31 Temmuz 2016 Pazar

Forvet Alın


Galatasaray'da forvet transferi krizi artık akıl alamaz boyutlara ulaştı.
Burak Yılmaz'ın gidişi sonrası forvetsiz kalan Galatasaray'da taraftarlar başta sosyal medya olmak üzere hep platformda golcü oyuncu transfer edilmesi gerektiğini belirtirken, yönetim "gözünü kulağını" kapıyordu bu isteklere.
Son olarak elimize ulaşan bir fotoğrafta, plajda "forvet alın" diye sırtına yazı yazdırmış Galatasaray taraftarı görülüyor...
Alın ulan şu forveti...
Ne bekliyorsunuz?
Taraftar çıldırsın mı?

29 Temmuz 2016 Cuma

Galatasaray 2016-2017 Sezonu Formaları

Galatasaray, 2016-2017 Sezonu formalarını bugün itibarı ile görücüye çıkardı. Gerçi formanın daha resmi tanıtımı yapılmadan, GS Store ve Nike mağazalarında satışa sunulmadan, bit pazarında satılıyordu ya, bu da Nike'ın tasarım ekibinin ne kadar güvenilir olduğu ya da Galatasaray'da forma ile ilgili son kararı verecek komisyonda "sızıntı" olduğu sorularını akla getirmiyor değil...


 Formaların kritiğine gelecek olursak, öncelikle bir sene aradan sonra Galatasaray, Nike'a dört yıldızı yan yana koydurabilmiş. Bravo! Oysa geçen sene taraftarın o kadar isyanına, protestosuna rağmen, koskoca Galatasaray kulübünün bir spor malzemesi üreticisine sözünü geçirememesi fiyaskosu yaşanmıştı. Fiyaskodan da beterdi aslında durum, Nike daha lig sona ermeden Galatasaray'ın yeni sezon formalarını tasarlamış ve müşterisinin başarılı olacağına "o kadar güvenmiş!?!" ki 3 yıldızlı forma üretmiş, hem de üç-beş tane değil binlerce adet. Kısaca, Nike firması 2014-2015 sezonu şampiyonu olarak Fenerbahçe'yi ilan etmiş aklınca. Bu durum bile sözleşmeyi feshetmeye yetecekken, bizim "dirayetli!" yöneticiler "yama" yıldızlı formalarla bir sezon sahaya çıkardılar takımı, taraftara istemedikleri forma sattılar. Bayern Münih de 4. yıldızı aldığında üste koymuştu ya son yıldızı, o masalla uyudu bir kısım
Galatasaray taraftarı...

Nike ve Galatasaray yönetimi "parçalının" bu kulübün vazgeçilmezi olduğunu anlamış gözüküyorlar bir kaç sezondur. Ama, endüstriyel futbol ya, taraftar müşteri ya, her sene yeni bir dizayn yapıp, taraftarın cebindeki paraya göz dikilecek ya, yakından bakıldığında "kör olma tehlikesi" yaratacak bir kıl incesi çizgilerle açık ve koyu tonlarla oluşturmuşlar sarı-kırmızı parçalıyı. Beğendik mi? Pek değil, klasikler arasında yerini alır mı? Güldürmeyin...



 İkinci tanıtılan forma ise  gördüğümüzde aklımıza Neuchatel zaferini, UEFA kupasını getiren beyaz rengin kullanıldığı deplasman forması olmuş. Vücuda yapışan "beyaz" forma işte, başka bir detayı da yok ama Nike kendi logosunu kırmızı renkle  vurgularken, beyaz fon üzerine sarı yıldızları tribünden görmek için taraftara dürbün dağıtırlar artık. Keşke yıldızlar kırmızı renk olabilseymiş... Öyle değil mi?


Genel olarak yeni formalarımız pek "gönlümü çalmasa" da, kalp üzerinde Galatasaray arması olması, içinde Sneijder'ı, Sinan'ı görecek olmam yeni sezon için heyecanlandırmadı desem, yalan olur...

