26 Ağustos 2015 Çarşamba

Ben Burada Olduğum Sürece


"Ben burada olduğum sürece Vitor Pereira görevde kalacak"
Aziz Yıldırım
Fenerbahçe Başkanı
Hocasına güvenini(!) yansıtırken

Spor Toto 3.Lig 3.Grup/ 1.Hafta


Geçen sene ilk defa 3. ligde mücadele eden ve aşına olmadığı yerde öncelikli hedef olarak kalıcılığı hesaplayan Çatalcaspor, bu sene üst sıraları hedefleyerek lige başladı. Bolu'da yaptığı hazırlık kampının ardından kendi tesislerinde ligin ilk maçı olan Çine Madranspor karşılaşmasına hazırlanan sarı-kırmızılı ekibimiz, lige de deplasmanda alınan üç puanla başladı... Geçen yıl sahasının da onarımda olmasıyla sürekli gurbette olan ve taraftarından uzak kalan Çatalcaspor'u bu sene içeride mümkünce takip edip bloga maçtan fotoğraflar ve izlenimlerle haber yapacağız, twitter üzerinden de maçın kritik anlarını an be an paylaşacağız, gidemediğimiz yerlerde de internetin nimetlerinden yararlanıp sizlerle paylaşacağız maçtan bilgileri. İşte bu hafta sonu 2-0 kazandığımız Çine Madran maçına dair cinemadran.com sitesinin izlenimleri:


Spor Toto 3. Lig 3. Grup'ta ilk hafta kendi sahasında Çatalcaspor’u ağırlayan Çine Madranspor, kendi taraftarı önünde rakibinin 54 ve 90+ 5’de gelen golleriyle yıkıldı.

Çine Yüksel Yalova Stadı'nda oynanan karşılaşmanın ilk yarısında her iki takım da pozisyon üretemedi. Maçın ikinci yarısına hızlı başlayan Çatalcaspor, aradığı golü 54’ncü dakikada İlhan’ın ayağında buldu. Bu dakikada gelişen konuk ekip atağında ceza sahası dışında topla buluşan İlhan, plase bir vuruşla topu uzak köşeye göndererek takımını öne geçirdi: 0-1. 60’da ceza sahası dışında topla buluşan İlhan’ın sert şutunda kaleci Halim köşeye giden topu kornere çeldi. 66’da rakibi karşısında pozisyon bulmakta zorluk çeken ve etkili bir oyun sergileyemeyen Madranspor'un atağında Mustafa Kara’nın ceza sahası içine ortasında Hüseyin'in kafa vuruşunda top farklı bir şekilde auta gitti. 80’de gelişen Çatalcaspor atağında Sezer’in ortasında arka direkte topla buluşan Engin, müsait pozisyonda meşin yuvarlağı yan direğe nişanladı. 88’de Ertuğrul’un ceza sahası içine ortasında Aykut’un sert şutunda Halim gole izin vermedi. 90+5’de oyuna ikinci yarı dahil olan Sezer maçın skorunu belirleyen golü kaydetti: 2-0.
Madranspor, ligin ilk maçında kendi sahasında oynadığı vasat futbolla hem üç puandan oldu, hem de taraftarını üzdü
ÇİNE MADRAN – ÇATALCASPOR :0-2
 STAT: Çine Yüksel Yalova
HAKEMLER: Hasan Kılıçaslan **, Mustafa Akkuş **, Adem Şahan **
ÇİNE MADRANSPOR: Halim **, Yunuscan *, Hüseyin *, Mustafa *, Mustafa Kara * (78 Mert *), Gökhan *, Emre * (62 Osman Doğru*), Muhittin *, Mustafa Acar *, Semih * (62 Oğuz *), Osman *
ÇATALCASPOR: Sercan **, Oğuz **, Evren **, Eren * (62 Ertuğrul **), İlhan **(76 Engin **), Sertaç ** (80 Sezer **), Mikail **, Aykut **, Halit **, Gökhan **, Murat **
GOLLER: Dk 54 İlhan ve 90+5 Sezer
SARI KARTLAR: Yunuscan, Muhittin ve Emre (Madranspor), Sercan, Evren ve Sertaç (Çatalcaspor)

Bu arada grubumuzun diğer maçlarına da göz attığımızda Darıca Gençlerbirliği, Gölcükspor'u deplasmanda 3-1 yenerken, bu sene Diyarbakirspor'da transfer edilen Nurullah Dağaşan hattrick yaptı ve maçın yıldızı oldu. Bayburt'ta sarı kartların havada uçuştuğu maçta ise Bayburt Grup Özel İdare geriden gelerek Beylerbeyispor'u 2-1 mağlup etti. Ev sahibi adına iki golü de Hayri Mert Yomralıoğlu kaydetti. İlk haftanın lideri Batman Petrolspor, Sandıklıspor'u 4-1'le geçerken, dört atan başka bir takım olan Van Büyükşehir Belediyespor, Tavşanlı Linyitspor'u 4-2 yendi. "Van kedilerinin" gollerine Ömer Yıldız (2), Medeni Bingöl ve Ali Kurt imza atarken, hocaları "bir zamanların transfer yıldızı" Tarık Daşgün'ü de mutlu ettiler. Üç kırmızı kartın çıktığı maçta Kastamonu 1966, Manavgaspor'u 2-0 mağlup etmeyi bildi ve lige iyi bir başlangıç yaptı ama Uğur Çelik'i kaybetti. Geçen senenin flaş takımı Çorum Belediyespor, iç sahada Ali Eren Beşerler'in hocalığını yaptığı Dersimspor'a 2-1 kaybederken Mustafa Aydoğdu takımı adına 2 golle yıldızlaştı. Bu arada Ali Eren hoca futbolculuktaki sert tavrını topçularına da yansıtmış olacak ki Dersimspor'dan 7 oyuncu bu karşılaşmada sarı kartla tanışmış oldu. Grupta "ne sevinen ne de üzülenin" olduğu iki maç ise 24 Erzincanspor-Körfez İskenderunspor (1-1) ve Bergama Belediyespor-Dardanelspor (0-0) arasında oldu.

