Nasıldı reklam, bir bakalım:
Didier Drogba'ya başlıyordu tanıtım ve Fil Dişili oyuncu İtalyan savunmasını "hallaç pamuğu" gibi atıp, tam golünü atacakken, kameralar Drogba'nın memleketine çevriliyor, her tarafta bayram havası yaşanırken, havai fişekler gökyüzünü aydınlatıyordu... Peki, gerçekte ne olmuştu hemen anımsayalım; Drogba turnuva öncesi sakatlandı, "Afrika'da oynayamaz" dendi, azmetti ve oynadı da Fil Dişi Sahilleri'nin kaptanı ama yeşil-turunculular, Portekiz'le beraber kalıp, Brezilya'ya yenildi ve sadece Kuzey Kore karşısında kazanıp, kupadan daha grup müsabakalarında elenirken, kaptan Drogba sadece Brezilya maçında bir gol kaydetme başarısı gösterdi...
Reklama ara vermeden devam edelim, Drogba'nın vurduğu topu çizgiden çıkararak İtalya'da kahraman olan Fabio Cannavaro, memleketinde dansçı kızlar eşliğinde "rovoşetası"nın zevkini çıkarırken, Güney Afrika'daki Dünya Kupasında ise "Gök Mavililer" Paraguay, Yeni Zellanda ve Slovakya'nın bulunduğu grubu son sırada bitirerek büyük hayal kırıklığı yarattılar...
Cannavaro'nun "makasla" uzaklaştırdığı topla buluşan isim ise İngilizlerin, Güney Afrika'da çok şey bekledikleri Wayne Rooney'dir. Manchster United'lı golcü, kaptığı topu maçın son dakikalarında Arsenal'li Theo Walcott'a "paslarken", araya Ribery girmekte ve İngilizler için bir rüya sona ermektedir. Filimde Rooney'in hayatı kararırken, gerçek dünyada ise reklam daha Afrika'daki turnuva başlamadan Walcott'a "uğursuz" gelmiş ve genç futbolcu İngiltere ile Güney Afrika yolunu tutamamıştı. Theo Dünya Kupasında değildi ama milli takım hocası Fabio Capello'nun sectiği İngiliz oyuncular, grup maçlarında "Easy" olarak adlandırdıkları grupta Amerika ve Cezyair beraberliklerinden sonra, Slovenya'yı zor da olsa 1-0 ile geçip, Almanya'nın rakibi olmuşlar ama "panzerler" karşısında 4-1 gibi tarihi bir skorla maçtan yenik ayrılıp, Ada'ya gerisi geri dönerken, reklamın kahramanı Wayne Rooney ise fileleri sarsmayı becerememişti... Bu arada filmde İngilizlerin başarısız olmasını gazeteden okuyan ve mutluluk tebessumleri veren Donovan ile Tim Howard'ın Amerika Birleşik Devletleri, Afrika'da yer aldıkları C grubunu ilk sırada bitirmiş ama eleme maçlarında Gana'ya uzatmalarda 2-1 yenilmekten kurtulamamıştı. Ulkesi adına Nike'ın reklam filmi pek kısmetli gelmese de Donovan, filimde rol alan topçuların en şanslısı olmuş ve turnuvada ulkesi adına 3 gol atmıştı...
Ronney'in Walcott'a attığı pasın arasına girip, kazandığı topla kendine has çalımlarla reklam filiminde döktüren Fransız Ribery ve milli takımı için Güney Afrika'daki turnuva tam bir kabusa dönüşmüştü. Horozlar, grupta ilk maçta Uruguay maçını golsüz berabere bitirmiş, ardından Meksika ve Guney Afrika'ya yenilerek A grubunu son sırada noktalamış ve başları önde evlerine dönmüşlerdi ama kaybetmekten ziyade Anelka'nın teknik direktör Domenech'e küfretmesi, Evra'nın başını çektiği futbolcuların idmanı boykot etmeleri damga vurmuştu gündeme...
Walcott gibi Nike'ın uğursuz geldiği bir diğer futbolcu da Ronaldinho olmuş, reklamda dünyayı, hatta Kobe Bryant'ı bile yaptığı samba ile etkileyen Brezilyalı, Dunga tarafından milli takıma davet edilmemiş, maçları televizyon başında seyretmeye mahküm edilmişti. Ronaldinho'nun Brezilya'sı şimdilik oynadığı maçları kayıpsız atlatıp, çeyrek finalde Hollanda ile yapacağı maçı beklemeye koyulurken, biz de reklam filminde yer alan iki ülkeden Hollanda'ya mı yoksa Brezilya'ya mı kötü talih getireceğini merak etmekteyiz şimdiden reklam filminin...
Ve reklamın final sahnesinde Portekiz'li Cristiano Ronaldo topla buluşup, Hollandalı savunmacılar arasından sıyrılıp, gole giderken yere indirildiğinde,dünya duruyor, Ronaldo serbest atış kullanmak üzere topu dikip, kendine has adımlarla gerilip, rakip kaleye bakarken, hayatında neler olacağını hayal etmekte, lakin düşlerinin içinde Güney Afrika'da dört maç oynayıp, kendisinin sadece bir gol atarak daha çeyrek final görmeden milli takımının eleneceğini ve son maçta sinirden kameramana tüküreceği yer almamaktadır...
Nike'ın "Geleceği Yazan" futbolcuları turnuvada çeyrek final yüzü görememişken, reklamda Rooney ile masa tenisi oynayan Federer'in de Wimbledon'dan finale gelmeden elendiği haberini okuyunca bugün ajanslardan, reklam filminin lanetine iyice inanmış oldum...
Peki, yemek masasında Rooney'i manşetlerde okuyup, gazeteyi sinirden fırlatan Fabregas, Iniesta ve Pique bu lanetten nasibini alacak mı acaba? ya da onları giydikleri Adidas formalar koruyacak mı, hep beraber izleyeceğiz...
1 yorum:
Reklamin etkisini arttirmak uzere yapilmis bir gizli calismadir belki de butun bu elenmeler. Futbolculari bir yere kadar anladik da Federer'in de elenmesi pes dedirtti.
Yorum Gönder