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Litex Is Not CSKA



ultras/Movement blogda yazılarımıza İngilizce başlık atmak pek huyumuz değildir de CSKA Sofya taraftarlarının başlatmış olduğu isyana sanal alemde biz de "karınca kararınca"destek olmak adına "Litex is not CSKA"  dedik. Peki "Litex CSKA Değildir" ne anlama geliyor? Buyurun dilimiz döndüğünce CSKA Sofya'nın kurtarılma adına nasıl tarihte silindiğini anlatalım...



Bulgaristan A Grupa önümüzdeki günlerde başlayacak ve fikstürü inceleyenler CSKA-Sofia adında bir takımı göreceklerdir. Bulgar Futbolunu kıyıdan köşeden bilenler, bunda bir tuhaflık görmeyeceklerdir, zira zaten Bulgaristan'da Levski ve CSKA rekabetinden dolayı CSKA'ya aşına olacaklardır, ama komşuyu biraz daha yakından tanıyanlar "Ulan bu CSKA, borçları yüzünden geçen sene üçüncü lige düşürülmedi mi, ne çabuk A Grupaya tekrar geldi?" diye merak edeceklerdir. CSKA Sofya, maalesef ait olduğu lige dönmedi, hatta Bulgaristan tarihinde bir ilki başarıp üçüncü ligde oynayan bir takım olarak Bulgaristan Kupasını kazanıp, ikinci lige de çıktı ama maalesef Bulgaristan hükümeti, iş adamı Grisha Ganchev ve bazı taraftar grupları tarafından "ölüm fermanı" yazıldı.

Filmi bir sene kadar geriye saralım. CSKA Sofya, birikmiş borçları nedeniyle UEFA Fair Play kıskacına takılmış, Bulgaristan Futbol Federasyonu tarafından lisans verilmemiş ve üçüncü lige düşürülmüştü. O "kötü günlerde" Litex Lovech'in sahibi olan iş adamı Grisha Ganchev, Bulgaristan'ın küçük kenti Lovech'ten başkent Sofya'ya "taşınmanın" en kolay yolu olarak CSKA'yı satın almak olarak düşünür, bu işe girişir ama Bulgaristan Futbol Federasyonun gerekli onayları vermemesi, taraftarların sert protestoları nedeniyle Litex, CSKA olmaz. Litex olmazsa Sofya takımı olan Lokomotiv Sofya'yı CSKAlılaştırmak ister, yine başaramaz. Aradan bir sezon geçer, CSKA ligi zirvede bitirir, ikinci lige yükselir, Bulgaristan Kupası alır ama Ganchev, takımın borçlarını ödemekte zorlanır ve Litex'i CSKA yapma işine tekrar girişir. Bu sefer Bulgaristan Futbol Federasyonu da iş adamının yanındadır, isim ve lisans değişimi konusunda kuralları yumuşatırlar, Bulgaristan Başbakanı da Spor Bakanına CSKA Sofya'nın stadı Bulgarska Armia Stadiumunu (Bulgaristan Ordu Stadyumu) kullanma sözleşmesini sonlandırıp stadı yeni CSKA-Sofia takımına tahsis etme emri vererek 31 defa Bulgaristan Şampiyonu olan CSKA'nın ipini çeker.  Sadece Litex de değil, yeni CSKA'ya katılacak olan takım, alt yapısıyla meşhur olan Chavdar Etropole da Grisha Ganchev tarafından satın alınıp, yeni oluşturulan kulübe dahil edilmiştir.


İşin en acı tarafı ise Sektor G'deki taraftarların büyük bir kısmı da geçen yıldan farklı olarak şimdi Ganchev'in kararının arkasında yer almaktadırlar. Office Boys ve Animals grubu Grisha Ganchev'i kurtarıcı olarak görüp, başkanlarının "emrinde" olduğunu göstermişler. Özellikle Animals grubu üyelerinin başkanın "tetikçisi" olarak çalıştığı belirtiliyor taraftar forumlarında. Öte taraftan ise CSKA Sofya'nın sağlam tribün gruplarından Ofanziva, süresiz olarak tribün faaliyetlerini askıya aldığını açıkladı geçtiğimiz günlerde.

