15 Ocak 2025 Çarşamba

Başakşehir FK:1-2:Galatasaray

 


Ziraat Türkiye Kupasında Rams Parkta oynanan maçın yorumunu şöyle bitirmiştim:

"Beş günde iki maçın ilki berabere bitmişti...

İki takım kupada birer puan yazmıştı hanelerine de, esas randevu için Galatasaray rakibine göz dağı veriyordu...

Başakşehir ev sahibi olacak lakin onlar sakat ve cezalılar sebebiyle "rotasyona" girecek, Galatasaray "esas oğlanlarıyla" mücadele edecektir Süper Ligin ilk devresinin son maçında..."

Okan Buruk "esas oğlanlarıyla" çıktıda efsanesi olan Fatih Terim'in adının verildiği staddaki maça ama bir eksik vardı. "Böyle penaltı mı olur?" diye isyan edilen pozisyonda sakatlanan ve 2-3 hafta formasına hasret kalacak Sara yoktu kadroda, yerine "dayı" Kerem Demirbay vardı. Sosyal medya dönem dönem bazı oyuncuları "linçler", Berkan da, Kerem Aktürkoğlu da, Nelsson da bunlardan nasibini alırken, bu sene okların hedefinde Kerem Demirbay var. Ağzıyla kuş tutsa, yaranamayacak maalesef...

Ev sahibi ise oldukça eksikti, sarı kart cezalıları, sakatlar derken, genç topçulardan "yamalı" bir kadro çıkarmıştı Çağdaş Atan sahaya. Ama onların avantajına ise İstanbul'da yılın en soğuk ve yağmurlu günü vardı. Yerden oynasan zemin ıslak, havadan oynasan zaten vurduğun top sana bumerang gibi geri geliyordu.


İki takımın hocası da saha ve zemin şartları ile eldeki kadrolara göre oyun planlarını yapmış, takımlarını maça hazırlarken, onlar dışında da bu oyundan rol çalmak isteyenler vardı: Maçın hakemi Atilla Karaoğlan ve CV'sinde Galatasaray ile ilgili hiç de olumlu referanslar olmayan VAR hakemi Yaşar Kemal Uğurlu...

Önce 12. dakikada Osimhen yanında Barış Alper gole giderken son adam olan Opoku tarafından düşürüldü, kırmızı "unutuldu"... 3 dakika sonra Yunus bariz şekilde düşürüldü, faul verilmedi, Yunus ititraz edince sarı çıktı. Yetmedi, "suyun karşı tarafının" Torreira üzerine oluşturduğu algı Atilla Karaoğlan'da sonuç vermiş oldu ki Uruguaylı topçunun ilk müdahalesinde sarı kart çıktı... Okan Buruk'a sarı kart çıkarmadan da olamadı maçın hakemi, onu da listeye ekleyiverdi.


Ama esas felaket Mertens'in ortasında Hamza'nın elle müdahalaesinde hem sahadaki hem de VAR'daki hakemler "üç maymunu oynadı"... Pozisyonu herkes gördü, o kadar açıktı ki Hamza maçtan sonra itiraf etmekten çekinmedi :"Evet o pozisyonda tol elime çarptı diye hissettim..."

Hakemlerin "karışamayacağı" bir gol atmak lazımdı deplasmandaki bu maçı kazanmak için ve o golün sinyalini önce "ApoKerim" yaktı Kerem Demirbay'ın kornerden ortasına vurduğu kafayla.  Sonrasında ise Galatasaray, "şahsına münhasır" bir golle devre biterken öne geçiyordu. Rakip çıkarken yapılan baskı sonuç veriyor, Yunus ve Barış paslaşıyor, sonra Osimhen duvar oluyor Barış'a ve genç topçu yürümek için kullandığı ayağıyla filelerin yağmurunu silkeliyordu...


Ev sahibinin ise tek atağı devre biterken Galatasaray'ın kaptırdığı bir topta, oluşan karambolde genç Ömer'in şutunda Abdülkerim olması gereken yerdeydi...

İkinci devre Barış'ın ortasında Osimhen dokunabilse Galatasaray erken dakikada farkı ikiye çıkaracaktı ama olmazken, 5 dakika sonra ise Keny sarı kartı olduğu halde ceza sahasında penaltı almak için "kendini atıyor", hakemler yine "görmedim"i oynuyordu...

İşte aynı Keny, bir dakika sonra Piatek'e asist yaparken, Sanchez yine son haftalarda olduğu gibi golde hatasıyla ön plana çıkıyordu. Lakin ev sahibinin sevinci pek fazla sürmüyor, Osimhen'in ekmeğini taştan çıkardığı bir kapışmada Mertens Yunus'u görüyor, onun pasında bir kez daha Barış sol ayağı ile Muhammed'i mağlup ediyordu.


Galatasaray 3 dakika sonra Jakobs'un ortasında Mertens'le golu bulamazken, Torreira'nın ters kafasında da topun ağlara gitmesini futbolun tanrıları engelliyordu. 

Saha zemini ağırlaşıp, oyuncular da yorulmaya başlanınca kalan dakikalarda seyirciler bir doldur boşalt futbolu seyretmeye başlarken, Okan Buruk'un Nelsson değişikliği de faydalı oluyor, Danimarkalı stoper kritik müdahaleleri ile "Beni de bu kadar yabana atmayın" diyordu...

Süper Ligin uzun bir sezonun ilk devresi sona ererken, Okan Buruk'lu Galatasaray deplasmanda kaybetmeme rekorunu arttırırken, 18 maçta 16 galibiyet 2 beraberlikle kimsenin hayal edemeyeceği bir başarı yakalıyordu...

Darısı kalan maçlara diyelim...


Stat: Başakşehir Fatih Terim

Hakemler: Atilla Karaoğlan, İbrahim Bozbey, Ali Can Alp

RAMS Başakşehir: Muhammed Şengezer, Hamza Güreler, Opoku, Lima, Deniz Türüç (Dk. 86 Djalo), Onur Ergün, Kemen (Dk. 89 Pelkas), Ömer Faruk Beyaz (Dk. 67 Ömer Ali Şahiner), Davidson (Dk. 67 Figueiredo), Keny, Piatek

Galatasaray: Muslera, Kaan Ayhan, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jakobs, Kerem Demirbay (Dk. 75 Sallai), Torreira, Yunus Akgün, Mertens (Dk. 83 Berkan Kutlu), Barış Alper Yılmaz (Dk. 90+2 Batshuayi), Osimhen (Dk. 90+2 Nelsson)

Goller: Dk. 42 ve 59 Barış Alper Yılmaz (Galatasaray), Dk. 53 Piatek (RAMS Başakşehir)

Sarı kartlar: Dk. 13 Opoku, Dk. 37 Hamza Güreler, Dk. 45 Keny, Dk. 74 Piatek (RAMS Başakşehir), Dk. 16 Yunus Akgün, Dk. 21 Kaan Ayhan, Dk. 31 Torreira, Dk. 79 Sallai (Galatasaray)

9 Ocak 2025 Perşembe

Galatasaray:2-2:Başakşehir FK


Beş günde iki Başakşehir maçı...

Biri içerde, diğeri dışarda. İlkinin telafisi var da, ikincisi çok daha önemli...

Böyle düşünmüş olacak ki Okan Buruk, rakip takım hocasını da şaşırtacak derece rotasyonlu bir kadroyla sahaya sürdü takımını...

Günay, Metehan, Jelert, Efe, Berkan, Yusuf, Kerem ve Batshuayi seremoniye çıkan topçular arasındaydı, Başakşehir ise "full kadro"... Bir de tabii Galatasaray'a karşı ilginç bir şekilde bilenmiş bir hocası vardı. Hele ki maçtan 2-3 saat önce Fenerbahçe başkanının yaptığı basın toplantısında "Cağdaş" ismini duyunca, daha da hırslanmıştı Başakşehir'in çalıştırıcısı...


