22 Temmuz 2017 Cumartesi

Tesadüfün Böylesi


1 milyon euroluk bir oyuncu satması lazımmış Fenerbahçe'nin yeni transferlerini UEFA Avrupa Ligi kadrosuna ekleyebilmek için ve ne tesadüf ki bu akşam geç saatlerde takımın üçüncü kalecisi Ertuğrul Taşkıran'ı ve adı sanı duyulmamış genç bir futbolcuyu (Melih Okutan) 1 milyon euro vererek Boluspor transfer etmiş...
Bu Boluspor ne kadar cömert bir takım diyeceğim de, Gaziantepspor'dan Ertuğrul'a göre daha iyi ve tecrübeli bir kaleci olan Gökhan'ı "bedava" almışlar, aynı şekilde Balıkesirspor'dan İshak, Adana Demirspor'dan Göksü, Yeni Malatya'dan İrfan "beleş"e alınmış ama Fenerbahçelilere 1 milyon verilmiş...
Tesadüf mü?
Ben bilmem...
Finansal Fair Play'ı çıkaran UEFA baksın bakalım bu transfer "fair" mi?


21 Temmuz 2017 Cuma

Galatasaray:1-1:Östersund


El birliği ile Galatasaray kulüp tarihinde ilk defa Temmuz ayında Avrupa kupalarına veda etti.
Futbolcu transfer edilmeden eldekiler satıldı, "çer çöp" dururken birisi ego uğruna, birisi de "ne idüğü" belirsiz sistemine uymadığı için eldeki en değerli futbolcu Wesley Sneijder'i zorla Galatasaray'dan kopardı... Ne oturduğu koltuğun ağırlığını bilebildi birisi, ne de çalıştırdığı takımın büyüklüğünü anlayabildi öbürüsü...

"Uçaklar inecek" masallarıyla taraftar kandırıldı ama Bülent abinin dediği gibi artık "Başkanı, yöneticisi, teknik kadrosu ve futbolcularının olduğu bir uçak kalkmalı İstanbul'dan. Armayı burada bırakarak"...


STAT: Türk Telekom Stadyumu
HAKEMLER: Bastian Dankert, Mike Pickel, Rene Rohde, Robert Kampka
GALATASARAY: Muslera, Maicon, Ahmet, Linnes, Carole (Eren 57), Tolga, Selçuk, Yasin (Rodrigues 70), Belhanda, Sinan, Gomis
ÖSTERSUNDS: Keita, Petterson, Papagiannopoulos, Gero, Sema (Hopcutt 82), Widgren, Bachirou, Nouri, Mensah, Mukiibi (Bergqvist 69), Ghoddos (Edwards 68)
GOLLER:  Ahmet (69) / Nouri (60)
SARI KARTLAR: Gomis (20), Muslera (39), Tolga (49), Rodrigues (87), Belhanda (90+)