Gölcükspor-Darıca Gençlerbirliği: 1-3
24 Erzincanspor-Körfez İskenderunspor: 1-1
Bayburt Grup Özel İdare-Beylerbeyi: 2-1
Batman Petrolspor-Sandıklıspor: 4-1
Van Büyükşehir Belediyespor-TKİ Tavşanlı Linyitspor: 4-2
Kastamonuspor 1966-Manavgatspor: 2-0
Çorum Belediyespor-Dersimspor: 1-2
Bergama Belediyespor-Dardanelspor: 0-0
Çine Madranspor-Çatalcaspor:  0-2




Galatasaray:1-2:Osmanlıspor


İlginç bir maçtı pazartesi gecenin ilerleyen vakitlerinde Ali Sami Yen'de yaşadığımız...  Kağıt üzerinde kolay bir ekip olan bir zamanların Ankaraspor'u şimdinin Osmanlıspor'u karşısında Galatasaray üstün de bir oyun sergiledi, topu %70-%80 oranında ayağında tuttu, Barcelona gibi "tiki-taka"lar da yaptı, Ahmet Şahin'in kalesini de şut yağmuruna tuttu özellikle son 20-25 dakikada ama maçın hakemi Hüseyin Göçek son düdüğü çaldığında skor tabelasında ev sahibinin 2-1 mağlubiyeti yazıyordu... Peki ne olmuştu da bu sezon taraftarıyla ilk kez buluşan Galatasaray daha ikinci haftada mağlubiyetle tanışmıştı? İzlediklerimizi ve gözlemlerimizi kısa kısa yazalım bakalım...


Öncelikle Muslera bu hafta da çok "pis" bir gol yedi, Osmanlıspor'da Torje'nin attığı golde orta beklerken gafil avlanması bizler kadar, kendisini de üzdü de, ilk golde de formda bir Muslera topun filelere gitmesine müsaade etmezdi. Geçen hafta Sivas'ta topu elinden kaçırması sonrası bu maçta da yediği gol "kısmetsizlikler" serisinin devam etmesi demek kalecimiz adına ama hala diyoruz "canın sağ olsun Nando, senden değerli mi 3 puan?"... İşi duygusallıktan çıkarıp, rasyonel boyutta incelersek de, geçen sene mucizevi kurtarışlar yaptığı için son haftalarda tek golle üçer puanları toplamıştı Galatasaray, şimdi Muslera "sıradanlaşınca" takımın da "sıradan" olduğu kabak gibi meydana çıkıverdi...

Hamza hocanın takıma "rütüşleri" de pozitiften ziyade takımı negatif yönde etkilemeye devam ediyor. Sivas deplasmanında "savunma" bahanesiyle Burak'ı kulübeye çekmişti, iç sahada da Yasin'i kenarda oturtup Umut'la başladı oyuna. Hatta takım 2-1 mağlupken, "savunma" yapmıyor diye gol atacak tek adam olan Burak'ı çıkarıp, "çok koşuyor" diye Umut'u tuttu sahada... İstatistik iyidir, hoştur da "herşey" değildir, Hagi de çok koşmazdı ama "bi çaktı mı üç puanı getirirdi takıma"... Burak belki kilometrelerce koşmuyor ama koştuğu zaman tam koşuyor, üç pozisyondan birini gole çeviriyor. Ayrıca, pazartesi gecesi özel şekilde hazırlamıştı kendini maça, çok hırslıydı, gol istiyordu, ama bencilliği de yoktu, arkadaşlarını da oynatıyordu... İşte o Burak "tebessüm" ederek kulübeye giderken, biz de televizyon başında acı acı tebessüm ediyorduk...


Şanssızlıklar da maçın skorunu etkiler çoğu zaman. Burak'ın 19. dakikada yaptığı kafa vuruşu mucizevi şekilde çıkmasa, 72. dakikada Podolski'nin aynı dakika içinde iki pozisyonunda Ahmet Şahin devleşmese, 20-30 metreden örümcek ağlarını temizleyen Selçuk 10 metreden köşeyi bulsa ve Sneijder ile Podolski'nin çektiği onlarca toptan biri kaleyi bulsa, puan tablosunda Galatasaray'ın karşısında 4 puan yazması "işten" değildi... Çoğu maçta yakalanmayacak pozisyonlar da buldu sarı-kırmızılı topçular da meşin yuvarlak pek de kale çizgisini geçmek istemedi....