Maç da girizgahta belirttiğim gibi başladı aslında. Sarı-kırmızılılar sudan çıkmış balık gibi çırpınıp, hocalarının verdiği taktiği uygulamaya çalışırken, bir arada oynamama ve maç eksikliği göze fena halde çarpıyordu. Deplasman ekibi ise kulübesiyle taça dahi itiraz edecek şekilde motiveydi. 

Ortada geçen ilk 20 dakika sonrası "birbirine alışan" Galatasaraylılar, iki uzun boylu stoperin arasında tost olan Batshuayi'yi kenar ortalarıyla besleyemeyeceklerini görüp, ceza sahası dışında şutlar atmaya başladılar ki, tehlikeler de geldi ama Başakşehir de ilk atağında golü buluverdi Deniz'le... Bu çocuk da "acı vatan "Almanya'dan Anadolu'ya gelip oradan Fenerbahçe seçimi ile futbol kariyerini bitiren bir topçu. Galatasaray'ı seçmiş olsaydı, çok daha farklı kariyeri olacaktı...

Başakşehir az daha ikinci golü de bulacaktı ama Günay öyle iki kurtarış yaptı ki, tecrübeli kalecinin menajeri hemen sosyal medya ekibine talimat vermiştir bu videoları "Best Of Günay Güvenç"e eklemesi için.

Rakip maçı fazlaca ciddiye alıp, bir de saha kenarında "çirkefleşince", Okan Buruk da "had bildirmek" için önce Mertens ve Yunus'u, sonra da Barış, Sara ve Jakobs'u oyuna alınca Galatasaray bilinen makine düzenine dönüp, rakip kaleyi abluka altına alıyordu. Önce beraberlik golü Mertens'in ortasında Sanchez ile geliyor, Jelert'in hatasında Piatek tekrar takımını öne geçiriyor, Abdülkerim yine Mertens'in pasında eşitliği sağlıyordu. Ev sahibi taraftarının da desteği ile iç saha oyun ritmini yakalayıp, gol için dalga dalga Muhammed'in kalesine yükleniyor lakin aradığı golü bulamazken, uzatmalarda kazanılan penaltı atışında da Batshuayi, genç kaleciyi geçemiyordu...


Beş günde iki maçın ilki berabere bitmişti...

İki takım kupada birer puan yazmıştı hanelerine de, esas randevu için Galatasaray rakibine göz dağı veriyordu...

Başakşehir ev sahibi olacak lakin onlar sakat ve cezalılar sebebiyle "rotasyona" girecek, Galatasaray "esas oğlanlarıyla" mücadele edecektir Süper Ligin ilk devresinin son maçında...


Stat: RAMS Park.

Hakemler: Ali Şansalan, Mustafa Savranlar, Osman Gökhan Bilir.

Galatasaray: Günay Güvenç, Metehan Baltacı (Dk. 46 Mertens), Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jelert (Dk. 57 Barış Alper Yılmaz), Efe Akman (Dk. 64 Sara), Berkan Kutlu (Dk. 86 Jakobs), Yusuf Demir (Dk. 46 Yunus Akgün), Kerem Demirbay, Sallai, Batshuayi.

Başakşehir FK: Muhammed Şengezer, Hamza Güreler, Ba, Opoku, Lima, Crespo (Dk. 75 Onur Ergün), Deniz Türüç (Dk. 89 Ömer Ali Şahiner), Kemen, Berat Özdemir, Figueiredo (Dk. 75 Davidson), Piatek (Dk. 81 Keny).

Goller: Dk. 35 Deniz Türüç, Dk. 53 Piatek (Başakşehir FK), Dk. 51 Sanchez, Dk. 74 Abdülkerim Bardakcı (Galatasaray).

Kırmızı kart: Dk. 85 Onur Ergün (Başakşehir FK).

Sarı kartlar: Dk. 45+2 Sanchez, Dk. 53 Batshuayi (Galatasaray), Dk. 50 Lima, Dk. 56 Deniz Türüç, Dk. 68 Çağdaş Atan (Teknik direktör), Dk. 77 Piatek, Dk. 85 Muhammed Şengezer (Başakşehir FK).

7 Ocak 2025 Salı

Galatasaray:2-1:Göztepe


"Takımda çözmem gereken yeterince sorun var. Başkanlar ve kulüpler de hakemlerle ilgili konuşmamalı. Hakemlerin gelişmesi için sağlıklı ortam sağlanmalı. Türk futbolunda insanlar sahaya odaklanmalı.'' diyordu maçtan sonraki basın toplantısında Göztepe'nin Bulgar teknik adamı Stanimir Stoilov kendisine maçın hakemi ile ilgili yöneltilen provokatif soruya.

Artık alışılageldiği üzere Galatasaray'ın her maçı sonrası hakemler ön plana atılıyor, "karşı taraf" kendi maçını bırakıp Galatasaray'ı konuşuyordu. Saha içinde rekabet etmek zorlaşınca, yan yollara sapmak en kolayı olmaya başlıyordu. 


Ama herkesin dilinden düşürmediği "futbolun değeri"ni arttırmanın yolu yeşil alanın içine odaklanıp, orada kora kor mücadele etmektir. Cumartesi gecesi Ali Sami Yen'de Okan Buruk ve Stanimir Stoilov tam da bunu yaptılar. Yılbaşı arasını iyi değerlendirip, rakiplerini analiz ederek saha içinde maçı kazanmaya odaklandılar. Kendi sahasında kazanan ama deplasmanda puanlara hasret İzmir'in sarı-kırmızılı takımı, Galatasaray'ın bu sezon puan kaybettiği Sami Yen'de ev sahibine yeni bir darbe daha indirmeye niyetliydi. Rakip sahada baskı yapıp, güçlü ve enerjik orta saha oyuncularıyla "temaslı" oynayarak Mertens, Sara ve Torreira'nın oyun kurmasını engellerken, Heliton Osimhen'e "ikiz gibi" yapışık oynuyordu. Hal böyle olunca Galatasaray, rakibine pozisyon vermese de kendi oyununu oynamaktan çok uzaktı ki Djalma'nın Kaan Ayhan'a müdahalesi sonrası kazanılan penaltıda Osimhen skorbordu değiştiriyordu.

Kendi yarı sahasından çıkarken yaptığı bir kaç ufak pas hatası belki Sanchez için "lafı dahi edilmeyecekken", Göztepe'nin golünde arkasına atılan atılan uzun topta Romulo'yu kaçırması "telafi edilmezdi", deplasman ekibine eşitlik sayısı geliverdi hiç beklenmediği bir anda. Savunma arkası demişken, Göztepe ikinci golü de bulacaktı Jakobs'un arkasına atılan topta ki, Galatasaray'ın sol bekinin can havliyle müdahalesi az farkla direği yalayarak kornere çıktı.


Galatasaray maçlarında Okan Buruk'un en büyük şikayetiydi, rakiplerin sürekli oyunu durdurması, hakemlerin de onlara tölerans göstermesi, Stoilov böyle bir şey yapmadı, "çarpışma" istedi takımından ve maça gelenler Premier Lig kalitesinde bir mücadele izlediler. Orta saha ve savunmada "fiziksel" gücünü ortaya koymuştu deplasman takımı lakin Galatasaray'ın da kadife ayakları vardı. Oyunda son yarım saate girilirken, Sara'nın jeneriklik pasında Mertens de bir o kadar fantastik bir ara pas attı Yunus'a ve genç topçu da çaprazdan fileleri havalandırdı.