14 Temmuz 2017 Cuma

Östersunds:2-0:Galatasaray


Temmuz ortasında resmi maç, futbolsuz geçen bu yaz günlerinde çölde vaha misali yüzümüzü güldürürken, daha temmuz ortasında sinir ve öfkeden kudurmak, koskoca sezon ruh sağlığımız için hiç de olumlu bir sinyal değil. Hele hele bu felaket göz göre göre, bağıra çağıra geliyor ve müdahale etmesi gerekenler "sus pus" takılıyorsa, öfkemiz kat be kat artıyor.
Geçen sezon ligi dördüncü sırada bitirince Galatasaray'ın temmuz 14'te UEFA Avrupa Liginde maça çıkacağı belliydi ve teknik direktör Igor Tudor ile yöneticiler ona göre kamp programı yaptılar (mı?). Hele ki kuralar çekilip, rakibin liglerin devam ettiği İsveç'ten olduğu öğrenilince, işin daha sıkıya alınması gerekiyordu. En azından biz öyle olmasını beklerken, Dursun Özbek yönetimi hiç gereği yokken elindeki en değerli oyuncu olan Wesley Sneijder'i takımdan "kovmak" için kafayı çeşit çeşit senaryolara yorarken, "uçaklar inecek" hikayeleriyle "transfersever" taraftarın gönlünü kazanıyordu. "Son iki yıldır ilk üçe girememiş bu takımı yeniliyoruz" sloganıyla daha yerlerine oyuncu alamadan Sabri, Hakan Balta, De Jong gibi oyuncuları kadro dışı bırakan Hırvat teknik adam  "Oyun planımda Sneijder'a yer yok" diyerek Hollanda'lıya da kapıyı kapamıştı. Bu şartlarda yaz ortasında mont-eldiven giyilen İsveç'in Östersunds kabasında suni çim sahada sezonun ilk maçına çıktı Galatasaray. Oyun başladı başlamasına da Galatasaray'lı topçular topa ilk defa dakikalar 03.32'yı gösterirken dokundu ama sonrasında yine top 2 dakika boyunca ev sahibinin ayağındaydı. İşin daha da vahimi Keita'nın koruduğu kalenin ceza sahasına ilk girdiğimizde skorborddaki saat 14.38'i işaret ediyordu. Koskoca 15 dakika Galatasaray rakip ceza sahasını göremiyordu. Ne Real Madrid karşısında, ne Juventus karşısında, rakip kim olursa olsun Galatasaray'ın böyle mahkum ve etkisiz oyununu hatırlayanları yorumlar bölümüne bekliyorum, ben hatırlamıyorum da... "Östersunds maça müthiş derecede iyi konsantre olmuş" diyordu karşılaşmayı anlatan Cem Yılmaz, peki Galatasaray koskoca Slovakya kampında neye konsantre olmuştu? 21. dakikada Yasin'in getirdiği ve Gomis'in gelişine kötü vurduğu top ile Selçuk'un 30 küsür metreden kullandığı serbest atış dışında Galatasaray, kendisinden hayli hayli zayıf olan rakibi karşısında etkisizdi. Peki neden? Galatasaray'ın Sneijder'i yoktu da ondan... Orta sahada aldığı topu ayağında tutacak, gerektiğinde sorumluluk alacak, Gomis'e ara paslar atacak, kanatlarda Yasin ve Rodriguez'i kaçıracak "on numara" olmayınca, koskoca bir hiç gibi geçen bir 45 dakika izledik Galatasaray adına. Maç sonu Sneijder sorusunu duyunca "hayalet görmüş gibi" kaçan Igor Tudor, rövanşta Belhanda olacak diyordu basın toplantısında da, ben Faslı topçuya nedense pek güvenemiyorum, zira aynı hazırlık maçında sakatlanan ve tedavisi daha uzun sürecek diye açıklama yapılan Eren'i sahada görüp, Belhanda'yı sakat mazeretiyle kadroda göremeyince, nedense Belhanda'nın ipiyle kuyuya inmekte tereddüt ettim.


İlk yarıdaki golsüzlüğe lanet ederken, daha da kötüsünün olacağını tahmin edebiliyorduk ama dile getirmekten korkuyorduk. Golü bulabilirdi Östersunds ve felaket de gerçekleşti, hem de Galatasaray'ın "biraz" daha derli toplu gözüktüğü bir zaman diliminde. 1-0 mağlupken, eşitlik için rakip kaleye gitmek gerekirken, kenarda Eren'i görünce maç boyu sahada hayalet gibi dolaşan Sinan'ın çıkmasını bekliyorduk ama tabelada Gomis'in numarası yanıyordu, tam da yeni transferin oyunun içine girmeye başladığı anlarda, topla sıkça buluşup, rakip kalede pozisyonlar yakaladığımız dakikalarda.  Geçen sezon bolca yaptığı "manasız" değişikliklerden birini daha yapmıştı Tudor, şaştık kaldık... Sinan'ı da değiştirmek için 87. dakikayı bekledi ki yerine giren Emrah daha erken girse, fark yaratabilecekti. Emrah Başsan belki 3-5 dakikada fark yaratamadı ama Carole "kötü bir sol bek nasıl olur" konusunda geçen sezondan beri açık ara önde, farkı her maç açıyor... Karşılaşmanın ilk dakikasından son dakikasına kadar tel tel dökülen Carole'un kanadından iki golün de gelmesi tesadüf olmasa gerek. Bizim hocamız topçularına rakiple alakalı neyi çalıştırmış bilmem de rakibin İngiliz hocası Carole'un geçen sezon Fenerbahçe derbilerinde nasıl takımını mağlup ettirdiğini oyuncularına belli ki izlettirmiş. Merak ediyoruz, Fransız oyuncuda bu ısrar neden? Galatasaray'ın öncelikli ihtiyaçlarından biri sol bek iken sağ beke transfer neden yapılıyor? Hakan Balta ve Linnes sol tarafta Carole'dan çok daha iyi oynayacakken, hatta iddia ediyorum sağ ayaklı Sabri dahi Fransız sol bekten faydalı olabilecekken neden Carole? Umarım bir gün bir gazeteci Tudor'a bu soruyu sorar da belki de hoca cevap verir...

Gece felaketti ama ilk defa resmi bir müsabakada Galatasaray forması giyen Gomis ve Maicon gelecek adına ümit verdiler. Bafetimbi Gomis sırtı kaleye dönük aldığı toplar ve arkadaşlarına yarattığı pozisyonlar ile Drogba'yı anımsatırken, Maicon da takımın yediği ikinci golde "berbat" bir çalım yemesine rağmen, saha içinde duruşu, defansta "ağır abi" tavırlarıyla Galatasaray'da formanın hakkını verecek oyunculardan biri.


Kuruluş amaçlarından biri "Türk olmayan takımları yenmek" olan Galatasaray, uzun zamandır bu gayesini gerçekleştiremiyor ve bu gece de kendi seviyesine hiç yaklaşamayacak bir takım karşısında aldığı mağlubiyetle tarihine kara bir leke daha sürdü. Igor Tudor maç sonu "Biz bu turu geçeceğiz" derken acaba yenilecek bir gol halinde rakibe dört gol atılması gerektiğinin farkında mı? Biz taraftar olarak "Galatasaray bitti demeden bitmez" diyoruz ve "Galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır" diye önümüze hep ümitli ve hevesli bakıyoruz ama bu takımın başındakiler kulübün vizyonundan oldukça uzaktalar ve ne yaptıklarını bilmez halde camiayı uçuruma sürüklemekteler.


STAT: Jamtkraft Arena
HAKEMLER: Juan Martinez Munuera, Diego Barbero Sevilla, Cesar Manuel Noval Font, Mario Melero Lopez
ÖSTERSUNDS: Keita, Pettersson, Papagiannopoulos, Widgren, Mensiro, Mukiibi (Bergqvist 75), Sema (Somi 88), Bachirou, Nouri, Gero, Ghoddos (Hopcutt 80)
GALATASARAY: Muslera, Linnes, Ahmet, Maicon, Carole, Yasin, Tolga, Selçuk, Rodrigues, Gomis (Eren 69), Sinan (Emrah 87)
GOLLER: Ghoddos (68), Hopcutt (90+)
SARI KARTLAR: Gero (18), Pettersson (35) / Tolga (17), Yasin (90+4)

12 Temmuz 2017 Çarşamba

Golenzo Streetwear'den Yaz Ortası Sürprizleri


2014 senesinde "tribün modasını hayata taşı" diyerek "yeşil sahalara" ayak basan Golenzo Streetwear,  bu yaz başı çıkarmış olduğu t-shirtler ve polo yaka t-shirtle taraftarın büyük beğenisini alırken, "yaz boyu yeni sürprizlere hazır olmamız gerektiğini" belirtmişti markanın ortaklarından Tugay. Bizler sıcakların rekor kırdığı günlerde serinleyecek yerler ararken, onlar boş durmamış, sözlerini gerçekleştirmek için çalışmış olmalılar ki, bu sabah instagram hesaplarına baktığımızda üç sürpriz ürünle "Günaydın" dediklerini gördük takipçilerine. Öncelikle taraftarların yorumlarda sürekli talep ettiği şapkayı üreterek, "bir hasreti sonlandırdılar". İlk aşamada sadece siyah renk olarak üretilecek ve nakış işleme ile "ultras" ibaresi olan şapka için ön siparişler alınmaya başlandı bile. Artık, "bucket hat" adı verilen balıkçı şapkalardadır sıra diye düşünüyoruz... Malum önümüzdeki sene Rusya'da Dünya Kupası var ve Ruslar bu tarz şapkayı çok sever, milli takımın peşinden gittiğimizde ortama uyum sağlamak lazım, değil mi?




Rusya demişken, yolculuk akla geliyor ve Golenzo'nun bu yaz en büyük sürprizi ve benzer taraftar malzemesi üretenlerden farkı çıkarmış olduğu iki adet "tarz" çanta. Golenzo Casual Spor Çanta tamamen deriden yapılmış ve taraftarın deplasman yolculuklarında yanından ayırmayacağı türden. İki t-shirt, bir blue-jean, atkı, varsa bez pankart ve fanzin ile kitapları attığın gibi çantaya, başlasın deplasman serüveni. Yeri gelmişken, sosyal mesaj da verelim: Kitap okuyun arkadaşlar, futbol edebiyatı okuyun, Eduardo Galeano'dan  Gölgede ve Güneşte Futbol da okuyun, Simon Kuper'den Futbol Asla Sadece Futbol Değildir de okuyun, Tanıl Bora'dan futbola dair ne buluyorsanız okuyun, takımıza ait yazılmış kitapları okuyun...