Ve bu sezon görüldü ki Türkiye Süper Liginde Melo olmak oldukça zor bir iş olacaktır. Hakem Hüseyin Göçek o kadar önyargılı davrandı ki Brezilyalı topçuya, diğer hakemlerin de böyle davranacağını tahmin ediyorum, her pozisyonda faul çaldı Galatasaray aleyhine. Hakemler geçen seneden beri "medyanın köşebaşını tutmuş" Galatasaray aleyhtarları tarafından Melo karşıtı olarak "şişirilmişti", bunu biliyorduk da, transfer süreci boyunca maalesef Galatasaray taraftarı da bu "kalemşörler"ce Felipe Melo aleyhinde "dolduruldu"... Bereket 58. dakikada oyuna girdikten sonra hatalı pas yapmadı yahut top kaptırmadı da tribünlerdeki "seyirci" ıslıklamadı kendisini ama koca sezon boyunca hata da yapacaktır Melo ve şimdiden yay gibi gerilmiş "seyirciler" saracaklardır Melo'ya... Dedik ya bu sene Melo olmak zor, bir yandan hakemler faul çalıp kart vermek için fırsat kollarken, öbür tarafta tribündekiler günah keçisini çoktan işaret etmiş olacaklardır... Medya zaten durmadan körükleyecektir pitbull nefretini... Kolay gelsin Melo, sen bunlarla da baş edersin...

Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Hüseyin Göçek, Mustafa Emre Eyisoy, Orkun Aktaş
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu, Chedjou, Hakan Balta, Telles, Rodriguez (Dk. 58 Melo), Selçuk İnan, Podolski, Sneijder, Umut Bulut, Burak Yılmaz (Dk. 58 Yasin Öztekin)
Osmanlıspor: Ahmet Şahin, Hakan Aslantaş, Numan Çürüksu, Soro, Muhammed Bayır, Umar, Mehmet Güven, Ndiaye, Torje (Dk. 79 Seto), Musa Çağıran (Dk. 70 Erdal Kılıçaslan), Serdar Deliktaş (Dk. 61 Rusescu)
Goller: Dk. 29 Serdar Deliktaş, Dk. 50 Torje (Osmanlıspor), Dk. 41 Selçuk İnan (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 35 Serdar Deliktaş (Osmanlıspor), Dk. 90+3 Sneijder (Galatasaray)

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Zafer Turnuvası


2015-2016 sezonunda profesyonel ligler başladı, amatör liglerin başlamasına da sayılı günler kala Çatalca'nın İhsaniyespor kulübü 30 Ağustos'un şerefine önümüzdeki yıllarda gelenekselleştirmeyi planladığı Zafer Turnuvası düzenliyor.  Ömerlispor, Güneşlispor, Selimpaşaspor ve İhsaniyespor'un katılacağı dörtlü turnuvada ilk maçlar 23 Ağustos Pazar saat 18.00'de Ömerlispor ile Güneşlispor arasında oynanırken, saat 20.00'de de İhsaniyespor, Selimpaşaspor'u konuk edecek. Turnuvanın finali ise 30 Ağustos günü gerçekleşecek ve ilk maçların mağlupları üçüncü olmak için saat 18.00de karşı karşıya gelirken, kupayı kazanacak takımın maçı saat 20.00de başlayacak. 30 Ağustos pazar günü spor adına Çatalca'da oldukça hareketli geçeceğe benziyor zira aynı gün Çatalca Erguvan Festivali kapsamında Büyük Yağlı Pehlivan Güreşleri de yapılacak ilçemizde... O halde 30 Ağustos'ta önce tören programı, sonra yağlı güreşler, sonra da İhsaniye Köyünde futbol turnuvası diye pazar günümüzün programını şimdiden yapmış olalım... Bize katılacakları bekleriz...





21 Ağustos 2015 Cuma

Ianis Hagi'den Siftah


Genç takım, futbol akademisi derken Gica Hagi oğlu Ianis'i  profesyonel yaptı ve  geçen sene 5 -10 dakika sürelerle Viitorul'un resmi maçlarına da dahil ederken, bu sene artık Ianis ilk onbirde maçlara çıkıyor, hem de kaptanlık pazu bandı kolunda. Bizim memleketin gençlerinin sigara içmek için okuldan kaçtıkları yaşlarda, 16 yaşındaki Ianis Hagi, Romanya liginde 8. hafta sonunda lider olan Viitorul takımının başında sahaya çıkıyor, maç içinde sorumluluk alıyor, babası gibi serbest vuruşlarda mesafe tanımadan topun başına geçiyor, kornerlerde takım arkadaşlarına orta yapıyor. Bu gece Viitorul Constanta, Timisoara'yı 4-0'la geçerken Ianis de babasını hatırlatırcasına ceza sahası dışından sol ayakla harika bir gol attı. Sadece onun golü değildi gözümüzün pasını silen, Andanovic'in olsun, 20 yaşındaki Tanase'nin  hem organizasyon hem de son vuruş kalitesi bakımından attıkları goller de Gica Hagi'nin neşesini yerini getirdi...