Galatasaray bir kez daha öne geçmişti. Hamle sırası Göztepe'deydi, yapılan oyuncu değişiklikleri ile Muslera'nın kalesine geldiler, bir kez de gole yaklaştılar ama Jakobs-Muslera birlikteliği İzmir'in sarı kırmızılılarına ikinci defa sevinme hakkı tanımadı. Ve 5 dakika sonra Sara'nın kullandığı köşe atışında Abdülkerim vurdu kaleciden dönen topu Torreira kafayla gol yaptı ama tam tamına 4 dakikalık VAR "aramasıyla" ofsayt çıkıverdi... Sorarsan hakem Galatasaray'ı koruyordu...

Deplasman ekibi beraberlik için tüm hatlarıyla yüklenince Okan Buruk da Nelsson'u oyuna sürdü ve Danimarkalı oyuncu yaptığı hamlelerle de hocasını mahcup etmedi... Bir de Bashuayi, Sallai'nin "al da at" pasını gol yapsa, Galatasaray Süper Ligde daha ilk devre bitmeden 50 gole ulaşacaktı...


Stat: RAMS Park.

Hakemler: Alper Akarsu, Abdullah Bora Özkara, Deniz Caner Özaral.

Galatasaray: Muslera, Kaan Ayhan, Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jakobs (Dk. 87 Berkan Kutlu), Torreira, Sara, Barış Alper Yılmaz (Dk. 90+2 Nelsson), Mertens (Dk. 74 Sallai), Yunus Akgün (Dk. 90+2 Jelert), Osimhen (Dk. 87 Batshuayi).

Göztepe: Lis, Koray Günter, Heliton, Bokele, Nielsen (Dk. 89 Taha Altıkardeş), Dennis (Dk. 89 Ahmet Ildız), Miroshi, Matsuki (Dk. 69 Juan), Djalma Silva (Dk. 89 İsmail Köybaşı), Tijanic (Dk. 69 Victor Hugo), Romulo.

Goller: Dk. 10 Osimhen (Penaltıdan), Dk. 61 Yunus Akgün (Galatasaray), Dk. 27 Romulo (Göztepe).

Sarı kartlar: Dk. 9 Djalma, Dk. 37 Dennis (Göztepe), Dk. 58 Sara (Galatasaray).

22 Aralık 2024 Pazar

Kayserispor:1-5:Galatasaray


Kayseri'de karşılaşma sona ermiş, Galatasaray koskoca bir 2024 senesini deplasmanda maç kaybetmeden bitirmiş, oyuncular tatile gitmeden sevinçlerini taraftarla paylaşırken, Muslera gencecik Berat'ı en öne yollayıp, üçlü çektiriyordu... Bitmiyordu, maç fotosu olarak da Berat en önde, arkadaşları arkasında objektiflere poz veriyordu...

Gün içi babannesinin vefat haberini almıştı Berat, buna rağmen gencecik yaşına rağmen "dirayet" göstermiş, maça çıkmıştı... Arkadaşlarının özverisini takdir ediyor, onun acısını da paylaşıyordu Muslera ve arkadaşları...


Rakiple formasını değiştiren ve bu soğukta sadece atletle kalan Sanchez'e de bir anne duyarlılığı ile kabanını giydirmeye çalışıyordu Mertens...

"Galatasaray bir halatı hep birlikte çekenlerin; hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır." demişti ya Baba Gündüz, işte onun tarif ettiği takım bugün Kayseri'deydi...

Nasıl yeneceksin bu Galatasaray'ı? Nasıl?


Ara ara dolu, bazen de yağmur atıştıran soğuk bir pazar gününe Galatasaray, ilk atakta bulduğu penaltı golüyle içini ısıtarak başladı taraftarının. Son iki sezonda bu sahada üç puan alamamıştı Okan hoca ama şimdi rakibi Fenerbahçe'ye 8 puan fark yapma şansı vardı... Bundan daha büyük motivasyon olur muydu?

Golün arkasında fark ikiye çıkacaktı ki Osimhen'in Yunus'a "al da at" pasında ev sahibi savunma daha dikkatliydi. Galatasaray oyunu rahat götürecek diye hesap ederken, kullanılan bir köşe vuruşunda adam paylaşımındaki hatalar Bahoke'yi boş bıraktı, onun kafa vuruşunu herkes seyretti. Kayseri attığı eşitlik sayısının moraliyle Muslera'nın kalesine daha cesurca gitti, ikiyi de bulacaktı ki Sanchez hızır gibi rakibinin şutunu yatarak engelledi.

Son haftalarda Galatasaray'ın parlayan yıldızı kimdir? Şüphesiz bir çoklarının cevabı Yunus olacaktı. işte o Yunus, Trabzon maçından sonra Kayseri'de de "Messileşti", orta sahadan aldığı topla rakip savunma üzerine Alberto Tomba misali slalomlarla gitti, Osimhen'e aktardığı topta Nijerya'lının pasında Mertens kaçırdı ama Barış affetmedi. 


Galatasaray yine öne geçmişti, topa eskisi kadar hakim olamıyor, orta sahada pres yapıp rakibi eksik yakalayamıyor, sol tarafı Jakobs'la "yol geçen hanı" olmuş ama tabelada öndeydi. Zira kaliteli ayaklara sahipti, Sara savunma arkasına topu yolluyor, Barış'tan önce savunma kornere atıyor, rakibin gol için Karimi ile heyecanlandığı anda Muslera "No Pasaran" diyordu...


"Atamayana atarlar" tabiri futbolun yazılı olmayan kurallarındandır. İkinci yarının başında yine Galatasaray'ın sol tarafından Kayserispor'un geliştirdiği bir akında Muslera bir kez daha Boa Morte'ye geçit vermezken, dönüşünde Yunus resital yaparak farkı ikiye çıkarıyordu. Kayserispor'un kullandığı korner atışında topla buluşan genç yıldız, meşin yuvarlağı sürdü, sürdü, sürdü ve Onurcan'ın koruduğu kalenin ceza sahasına girmeden bir hafta önce Uğurcan'ı avladığı gibi Onurcan'ı da kurbanlarının listesine ekledi... Ne goldü ama... Messi izlese alkışlamaktan avuçları patlardı... Dries Mertens ve Osimhen ise şaşkınlıkla bakakalıyordu...

Skoru ele geçiren deplasman ekibi, daha öz güvenli oynamaya, ev sahibi sarı kırmızılılar da motivasyonu kaybedince Kayserispor kalesinde pozisyonlar da daha sık görülmeye başlandı. Jakobs siftahı denedi, az farkla korner oldu, Yunus'un jeneriklik şutu ahlar vahlar arasında direği sıyırdı da Muslera'nın uzun topunda yine sahneye Yunus çıktı, Osimhen'i boş gördü, "kral" da ikinci golünü yazıverdi tereddütsüz.


Üç dakika sonra Osimhen'in "al da at"ını çömertce harcayan Barış, oyun bitmeden Yunus'un ikramında Karadeniz inatçılığı ile topa abandı, bereket üst direk kırılmadı ama tabela değişiyordu: 1-5...


Atılan her golü Berat'a armağan eden topçulara nazire yaparcasına Okan hoca da genç topçuyu son dakikalar oyuna aldı, o da bı kısıtlı sürede yeteneklerini göstermekten geri kalmadı, Batshuayi o harika pası gol yapsa, hanesine asist de yazdıracaktı genç Berat...

Hakem oyunu 9 dakika uzatsa da, maçın skorunu bağlamıştı futbolun ilahları, Sanchez'in iki adımdan şutu Onurcan'ın yüzünde patlıyor, bir dakika sonra Muslera'dan seken top boş kaleye yuvarlarken Boa Morte, yine araya Galatasaray ile 100. maçına çıkan Abdulkerim'in o "Tanrının ayağı" engel oluyordu...

5 yıldız yolunda rakibi Fenerbahçe'nin puan kaybettiği haftada hanesine üç puan yazdıran Okan Buruk artık sayısını akılda tutamadığımız onlarca rekoruna bir başka rekor daha eklerken, senenin son maçının bitiminde herkes 2025 yılında görüşmek dilekleriyle mutlu mesut tatile çıkıyordu...

İyi tatiller...



Stat: RHG Enertürk Enerji

Hakemler: Mehmet Türkmen, Mehmet Emin Tuğral, Serkan Çimen

Bellona Kayserispor: Onurcan Piri, Gökhan Sazdağı, Jeanvier, Attamah, Carole (Dk. 83 Nazon), Hasan Ali Kaldırım, Karimi (Dk. 58 Bourabıa), Kartal Kayra Yılmaz, Cardoso (Dk. 75 Ackah), Boa Morte, Bahoken (Dk. 83 Talha Sarıarslan)

Galatasaray: Muslera, Kaan Ayhan (Dk. 78 Jelert), Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jakobs (Dk. 78 Berkan Kutlu), Torreira (DK. 88 Berat Luş), Sara, Yunus Akgün, Mertens (Dk. 78 Batshuayı), Barış Alper Yılmaz, Osimhen (DK. 86 Metehan Baltacı)

Goller: Dk. 4 (Penaltıdan) ve Dk. 71 Osimhen, Dk. 29 ve Dk. 87 Barış Alper Yılmaz, Dk. 51 Yunus Akgün (Galatasaray), Dk. 14 Bahoke (Bellona Kayserispor)

Sarı kart: Dk. 70 Bourabia (Bellona Kayserispor)

21 Aralık 2024 Cumartesi

Endüstriyel Koreografi

 


Bursaspor'lu taraftarın Atatürk Stadyumu yıkılmadan önce kale arkasında "Yeni Linea" için yapmış oldukları koreografi çok konuşulmuştu. "Endüstriyel Futbola Karşı Tribün Kültürüne" vurulan çok büyük darbeydi. Niçini, nedeni uzun süre tartışılmış, Teksas grubu açıklama yapmak zorunda kalmıştı...

Tabii, bu olay uzun yıllar önce oldu da, bugünlerde Almanya'da Bayern Münih-Leipzig maçını seyrederken, başka bir görüntü gözüme takıldı. Ev sahibi tribünlerin bir kısmındaki biletleri T-Mobile satın almış ve orada bilet verdiği kişilere kendi logosunun koreografisini yaptırmıştı... Stadyumun her tarafını, formaların, şortların ve çorapların sağını solunu sponsorla dolduran kulüpler korkarım ki bu gidişle- ki şimdi de şirketlere kombine satıyorlar ama bu kadar büyük sayıda değil- tüm tribünü şirketlere satacaklar ve taraftarlar da biletleri onlardan alıp, onların istediği gibi davranacak orada...

Olmaz olmaz, demeyin, biz neler gördük bu tribünlerde...



Daha Da Kötüsü Olacak Mı?

 Her hafta "Bu son nokta, daha da kötüsü olmaz" derken, bir sonraki maç sanki inadına yaparmışçasına "daha da kötüsü" oluyor.

Faul, sarı kart, kırmızı kart, VAR derken, dün gece Kasımpaşa stadında oynanan Eyüpspor-Fenerbahçe maçında hakem Emre Kargın, yardımcıları Abdullah Bora Özkara ve Furkan Ürün ile VAR hakemi Mustafa İlker Coşkun'un verdiği kararlar çıtayı en zirveye koyacak türdendi...

Daha da kötüsü olacak mı?

Şüpheliyim diyemem, daha da kötüsü olacaktır...

Neydi dünkü maçtaki "felaket" kararlar...

Caner'le İrfancan bir hava topu mücadelesinde İrfancan rakibinin yüzüne bir kere değil iki kere vuruyor ama maçın hakemi faul vermiyor. Top önüne düşen Ahmet Kutucu zoraki bir vuruşla topu kaleci İrfancan'a yolluyor, bu sırada Caner yerde yatıyor, Fenerbahçe kalecisinin oyunu başlatması sonrası Kostiç topu sürüyor, rakip ceza sahasına girmeden orta yapıyor ve Fenerbahçe beraberlik golünü buluyor...
VAR, Emre Kargın'ı pozisyonu inceleyip golün iptali için davet etmiyor. Bahaneleri topun Eyüpsporlu oyuncuya geçmiş olduğu şeklinde olacaktır.
Yardımcı hakem bayrak kaldırmıyor.
Kafasına müdahale alan oyuncu FIFA sağlık kuralları gereği yerdeyse, hakemin her şekilde oyunu durdurması gerekirken, Emre Kargın oyunu durdurmuyor...
Fenerbahçe beraberliği yakalıyor...
Pozisyona itiraz eden Arda Turan oyundan atılıyor, hem maçın ikinci yarısı hem de önümüzdeki hafta 
Hatalar, hatalar, hatalar...
Kazançlı çıkan kim? Fenerbahçe...

Devre bitmiş, oyuncular soyunma odasına giderken, El Nesri rakibine kafa atıyor, kale arkası karısıyor, oyuncular ayrılıyor ve soyunma odasına gidiliyor.
Hakem o esnada saha içinde Caner-İrfancan pozisyonunu oyuncularla konuştuğu için bu olayı göremiyor ama VAR ve 4. hakem görüyor.
Peki onlar Emre Kargın'a destekte bulunuyor mu?
Hayır...
El Nesri bu hareketten dolayı kırmızı kart görmeliyken, sarı kart dahi görmüyor.
İkinci yarı da sarı kart gördü ki, ikinci sarıdan kırmızı olacaktı...
Kazançlı çıkan kim? Fenerbahçe...
Fenerbahçe'nin kullanacağı bir korner atışından önce rakip ceza sahasında Çağlar ve Eyüpsporlu oyuncu yer kapma mücadelesi verirken, Çağlar doğrudan dirseği ile rakibine vuruyor. 
Ama hakem ve yardımcıları görmüyor, VAR uyarmıyor... Çağlar oyuna devam ediyor...
Kazançlı çıkan kim? Fenerbahçe...
Fenerbahçe kendi yarı sahasından top çıkarmaya çalışırken Halil, Djeku'ya baskı yapıyor, ayağa bir temas yokken, üstten de bir çekme görülmüyor ve Eyüpspor rakibi eksik yakalıyor, İrfancan'ın Caner'in yüzüne müdahalesini görmeyen yardımcı hakem 3-4 saniye sonra bayrak kaldırıyor ama Emre Kargın oyunu devam ettiriyor, Emre Akbaba da golünü atıyor. Topun ağlara gitmesi sonrası hakem düdüğü çalıyor ve gol iptal işareti yapıyor. Kimse Halil'in faulünü göremezken, sahada VAR incelemesi de olmadan gol "karambole" gidiyor...
Kazançlı çıkan kim? Fenerbahçe...

Maç 1-1 sonuçlanıyor, Fenerbahçe 1 puan alıyor, Eyüpspor 2 puan kaybediyor... Bakalım lig sonunda bu puanlar kime nasıl etki edecek?

18 Aralık 2024 Çarşamba

Galatasaray:4-3:Trabzonspor

 


Hasan Kabze'nin 2006'da Beşiktaş'a...

Marek Heinz'in 2006'da Denizlispor'a...

Selçuk İnan'ın 2015'te Konyaspor'a...

Kostas Mitroglou'nun 2019'da Akhisar'a...

Fredrik Midtsjö'nün 2023'te Adana Demirspor'a...

Berkan Kutlu'nun ve Carlos Vinicius'un 2024'te Karagümrük ve Kasımpaşa'ya attığı goller Galatasaray'ın şampiyonluk hikayelerinde sayfa başında yer alırken, olası 25. şampiyonluğun kazanılacağı bu sezonda da Batshuayi'nin Trabzonspor maçında 90+8de attığı (Ali Şahin Yılmaz'a kendi kalesine attırdığı) gol de unutulmazlar arasında yer alacaktır...

Tabii ki eldeki avuçtaki puanlar uçup giderken 3 puan getiren goller çok daha unutulmazken, bu sezon sonu Abdülkerim'i de o şampiyonluk gecesi minnetle anacağız... Galatasaray galibiyet golü ateşiyle elde avuçta ne varsa rakip kaleye gittiği uzatma dakikalarında ani bir Trabzonspor atağında top Rumen Dragus'un önüne düşer, onun Muslera'yı aşan vuruşunda meşin yuvarlak ağlara giderken "Tanrının Ayağı" topa dokunur ve büyük bir şölen kâbus olmaktan kurtulur...


Oysa ki, çok güçlü ve istekli başlamıştı Galatasaray Trabzonspor maçına, hem de esas kadrodan bir çok eksikle oynamasına rağmen. Kaptan Muslera kaleyi koruyacak, önünde ilk defa birlikte oynayacak dörtlü vardı: Malmö maçının iyilerinden Jelert, sakatlığı geride bırakan Kaan ve Abdülkerim ile Okan Buruk'un sol beke devşirdiği Berkan... Önlerinde değişmez ikili Torreira ve Sara... Takımın futbol aklı Mertens'in sağ solu ve önünde de Yunus, Sallai ve Barış Alper Yılmaz... Icardi ve Osimhen'in yokluğunda forvet hattında Batshuayi beklenirken, Okan Buruk geçen yıllarda Fenerbahçe derbilerinde yaptığı gibi Barış'ı görevlendirmişti en uçta... Bats'ın da artık ihtiyaç anında ilk başvurulacak "süper yedek" olduğu tescilleniyordu...


Sezonun Galatasaray adına yıldız adaylarından Yunus, Messileşince attığı çalımları "efsanevi" bir bir pasla buluşturunca Mertens takımı öne geçiriyordu. Golün coşkusuyla ev sahibi rakip kaleye çok adamla gittiği bir anda, taç atışından kaptırılan topta eksik adamla yakalandı ve İngiltere'de futbol çok hızlı oynanıyor, nefeslenemiyoruz diyen Ozan Tufan'ın ceza sahasına soluksuz koşusu sonrası bomboş kafası sonrası tabelada beraberlik yazıyordu. Trabzonspor'un savunması "zayıftı" ama ileri hat adamları "yetenekliydi", Şenol Güneş de onlara güvenip bir çok Anadolu takımının yaptığının aksine savunmaya kapanmak yerine "meydan okumuştu" Galatasaray'a... Okan Buruk da rakip kim olursa olsun geri adım atmayan bir kafa yapısındaydı, o halde bu çarpışmada iki testiden biri kırılacaktı...



İlk 30 dakika sona ermeden Yunus yine sahneye çıktı, bu kez Messivari jeneriklik bir gol attı Uğurcan'ın bakışları arasında. Beş dakika sonra bir başka maç bitirecek an seyredildi, Sallai penaltı noktası üzerindeki Barış'la buluşturdu topu, onun vuruşunu kaleci kornere çeldi... Ardından devre biterken Galatasaray'ın Okan Buruk'la repertuvarının en başına yerleştirdiği rakip alanda baskı ile top kapma eylemini Torreira gerçekleştirdi, Mertens bomboş pozisyonda Barış'a aktaramadı topu, sadece tribünlerin değil, kendi saçını başı da yoldu Belçikalı oyuncu... 


Galatasaray taraftarı keyifliydi, topçular öz güvenliydi, "güle oynaya" maç kazanılacak havasındaydı ki ikinci 45 dakikanın başında Sallai'nin pasında Mertens iki adımdan dokunamadı topa. İşler iyi giderken, hiç olmayacak bir anda Abdülkerim topun auta çıkmasını beklerken, Banza yankesici misali uyanıkça çaldı topu, çaprazdan sert vurdu eşitlik geldi. Golün şaşkınlığı sürerken, Trabzonspor'un bir atağında top auta çıkmasına rağmen yan hakem bayrak kaldırmadı, hakem devam ettirdi ve şaşkın bakışlar arasında Galatasaray savunmacıları dururken, Ozan Tufan takımını öne geçiriyordu. "O kadar da olmaz, VAR'dan döner" diye bekledik, Kadir Sağlam orta noktayı gösteriyordu... Birden Galatasaray ile TFF arasındaki savaş hatırlatılıverdi bize...


Batshuayi'nin vakti gelmişti, o sahaya koşar adım girerken, Nwakaeme karşısında çaresiz kalan Jelert kenara geliyordu. Çok da geç olmadan, Barış'ın kafa ile pasında Mertens topla Malheiro'nun arasına girdi, Portekizli savunmacı top yerine Belçikalı meslektaşına çaktı voleyi. Kadir Sağlam "gör(e)medi" , VAR'da Onur Özütoprak çağırdı, pozisyonu izletti, penaltı kararı çıktı... Batshuayi 11 metre vuruşunda Uğurcan'ı terse yatırdı, eşitliği getirdi... Ardından Galatasaray, Okan Buruk'un maç sonu Mertens'i işaret edip "Mertens diğer bütün oyunculara örnek. Sürekli takım arkadaşlarını düşünüyor. Ben vurmayayım o vursun diyor. Bunu bütün takıma da yaymamız gerekiyor." diyerek Barış ve Yunus'a "aba altından sopa gösterdiği" 66 ile 68 arasındaki periyotta Barış'ın Uğurcan'la karşı karşıya iki pozisyonunda kaleyi düşünmesi ve Yunus'un da arkadaşı boştayken çaprazdan şut atması sonrası maçı koparamadı...


Gol gelmeyince, Osimhen ve Jakobs takıma taze kuvvet olarak sahaya sürüldü, Trabzonspor iyice kendi kalesine hapsedildi, pozisyonlar da gelmeye devam etti ama Uğurcan devleşti, aranan gol bir türlü gelmiyordu... Çok adamla rakip kaleye gidince savunma da eksik aklıyor ve Trabzonspor da üç puan alacak pozisyonlar buluyordu ki, yukarıda bahsettiğim Dragus-Apokerim pozisyonu maçın dönüm noktasıydı. Gol olması halinde yelkenler suya inecekken, bir nefes daha rakip kaleye gidildi, Batshuayi vurdu direkten döndü top, ahlar vahlar içinde Mertens soğukkanlıydı, oyun biterken ceza sahası önünde faul kazandırdı... Topun başında Sara vardı, Beşiktaş maçındaki bakışlarla baktı, bir kez daha Osimhen'in kafasına mı atacak derken, Batshuayi'ye yolladı topu ve herkesin "çıldırdığı" o an gerçekleşti...

Sonrası ise bayram, sevinç, çoşku, kutlama...


Bir de Abdülkerim'in Allah'a şükran duaları eşliğinde Muslera'ya uzun uzun sarılması... 

Tarihe geçecek bir fotoğraf daha...



Stat: RAMS Park

Hakemler: Kadir Sağlam, Candaş Elbil, Anıl Usta

Galatasaray: Muslera, Jelert (Dk. 59 Batshuayi), Kaan Ayhan, Abdülkerim Bardakcı, Berkan Kutlu (Dk. 75 Jakobs), Torreira (Dk. 89 Kerem Demirbay), Sara, Yunus Akgün (Dk. 75 Osimhen), Mertens, Sallai, Barış Alper Yılmaz (Dk. 89 Yusuf Demir)

Trabzonspor: Uğurcan Çakır, Malheiro, Serdar Saatçı (Dk. 90 Ali Şahin Yılmaz), Lundstram, Eren Elmalı (Dk. 90+10 Barisic), Ozan Tufan, Mendy, Visca (Dk. 46 Draguş), Cham (Dk 90+8 Umut Güneş), Nwakaeme, Banza

Goller: Dk. 8 Mertens, Dk. 29 Yunus Akgün, Dk. 63 (Penaltıdan) ve 90+8 Batshuayi (Galatasaray), Dk. 17 ve 55 Ozan Tufan, Dk. 51 Banza (Trabzonspor)

Sarı kartlar: Dk. 15 Serdar Saatçı, Dk. 22 Ozan Tufan, Dk. 90+4 Mendy (Trabzonspor), Dk. 55 Jelert, Dk. 65 Sallai, Dk. 76 Barış Alper Yılmaz (Galatasaray)

15 Aralık 2024 Pazar

Malmö:2-2:Galatasaray


Olmuyor, ne yapsam olmuyor, bu kaçıncı, ayrılık akşamı

Duvarda, asılı resminle bir benden, bir sen geçiyor

Kaç mevsim? Kaç mektup yaktım da bilmedin.

Hasretinden ölmedim, geçecek, bütün bunlar geçecek

İnanma yalan hepsi sevgilim...


Moralim bozukken sıkça dinlediğim şarkıdır Manuş Baba'nın Dönersen Islık Çal şarkısı... "Olmuyor, ne yapsam olmuyor" diye umutsuzca başlayıp, "geçecek, bütün bunlar geçecek" diye seni yerden alıp, tekrar savaşman için ayağa kaldırır...

Evet, eksi derecelerde soğuk bir İsveç gecesinde sakatların bolca olduğu bir kadro yapısıyla Malmö'de Galatasaray elinde geleni yaptı üç puan için ama "olmadı, ne yapsa olmadı" uzatmalarda yediği golle bir puana razı olurken, tribünlerde kendilerine ayrılan yeri de aşıp, rakip taraftan da bilet alarak Cim Bom'a destek olan taraftar da "geçecek, bütün bunlar geçecek" diyerek alkışlarla oyuncuları soyunma odasına yolladı.


Bir aya yakın süre resmi maç oynamasa da Malmö "saha" ve "mevsim koşulları" avantajını daha ilk dakikalarda kullanarak Galatasaray kalesine geldi. Tehlikeli, hatta gol ile burun buruna geldikleri anlar da oldu da "futbol şansı" Galatasaray'ın yanındaydı ama Trabzonspor'un eski beki Larsen'in ortasında Botheim, Metehan'a bir vucut çalımı attı, bizim stoper pazara giderken, İsveçli topçu gol sevinci için kale arkasındaki tribünlere koşuyordu. İlk gol kadar olmasa da uzatmalarda rakibin kaydettiği beraberlik sayısında da genç Metehan hatalıydı lakin Galatasaray akademisinden yetişen bu çocuğu kazanacaksak, böyle maçlarda kaybedilen puanlar genç topçuların kazanacağı tecrübelere feda olsun diyebilmeliyiz... Efe Akman'ın Sivas maçından sonra bu Avrupa Kupası maçında sahaya sürülmesi de bu bakımdan değerliydi... Lakin, tek taraflı fedakarlık olmaması gerekir bu durum. Bu genç oyuncular da kendilerine sözleşme teklif edildiği vakit, kendileri için yapılan "fedakarlığı" hatırlamalılar...


Sivas deplasmanında kırmızı kart ve peşi sıra yenilen golden nasıl dönmeyi bildiyse Okan Buruk'un takımı, İsveç'te de kalesinde gördüğü gol sonrası "savunma bakanı" Sanchez'in sakatlanıp oyun dışı kalması sonrası ikinci sarsıntıyı yaşadı. Kerem "Dayı" oyuna girip, Metehan-Apo-Berkan üçlüsü savunmayı kontrol ederken, Jelert ve Yunus kanatlarda ileri geri mekik dokumaktaydı. Girizgahta yer alan şarkı sözlerindeki gibi "olmuyor, bir türlü olmuyor" hissi yüklenirken beyinlere, bu toprakların çocuğu Jelert, Kerem Demirbay'ın ortasında "klas" bir golcü vuruşu ile eşitliği sağlıyordu... Ertesi gün Danimarka spor medyasının konuşacağı isim belliydi: Elias Jelert...

 Oyunu "durdurmak" için değil de oynatmak için sahada olan İngiliz hakem Brooks, devre boyunca mükemmel bir yönetim sergilerken, devre sonunda attığı golle "fena gazlanan" Jelert'in rakip ceza sahasına girdiği bir anda son düdüğü çalması tuhaftı... Atak vardı ve atağın bitmesini beklemek esastır...


İkinci yarıya daha arzulu ve saha ve zemin şartlarına alışmış başladı deplasman ekibi ve de bu ligin yıldızı Yunus'un Mertens'le "duvar pası" yapıp, ceza sahasına girer girmez şutunda 17 yaşındaki çömez kalecinin de hatasıyla öne geçen golü buluverdi. "2-1 tehlikeli skordur" derler ya, bunun bilincinde Galatasaray üçüncü golü de aradı, ev sahibi savunmaya kapandı, uzaktan Kerem2le denedi kaleci iyi yer tuttu, Batshuayi iki defa fileleri sarstı, ama ofsayttı... Gol gelmeyince, dakikalar da nihayete yaklaşınca, Malmö hocası elindeki silahları eşitlik sayısı içın sahaya sürdü. Okan Hoca ise arkasındaki kulübeye bakınca Ziyech'i, Nelsson'u, Efe Akman'ı gördü. 

Kıyamet de orada koptu, Jelert çıkar mıydı? Sakatlanıp, çıkmak isteyen her topçu çıkar, bu kadar basit... Eşitlik golünü de o kanattan başlayan atak sonrası kalede görünce, öfke kat be kat arttı...

Son haftalarda Dayı hedef tahtasındaydı, Jelert'e asist yaparak bu gece için yırttı ama Metehan başta olmak üzere Ziyech ve onları sahaya süren Okan Buruk "hesabın kesildiği" kişilerdi... Acımasız olmam, formayı giyen her topçuya saygı duyarım, onlarla haftayı geçiren teknik adamların kararlarına da karışmam lakin Belhanda tecrübesi sonrası Ziyech'te "sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" sözünde bahsettiği gibi çok ama çok dikkatli olmalıydık. Olmadık, "şan şöhretine" kandık, şimdi de göndermenin yolları aranıyor. Zaha'nın devre arası dönme ihtimali korku salarken kalplere, Okan hocaya da hak vermemek elde değil: Elinde Ziyech varsa, sahaya sürmesen olmaz... Bir de bir ihtimal kontratında maç oynama maddesi varsa...

Üç puanı cebe koyup, Trabzonspor maçını düşünmeye hazırlanan Galatasaray'a soğuk duş 90+2de Pena'dan geldi. Peru'lu oyuncu plase vurdu, Muslera parmak uçlarıyla dokundu ama bu topun filelere girmesine yetmedi... 2-2 maçın skoruydu...



Skorboardda ne yazarsa yazsın, kim ne söylerse söylesin "duvarda, asılı resminle bir benden, bir sen geçiyor" ey şanlı Galatasaray ve ne diyoruz en yüksek sesimizle: "geçecek, bütün bunlar geçecek"


Stat: Yeni Malmö.

Hakemler: John Brooks, Simon Bennett, Daniel Robathan (İngiltere).

Malmö: Persson, Larsen, Rösler, Zatterström, Busanello, Christiansen (Dk. 74 Thelin), Johnsen, Rosengren (Dk. 74 Pena), Bolin (Dk. 65 Taha Ali), Rieks (Dk. 82 Berg), Botheim.

Galatasaray: Muslera, Metehan Baltacı, Sanchez (Dk. 32 Kerem Demirbay), Abdülkerim Bardakcı, Berkan Kutlu, Torreira, Sara (Dk. 87 Efe Akman), Jelert (Dk. 87 Ziyech), Mertens (Dk. 73 Nelsson), Yunus Akgün, Batshuayi.

Goller: Dk. 24 Botheim, Dk. 90+2 Pena (Malmö), Dk. 43 Jelert, Dk. 56 Yunus Akgün (Galatasaray).

Sarı kartlar: Dk. 32 Bolin, Dk. 39 Rieks (Malmö), Dk. 52 Torreira, Dk. 90+4 Metehan Baltacı (Galatasaray).

12 Aralık 2024 Perşembe

Sivasspor:2-3:Galatasaray


 "Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadığı sürece, harp bir cinayettir." der Mustafa Kemal Atatürk...

"Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder." diye de belirtir savaşın ne kadar kötü olduğunu Nazım Hikmet...

"Savaşın sonunu sadece ölüler görür" diye de Platon harbin acımasızlığını vurgular...

Evet, genel manada savaş insanoğlu için en tehlikeli eylemken, bir de onun spora girmesi hiç de istemeyeceğimiz bir durumdu...

Ama, maalesef hafta içi sezon boyunca Galatasaray maçlarında yapılan hakem "hataları!" sonrası Dursun Özbek bir televizyon kanalına çıkıp, TFF ve Federasyon Başkanını istifaya davet edince, Federasyon başkanının da bir kaç gün sonra TRT'ye çıkıp Galatasaray başkanını alenen tehdit etmesi sonrası Galatasaray ile TFF arasındaki "savaş" başlamış oluverdi...

Saflarda kimler vardı? Galatasaray tarafında yönetim ve muhalifler birleşmiş, zaten taraftar her zaman orada ve teknik yönetim ile topçular vardı. Bir de az sayıda medya elemanı bulunuyordu...


Öte taraf çok kalabalıktı, Federasyona bağlı kurumlar (kendilerini atayan başkanlarına sırt çevirmeleri beklenemezdi), Kulüpler Birliği üyeleri ( Tehdit edilen bir kulüp başkanına arka çıkmamaları başka nasıl açıklanır), yayıncı kuruluş (pozisyonları tekrar göstermemesi son maçlarda fena soru işareti doğuruyor) ve sosyal ile ana akım medya elemanları...


Bu şartlar altında ilk cephe Sivas'ta açıldı. TFF İkinci Başkanının evi olan Sivas'ta... Sahada adaleti sağlamak üzere "sözüm ona" görevlendirilen Turgut Doman, 15. dakika Metehan'ı oyundan atarken, pozisyon öncesi Manaj'ın topu elle kontrolünü "gör(e)memişti!

Eksik kalan Galatasaray bir de gol görünce kalesinde, "liderin" kaybetmesini bekleyenlerin iştahı kabarmış ama "usta kaptanlar fırtınalı havada belli olur" sözünde olduğu gibi Okan Buruk korkmadan "cesurlar bir gün, korkaklar her gün ölür" deyip  takımına bildiği cesur oyunu oynatıp, önce beraberliği, sonrasında da Osimhen'in örümcek ağlarını temzileyen penaltı vuruşu ile öne geçen golü attırmıştı...


Soğuk havada, bir eksik elemanla Galatasaray zafere gidedursun, ilk devre biterken hakemin gözü önünde Charisis Mertens'in ayaklarını yerden kesiyor, Turgut Doman topu gösterip, "oyna devam" diyordu. Devamında da Manaj'ın şutunda "futbolun ilahları" Muslera'nın yanında yer alıyor, topu direğe nişanlıyordu...

Manaj'ın Sallai ve Sanchez'e peşi sıra faullerine seyirci kalınıyor, Koita'nın dirseğine faul düdüğü dahi çalınmıyorken, Barış Alper takımını rahatlatan golü atıveriyordu... Mertens pozisyon gereği rakibinin krampona basınca "jet hızıyla" sarı kart gösteren hakem, Balde'nin tokadını, Koita'nın dirseklerini nedense görmezden geliyordu...


Dedik ya, savaş ilan edilmişti, herkesin görevi vardı... 

Galatasaray maçı kazanıyordu ve son düdük çalınmadan Turgut Doman ve Manaj son darbeyi vuruyordu rakibe.

Arnavut oyuncu acımasızca Barış Alper'in ayağına basıyor, Turgut Doman VAR'dan seyretmesine rağmen kırmızı kart göstermiyordu...

Cicero'nun dediği gibi " savaşta yasalar susar"dı... Futbol oyun kuralları unutulmuştu...

Saflar çok açıkça belliydi artık...

Galatasaray, Sivas cephesini kazanmıştı...

Ve hedefte Federasyon başkanının memleketinin takımı olan Trabzonspor vardı...

Victor Hugo'nun dediği gibi "Beklenen gün gelecekse, çekilen çile kutsaldır"

Mayıs ayında da iyiler mutlaka ama mutlaka kazanacak...




Stat: BG Grup 4 Eylül

Hakemler: Turgut Doman, Ceyhun Sesigüzel, Furkan Ürün

Net Global Sivasspor: Nikolic (Dk. 46 Ali Şaşal Vural), Murat Paluli, Sonko, Radakovic (Dk.73 Bekir Turaç Böke), Emirhan Başyiğit (Dk. 58 Pritchard), Uğur Çiftçi, Koita, Charisis (Dk. 64 Özkan Yiğiter), Poungouras, Rodrigues (Dk. 73 Balde), Manaj

Galatasaray: Muslera, Barış Alper Yılmaz, Metehan Baltacı, Davinson Sanchez, Berkan Kutlu, Torreira (Dk. 90 Efe Akman), Sara (Dk. 90 Kerem Demirbay), Mertens (Dk. 64 Jelert), Sallai, Yunus Akgün (Dk. 74 Nelson), Osimhen (Dk. 74 Batshuayi)

Goller: Dk. 25 Rodrigues, Dk. 90+1 Bekir Turaç Böke (Net Global Sivasspor), Dk. 36 Yunus Akgün, Dk. 45+9 Osimhen (Penaltıdan), Dk. 53 Barış Alper Yılmaz (Galatasaray)

Kırmızı kart: Dk.16 Metehan Baltacı (Galatasaray)

Sarı kartlar: Dk.1 Sonko, Dk. 31 Koita, 45+8 Nikolic, Dk. 77 Balde, Dk. 90+6 Manaj, Dk. 90+7 Ali Şaşal Vural (Net Global Sivasspor) Dk. 60 Mertens, Dk. 77 Sallai, Dk. 90+3 Batshuayi, Dk. 90+7 Kerem Demirbay (Galatasaray)

4 Aralık 2024 Çarşamba

Galatasaray:2-2:Eyüpspor

 


Üç İstanbullu aynı gün yurt dışında Avrupa Kupası maçı oynadıkları halde, diğer ikisi pazartesi gecesi oynarken Galatasaray'ın itirazına rağmen maçının pazar gününe konulması...

Hem de yayıncı kuruluşun dahli yokken, "yayıncı böyle istedi" diyerek "bahane!?" sunulması...

Okan Buruk'un Kasımpaşa maçı bitiminde "Sen burada bir daha maç yönetemezsin" söylemine karşı "Bak bakalım yönetemiyor mu?" diyen Federasyon başkanın Trabzonspor-Fenerbahçe maçında felaket bir yönetim sergileyen Oğuzhan Çakır'ı bu maça görevlendirmesi...

Gördükleri ile değil de "hissettikleri" ile VAR odasında karar veren, sahadaki hakeme "sufle" verdiği için UEFA'dan ceza alan Erkan Engin'in VAR hakemi olarak atanması...

Bir hafta boyunca sosyal medya trolleri tarafından Eyüpspor başkanı ve Arda Turan'ın Galatasaraylılığı konuşularak, maçın "satılacağının" ima edilmesi...

Fenerbahçe hocası Mourinho'nun geçen hafta kendi maçı biter bitmez basın mensuplarına Eyüpsporlu oyuncuların bilerek sarı kart cezalısı olduklarını ima etmesi...

Sanki ligin son maçıydı, sanki final maçıydı Galatasaray-Eyüpspor maçı...

Galatasaray'ın puan kaybetmesi için "bütün tuşlara" basılmıştı...


"Futbol ateşli silahla olmadan yapılan bir savaştır" demiş ya George Orwell, aralık ayının ilk günü Ali Sami Yen'de sanki bir futbol maçı değil de bir muharebe olacaktı...

Çiçekler ve alkışlarla karşılandı karşı tarafın "komutanı" Arda Turan yuvasına eflatun sarı formalıların başında geldiği o pazar günü...


Dubois, Caner, Sinan Gümüş, Emre Akbaba gibi eski Galatasaraylılar da vardı onun takımında...

Bir de yine bir zamanlar Fenerbahçe forması ile çömez olarak çıkıp "harikalar" yaratan Berke koruyacaktı rakip takımın kalesini...

İcardi-Osimhen ikili forveti ile Tottenham'a cehennemi yaşattıktan sonra 3lü savunma çift forvete "kafayı takmıştı" Okan Buruk da Arjantinli'nin ince bilekleri Bats'te yoktu, hucüm zayıf kalırken, savunmada da Yunus hala ileri geri oynamaya alışamadı, Barış-Sallai birbirini engelliyordu...

Yine de Galatasaray taraftarının desteği ile baskılı başladı, Osimhen ile de gol attı ama ofsayttı da Yunus'un boşalttığı kanattan "kontra" geldi deplasman takımı Halil'le, ortasında Emre Akbaba boş kaleye yuvarladı. Kaçırsa "maç satmakla" suçlanacak, attı, aferin diyen çıkmadı sosyal medya trollerinden...


Yenik duruma düşen Galatasaray, Barış'la, Mertens'le, Osi'nin direkten dönen topu derken eşitlik için rakip kaleyi abluka altına aldı da 21. dakikada Claro'nun Osimhen'e müdahalesi penaltıyken Oguzhan Çakır devam dedi, Barış düşürüldü yine düdük çalmadı, pozisyon devam etti, Sanchez Thiam mücadelesinde Kolonbiyalı düşerken rakibine "çifte" atar gibi krampon salladı da Oğuzhan Çakır uzaktan sadece düşürmeye sarı kart çıkardı...


Oğuzhan Çakır'ın "çekimserliğini" Trabzonspor-Fenerbahçe maçında bariz penaltıları VAR'a bıraktığını gördüğümüzde anlamıştık, Kasımpaşa maçında da Galatasaray aleyhine verdiği penaltıda VAR desteği almıştı, burada da "suçlanacaksa VAR suçlansın" diyerek çekimser kaldı ama ekran başında Erkan Engin vardı, o da "topu hakeme" iade ediverdi, "ben yokum" dedi, "etliye sütlüye karışmam" havasındaydı...

Bastırıyordu Galatasaray, bazen top istemiyor filelerle buluşmayı, bazen Berke çıkarıyor, bazen de Osimhen'in kafası çizgiden çıkarılıyor, Sanchez iki adımdan auta atıyordu. Gol gelecekti de, ne zaman?

Devre biterken yine maç içinde sıkça şahit olduğumuz Eyüpspor ceza sahası içindeki karambollerin birinde meşin yuvarlak Barış'ın önüne düştü, o vurdu eşitlik sağlandı...

Gol sonrası kaleci sakatlandı, 2 dakika tedavi gördü ama hakem 30 saniye uzattı maçı...

Her şeyi geçtim, sadece bu "korkaklık" bile Oğuzhan Çakır'ın neden iyi hakem olamayacağını gösteriyordu... Okan Buruk maçın sonlarına doğru "Sen ancak 1. ligde maç yönetirsin" derken yanılıyordu, amatörde bile zor maç yönetir bu kafayla bu genç çocuk...

Apo'nun şanssız sakatlığı "her şerde vardır bir hayır" sözünü hatırlatırcasına Berkan'ın oyuna girmesiyle Galatasaray dörtlü savunmaya geçti ve Eyüpspor atakları son buluverdi. Sağ bek sıkıntı, sol bek sakat derken Okan Buruk ve ekibi savunmayı değiştirmeye çalışıyor ama iki yıl nasıl şampiyon olunduysa, bu sene de Yunus'tan olsun, Berkan'da olsun, Barış'tan olsun "bek" devşirerek dörtlü savunma olmazsa olmazı olmalı Galatasaray'ın...


Golle de ikinci yarıya başladı ev sahibi takım... Sara'nın ortasında Osimhen'den seken topa Sallai Podolski misali sert ve düzgün vurdu, Berke sadece seyretti. Durmadı Galatasaray, Osimhen'in Barış'a "al da at" maçın ipini çek diye verdiği topu Barış kaleciye nişanladı. 15 dakika sonra Mertens'in ortasında bomboş kafayı Sallai yine kaleciye nişanladı. 

Galatasaray'ın oyunu rakip kaleye yığıp, Eyüpspor'un hiçbir şekilde çıkamadığını gören Arda Turan oyuna Saiz'ı aldı, forveti çiftledi, bir de Ampem girince daha da görünür oldular rakip tarafta ve genç Metehan'ın daldığı bir anda Taşkın'ın savunma arkasına topunda Ampem eşitliği sağlayıverdi...

20 dakika süre kalmıştı Galatasaray'a tekrar öne geçmek için, Osi, Barış, Torreira, Metehan ile pozisyonlar da buldu ama o top bir türlü çizgiyi geçmiyordu. Ve son 5 dakika kala Osimhen'in şapkadan tavşan çıkarırcasına topuk pasıyla Kerem Demirbay kaleciyle karşı karşıya kaldı, plasesi berkeden döndü, seken top Jellert kontrol etti, vuruşunu yine Berke omuzuyla çıkardı... Dayı atsa "gemisini kurtaran kaptan" olacak, Danimarkalı atsa "siftah" yapacak ama Berken maçın adamı oluyordu...

Hakemler kötüydü, top girmek istemedi, Galatasaraylılar beceriksizdi, Eyüpsporlular "onur savaşı" verdi ve maç kamuoyunun istediği gibi Galatasaray'ın puan kaybıyla sona erdi...

Lakin bu mücadele gösterdi ki topuyla tüfeğiyle gelseler de bu sene Galatasaray yine Mayıslar Bizimdir diyerek şampiyonluk kutlayacak...



Stat: RAMS Park

Hakemler: Oğuzhan Çakır, Serkan Olguncan, Murat Ergin Gözütok

Galatasaray: Muslera, Metehan Baltacı, Sanchez, Abdülkerim Bardakcı (Dk. 39 Berkan Kutlu), Barış Alper Yılmaz (Dk. 85 Jelert), Torreira, Sara (Dk. 85 Kerem Demirbay), Sallai, Yunus Akgün (Dk. 73 Batshuayi), Mertens (Dk. 85 Ziyech), Osimhen

Eyüpspor: Berke Özer, Dubois (Dk. 55 Saiz), Dorukhan Toköz, Claro, Caner Erkin, Taşkın İlter (Dk. 90+4 Sinan Gümüş), Halil Akbunar (Dk. 90+5 Hüseyin Maldar), Emre Akbaba, Tayfur Bingöl, Bruno (Dk. 64 Ampem), Thiam

Goller: Dk. 13 Emre Akbaba, Dk. 71 Ampem (Eyüpspor), Dk. 45+5 Barış Alper Yılmaz, Dk. 47 Sallai (Galatasaray)

Sarı kartlar: Dk. 22 Sanchez, Dk. 45+1 Osimhen, Dk. 50 Sallai (Galatasaray), Dk. 35 Claro, Dk. 45+4 Thiam, Dk. 84 Ampem, Dk. 90+2 Berke Özer (Eyüpspor)

Blog Widget by LinkWithin