2016-2017 sezonunda  Litex+Chavdar karışımı "melez" CSKA-Sofia, Bulgarska Armia Stadında orjinal CSKA'nın armasıyla, formasıyla oynayacak maçlarını, zamanla Başbakanın ve Futbol Federasyonun "desteği" ile  kulübün tarihini ve kupalarını da "satın" alacak belki zira "orjinal" CSKA borçlarıyla, kaderiyle kendi başına terk edilmiş durumda ve çok yakında iflasını açıklayacak durumdadır. Manchester United'ın satılmasını protesto eden "gerçek" taraftarlarının kurmuş olduğu FC United benzeri bir oluşum maalesef Bulgaristan'da çok zor çünkü hükümet-mafya-spor iç içe geçmiş vaziyette ve bunlara karşı gelmek hiç de kolay değil...



Peroksit Sarıları


Hagi'li Romanya'nın 1998 Dünya Kupası'nda saçlarını "civciv sarısına" boyayarak maçlara çıktığını hatırlayan pek çok blog okurumuz olacaktır. Peroksitle saçları sarıya boyama modası bu yaz tekrar ortaya çıkmış olacak ki Messi, Aaron Ramsey, Samir Nasri, James Rodriguez, Sinan Gümüş, Fabio Borini gibi topçular yeni imajlarıyla boy göstermeye başlamışlar. Bakalım bundan sonra kimler berbere gidip "sarart koçum" diyecek...










23 Temmuz 2016 Cumartesi

Omuz Omuza


Taraftar grupları takım, şehir, renk, semt ayrımı gözetmeden 23 Temmuz gecesi saat 21.00'de İstiklal Caddesinde bir araya gelip, demokrasi yürüyüşü yapacaktır.
Duyurunun tam metni için resmin üzerine tıklayın...

Emrah Başsan


Şimdilerde üçüncü ligde mücadele eden Kocaelispor, 1991-1992 sezonunda müthiş bir performans gösterip eskinin birinci ligi, yeni adıyla Süper Lige çıkarken, Gebze'de de Başsan ailesi 17 Nisan gecesi Emrah adını verdikleri oğullarını kucaklarına alırlar. Sosyal bilimciler ikizler üzerinde yaptıkları deneylerle dahi kişilik gelişiminin kalıtımsal mı yoksa çevreden mi geldiğini tam olarak açıklığa kavuşturamasalar da, minik Emrah'ın futbol sevgisinin temellerinde Güvenç Kurtar'ın hocalığını yaptığı Saffet Sancaklı kaptanlığındaki efsane Kocaelispor'un yeri yadsınamaz.  Baba inşaatlarda usta, anne ev hanımı olunca, aile zaten kıt kanaat geçiniyor, futbol okuluna verilecek para nerede? Emrah orta halli her Türk çocuğu gibi sokaklarda başlar top peşinde koşmaya. Rutin bellidir: önce Star TV'de en sevdiği çizgi film Road Runner izlenir ve sonrası o heyecanla sokaklarda "Biip biip" top peşinde koşulur, yakala yakalayabilirsen bu ufaklığı. Türk filmi klasiğidir ya, inşaatlarda türkü söylerken keşfedilir İbrahim Tatlises, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, bizim kahramanınız da mahallede arkadaşlarıyla maçı yaparken Trabzonspor Futbol Okulunda hocalık yapan bir antrenör tarafından fark edilir. Oyun alanının en gerisinden, kaleyi koruyarak futbola başlar Rüştü Reçber hayranı Emrah ilk kulübü Dolayobaspor'da ama sonradan mevkisi sol bek olur. Savunma yapmaktan ziyade hücumu seven bu "pırpır" topçunun hevesini, Davut hocası da görür ve artık yeni mevkisi sol açıktır. Amatör Dolayobaspor şampiyon olurken, iki sene üst üste gol kralı olarak sivrilen genç kanat oyuncusu Emrah Başsan'ın da yeni evi Pendikspor olur.  Neden Kartalspor değil de Pendik? Emrah'ların evine daha yakın olduğu için tabii. Hocalar bakımından da şanslıdır Emrah, bu sebeple her gittiği takımda da hocalarına saygıda kusur etmez, Pendik'te de Erkan Başsoy tutar elinden bu genç çocuğun, maddi manevi yanındadır, cebine harçlık koymuşluğu da vardır, takım idmanından sonra bireysel çalıştırmışlığı da Emrah'ı... Aklında "Futbolcu olmak istiyorsan, her zaman yeteneklerini ve gücünü sahaya yansıtmalısın" diyen babasının da sözü olan Emrah, Pendik'te Sinan Yücer, Abdülkerim Durmaz, Alp Pehlivan gibi hocalardan aldığı bilgiyle her geçen sezon futbol aklını ve yeteneklerini geliştirir ve lise diplomasını almasından sonra Antalyaspor'a transfer olur.  Tabii, 5 yıllık kontrat yaptığı kırmızı-beyazlılarda top koştururken, başka bir hedef de Akdeniz Üniversitesi'de dört yıllık bir fakülte okumaktır.