Yağmurlarda Çamurlarda


Güzel adam Lucescu...
Bir gün belki yollarımız kesişir be hocam...

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Google It


Volkan Şen: "Yıldız oyuncuymuş, bilmem neymiş. Gelir gelmez takımı yönetmeye, liderlik taslamaya başladı. Yemezler. Sen kimsin?"
Florant Malouda:"Kim olduğumu bilmiyorsan Google'a gir, adımı yaz. Kim olduğumu öğrenirsin"


Galatasaray Uyurken

Lukas Podolski, deplasman uçağında takım arkadaşları ve diğer görevliler uyurken fotoğraflarını çekip twitter hesabından yayınlamış... Sneijder uyurken bile karizmasından hiç bir şey kaybetmezken, Sabri ve Telles İstanbul-Berlin treninde yolculuk eden gurbetçiler gibi...

18 Ağustos 2015 Salı

Tolunay Bielsa


 Ne loca, ne numaralı, ne de şeref tribünü...
Maçı en klas su arabası üzerinde izlenir....


17 Ağustos 2015 Pazartesi

Futbol Taraftarlar İçindir

Endüstriyel futbolun acısını en fazla çeken takımlardan biri olan CSKA Sofya taraftarları, yıllar yılı kulübün hisselerini alan ve takımı borçlandırıp kaçan patronlardan o kadar dili yandı ki bu hafta sonu amatörde oynadıkları Septembri maçında Lokomotiv Sofya takımına destek veren pankart açtılar:
"Futbol taraftarlar için vardır. Göbekli herifler, Lokomotif'ten defolun"

Medicana Sivasspor:2-2:Galatasaray


Çarşambanın gelişi perşembeden bellidir derler ama bizde taa haftalar öncesinden belliydi Sivas'ta cumartesi gecesi Galatasaray'ın başına gelecekler. Ağır aksak gidiyorduk ta Muslera çıkıyordu ortaya, kapatıyordu kaleyi forvetlere de Galatasaray kazanıyordu ama kimse memnun kalmıyordu oynanan oyundan... "Orası eksik, burası eksik" dedikçe "Biz şampiyon takımız, bize takviye gerekmez" cevabı geliyordu Hamza hocadan. Hele ki "Şu Melo işini bir an evvel halledin, Bilal'le olmaz orta saha" diye yalvardıkça Galatasaray sevdalıları sosyal medya mecralarından, Brezilyalı topçuyu kötüler yazılarını yazıyordu basının Galatasaray düşmanları. Inter ve Bursaspor Süper Kupa maçlarında Bilal-Selçuk-Sneijder üçlü orta sahasının Galatasaray'ın "yumuşak karnı" olduğu fikrine Hamza hoca da katılmış olmalı ki maçtan evvel verdiği demeçte "Önde Sneijder, Podolski ve Burak ile oynadığımızda defansif anlamda eksiklik yaşıyoruz. Bu maçta bu şekilde tasarruf gösterdim" diye açıklama getirmişti golcü Burak'ın kulübeye çekilmesine. Maçtan sonra da "Burak'ı ateşlemek için ilk yarı kenarda oturttum" demişti hoca, o da ayrı bir konu... Sorumluluk hocanındı, karar verecek kişi Hamza hocaydı ama biz kadroyu yazmış olsaydık Bilal yerine Melo yazardık hiç tereddüt etmeden. "Olur mu, kampa geç katıldı, hazır değildir" diye itiraz edenleri duyar gibiyim de, profesyonel topçudur Melo, kendine iyi bakar, tatilde de çalışmasını yapar ki kampa geldiğinde yapılan dayanıklılık testlerinde en sağlam oyuncu çıkması boşa değil...Üstelik Rodriguez'den önce katılmıştı takıma Melo, İspanyol topçu maç kadrosundayken, Melo'yu yok saymak neden? Cezalandırmak düşüncesi yatıyorsa hocanın aklında, Sivas fena yakıyordu canımızı, unutamayacağı bir ders verecekti son şampiyona...


"Muslera da insan evladıydı, onun da kötü olacağı günler olacak" derken Sivas maçı değildi tarifini yaptığımız, cumartesi gecesi de güven verdi kalesinde Uruguaylı ama 10. dakikada Aatıf'ın şutu futbolun cilvesiydi, meşin yuvarlağın Muslera'ya bir şakasıydı sanki. Hiç üzülmedik, kızmadık, ahlanmadık bile top filelere gittiğinde, böyle gol yemek de yakışıyor Muslera, ne yakışmıyor ki bu adam gibi adam güleç yüzlü Uruguaylıya... Uzun maç periyodundan sonra geriye düşüyordu Galatasaray ve tabelayı düzeltmek için pek de "yetenekli" gözükmüyordu. Hamza hoca da her 5 dakikada bir oyun içinde Olcan, Yasin, Podolski'nin yerlerini değiştiriyor ama "kıpırdanma" olmuyordu takımda bir türlü. Öte taraftan ev sahibi öne geçmenin de coşkusu ve morali ile kendisine direnç gösteremeyen orta saha rahatça top yapıp, Aatıf'la zorluyordu Sabri'nin kanadını...