Okuyun derken, Golenzo okullu takipçilerini de düşünmüş ve Ultras Sırt Çantasını da pazartesinden itibaren satışa sunacağını belirtmiş. Üniversiteyi bitireli çok oldu ama keşke bizim zamanımızda olsaydı böyle ürünler, kampüste konuştururduk tarzımızı, gösterirdik kimliğimizi: Taraftarız işte, armaya adanmış hayatımız, sefasını da çekeriz, cefasını...
Çantalar ne kadar hoşumuza gittiyse, Golenzo'nun kendine has çıkarmış olduğu "badge" de markanın mührü gibi olmuş. Tahminimiz odur ki, bundan sonra çıkarılacak polar, mont gibi ürünlerde  bu "kol etiketini" bolca göreceğiz, görmeliyiz de zaten...
Bu yazıyı noktalarken, Golenzo'nun instagram hesabına baktığımda "taze taze" atkıların geleceğini de görmüş oldum. Dedik ya, "adamlar durmuyor, taraftar için üretiyor"... Enerjileri tükenmesin, ilhamları bol olsun...



9 Temmuz 2017 Pazar

Ümit Karan Malatyaspor'da


Yaz sezonun gelmesiyle takımlar kadrolarını yenileme çalışmalarını son hızla sürdürürken, Süper Lige yeni yükselen Yeni Malatyaspor, İrfan Buz'la devam etmeyip Ertuğrul Sağlam'ı takımın başına getirmişti. Onlar yeni hoca alacaklar da "hemşoları" boş mu duracak? Amerika'da yaşayan Malatyalı iş adamları tarafından kurulan ve Cosmopolitan 1. Liginde mücadele edecek olan Malatyaspor USA, takımın teknik direktörlüğüne Ümit Karan'ı getirdi.  Futbolu Eskişehirspor'da bıraktıktan sonra kırmızı-siyahlı takımda sportif direktörlük yapan , sonrasında da Tepecikspor'da aynı görevde bulunan Ümit, ilk hocalık tecrübesini "düşler ülkesinde" yapacak. Konu ile ilgili görüşlerini dile getiren Malatyaspor USA başkanı Teoman Mutlu, hedeflerinin Amerika'da yer alan yetenekli Afrika ve Latin Amerika kökenli oyuncuları keşfedip, Türkiye Süper Ligine kazandırmak olduğunu, Ümit Karan'la birlikte gösterecekleri performansla Amerika MLS Ligine giriş hakkı elde etmeye çalışacaklarını belirtti.

7 Temmuz 2017 Cuma

Güle Güle Sabri Reis


O geldi, bu gitti derken, sessiz sedasız ayrıldı Sabri reis Galatasaray'dan. Eleştireni, saygısızca dalga geçeni çoktu, yetenekleri sınırlıydı ama bizden biriydi Sabri reis... Hırslıydı, arzuluydu, formasını terletmeden kenara geldiği maç hatırlamıyorum da, daha önemlisi Gayin Sinli armaya, parcalı formaya ters bakana haddini bildirmekte pek maharetliydi. Tabii bunları Opta'lardaki Transfermark'lardaki kuru istatistikler yazmaz. Varsın yazmasın, onun adı Galatasaray tarihine çoktan yazıldı bile... Yolun açık olsun Sabri Sarıoğlu... Nasılsa bir gün yine kesişecek yollarımız. O güne kadar güle güle...





6 Temmuz 2017 Perşembe

Maradona, Napoli Şehri Onursal Hemşehrisi Oldu


Ünlü Arjantinli futbol ilahı Diego Armando Maradona'nın Napoli aşkını bilmeyen yoktur, Napoli halkının da kendilerini iki defa İtalya şampiyonu yapmış "Tanrı'nın eli"ne sevgileri o kadar büyük ki İtalya 90 Dünya Kupası sırasında Maradona için Arjantin'i desteklemeleri hala aklımızda. Tabii arada karşılklı böyle büyük sevgi varken, şehrin belediye başkanı Luigi de Magistris, ünlü oyuncuya şehrin onursal hemşehrisi ünvanını vermiş. Kentin populer meydanında yer alan belediye binasında yapılan törende, şehrin simgesel anahtarını teslim alan Maradona, "Dünyada o kadar yer gezdim, kimse beni Napolililer kadar hoş karşılamadı, bu yüzden ben bu şehre ilk ayak bastığımdan beri kendimi sizlerden biri olarak gördüm" derken, De Magistris'e de teşekkür etmeyi unutmadı.





Blog Widget by LinkWithin