Mehmet Özdilek, Emrah'ı ısrarla takımında görmek istemiş ve genç topçu da bir çok teklif arasında Antalya'yı seçmiştir. Birliktelik iki taraf için de beklenildiği gibi gelişir: Akdeniz ekibi genç topçudan daha ilk sezon beklediğinin ötesinde yararlanmaya başlar, sol kanat, sağ kanat, forvet arkası, orta saha her yerde başarıyla görev yapar Emrah. Genç topçu da huzurlu bir ortam bulur gittiği kulüpte, Necati Ateş, Ömer Çatkıç ve Ali Tandoğan gibi tecrübeliler kol kanat gererler yeni transfere.  "Bana “Futbol ne için oynanıyor?” diye sorsan cevabım “Gol” olur. O zaman topu arkadaşımla en kısa sürede en iyi yerde buluşturmak zorundayım. Topu aldığımda ilk hedefim sağa ya da sola değil, rakibin ceza sahasına göndermek. Çünkü orada ne kadar çok bulunursak o kadar şans yaratmış oluruz. Her zaman önümdeki oyuncuyu oyundan düşürmeyi hedeflerim. Benim için iyi maç bunu ne kadar yapabildiğime göre değişir." diye futbola bakışını anlatır Emrah Başsan,  Four Four Two dergisine verdiği röportajda. Bundan sebeptir ki, 5 yılını geçirdiği Antalyaspor'da hocaları sürekli onu kadroda görmek istemişlerdir.  Sanal alemde de revaçtadır Emrah, Football Manager oyununun efsanesidir, gençler bilgisayar başında onu transfer etmek için uğraşır da bundan kendisinin haberi yoktur. Oyunun değil gerçeğin peşindedir zira genç topçu, kendi mevkisinde oynayan Ronaldo, Messi, Robben, Alexis Sanchez ve Ribery gibi topçuların CD'lerini alıp, seyreder boş zamanlarında. En kötü huyum dediği, kötü oynadığı maç sonları, kafasını dağıtamayıp, kendi videosunu da defalarca izlediği vardır, tabii...


Antalyaspor'un Mehmet Özdilek yönetimindeki müthiş çıkışıyla birlikte Emrah da yeni takımındaki ilk sezonunda parlar ama ikinci sene işler pek istediği gibi gitmez, daha az süre almaya başlar ilk onbirde...  Mehmet Özdilek'in istifa edip yerine Samet Aybaba'nın gelmesiyle yine takımın aranan oyuncu olurken, o sezon küme düşerler, 7 gol 6 asistle oynayan genç oyuncuya Süper Lig ekiplerinden teklifler gelir de o gemiyi terk etmez. Ertesi sene hedef büyüktür, Antalyaspor'u tekrar Süper Lige çıkarmak, başarılı olunur da... Emrah Başsan yine baş roldedir: 36 maç 11 gol 9 asist...


