberliğe getirmek adına Muslera'nın koruduğu kaleye gitmeye çabaladılar lakin onların da en büyük eksiklikleri ellerinde bir Forlan ya da Suarez'in olmayışıydı...
İkinci devre de ilk yarıdan farklı değildi aslında, mavililer savunmada kalırken, beyazlılar futbolun meyvesi "gol "için pek de istekliydiler ki, 68. dakikada Lee Chung Yong ile arzularını gerçekleştirdiler. Golde dikkatimi bizim memleketten ekmek yiyen "bebek yüzlü katil" çekti aslında, havada Koreliye daha yakın olan topa yetişemeyeceğini anladığı anda Lugano, doğrudan Yong'a daldı ama 17 numaralı oyuncu çoktan kafayı vurmuştu bile...
Maçın bitimine 22 dakika kala yedikleri golle sarsılan ve kabusla uykudan uyanmışa dönen Uruguay'lılar, futbolun sadece tek kale değil, rakip yarı alanda da oynanacağını hatırlayıp, Korelilere 60 dakikadır oynamaları için vermiş oldukları meşin yuvarlağı tekrar alıp, sahada bulunup bulunmadıklarını merak ettiğimiz Forlan ve Suarez'i tekrar hatırlattılar biz televizyon başındakilere. Ve öyle bir gösterdi ki Uruguaylı golcü kendini bizlere, attığı golü yıllar yılı anlatacağız cocuklarımıza, torunlarımıza. Suarez, kornerden gelen topla ceza sahasının uzak köşesinde buluşup, şahane bir falso verdi ki Jabulani'ye, Umit Aktan'ın deyişiyle "Jung değil Jung'lar gelse bu topu çıkaramazdı"...
Uzatmayı düşünürken yedikleri golün şaşkınlığını üzerlerinden atmaya çalışan Koreliler, yine geldiler Muslera'nın kalesinin önüne ama dedik ya kadrolarında Forlan ya da Suarez kalitesinde bir topçuları olsa Lee Dong Gook'un son dakikada kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu filelerle buluşturmak hiç de zor olmayacaktı...

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin