29 Şubat 2008 Cuma

ultrAslan Sabri


"Çok gergin bir maçtı. Mücadelesi ve sertliği çok üst düzeydeydi. Ama futbolda her şey oluyor. Biz daha önceki yıllarda böyle şeyler çok yaşadık. Özellikle bizim 7 kişi kaldığımız maç da olmuştu. Tabii şanssızlık artık hakemin takdiri. Bize de bazen istemediğimiz kararları verdi. Onlara da verdi. Sonuçta futbol sahada oynandı. Hakem veya futbolcuların iyisiyle kötüsüyle maç bitti. Biz kazandık. Önemli olan da bu. Nitekim maça iyi başladık. Golü de bulduk. Sonra durulduk. Fenerbahçe de golü buldu. Onları da tebrik etmek lazım, eksik kalmalarına rağmen iyi mücadele ettiler. Ama sonuçta son dakika da olsa kazanmasını bildik mutluyuz. Bizim için de önemliydi. Önümüzde bir Beşiktaş maçı var. Onu da kazanıp ligde de devam etmek istiyoruz. Benim için zordu istemediğim şeyler yaşadım. Haklı olduğum yerlerde bile haksız duruma düşürüldüm. Benim hakkımda yalan yanlış haberler yazıldı. Yine bunlara cevap vermedim. Çoğu insan bu haberlere inandı. Beni en çok üzen 'Galatasaray benim için bitmiştir' lafını hayatta ağzıma almadım, almayacağım. Bunu da söylemediğimi herkes bilsin. Böyle şeyleri yazanlara da acıyorum. Sabrettim, sustum, mücadele ettim, çalıştım, formamı geri kazandım. Sonuçta sezona iyi başlamıştım ama sakatlık olunca iyileşme sürecim uzundu. Çok kötü bir sakatlık geçirdim. Sayın doktorumuz Mehmet Kurtoğlu'nun bana söylediğine göre, darbe 5 santim daha olsaydı sakat kalıyordum. Yıkıcı bir şeydi, ben bunu öğrenince yıkıldım. Tabii bunu üstümden atmam kolay değildi. Ardından da kadro dışı bırakıldım. İstemediğim olaydı. Tamam benim de hatalarım var. Hatalarımın olduğunu biliyorum ama haklı olduğum yerlerde bile haksız duruma düşürüldüm. Beni sevmeyenler yalan yanlış yazanlar ya da yazdıranlar. İnşallah bir daha böyle şeyler yaşamam. Ben gerçekten iyi bir Galatasaraylıyım, 10 yaşında geldim bu kulübe. Yaşım 24 oldu ve de her şeyimi veriyorum daha. İnşallah bundan sonra devam edecek"

"Kimi İstersem Alırım"


"Galatasaray gibi büyük bir kulübün, milenyum şampiyonunun transfer edemeyeceği oyuncu olamaz. Yerli ya da yabancı, Hamit Altıntop'tan, Yıldıray'a, Ronaldinho'ya kadar alamayacağım hiçbir futbolcu yok. Galatasaray'ın bütçesi küçük rakamlarda kalmamalı. 100 milyon dolarlık transferler kimseyi korkutmamalı. Ben o kaynaklara sahibim. Kimi istersem de alırım."
Haluk Ulusoy
29.02.2008
Bugün Gazetesi

"Bi' Sus be Totti"


Son oynanan Inter-Roma maçının ardından Roma kaptanı Totti'nin hakemi suçlamalarına, Zanetti dayanamış ve açmış ağzını yummuş gözünü: "Sürekli İnter'in hakemlerle kazandığı yönünde açıklamalar dolaşıyor etrafta, bu artık beni kızdırmaya başladı... Unutmasınlar, biz sadece son iki yılda Seria a da lider durumdayız, bunun öncesi de var... 9 puanlık farkı koruyacağız ve yine şampiyon olacağız. " Totti ise 1-1 biten maçta hakemin Roma'lı Mexes'i yanlış kararla oyun dışına attığını belirtmiş ve Roma takımını "yaktığından" yakınmıştı...

Joe Lewis



Peterborough'nun genç kalecisi Joe Lewis'i transfer etmek için Liverpool ile Manchester United yarışa başlamışlar. Norwich City'den kulüp transfer rekoru olan 400.ooo pounda Norwich City'den alınmıştı ve çıkardığı başarılı maçlar sonrası iki devin listesinde yer almayı bildi. Menajeri "Ulusal takımın gelecekteki kalecisi" diye bahsediyor Joe'dan ki İngiltere'deki kaleci sıkıntısı, kendilerini EURO 2008'in dışına itmişti. Sir Alex Ferguson, şu an kadroda yer alan Hollandalı'dan sonrasını düşünüyor gibi, çünkü Van der Saar 37 yaşına geldi, futbolun son baharında... Liverpool tarafında ise Pepe reina, geçen yıl 5 yıllık kontrat imzalamıştı ve kadro kendisinden memnun ama arkasında güven veren birileri yok... Hiç kadrolarında oynatmasalar da, transfer edip, başka bir kulübe "kiraya" verme yolunu deneyebilir iki kulüp, Joe'nın pişmesi adına...

Piyango, Sheffield Wednesday'e Vurdu



Vladimir Yevtushenkov, dünyanın en zenginleri sıralamasında 93. sırada. Bir çok zengin Rus iş adamı gibi, o da parasını futbola aktarmaya karar vermiş ve Roman'ın izinden İngiltere'de karar kılmış, Satın alacağı kulüp ise mavi-beyazlı Sheffield Wednesday. Gerçi şu an İngiliz takımın yetkilileri, "bizler de böyle bir duyum aldık ama henüz resmi bir teklif yok, takımın hisseleri için" deseler de, ateş olmayan yerden duman çıkmaz, yakın zamanda 57 yaşındaki "telekominikasyon" zenginini futbolun içinde görebiliriz... Tabii, Liverpool gibi mi olurlar, Chelsea gibi mi olurlar yoksa CSKA gibi mi, vakit gösterecek... her ne olursa olsun, U/M olarak bu işlere karşıyım... Bırakın futbol birilerinin oyuncağı olmasın, kitlelerin oyunu olarak kalsın...

"Eduardo, Gol At!"


Geçen hafta Eduardo da Silva'nın ayağını kıran "kasap" Martin, dün ilk defa basına konuşmuş. "Yaptığım hareket kasıtlı değildi ama Arsene Wenger'in maç sonu demeçleri herkesi etkiledi. Eduardo'nun yanına hastaneye ilk gittiğimde ameliyat sebebiyle almadılar ama daha sonra kendisiyle konuştum, bana ters davranacağını düşünmüştüm, oysa çok yakın davrandı... Şimdi tek dileğim en yakın zamanda iyileşip, Arsenal adına goller atması ve ilk atacağı golden sonra benim kadar sevinen olmaz." demiş. Özür dilemek büyük erdemdir ama herşeyi eski yerine getirmez ki. Kırılan bir ayak ve futbolcunun belki de hayatında bir kez oynama şansına erdiği Avrupa Şampiyonasında saha kenarında olma... Da Silva, büyüklük göstermiş affetmiş, bir çok kişi yüzüne bile bakmazdı Martin'in "kontrolsüz dalma" fotolarını gördükten sonra...

Toprak Sahalarda Bu Hafta#5


TarihStatSaatTakım 1Takım 2
01 03 2008 CumartesiÇATALCA SAHASI12:30ÖZNAKKAŞD.KÖŞKLER
01 03 2008 CumartesiÇATALCA SAHASI14:15BİNKILIÇGÜMÜŞPINAR
02 03 2008 PazarÇATALCA SAHASI12:30SUBAŞIKESTANELİK
02 03 2008 PazarÇATALCA SAHASI14:15İHSANİYETEM TERKOS

"Top Nerede Saklı"#3


Gerçek Top Nerede Saklı?

A-Mor Topun Altında
B-Yeşil Topun Altında
C-Mavi Topun Altında
D-Kırmızı Topun Altında

Top Nerede Saklı #2 Cevap

"Top Nerede Saklı" yarışmamıza 87 arkadaşımız iştirak etmiş ve %33 lük çoğunluk(29 oy) mavi rengin altında cevabını verirken, 24 oyla yeşilin altında diyenlerin yüzdesi ise %27...Diğer iki seçenekten %21(19 oy) ile mavi ve %17 (15)ile sarı cevabı gelmiş. Soru ve cevap aşağıda:





Bir Röportaj ve Getirdikleri...



Hürriyet gazetesinden "acar" bir bayan muhabir gelir Bursa'ya ve tribün liderleriyle röportaj yapmak istediğini söyler, tabii tribünler, hele hele "astık, kestik" lafları dikkat çeker, gazete sattırır. .. Roportaja ciddi havada başlayan tribün liderleri bakarlar ki her söylediklerini ağzı daha da açılarak dinleyen "gazeteci kızımız", Selim ile Duka başlarlar makaraya, sardıkça sararlar hatunu... Ve sonrasında bütün söyledikleri araştırılmadan, başka kaynaklardan doğrulatılmadan gazetenin Pazar Günü ekinde yayınlanır. Haber o kadar araştırılmadan yayınlanmıştır ki, röportajın başını okumak dahi yetmektedir, özensiz hazırlandığını anlamamıza:
Bursaspor’un Texas’ı, İstanbul takımlarının Ultraaslan, Çarşı ve Genç Fenerbahçeliler gibi ateşli taraftarlarından...
Bu haberin üzerine, "Texas tribün lideri S.K. ve Supporters adlı tribünün lideri M.U. bir gazeteye verdiği demeçte polisleri aşağılayıcı, taraftarları tahrik edici ve taraftarlar arası husumete ve suça teşvik ettiği tespit edildiğinden 39 bin 486 YTL idari para cezası ve 6 ay Bursaspor müsabakalarından men cezası ile cezalandırılması uygun görülmüştür" diye emniyetten yapılan açıklama ile stada girememe cezası alırlar. Röportajı yapan kıza ise 13 bin YTL para cezası gelir ama daha sonra bu ceza kaldırılır... İşte sözkonusu röportaj:
Bursaspor’un Texas’ı, İstanbul takımlarının Ultraaslan, Çarşı ve Genç Fenerbahçeliler gibi ateşli taraftarlarından sonra, Türkiye’de adından en çok sözettiren tek Anadolu tribünü. Vukuatlarını alt alta okuduğunuzda, holiganizmin resmini de çekmiş oluyorsunuz. En son geçtiğimiz hafta Galatasaraylı taraftarların otobüslerini taşlamaları ve otobüslerin kaza yapmasına sebep olmalarıyla konu oldular. Taraftar bıçaklamaktan, futbolcu ve teknik direktör dövmeye, yolda karşılarına çıkan bir eşeği öldürüp yanına Bursaspor bayrağı dikmekten, karşılaştıkları PKK sempatizanlarını taş yağmuruna tutmaya kadar karışmadıkları olay yok. "Futbol için ölmek, öldürmek çok vahşi değil mi" diye sorduğumda, "Bizden biri ölürse şehit olur, karşı taraftan ölürse allah günahlarını affetsin" diyecek kadar fanatikler. "Emanetsiz deplasmana gitmeyiz" derken, döner bıçağı, satır, pompalı tüfekten bahsediyorlar. Ama yanlış anlamayacakmışız, Bursa’nın meşhur döner bıçaklarını tanıtmak için yanlarında taşıyorlarmış! Zaten o kadar da vahşi değillermiş, vücudun üst tarafına vurmaz öldürücü yara verdirmez, belden aşağı vururlarmış! Hatta küçük deplasmanlarda, makara olsun diye döner bıçağının tersiyle saldırırlarmış. Her seferinde o kadar döner bıçağını, satırı nereden bulduklarını, ne kadar para harcadıklarını sorduğumda beni dumura uğratan cevabı veriyorlar: "Aramızda bıçak imalatçısı olanlar var, bazen de kafa kıyak olduğunda cam patlatıyoruz." Bursaspor’un kale arkası tribünü onlardan soruluyor. Sayıları 6 bin civarında. Holiganlık dışında müthiş tribün şovlarıyla da adlarından söz ettiriyorlar. Söylediklerine göre 2000 yılından sonra uslanmışlar. 5 yıl önce Texas, içlerindeki bazı anlaşmazlıklar yüzünden Texas ve Texas Supporters Club olarak ikiye ayrılmış. Ama bölünmüş olsalar da hep beraber kale arkasında Bursspor’un yanındalar ve birbirlerine laf söyletmiyorlar.
TRİBÜN LİDERLERİ ANLATTI

Texas’ın birkaç kez cezaevine girip çıkmış ve "Cezaevi günlerim ve hacılık hariç 22 yıldır tribündeyim" diyen tribün lideri Selim Kurtulan(38) ile kendilerini daha ılımlı Texas’lılar olarak tanımlayan Texas Supporters Club’ın 16 yıldır kesintisiz maçlara giden tribün lideri Mesut Ulusoy(28) spor dünyasının korkulu rüyası Texas’ı, en fanatik ruh halleriyle anlattılar.

TEXAS TRİBÜN LİDERİ SELİM KURTULAN
Ekmek mayasız maç küfürsüz olmaz Ben dahil 83 arkadaşımız olaylar yüzünden, Türkiye’nin neresinde olay çıkardıysak orada yatıp, çıktık. Üçer kez altı aylık stada girmeme cezası aldım, ama her seferinde yine stada girdim. Deplasmana gittiğimizde emanetleri öyle bir saklarız ki, polis bulamaz. Bir Trabzon deplasmanında 20 polis otobüsümüzü aradı telsizle birbirlerine "Temiz" diye haber verdiler. Daha önce Bursa’da çalışan bir polis Trabzon’da göreve başlamıştı. Beni görünce, "Selim, delikanlı gibi söyle otobüste emanet var mı" diye sordu. Delikanlı gibi cevaplarsam emanetleri almayacaksınız ama dedim, tamam dedi. Biz otobüse bir bindik 100’e yakın emanetle indik. Otobüsü arayan 20 polis şok oldu. Geçtiğimiz yıl Trabzon’da efendi gibi maç izliyoruz, elime bir demir parçası geldi, elimde iz oldu. Şimdi onlar buraya gelecekler, onları polis mi, jandarma mı, allah mı korur artık bilemem. Biz Trabzon’dan dönerken camlarımız kırılmış, içeri yağmur dolmuş vaziyette Bursa’ya döndüğümüzde ben tribünün gençlerinde, Trabzon bizim dostumuz kardeşim, nasıl diyeyim? Ama biz herşeye rağmen olaylar soğusun istiyoruz.
TEKNİK DİREKTÖRÜN GİTMESİ GEREKİYORDU, DÖVDÜK GİTTİ
Arkadaşlar sürekli olay çıkartıp içerde misafir olunca, işlerinden de oluyorlar. Meselá Şarap Necmi, 11 iş yerinden atıldıktan sonra nihayet Bursaspor’da bir iş buldu da rahatladı. Bir maçta Selçuk Dereli’ye saldırmak için sahaya indim ama sonra saldırmaktan vazgeçip sadece küfrettim. Polisler beni apar topar alıp, çete kurmaktan DGM’ye çıkardılar. 47 gün yattım çıktım. Bu cezalarla bizi yıldıramazlar. Ekmek mayasız, maç küfürsüz olmaz. Küfür yoksa, taş yoksa, kavga yoksa, o zaman herkes tiyatroya, parka gitsin. Ne işim var benim maçta. Hem 10 lira vereceğim, hem hiçbir şey yapmayıp öküzün trene baktığı gibi bakacağım. Burada bir emniyet müdürüne dedim ki, "Abicim tuttuğun takım gol kaçırdığında küfür etmiyor musun?" "Ediyorum" dedi. Bak abicim, hiç farkımız yok, siz solo söylüyorsunuz biz koro söylüyoruz, dedim. Tutturmuşlar, bunlar eğitimsiz diye. Kardeşim biz eğitimsiziz de, CHP kongresinde sandalyeleri havada uçuranlar, eğitimli mi? Bu ülkenin başbakanı bile küfür ediyor. Küfür bizim genimizde var, küfür etmeyen Türk olamaz. Taraftara bilet, otobüs verilmeyecek diyorlar. Bunların hepsi lafta. Bütün kulüpler taraftarına bunu yapar. Bursaspor’un menfaati varsa taraftar seve seve kullandırtır kendini. Bizde Berger diye bir hoca vardı. 2,5 trilyona imza atmış ama adam kötü, gitmesi lazım. Tutturmuş paramı almadan gitmem, diye. Yönetici telefon açıp, "Abicim biraz dövseniz" dedi. Markette yakaladık dövdük, tuvalette yakaladık dövdük, evinin önünde bekledik dövdük. Sonunda gitti. İcabında futbolcuları da döveriz. Piontek elimizden çok futbolcu kurtardı. Oynamayan iki futbolcuyu dövmeye gittik. "Abi söz bu haftadan sonra iyi oynayacağız" dediler. Adamlar yedi maç üst üste maç aldılar, dövmedik. Bizim arkadaşlar insaflıdır. Ellerinde döner bıçağı olsa da aman dileyene vurmazlar. İstanbul’a nazire Yedi tepen bir dağ etmez Siz üçsünüz biz tekiz farketmez Siz Bizansken biz Osmanlıydık Tarih hiç yalan söylemez
TEXAS SUPPORTERS CLUB TRİBÜN LİDERİ MESUT ULUSOY
Futbolcuları biraz elledik yoksa ikinci ligde kalacaktık Texas, Bursaspor kurulduğundan beri var olan bir tribün. Eskiden çok vukuatlıydık ama son 10 yıldır pek olay yaşanmıyor. O zamanlar deliydik ama şimdi taraftarız. Biz Texas’tan ayrılıp Supporters Club olduk. Çünkü Texas Bursaspor’u ekmek kapısı olarak görmeye başlamıştı. Yöneticiler taraftara para verip, şu futbolcu lehine bağır, diyordu. Biz bunlardan rahatsız olduğumuz için gruptan ayrıldık. Ama neticede hepimiz Bursaspor için canımızı veririz, birbirimizi hep koruruz. Son Galatasaray maçından önce polis beni arayıp, "Mesut Galatasaraylılar burada gezmek istiyorlar, çocukları salayım mı, olay çıkarmayacaksınız değil mi" dedi, bende "Gezsinler abi, ama parkın dışına çıkarlarsa garanti veremem" dedim. Artık kimse kavga peşinde değil, konsere gelir gibi gelip eğlenip gidiliyor. Ama Beşiktaş bizim iki yıl, ikinci kümede kalmamıza sebep olduğu için Çarşı grubu Bursa’ya giremez, girse de çıkamaz. Biz Texas Supporters olarak 3 bin kişiyiz. Bunların arasında abi konumunda 100 arkadaşımız vardır, bizim tribünün yaptığı herşeyden onlar sorumludur. O 100 kişiyi polis de, yöneticiler de, taraftar da, gazeteciler de bilir zaten.
SESİMİZ İÇİN ÇİĞ YUMURTA DEĞİL, ÇİĞ BİRA İÇİYORUZ
90 dakika durmadan tezahürat yaparız. Yanımızda bağırmadan oturan varsa, "Abicim sen şöyle bir çekil bakalım" diye biraz dürteriz. Ses tellerimize bir şey olmasın diye çiğ yumurta yerine çiğ bira içiyoruz. Futbolculara "Aslanlar gibi oynayın, yenilseniz de problem değil" deriz. Bir ara ikinci ligdeyken futbolcular fazla rahata kavuşmuşlardı. Biraz ellemeye başladık, toparladı arkadaşlar kendilerini. Ellemeye mecburduk yoksa ikingi ligde kalacaktık. Biz geçen yıl Beşiktaş maçına gidemedik, polis İstanbul’a girmeyelim diye her yerde bizi durdurdu ama en azından köprüye kadar gelip ismimizi yazıp geri döndük. İki yıl ikinci ligde kaldıktan sonra, geçen yıl Beşiktaş’la ilk maçta galibiyet bizim için şarttı. Allahtan maçı aldık, alamayıp yenilseydik maçı bitirmeyecektik. Karar vermiştik 80. dakikada 10 bin kişi stada girecek olay çıkaracaktık. Şimdi Kasım’da Beşiktaşla maçımız var. Çarşı pazardaki arkadaşları bekliyoruz, gelsinler. Ama gelmeden ana babalarıyla bir helalleşsinler, abdest alsınlar. Futbolcu sakatlanır maça gitmez ama bizde sakatlık yoktur, içerde dışarda her maça gideriz. Her deplasmana emanetlerle gideriz. Emniyetin "Kavga çıkmayacak" demesiyle olmaz, biz kavga çıkmaması için arkadaşları ikna ederiz. Maça maç seyretmek için değil, sırf bizim yaptığımız tribün şovlarını seyretmek için gelenler var. 20 bin kişi kaşkolları açıyoruz, sonra tişörtler çıkıyor, sonra hızımızı alamazsak ayakkabılar da çıkıyor. Ama bizim ayakkabılar biraz kaliteydi, diğerleri altı delik köseleleri çıkarınca olmadı tabii. Bir de ayaklar kokunca bir daha ayakkabı çıkarmadık. Kızlara "Bizden size hayır yok" mesajı Sen uyu ben deplasmana kaçayım Yollarda sigara sarayım Sevgilim bu gece bekleme beni, Aşkımdan önce gelir Bursa sevgisi
VUKUAT ÇETELESİ
1993’te Aydınspor maçına 100 otobüs giderken önleri kesilip taş yağmuruna tutulduklarında, otobüslerini durdurup karşılık verdiklerinde Aydınsporlu taraftarlar kaçmak zorunda kaldı. Hızlarına alamayan Texaslılar, şehri dağıtmak üzere yürüyüşe geçtiklerinde, jandarmanın yolu kestiğini haber alıp, yan yola saptılar ve karşılarına çıkan sanayi sitesini yerle bir ettiler. Bu da yetmedi, yoldan geçen bir eşeği öldürüp, yanına da Bursaspor bayrağı diktiler. 1993’te İnönü’de Çarşı grubuyla birbirlerine girdiklerinde, Beşiktaşlı bir taraftarı ağır yaraladılar. Her Beşiktaş deplasmanında Çarşı’yla kavgaları Allah’ın emri zaten. Geçtiğmiz yıl, kardeş takım dedikleri Ankaragücü maçından dönerken, Bozöyük civarında yolu kapamış eylem yapan PKK semtizanlarını görünce otobüslerini durdurup onlarla çatıştılar. Olaylardan sonra açıklama yapan Texaslılar, "Dua etsinler kardeş takımımız Ankara maçından dönüyorduk, yanımızda hiç emanet yoktu, yoksa hepsini öldürürdük" dediler. Sonra da Ankaragüçlü arkadaşlarıyla, marşlar eşliğinde 5 bin kişilik konvoyla Anıtkabir’e yürüdüler.

En sevdikleri yorumcu:Ali Sami Alkış

En nefret ettikleri yorumcu:Erman Toroğlu

En alerjisi oldukları hakem:Selçuk Dereli

En sevdikleri hakem:Bülent Demirlek

En sevdikleri taraftar:Ankaragücü

En nefret ettikleri taraftar:Beşiktaş

Pankartlar Artık Özgür



Bursasporlu taraftarların başlatmış olduğu ve bir çok ultras'ın desteklediği "Pankartlara Özgürlük" kampanyası hedefine ulaştı ve Bursa Emniyetinden yapılan açıklamaya göre taraftarlar Sivas maçında tellere, diğer izleyenleri rahatsız etmeyecek şekilde pankarat asılabilecek. Haberi alır almaz, Texas'tan pankart çalışmalarına başlanmış bile, Sivas maçında "renga renk" bir tribün izleyebileceğiz. İl Güvenlik Kurulunun verdiği bir başka müjdeli haber ise, Teksas lideri Selim Kurtulan'ın nam-i diğer Paşa Selim'in 6 aylık tribüne girememe cezasının sona ermesidir. Selim ile beraber "Duka" Mesut Ulusoy'da cezasını doldurup, kale arkasında pazar günü takımlarını destekleyebileceklerdir... İki tribün liderinin 6 ay tribünlere girememe ve 39 bin YTL para cezası almasına sebep olay ise 6-7 ay evvel Hürriyet gazetesine vermiş oldukları röportaj. Onu da yukardaki yazıda yayınlayalım...

28 Şubat 2008 Perşembe

Kaka, 2013'e Kadar Milan'da


Messi'nin Barca'ya gelme teklifini pek önemsemeyen Kaka, görünen odur ki Milan'da "bayrak" adam olmayı kafaya takmış. Bu sene içinde verilen bütün ödülleri toplayan Brezilyalı forvet İtalyan takımı ile 2013 senesine kadar sözleşmesini uzatmış. Bu imzanın, "Kaka Barca'da" ve "Real, Kaka'yı bitirdi" manşetlerini sonlandırması bekleniyor.

Fred Çakmaktaş


İki hafta içinde iki büyük kareografi, Galatasaray TV, bir haber hazırlamış, burada.ultrAslan alt grupları çok başarılı çalışıyorlar, artık taraflı tarafsız herkeste bu ülkede tribün gösterisini Galatasaray yapar düşüncesi yerleşmeye başladı ve gittikçe çıta daha yükseklere konuyor. Bundan sonra sadece Galatasaray'ın maçının sonucu merakla beklenmeyecek, "acaba bu hafta ne yapacak tribünler?" diye de maç günü iple çekilecek. Devam edin, devam...
Bu da videosu:

Çarşamba Gecesi


  • 24 saat maç nedeniyle ara verdiğimiz bloga, ancak bu saatlerde yazabilme şansına eriştim. Maçla ilgili olarak zaten bugün bütün gazeteler yorumda bulunmuştur, hakemi "yerden yere" vurmuştur, Volkan'ı "ırzını" koruyan yağız Türk delikanlısı, Lincoln'ü arsız küfürbaz, Gökhan'ı ise boynu bükük "küçük Emrah" ilan etmiştir. İş yoğunluğundan dolayı uzun ve detaylı inceleme şansım olmadı basını, gerçi pek de istemedim bu yazıya etkisi olmasın diye...
  • 5-5 buçuk gibi Mecidiyeköy'e vardığımızda bir derbi gününe yaraşır bir kalabalık çoktan yerini almıştı. Store'un önünde her zamanki gibi bildik manzaralar vardı, fonda çalan müzğin eşiliğinde tezahürat yapanlar ve onları görüntüleyip, maç görüntülerinde "garnitür" niyetine kullanacak kameramanlar. kamerayı gören milletimdeki bu televizyona çıkma sevdası nedendir, anlamış değilim... Bir de canlı yayınlarda, röportaj yapan topçunun arkasına geçip, cep telefonu ile evdekilere arama durumu var ki, başka bir yazı konusu olur başlı başına...
  • Hızla "sokağa" yol alırken, karşımızda yolu işgal ederek yürüyen tayfanın "İstanbul deplasman hiç fark etmedi/ultraslan UNİ hep sizinleydi/ Paralı köpekler alkışlasınlar/İşte kampüslerin tek efendisi" tezahüratını söylemesi, "vay be yaşlanmışız" düşüncesi geçirdi beynimde. 2001 miydi neydi Samsun'a yönetim otobüs kaldırmamış, UNİ grubu olarak bir otobüs ayarlayıp yola koyulmuştuk, işte orada çıkan bir besteydi bu... Sokağa geldiğimde, "mahşeri" bir kalabalık vardı, sanki bütün tribün buradaydı, herkes ellerinde biralar, dillerde anti-Fener besteler, maça hazırlanıyordu. Yoldan mesai çıkışı geçen "teyzeler", garip garip bakıp, içlerinden"ülkenin haline bakın, kayıp gençlik, yazık" diyorlardır, bakışlarından anlaşıldığı kadarı ile...
  • Maça bir saat kala, içeriye girmeye karar verdiğimizde, eski açıkta nedense hiç sıra bekleyen kalabalık yoktu, rahatça girdik ve tellerin oraya indiğimizde, koreografi hazırlayan "eski dostlara" rastaldım... İnsanın birlikte bir çok şey paylaştığı arkadaşlarını uzun aradan sonra görmesi, tarif edilmez bir mutluluktur... Freedy, Godfather, Metin Oktay ve bunun gibi bir çok "atraksiyondan" sonra şimdi de Fred Çakmaktaş yapılmış... Tabii, tema Fenerbahçe'nin 25 küsür yıldır Türkiye Kupası kazanamamasına bir gönderme... Hep demişizdir, "sokakta rekabet yerine, tribünde rekabet" tercihimizdir...
  • Fenerbahçeliler de gelmişler ama bu deplasman tribününe yapılan "buzlu cam"dan dolayı pek bir anlamı kalmıyor Eski Açık'ta maç izlemenin... Nerede o eliyle boynu kesme işareti yapıp, dışarda "duelloya" çağırma davetleri. Bir şey olacağı yoktur ama nedense hep her maçta yapılırdı...
  • Maçın başlamasıyla beraber kartonların kaldırılmasıyla, kareografi gerçekleştirildi tabii herkesin meraki "acaba nasıl oldu" şeklindeydi, taa ki teknolojinin nimeti sayesinde cep telefonlarına gelen "görüntülü mesaj" sayesinde yine her zamanki gibi "harika" bir iş çıkarıldığı anlaşıldı, ve işte o an , bir hafta boyunca yapılan çalışmaların yorgunluğu unutuluverdi...Herkes "oskar" törenlerindeki gibi, sarılan sarılana idi...
  • Oyuna çok hızlı başladı Galatasaray, zaten bir çok kişi maçı izlemiştir, çok uzun uzun anlatmanın anlamı yok, gol de daha 4 ya da 5. dakikada geldi Hakan'la, daha sonra da yapılan ataklar, çıkan kartlar ve herkesin bildiği olaylar... Okullarda yer alan Ödül ve Disiplin Yönetmeliğine göre ödev yapmamanın cezası Disiplin Kuruluna öğrenciyi sevk edip, uyarma cezasıdır ama bugüne kadar kimsenin uygulamadığı bir kuralı, ilk uygulayacak öğretmeni, herkes eleştirecektir. İşte, dünkü hakem de genelde "pas" geçilen kuralları uyguladı sadece ve bundan dolayı bu kadar "patırtı kütürdü" oluştu... Şimdi burdan ilan ediyorum, zaman geçirdiğinden dolayı sarı kart gören kaleciye, maçın devamında da hala aynı eylemi tekrarlamasından dolayı ikinci sarı kartı çıkarma cesaretini gösteren hakemin evine bir tepsi baklava yollayacağım...
  • Son dakikada atılan gol kadar haz veren ve yenilen gol kadar tiksindirici bir şey yoktur...Dün gece bunu yaşadı iki tribün... Sosyolojik ve psikolojik bir araştırma konusudur bu... Tez yazacaklara duyurulur...
  • Son olarak ise emniyetin maç sonu tutumundan dolayı burada bir teşekkürü hak ediyorlar. O kadar yıldır bu ülkenin değişik şehirlerinde tribüne maça gidiyorum, amatörden şampiyonlar ligi maçına kadar her derecede müsabakada görmediğim bir uygulama vardı maçta... 30-40 dakika kadar, ki ben o kadar durabildim, otogara yetişmem gerekirdi çıktım, hiç "hadi boşaltın beyler" diye itme kakma olmadı, herkes galibiyeti en coşkulu şekilde kutladı, hele hele "ithal" tezahürat Dale Cavase'nin ayakkabıları çıkarılması hali, kopardı herkesi...

27 Şubat 2008 Çarşamba

24 Saat Süreli Blog Kesintisi



Dingiltere

Cem Uzan'lı yılların "efsane" gazetesi Star tarihe geçen manşetler atardı ki o zamanlar Fotomaç, Star'ın çok gerilerinde kalırdı bu tür "zeka!" belirtilerinde... İşte aşağıda meşhur yaratıcılıkların bir örneği, diyaloglara dikiz:



Amokachi mi Shorunmu mu?


Afrika Uluslar kupasında istediğini alamayan Nijerya Milli takımında, Federasyon başkanı ile Berti Vogts anlaşamıynca Alman teknik adam basmış istifasını. "Turnuva boyunca burda belirtemeyeceğim bir çok olay yaşandı, artık Başkan Sanni Lulu'ya hiç güvenim kalmadı ve ben gidiyorum" diyerek ülkesine geri dönerken, boş kalan antrenörlük koltuğuna aday olanlar arasında eski Beşiktaşlı Daniel Amokachi de yer almış. Nijerya Futbol federasyonu adaylar arasında yapacağı eleme sonucunu Perşembe günü açıklayacak, bakalım "siyah boğa" Afrika Kartallarını uçurma görevine layik bulunacak mı? Unutmadan adaylar arasında tanıdık başka bir isim de Ike Shorunmu da yer almakta.


Çekilsene Be Kadın#20[27Şubat-3Mart]


27 Şubat Çarşamba

13:00 Kayserispor - Gençlerbirliği Oftaş (Lig TV) Futbol Türkiye Fortis Türkiye Kupası Bay
16:00 Beşiktaş - Çaykur Rizespor (Lig TV) Futbol Türkiye Fortis Türkiye Kupası Bay
20:00 Galatasaray - Fenerbahçe (Lig TV) Futbol Türkiye Fortis Türkiye Kupası Bay
21:30 Inter - Roma (Kanal 24) Futbol İtalya

29 Şubat Cuma

20:00 Konyaspor - Trabzonspor (Lig TV) Futbol Türkiye Turkcell Süper Lig Bay

01 Mart Cumartesi

13:00 Malatyaspor - Altay (D Spor) Futbol TÜrkiye Bank Asya 1.Lig Bay
19:00 Ankaragücü - Fenerbahçe (Lig TV) Futbol Türkiye Turkcell Süper Lig Bay

02 Mart Pazar

13:00 Gaziantep BŞB. - Diyarbakırspor (D Spor) Futbol TÜrkiye Bank Asya 1.Lig Bay
15:00 Bursaspor - Sivasspor (Lig TV) Futbol Türkiye Turkcell Süper Lig Bay
19:00 Beşiktaş - Galatasaray(Lig TV) Futbol Türkiye Turkcell Süper Lig Bay

03 Mart Pazartesi

19:00 Elazığspor - İstanbulspor (D Spor) Futbol TÜrkiye Bank Asya 1.Lig Bay

Kaynak

26 Şubat 2008 Salı

240 KM Karışık Mevzular



"... harbiden ben anlamıyorum bu Bizans takimlarını tutanları, 17-17, 34 maç var, adam daha iki maçına gitmemiş, tutmuş Fenerbahçe'yi Galatasaray'ı tutuyor. Sen 90 dakika stadyumda bağırmazsan, ne bileyim tuttuğun takım için birşeyler yapmazsan, golden sonra ağlamazsan... anan............ çocuğu! ........... orospu çocukları.... Abi, bu gol yenir mi ya..."

240 KM Karışık Mevzular
Eskişehirspor Taraftar Belgeseli
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi
Mayıs 2006, Eskişehir



Burada da youtube videosu yer almaktadır, sağlam hazırlanmış bir çalışma, geri sarıp sarıp izliyorum, işte böyle futbolu seviyoruz, verdiği acıları ve ızdırapları düşünmeden...


Pankartlarımızı Geri İstiyoruz



Tribünlerin olmazsa olmazdır pankartlarımız, özellikle de pankartçıya sipariş edilmeden el emeği göz nuru ile yapılmışsa, boyalarla harikalar yaratılıp, yüreklerdeki sevda duyguları 5-10 metrelik bezlere döküldüyse, tribünün vazgeçilmezidir. Şu anda İstanbul'da serbest olmasına rağmen, Ankara'da, Bursa'da pankart yasağı yer almaktadır, oysa bir şey ya yasaktır, ya da değildir, şehirden şehre fark olmaması gerekir. Öyle kutsaldır ki pankartlarımız, İtalya'da pankartını kaptırdığı için FDL grubu tribünü bırakma kararı almıştı... Bursa'dan texas bir kampanya başlatmış,"Pankartımızı Geri İstiyoruz" diye, umarım başarılı olurlar ve gereken izinler çıkar da, daha manalı, renkli ve ilgi çekici olur ülkemiz tribünleri. İşte kampanya yazısı:

Katılım için.
http://www.teksas.net/pankartlaraozgurluk/



Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından stadın tel örgülerine asılması yasaklanan pankartların geri getirilmesi için Bursaspor taraftarları 'Pankartlara özgürlük' kampanyası başlattı.

Bursaspor'un kapalı kale arkası tribününde bulunan Teksas grubu üyeleri tarafından başlatılan kampanya kapsamında taraftarlardan imza toplanıyor. Pankartlarının tekrar stada asılması için http://www.teksas.net sitesinde başlatılan kampanyada toplanan imzalar Bursa Valiliği, Emniyet Müdürlüğü, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ve Türkiye Futbol Federasyonu'na gönderilecek.

Pankartın tribünü oluşturan en önemli öğelerden biri olduğunu belirten Teksas Taraftar lideri Recep Kurtuluş, "O tribünün duruşunu, zekasını, eğlencesini, protestosunu somutlaştırır. Görmesi gereken kişi veya kurumların önüne koyar. Anlık bir tepki değildir. Üzerinde durulur, düşünülür, daha güzel nasıl olabilir diye tartışılır ve bir karara varılır. Karar verilince de emek harcanir, para harcanır ve hazırlanır. Maç günü özenle stada getirilip açılır yada asılır. Kısaca pankart tribünün ve taraftarın imzasıdır. Maalesef pankartın tribünlerimiz için böylesine büyük anlamı varken 3 senedir asılması yasaklanmış durumda. Biz bu kampanya ile hareket geçtik. Pankartlarımızı tekrar stada asmak istiyoruz" dedi.

Kampanya kapsamında taraftarlar http://www.teksas.net sitesi aracılığı ile imza ve görüşlerini bildirebilecek.

Aílton Gonçalves da Silva


Werder Bremen maçlarını izlerken "şişman" bir adamın ayağına top geldiğinde aniden ceza sahasına dalıp, golü "yazdığını" görürdük sürekli. O kadar başarılı oldu ki ceza sahası içinde, Almanya'da yılın topçusu ödülünü alan ilk yabancı seçildi... Daha sonra Schalke'de gollerine devam etti, takımıyla şampiyonluk yarışında son sürat ilerlerken. Bir anda Türkiye'ye geldiğini gördük havaalanı videolarında, inanmazdık gazetelerde çıkan transfer haberlerine. Namı o kadar büyüktü ki, ne yapsa "çok daha iyisini yapabilir" düşüncesi taraftarın Ailton'a karşı "homurdanmasına" zemin hazırlıyordu. Bir de Kleberson'a "Sen git Copa America'da oyna, Dünya Kupasını kaldır, Manchester United forması giy, sonra da Rize'de oyna" sözleri iyice Beşiktaş ile "şişko"nun arasını açtı ve PAF'ta çalıştırıldı bir süre, daha sonra Almanya'da kendisine takım buldu ve veda etti ülkemize. Ordan oraya futbol hayatının "sonbaharını" geçirirken Ailton, geçen günlerde de "kış tatilinden geç dönmesi" nedeniyle Duisburg takımından kovuldu. Şimdi Ukrayna topraklarında kendisine takım aramakla meşgülmüş. Kendisi gibi Beşiktaş'tan mutsuz ve sorunlu ayrılan Kleberson'da şimdi soru sorma sırası : "Sen git Almanya'larda her türlü gol at, Yılın Futbolcusu ol, sonra da bilmediğin diyarlarda 3 kuruşa gol atmaya çalış, ne iş?"

Tencere Dibin Kara



"Taraftar bizim müşterimizdir, her koşulda yanımızdadır"

zihniyetinden

"
Kombine kart satışında ikametgah ve nüfus sureti alınacak. Açık tribünlerin biletlerini ucuz tutuyorduk, ama artık bu olmayacak. Dışarıda iki bira içip, 10 YTL vererek stada girip koltuk kırıyorlar. Çapulcu taraftarı artık Ali Sami Yen Stadı'na sokmayacağız"

zihniyetine.

Çok bir şey değişecek gibi değil...

Adnan Polat



"Sayın Özhan Canaydın'la yaptığım görüşmeler ve muvafakati doğrultusunda, Galatasaray Kulübü başkanlığına aday olmaya karar vermiş bulunuyorum''

25.02.2008

Anadolu Ajansı

25 Şubat 2008 Pazartesi

Texas, Kadıköy Yolunda











Bursa-İstanbul yolu, Texas takımın peşinde...

Fotoğraflar www.teksas.org

El Clasico Turco


Sevilla galibiyetiymiş, Leverkusen mağlubiyetiymiş, Bursa ya kaybedilmiş, Kasımpaşa'dan tokat yenilmiş, hepsi bitti... Bugun itibarıyle derbi heyecanı başladı. Saat 10.00'da Biletix gişeleri ve internet üzerinden maç biletleri satışa çıkıyor. Fenerbahçe biletleri ise daha sonra. Sami Yen, çarşamba günü yine en kalabalaık günlerinden birini yaşayacak... Kazasız belasız bir derbi olması dileklerimizle...

27.08.2008
20.00
Ali Sami Yen Stadı

Bir Bir Eriyor



Real Madrid, Nou Camp'ta Barca'yı yenince "yarı" şampiyon ilan edilmişti, Katalanlarda sorunlar çuvallaydı, Messi sakattı, Reijkaard Ronaldinho çekişmesi vardı,Eto'o düzelmiş Afrika kupası yolu gözlüyordu... Schuster'li Madrid ise kazanıp kazanıp emin adımlarla yoluna devam ederken bir anda herşey ters yüz oluverdi. Barça, Messi'nin iyileşmesi ile tekrar kazanmaya başladı, oysa Real deplasmanda lig sonuncusuna puan veiyordu. Ve bu gece Barcelona, Levante'yi 5-1 ile geçerken, Eto'o hattrick yaptı. İşte kadrolar:

FC Barcelona: Valdés; Zambrotta, Puyol, Milito (Thuram, 66'), Sylvinho; Xavi, Touré, Iniesta; Messi (Giovani, 80'), Eto'o, Ronaldinho (Bojan, 72').
Levante: Kujovic; Descarga; Alvaro, Serrano; David; Juanma, Miguel Angel (Pedro León, 66'), Berson (Fuego, 22'), Curtois; Riga y Geijo (Saúl, 80').
Goles:
1-0,
Xavi (13')
1-1, Riga (p) (39')
2-1, Messi (43')
3-1, Eto'o (55')
4-1, Eto'o (61')
5-1, Eto'o (86')


Real Madrid ise Getafe'ye 1-0 ile kaybetti ve Barcelona ile arasındaki puan avantajını 2 puana kadar eritti...

Real Madrid: Iker Casillas; Sergio Ramos, Cannavaro, Heinze, Torres (Soldado, m.83); Gago, Guti (Higuaín, m.75), Baptista (Drenthe, m.61); Robben, Raúl y Van Nistelrooy.

Getafe: Abbondanzieri; Cortés (Mario, m.9 (Albín, m.54)), Belenguer, "Cata" Díaz, Licht; Pablo Hernández, Celestini, Casquero, Cotelo; Manu (Tena, m.67) y Uche.

Goles: 0-1, m.64: Uche.

24 Şubat 2008 Pazar

Amatörde Bi' Hafta Sonu


  • 1.Amatör maçlarının bitiminde başlaması gerelen 2.amatör lig, kar yağışı engeline takıldı ve bir hafta gecikmeyle bu Cumartesi-Pazar günlerinde oynandı. Hava şartları maçlar için oldukça müsaitti, gökte güneş aydınaltıyordu etrafı ve hafifçe de rüzgar "kendine getiriyordu" topçuları.
  • 2.Amatör'ün futbol kalitesinin düşük olmasına rağmen, güzel yanlarından biri oldukça fazla seyirciyi çekmesidir. köylerinin maçı olduğu saatte, futbol sevdalıları doldurmuştı tribünleri, Bu kadar kalabalığı 1. Amatör ya da Süper Amatörde görmemiştim. Ayrıca, 1 günde 3-4 maç arka arkaya izlemek zevki de hiç bir şeye değişilmezdi. Bir de "ruh" la oynanan maçların kıran kırana pozisyonları var ki, Tanrıya bunları bize izlettiği ve ilerde de izlettirmesi için "amin" demeden edemiyoruz.
  • Daha önceki Amatör maç yazılarında sık sık vurguladığım üzere, Çatalca sahasında bir "skor tabelası" mecbur. Maça 1 dakika geç gelsen, skor hakkında herhangi bir fikrin olmadan izliyorsun ve başlıyorsun dedektiflik yapmaya: etrafındakine sorsan, o da bazen bilemiyor, topçuların "hal ve tavırlarından" kimin önde olduğunu anlamaya çalışıyorsun, hocaya bakıyorsun vs vs... Atatürk Olimpiyat Stadına "bi' ton " çıkış kapısı yapıp, tek bir karayolu yapan müttahit mi yaptı acaba bu stadı; herşeyi baştan aşağı yenilendi, tartan pist, suni çim yapıldı ama skor tabelası yok... 1 Amatör maçları oynandı, kimse mi eksikliğini hissetmedi, yoksa "tepksizi" tolum olmanın bir başka örneği mi, hala tabela yok 2. Amatör maçlarında...
  • Cumartesinin ilk maçı İzzetin-Fenerköy arasında idi. Fenerköy, Fenerbahçe'den esinlenmiş renkleri sarı-lacivert idi, yukarda belirttiğimiz skor tabelası eksikliğinden dolayı maçın skoru hakkında herhangi bir fikrim yok ama bir o taraf attı, bir de o taraf... Lakin, iki takım da çok "amatördü", beceriksizdi ve yeteneksizdi...
  • İkinci maçtan sonra Kestanelik-Yeşilbayır maçı vardı ki, kalite olarak bu seviyenin çok üstünde bir maç oldu. Sezonun ilk maçı olması nedeniyle oyuncular yeni yeni alışmaya başlıyordu birbirlerine, sahaya, hakemlere, seyirciye... İlk devresi ortada geçen maçta Kestanelik ikinci yarı işi daha ciddiye alarak 1-0 öne geçti. Genç oyuncular ve tecrübeli kaleciden "sağlam" bir kadro yapan Kestanelik bir çok pozisyon harcadıktan sonra, yeni transferi Rıdvan ile 2-0 yaptı skoru. Maçın sonlarına doğru Yeşilbayır, 1 gol atsa da, 3 puan sarı-yeşillilere gitti.
  • Günün son maçı Dağyenice-Akören arasında yapıldı. Maç öncesi favori Akören idi ki bu giyidkleri formalarından ve maç öncesi hazırlanmalarından belliydi. Morlu Akören takımı, Lescon markasından oldukça şık dizaynlı formalar satın almış, bir düzen içinde ısınıp, sahaya çıkarken, kırmızı beyazlı Dağyenice ise en son oynadıkalrı maçtan sonra formaları atmışlar çuvala, bu maç için de çuvaldan çıkarmışlar gibi, buruşuk soluk renkli formalarla yer almıştı"her daim yeşil" olan suni çimde. Maç içinde de bir taraf, taktik "variyasyon"lar denerken, diğer takım "bam güm" peşindeydi. Kimin taktiksel oynadığını söylememe gerek yok herhalde. Bu kadar kalite farkına rağmen maçın ilk yarısı 1-0 Akören üstünlüğü ile bitti, farkı kurtaran da Dağyenice kalecisiydi, ki kendisi maça çıkarken tribünden "Aha, dedem de oynuyor" şeklinde yaşı ile ilgili yorum yapılmıştı. Maç sonucu hakkında bilgiyi de istfit.org sitesinden alacağız, ayrılmak zorunda kaldık statdan ikinci devre...
  • Pazar gününün ilk maçı Gökçeali-Esenyurt arasında idi ama yetişemedik izlemeye, stada vardığımızda Kabakça ile Öznakkaş oynuyordu. Yeşil-sarılı Kabakça rakibine göre daha derli toplu bir takım olduğu belliydi ama forvet hattında oynayan golcüleri "neler kaçırdı neler". Öznakkaş takımında ise kaleci ve 10 numaraları dışında topu bilen yoktu, bir de iki "şişman" topçularını unutmamak lazım. Amatör maçlar, öyle amatör görüntülere sahne oluyor ki iki-üç örnek hemen yazayım burada: Oyun değişikliği yapılacak, oyuncu daha orta sahada formasını çıkarıp "göbeğini" göstere göstere kenara geliyor, daha sonra hakem sarı kart gösterdiğinde, şaşırıyor; hakemin penaltı vermesine itiraz eden kaleci, kaleyi boş bırakıyor, penaltıyı atan oyuncu da boş kaleye topu yuvarlıyor ve gol; sakatlık tedavisi için dışarda olan oyuncu, iyilşip, hakemin "gir" demesini bekliyor, hakem izin vermeden, yanındaki mücadeleye hemen dalıyor ve kartı yiyor. Sonra da itiraz... Hakemlere acımamak elde değil... Unutmadan, seyirci de bağırıyor tabi : "Hocaaa, sen biliyor musn bir kulüp nasıl dönüyor, düdkle değil, parayla, paraylaaaaa."
  • Son maç ise Gümüşpınar-B.Çavuşlu arasındaydı... Daha başta B.Çavuşlu 2 gol buldu ama 10. dakika olmadan son adamın elle topa müdahale etmesi sonrası 10 kişi kalıverdi. Eksik kalmanın paniği sonrası kalelerinde golü gördüler ama daha sonra toparlanarak devre bitmeden skoru 3-1 e getirdiler. İkinci devre ise "bir orda bir burda" bal yapmayan arı misali zaman geçsin, eve gidelim şeklinde oynandı ve B.Çavuşlu 3 puanı hanesine yazdırdı...

Yağmurlarda Çamurlarda



Yağmurlarda Çamurlarda
İşte Gerçek Taraftar Burda

Başımız Sağ Olsun



Dün şehit olan 5 askerimizden sonra bugün de 8 yiğidimiz şehit olmuşlardır. Genel Kurmay Başkanlığından verilen bilgilerde harekatın son hızla devam ettiği belirtilmiştir. Diliyoruz ki daha fazla şehit vermeden, bu belanın kökü kazınır. Allah, askerlerimizin yardımcısı olsun...


TARIH : 24 Şubat 2008

NO : BA - 19 / 08



Irak'ın kuzeyinde PKK terör örgütüne karşı icra edilen sınır ötesi harekatın 3' üncü günü olan 24 Şubat 2008 tarihinde, dört ayrı bölgede teröristlerle sağlanan sıcak temas aralıklarla devam etmiştir.

Dün gece ve bugün gündüz boyunca devam eden harekat esnasında, önceden hazırlanmış tahkim edilmiş mevzilerden oluşan ve bazı ağır silahlarla desteklenen terörist yuvaları; uçaklar, silahlı helikopterler ve kara ateş destek vasıtaları ile yoğun ve etkili bir şekilde ateş altına alınarak dağıtılmıştır. İlerleme istikametleri üzerindeki terörist unsurlar, birliklerimizin etkili manevraları ve çok yakın mesafeli çatışmalarla saf dışı bırakılmıştır.

Harekat ilerledikçe tespit edilen çok sayıda terörist barınma ve lojistik tesisi, içlerindeki silah, mühimmat ve malzeme ile birlikte tahrip edilmiştir. Geçilen bölgelerde terörist altyapıyı teşkil eden doğal ve yapay tüm tesisler, kısa sürede yeniden onarılamayacak şekilde kullanılamaz hale getirilmektedir.

Her birinde teröristlerin bulunduğu kesin olarak tespit edilmiş, derinlikteki 12 hedef grubu (63 hedef) Hava Kuvvetleri uçakları ile etkili bir şekilde vurulmuştur.

Harekat bölgesinde elde edilen hassas kaynak istihbaratından, çaresizlik içindeki örgüt mensuplarının birbirini ajanlıkla suçladıkları, bir kısmının Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı koymak istemediği; bazı gruplar arasında çıkan iç çatışmalarda ise ölen ve yaralananlar olduğu öğrenilmiştir.

Bugün saat 16:00 itibarıyla harekat bölgesindeki mukavemetleri büyük oranda kırılan teröristler, çatışmalarda ölen arkadaşlarının cesetlerini tuzaklamak ve ilerleme yollarına el yapımı patlayıcı ve mayın döşemek suretiyle zaman kazanmaya ve yer yer panik halinde güneye doğru kaçmaya çalışmaktadırlar.

Iraklı yerel gruplardan, bölgesel barış ve istikrarın en büyük düşmanı olan PKK terör örgütü mensuplarının bölgelerine girmelerine ve orada himaye görmelerine mani olmaları beklenmektedir.

24 Şubat 2008 tarihinde terör örgütü mensuplarıyla çıkan çatışmalarda, içlerinde sözde lider kadroların da bulunduğu değerlendirilen 33 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Bu teröristlerden 5'inin cesetlerinin patlayıcılarla tuzaklanmış olduğu tespit edilmiştir. Son rakamlarla birlikte harekatın başlangıcından itibaren etkisiz hale getirilen terörist sayısı 112'dir. Bu sayıya, uçaklar, silahlı helikopter ve uzun menzilli ateş destek vasıtaları ile tesirsiz hale getirilen terörist miktarları dahil değildir. Bunlar daha sonra istihbarat vasıtaları ile değerlendirilecektir.

Gün boyunca meydana gelen çatışmalarda 8 personelimiz şehit olmuş; bir helikopterimiz, bilinmeyen bir nedenle, sınırımıza yakın bölgede kırıma uğramıştır. Helikopter, olay yerinde ilgili teknisyenler tarafından incelenmektedir.

Sıcak temas durumu üç ayrı bölgede halen sürmekte olup; çetin hava ve arazi şartlarında ilerleyen birliklerimizin harekatı, planlanan hedeflere ulaşılıncaya kadar aynı kahramanlık ve kararlılıkla devam ettirilecektir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Carling Cup Tottenham'ın




Bir yanda, eski oyuncuları Gazza için oynayan bir takım, bir yanda da 800 bin pound prim için oynayan. Kafa kafaya giden maçtaki beraberliği, uzatmalarda yine bir kafa golü bozdu ve Tottenham, Woodgate'ın golü ile maçı 2-1 kazandı.
Tebrik ederiz...

Cumartesi'nin Ardından


Dünün olaylarına baktığımda, en kötüsü Eduardo da Silva'nın ayağının kırılması idi. "3 puan 1 can eder mi?" diye pankartlar vardı, tribün terörünün aramızdan aldığı Sakaryalı Aykut'un ardından, Martin'e yöneltiyorum soruyu: "1 puan için değer mi?" Arsenal-Birmingham ile 2-2 beraber kaldı, topçular 2 puan + oyuncu kaybetti, Birmingham 1 puan+ "kasap" kazandı. Şampiyonluk yarışının diğer iddialı takımı Manchester, Ronaldo, Rooney ve Saha ile Newcastle'ı farklı geçti. Ronaldo iki tane attı ve gol sayısını 21'e çıkardı, Ferguson'un "maaşa zam" fikri iyi gazlamış Portekizliyi anlaşılan.

Hafta içi de Fransa'dan gollü beraberlik kurtardılar, keyifleri yerinde şimdi "kırmızı şeytanların". Şampiyonlar liginin diğer mutlu takımı Liverpool, Tuncay'dan yediği 9. dakika golüne rağmen "İspanyol Boğası" Torres'in hattricki ile maçtan 3-2 galip ayrıldı. Ronaldo 21 gol yapmışsa, Torres'te 20 golde. Kop, Barnsley yenilgisinin acısını unutuyor gibi...

İspanya'ya baktığımızda ise Sevilla, Fener yenilgisinin acısını Real Zaragoza'dan fena çıkardı:5-0. İlginçtir Edu'dan sonra bu maçta da iki rakip oyuncu Sevilla'nın gollerine katkı sağladı. Koeman'ın takımı ise gittikçe dibe vuruyor, Vallencia, zayıf Recreativo Huelva karşısında 1-1 lik skorla 1 puanla yetindi.

Çizme'de ise son dakika penaltısı Juve'yı yıktı. 1-1 giden maçın uzatmalarında kazanılan penaltıyı Amoruso gole çevirdi ve Reggina'ya 2-1 ile 3 puanı getirdi. Tabii, siyah-beyazlılar buna ateş püskürüyor. Raineri : "Bizim üç penaltımız verilmedi ki bunlar icbergin görünen tarafı" diyerek, hakeme sallıyor. Günün en zevkli maçlarından biri de 4-4lük Torino-Parma maçıydı. Bundesliga'da ise Bayer Leverkusen, Perşembeden sonra dinlenmeden neredeyse çıktığı maçta Schalke'yi 1-0 ile geçti. 1-0 la biten dier maçta ise E.Frankfurt-Werder Bremen'i mağlup etti.

Bizde ise Bursa yine Kadıköy'de Fenerbahçe'yi yendi. Bu sefer 2-0, geçen sene 1-0 bitmişti... Maç sonu ise timsah şov görülmeye değerdi. Zico'nun kumarı şimdi eleştiriliyor ama ligin ikinci haftasında Kadıköy'deki Antep maçından sonra övülüyordu. İlginçtir, Avrupalılar çarşambadan sonra kazanırken, bizimkiler nedense hep ligde puan kaybı yaşıyor, profesyonel olamayacağız...

"Bu Kasap Bir Daha Sahaya Çıkmasın"



Arsenal-Birmingham maçı... Daha oyun yeni başlamış ama Martin adında biri var ki acayıp hırslı ve "topçuların" Brezilya asıllı Hırvat oyuncusu Eduardo'ya bir dalıyor ve gerisi zaten malum. Arsenal ve Hırvat Milli Takımı antrenörleri şu an kudurmuş durumda. Wenger: "Martin'e ömür boyu futboldan men cezası verilmeli. Şimdi, ' O bu tarz adam değil " diyecekler, ama ne fark eder, hayatında sadece bir kez cinayet işlemiş adam gibi, istediği kadar kötü niyetli olmasın, yaptığı eylem geride ölü bir insan bırakır. Sene başından beri söylüyorum, Arsenal'ı durdurmak için rakiplerimizn uyguladığı tek yol, "tekmelemek" ve en sonunda buraya kadar gelindi." diye isyan etmiş. Birmingham'lı oyuncuya şimdi 3 maç 5 maç ceza gelir, ama ne fark eder, gencecik bir oyuncunun hayalleri yok oldu. Bu yaz Avrupa Şampiyonasında, Hırvatistan ile belki de kariyerinin en "zevkli" 90 dakikalarını yaşayacaktı, oysa maçları televizyondan izlemek durumunda kalacak. Hırvatlar, Zagreb'te oynanan 2-0 lık maçta ilk golü atan Eduardo'dan "intikamını" kanlı aldı İngilizler diye kuduruyorlardır şimdi. Bu "ayak "kırılmaları meydana geldikçe hep aklımda Okan'ın Trabzon maçında Soner'in darbesiyle ayağının kırılması ve acı çekerken ağlaması gelir. Ne kadar üzülmüştük, ortaokula giden küçük çocuklardık daha, sonra Brolin'in ayağının kırılma fotosu yayınlandı gazetelerde, "gözlerimizi kapadık", sonra Celtic'li Larsson ve Liverpool'lu Cisse'nin sakatlıkları aklımda yer etti. Ve sadece Arsene ile Hırvatlar değil Martin Taylor'a küfreden, naçizane futbol hayatının başlangıcında, bir yaz günü güneşin tepeden ısrarla vurduğu zamanda, inadına topun peşinden koşarkan toprak sahada, kontrol ettiği topu süren ve arkadan "kontrolsüz" dalan bir dallamanın darbesiyle sol kolunda iki kırık oluşan ve "okul takımı kariyeri" riske giren zamanın orta iki öğrencisi de Birmingham'lıya küfrediyor, beddua ediyor...

23 Şubat 2008 Cumartesi

"Lazım Kafa"



"Lazım çok çabuk düşünmek... Ama, düşün var.... Her zaman herşeyi yapıyor kafa... Lazım kafa...Yok, konuş... Göt yok, göt sadece otur ama kafa düşünüyor... Böyle. O zaman aynı düşünüyor futbol..."

Gheorghe Hagi
"17 Mayıs Bir Şampiyonluğun Hikayesi" Belgeseli

Helal Olsun



"Sıhhatim yerinde ve her görevi yürütebilirim. Ancak, bu kongrede artık aday değilim. Hakkınızı helal edin"

Özhan Canaydın

23.02.2008
Sheraton Otel
Galatasaray SK Mali Genel Kurul

Blog Widget by LinkWithin