Galatasaray ve Fenerbahçe 2014-2015 sezonu sonunda Emrah'a kancayı takarlar lakin Akdeniz ekibi Eto'o'lu kadrosunda tutmak ister oyuncusunu. Emrah da pek hevesli değildir, birlikte oynamak ister Kamerunlu yıldızla. "Biri bana “Bir gün burada Eto’o’yla aynı takımda oynayacaksın” dese inanmazdım. Hepimiz kariyerine çok büyük saygı duyduğumuz için söylediği her şeyi yapmaya çalıştık.  Eto’o bize abi gibi yaklaştı ve kesinlikle egoist biri değildi. Onun sayesinde çok maç kazandık. Soyunma odasında yaptığı konuşmalar hepimizi çok etkiledi. Bazen sahaya onunla çıkmak bile yetiyordu." diye açıklayacaktır yıldız oyuncuyla geçirdiği bir sezonu daha sonra.

Antalya ile beş yıllık kontrat biter, boşa çıkan Emrah Başsan'ın aklını çeler Galatasaray ve genç yıldız tekrar İstanbul'un yolunu tutar. "Kadere inanan insan tesadüfe inanmaz. Tesadüfe inanan adamsa kaderini kendi elinde tutamaz." der Ramiz Dayı, Emrah'ın "sabah akşam gösterseler, bıkmadan izlerim" dediği Ezel dizisinde. Şansla, tesadüfle gelinmez Galatasaray'a ve bu temmuz ayında atılan imzanın arkasında Emrah'ın Dolayobaspor'dan başlayıp Antalyaspor'a kadar uzanan futbol kariyerinde hırsla, azimle döktüğü alın teri ve hocalarına saygıyla onlardan öğrenme iştahı yatmaktadır. Bruma, Yasin, Sinan, Podolski arasından kendine yer bulur mu kadroda diye merak edilmeye başlandı da, biraz desteklenip, arkasında durulursa bu çocuğun Galatasaray'ın vazgeçilmezi olacağına inanıyorum... Tabii, Antalya gecelerinde boy gösterdiği kadar, İstanbul'da "takılmaya" başlarsa, o zaman durum vahim... Ama Emrah, hayatın ne kadar zor olduğunu bizzat en yakını olan babasından çok erken yaşlarda öğrenmiş ve babasının futbolla ilgili nasihatını asla unutmayacaktır...


22 Temmuz 2016 Cuma

Türkiye Futbol Fanzinleri Sergisi


Avrupa Futbol Taraftarlar Derneğinin geçtiğimiz günlerde İzmir'de düzenlediği bir dizi aktivite arasında bir de Futbol Fanzinleri Sergisi yer alıyordu. Futbola dair her türlü koleksiyonlarıyla tanınan Barış Karacasu'nun arşivinin konuk olduğu sergide bizim ultras/Movement Fanzini de görmek bizi mutlu etti. Blog yazmaya başlamadan çıkarmıştık u/M fanzini ve yazılarımızı ikinci sayıyla devam ettirmek amacındaydık ama bloga yazmak, okuyucularla interaktif iletişimde olmak daha cazip gelse gerek, bir türlü ikinci sayıyı çıkaramadık. Bu yaz blogda yer alan yazılardan bir derleme ile ikinci sayıyı çıkarma planım vardı ama yaz bitiyor, hala bu işe başlayamadık, o da "yalan" olacak gibi. Ama bir gün ikinci sayı çı-ka-cak...





Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal...

Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
sönmeden yurdunun üstünde tüten en son ocak...

Blog Widget by LinkWithin