Devre dönüşü Sneijder'in sakatlığı nedeniyle oyuna devam edemeyecek oluşu ve yerine Burak'ın girmesiyle birden hareketlendi Galatasaray, oyunu Sivas yarı sahasına yıktı. Sağlı sollu cılız ataklarla beraberlik ararken Galatasaray, rakibin  maç boyunca yaptığı gibi orta sahayı rahat geçip geliştirdiği bir atakta, hakemin verdiği penaltı ile iki farklı geriye düşüverdi. İşler daha da zorlaşıyordu dört yıldızlı şampiyon için, Hamza hoca kenarda bir Rodriguez'i, bir Carole'u oyuna almaya yelteniyor çaresizce, sonra tekrar kulübeye çağırıyordu. İşte o kritik dönüm dakikalarında sahanın iyilerinden Selçuk'un ortasında Burak golcü dokunuşu yapıyor ve farkı bire indiriyordu. Burak'ın oyuna girmesi Podolski'yi de stoperlerin kucağından kurtarınca, Alman topçu da hareketlendi, pozisyonlara girmeye başladı, bir topunu Setkus Musleravari çıkardı ama Telles'in ortasında yaptığı kafa vuruşuna bakmakla yetindi...


Yeni sezonun ilk maçında Galatasaray iyi, bir görüntü vermedi, aslında beklenilen oyunu oynadı, gol ve golleri yine attı ama bu kez kaleyi gole kapatamadı Muslera... Bizim topçular gününde değildi de Barış Şimşek ve ekibi de sınıfı geçemedi bu karşılaşmada. Sivasspor'un ilk golünün ardından Galatasaray'ın Olcan'la attığı gole bayrak kaldıran yardımcı hakem Sivaslı oyuncunun ayağını görmezken, Burak'ın golünde de diğer yardımcı hoca, ofsaytı kaçırmıştı. Onlar hata yapacak da Barış Şimşek bakacak mıydı, o da orta sahada düdük çalmayacağı ikili mücadeleye penaltı kararı veriverdi rahatça... "İlk elin günahı olmaz" derler, bu seferlik böyle olsun da sene içinde umarım aleyhimize çalışmaz hakem düdükleri... Güçlü bir yönetimin varsa, seni hakemler de ezemez de, nerede o yönetim Ünal Aysal'dan sonra...

Bir ders bin nasihatten iyidir, umarım bu puan kaybı yönetime de bir uyarı olur, gerekli takviyeler bir an evvel yapılır, yoksa ne Hamza hoca ne de bu Dursun başkan Mayıs ayını Galatasaray'ın başındayken göremez...


STAT: 4 Eylül
HAKEMLER: Barış Şimşek, Kemal Yılmaz, Serdar Diyadin
MEDİCANA SİVASSPOR: Setkus - Cicinho (Dk.80 Orhan), İbrahim, Ümit, Erkan - Burhan, Adem, Hakan (Dk.68 Yiğit), Mehdi - Aatıf, Batuhan
GALATASARAY: Muslera - Sabri, Chedjou, Hakan Balta, Telles - Olcan (Dk.75 Carole), Bilal, Selçuk, Yasin (Dk.84 Umut) - Sneijder (Dk.46 Burak Yılmaz), Podolski
GOLLER: Dk.10-55(Penaltı) Aatıf (M.Sivasspor)- Dk. 60 Burak Yılmaz, Dk.81 Podolski (Galatasaray)
SARI KARTLAR: Dk.89 Yiğit (M.Sİvasspor) - Dk.50 Yasin Dk.54 Sabri, Dk.90 Carole (Galatasaray)

14 Ağustos 2015 Cuma

Pique'den Madrid'e Sinkaf



Barcelona'nın unutulmayacak bir maç sonrası Sevilla'yı 5-4 yenerek Süper Kupayı kazanmasının ardından, saha içi yapılan kutlamalarda Pique'nin arkadaşlarına söylediği sözler bir anda İspanya'da maçın önüne geçiverdi. Maçın yorgunluğu ve yıllardır kupa almaya doymanın verdiği rahatlıkla sahada dolaşan ve pek coşkulu olduğunu düşünmediği arkadaşlarına "Bu kupayı kutlamalıyız, s..eyim Madrid'i" diyerek gazlayan İspanyol oyuncu, Barcelonalı taraftarları tebessüm ettirirken, Madrid tarafından büyük tepki aldı...

O An'lar


New York'lu iki "deha" arkadaş bir de fotoğrafçı George Logan'ı alarak Bad Boys FC adında bir proje tasarlamışlar. Ne mi yapmışlar;  futbolun unutulmaz anlarını ilkokul çağındaki çocuklara canlandırtmışlar ve ortaya bu mükemmel anlar çıkmış... Harika değil mi?










13 Ağustos 2015 Perşembe

Millwall Taraftarları


1938lerden bir fotoğraf...
Millwall taraftarları takımlarının maçını seyrederken...
Futbol taraftarlığı eskiden daha bi' "taraftarlık"mış sanki...
Ne dersiniz?

İliev Reis

 

Valentin İliev...
Tribünle bütünleşen topçu başımızın tacı...



Dövme Kültürü #11


Ronaldo "hastası" bir taraftar sırtına Ronaldo'nun saha içi ve saha dışı hallerini dövmelettirmiş...

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Taraftarın Hep Yanında



Fark eder mi hangi ligde oynadığın?
Armana, renklerine aşıktır taraftar, hani derler ya "pazara kadar değil, mezara kadar" diye...
CSKA Sofya taraftarı da bu sene mali kriterleri karşılayamadığı gerekçesiyle Bulgar Futbol federasyonun lisans vermediği takımını bölgesel ligde yine yalnız bırakmadı ve sezonun ilk maçında tribünleri tıka basa doldurdu.
Ve dosta düşmana haykırdılar:
"Şimdi her zamankinden daha çok bağlıyız"

Almanya Milli Takımı Euro 2016 Formaları


 Globoesporte.com'un haberine göre adidas Almanya milli takımının Euro 2016'da giyeceği formaları hazırlamış ve yeni formalar daha resmi lasmana çıkmadan internet sitelerine sızdırılmış İlk forma Almanların  geçmişte giydiği klasik beyaz forma olarak ortaya çıkarken, yeşil kollu gri-siyah forma ise taraftarlarca pijamaya benzetildi.


Galatasaray:1-0:Bursaspor / Süper Kupa


"Bazen küçük kazanımlar büyükleri unutturmaması dileği ile .. Bazen kazanmak kaybetmenin başlangıcı olabilir..." diyordu Cevat Güler twitter hesabında. Galatasaray'ın Ankara'da Bursaspor'u 1-0 yenip Süper Kupayı kazandığı maçla ilgili mi yapmıştır Cevat hoca bu tespiti, yoksa başka bir konuda mı beyanını belirtmiştir bilinmez de, dün geceki maçtan sonra Galatasaray'ın durumunu o kadar açık seçik belli etmiş ki. Prandelli ile başlayan felaket sezonun ilk çeyreğinin sonunda takımın başına gelen Hamza Hamzaoğlu, önce lig şampiyonluğunu ve üç beş gün sonra da Türkiye Kupasını kazanarak kulüp tarihine geçken, sezonun son finalinde Bursaspor'u da yenerek üçlemeyi tamamladı. Skor odaklı bakacak olursak mevzuya, başarı büyük, ayakta alkışlanır, alkışlıyoruz... Ama...


Evet, kupa coşkusunu doyasıya yaşarken sahada ter döken topçular, bizim aklımızda ise "ama"lar birbiri ardına düğümlüyordu boğazımızı... Geçen seneki kadrosundan bir çok topçuyu kaybetmiş, kaptanı kadro dışı olmuş, genç topçusunun aklı "bol sıfırlı transfer teklifinde kalmış", yeni transferi sakatlanmış ve kadro kurmakta sıkıntı yaşayan Bursaspor'a karşı Galatasaray Muslera'nın devleştiği maçta Yasin'in ceza sahasından bireysel beceriyle attığı golle zorla mağlup edebildi rakibini.  Özelikle ilk 10 dakikada yeşil beyazlılar Bakambu ve Ozan'la o kadar net pozisyonlar buldu ki, atsalar çıkarması zor olurdu dört yıldızlı şampiyon adına. Inter hazırlık maçında da Uruguaylı kaleci devleşmişti, Süper Kupa maçında da yıldızları topladı Muslera ama nereye kadar? Bir gün gelecek onun da formsuz olacağı zamanlar gelecek ve işte o vakit maalesef hezimetler yaşanacak... Chedjou ve Hakan ikilisi o kadar boşluklar veriyor ki, rakipler ellerini kollarını sallaya sallaya geliyor kalemize. Sadece yerden gelmediler, korner olsun, serbest vuruş olsun bütün hava toplarını da Bursalı oyuncular vurdu. Hamza hoca maçtan sonra "İyi oynamadık ama kazanma alışkanlığımızı sürdürdük" demişti, çok haklı da özellikle Şampiyonlar Ligi için ümit vermeyen bu oyunu düzeltme işi de hocanın görevi...


Savunmanın bu kadar zorlanmasının sebebi de takımın yumuşak orta sahası. Daha önce de belirttiğim gibi Selçuk-Sneijder-Bilal top ayaklarındayken oldukça tehlikeliler ama savunmada "görünmez adam" rolündeler. Ön libero pozisyonun futbolun en zor ve sevimsiz mevkisidir, maç boyu yırtınırsın, çırpınırsın ama seni kimse görmez, istatistiklere geçmez yaptıkların ama yokluğun da takımı "göçertir"... Galatasaray Melo'yu tutamazsa ya da yerine onun karakterinde bir topçu alamazsa, Inter ve Bursa maçlarında rakibe verdiği pozisyonları bolca verir sezon boyunca...Hamza hoca Bilal'i o bölgede deniyor ısrarla ama şimdilik bu iş çok sıkıntılı gözüküyor.


Maçın yıldızı seçilen Yasin, Podolski'nin transferine kurban gitti gidiyor, sağ kanada devşirilmeye çalışılıyor. Gurbetçi topçu da yadırgadığı kanatta elinden geleni yapmaya çalışıyor ama "elinden gelen" o ortaları hep isabetsiz olmasına neden oluyor, o kadar ki yıllarca eleştirilen Sabri bile Yasin'den daha düzgün orta yaptı maç boyunca, sağ ayak olmayınca Yasin'den de bu kadar. Ama attığı gol bir yana, maçın adamı olmasına sebep Burak'ın çıkıp Podolski'nin forvete yollanmasından sonra sol kanada geçtiği 30 dakikada yaptıklarıdır.


Bugün medyaya göz atmadım, ama Sneijder'in oyundan çıktığı esnada memnuniyetsiz hal tavırlarını malzeme olarak kullanacaklardır bir hafta boyunca, belki de üç beş hafta pazar gecesi programlara meze olacaktır. Bütün öfke ve sinirine rağmen Hollandalı topçu yine soğukkanlıydı, hocasının eline el uzattı, kulübede oturdu,attı atabildiği kadar öfkesini içine. Ama bir gün boyunca hala Hamza hocanın Sneijder'i neden oyundan aldığını anlamlandıramadım, varsa bilgisi olan yorumlara yazıversin bi' zahmet. Burak'ın kenara alınıp Emre'nin sahaya girmesiyle Podolski ileri uca çekilip, Yasin sola geçince Sneijder daha etkili oynamaya başladı, hatta Galatasaray maç boyu bulamadığı pozisyonları Mert'in kalesinde yaratmaya başladı. Emre'ye yaptığı ara pas ve onu ceza sahasına sokması, Yasin'le duvar pası yapıp kaleye gelmesi, topla daha fazla buluşması ve oyuna ağırlığını koyacakken, değişiklik tabelasında kendi numarasını görmesi... Üstelik, yerine girecek oyuncu da Umut Bulut... Bülent Korkmaz'ın Hamburg maçında Lincoln'ü çıkartıp Mehmet Güven'i oyuna almasında Lincoln'ün verdiği tepkinin sebebi ile Sneijder'in gösterdiği protestonun nedeni aynıydı, "Hoca, ben sahada iyiyken beni çıkarıyorsun da, yerime giren adam benim tırnağım olabilir mi?" Bereket hoca Umut'u soktu oyuna da, Sneijder'in yerine Jem'i almadı... O zaman tepki daha sert olabilirdi... Zaten Jem Karacan'ın hangi referansla alındığını merak ediyorum, şimdilik alışma süreci diye çok üstüne gitmeyelim ama geleceği hiç de parlak değil bizim takımda...

Geçen sezonun son maçı mı desek, yeni sezonun ilk maçı mı desek, nasıl adlandırılırsa adlandırılsın fark yapmaz da Galatasaray kupa alarak moralli başlıyor yeni sezona ama eksikleri görmeyip, skorlara aldanırsak başta da  Cevat hocadan alıntıladığımız gibi "bazen kazanmak kaybetmenin başlangıcı olabilir." Umarım olmaz...



Stat: Osmanlı
Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun, Mustafa Emre Eyisoy, Hüseyin Göçek, Barış Şimşek
Galatasaray: 1- Fernando Muslera, 5- Bilal Kısa, 7- Yasin Öztekin, 8- Selçuk İnan (K), 10- Wesley Sneijder (Dk. 77, 9- Umut Bulut), 11- Lukas Podolski (Dk. 84, 6- Jem Paul Karacan), 13- Alex Telles, 17- Burak Yılmaz (Dk 63, 52- Emre Çolak), 21- Aurelien Chedjou, 22- Hakan Kadir Balta, 55- Sabri Sarıoğlu.
Yedekler: 67- Eray İşcan, , 28- Koray Günter, 29- Olcan Adın, 38- Tarık Çamdal.
Bursaspor: 17- Mert Günok, 3- Emre Taşdemir, 4- Serdar Aziz (K), 7- Ozan Tufan, 10- Josue Pesqueira, 14- Cristobal Jorquera (Dk. 72, 82- Luis Advincula), 22- Erdem Özgenç, 23- Aziz Eraltay (Dk. 71, 33- Ozan İpek), 66- Tomas Sivok, 94- Cedric Bakambu,
Yedekler: 1- Harun Tekin, 5- Bekir Yılmaz, 11- Furkan Soyalp, 13- Dany Nounkeu, 20- Aydın Karabulut.
Gol: Dk. 21. Yasin Öztekin (Galatasaray)
Kırmızı Kart: Dk. 88 Emre Çolak (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 34 Selçuk İnan, Dk. 52 Yasin Öztekin (Galatasaray), Dk. 90+4 Ozan İpek (Bursaspor)

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Roberto Mancini


Öyle bir geçer zaman ki...


"Fenerbahçe İnşallah Ön Elemeyi Geçer


"Fenerbahçe inşallah ön elemeyi geçer,gruplara kalır. Geçsinler ne olacak. Önemli olan bizim kendi işimize bakmamız. Avrupa'da bu sezon ilk hedefimiz gruptan çıkmak. Ondan sonrasına rakibimize ve takımımızın durumuna göre bakacağız"
Tarih:6 Temmuz 2015. Yer: Avusturya'nın Windischgarsten bölgesi
Galatasaray teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu, gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında yukarıdaki cümleleri sarf ediyor... "İnşallah Fenerbahçe gruplara kalır" derken, "geçsinler ne olacak?" diye de devam ediyor. Ne mi olacak, biz hocaya anlatalım o zaman?
Fenerbahçe Shaktar'ı eleyip, sonrasında da karşısına çıkacak rakibini geçip, Şampiyonlar Liginde gruplara kalmış olsaydı, 12 milyon euro garanti para ve yayın gelir havuzundan en az 6.5 milyon euro alacaktı. Oysa, sarı-lacivertlilerin elenmesiyle gruplara direkt katılım ücreti olan 12 milyon euro'yu alan Galatasaray, havuz gelirinden alacağı 7 milyona ek olarak Fenerbahçe'nin  6.5 milyon eurosunu da kulüp kasasına indirmiş oldu... Devam edelim daha açık seçik anlatmaya, hani formanın arkasına 1.5 milyon euro için Garenta yazdırıyorsun ve üç yıl boyunca sırtında o reklamla dolaşacaksın ya, Lucescu Fenerbahçe'yi eleyerek Galatasaray'a ondan daha büyük bir kıyak yaptı... UEFA'nın Finansal Fair Play'inin kulübün tepesinde Demokles'in kılıcı gibi sallandığı ve "gelir"e herzamandan daha çok ihtiyaç duyulduğu bir zamanda Hamza Hamzaoğlu'nun "geçsinler ne olacak" sorusu komikten öte, cahilce kalıyor...


3 Ağustos 2015 Pazartesi

Galatasaray:1-0:Inter


Ali Sami Yen Arenada sezonun ilk maçı oynandı, iyi de bir skorla neticelendi Bursaspor Süper Kupa karşılaşması öncesi. Transferin sürekli gündemde olduğu"Transfersizlikle" geçen kamp dönemi boyunca, oynanan ve hatta yarıda kalan hazırlık karşılaşmalarında Galatasaray'ı tam kadro olarak seyretme şansı bulamamışken, Hamza hoca İstanbul'da taraftarın önüne Melo hariç elindeki en iyi kadroyu çıkardı. Brezilyalı topçunun kalıp-kalmayacağı durumu "Brezilya dizilerine" döndü de dün geceki maç Galatasaray'ın ona ne kadar ihtiyacı olduğunu bir kez daha gösterdi. Selçuk-Bilal-Sneiljder'dan oluşan orta saha üçlüsü oyunu top ayaklarındayken fena oynamıyorlar, fiziksel güçleri artıp form tuttukça çok da can yakacaklar da, işin savunma tarafına gelince "yumuşacık" bir orta saha meydana çıkıveriyor. Haliyle, atağa kalkan rakipleri yarı sahamıza girdiklerinde "ısıran" bir pitbull olmayınca, savunma da "hallaç pamuğu" gibi dağılıveriyor. Inter ilk devre fena bozacaktı moralimizi de, şansımıza Muslera geçen sezon bıraktığı yerden devam ediyor... Aman nazar değmesin diyeceğim de kalecinin maç kurtardığı yerde takım kötüdür diye futbolun yazılı olmayan kuralı da aklıma geliveriyor. Hamza Hamzaoğlu Akhisar'dan tanıdığı Bilal'e çok güveniyor, onun tecrübesi ve sahada ağır başlılığı hocayı cezbediyor, ince bilekleri ve attığı ara paslar da taraftarın gözünün pasını siliyor ama Bilal, Melo'nun yerini dolduramaz... Bilal Sneijder'in yerine oynar, Selçuk'un yerine oynar ama "hamallık" gerektiren ön libero pozisyonunda oynayamaz...  Lig maçlarında Arena'da nispeten zayıf Anadolu takımlarına bu Bilal-Selçuk-Sneijder orta sahası iş yapar da Şampiyonlar Liginde çok yakarlar canımızı...

Can yanmaktan söz açılmışken, Yasin de sağ kanatta "acı çekiyor" resmen... Geçen sezonun parlayan yıldızı Yasin, Podolski transferi sonrası sağ açığa monte edilmeye çalışılıyor ama izlediğim iki maçta da gurbetçi topçunun o mevkiyi yadırgadığı belli oluyor. Zaten Yasin Öztekin'in kariyeri boyunca en başarılı olduğu yer sol açıkken, sağ tarafta görevlendirildiğinde formunun düştüğünü geçen sene yazmış olduğumuz yazımızda belirtmiştik. Maç içinde bir ara Hamza hoca Podolski ile Yasin'e yer değiştirtti de bizim çocuk biraz nefes aldı. Celta maçı yazımda dediğim gibi hocanın bu sezon kafasını yoracağa işlerden biri de Yasin'e sol açıkta bir yer bulabilmek...


Melo'nun sistem, taktik ve analizlerden çok öte, takımın ruhu olduğunu sürekli belirtiyoruz ve onun kaybedilecek olması Galatasaray'ın saha içinde savaşçı ve pes etmeyen ruhunu da oldukça düşüreceğini biliyor ve bu duruma fena halde üzülürken, Podolski'nin hazırlık maçlarında hırsı gelecek adına ümit veriyor. Golde Sneijder'a yaptığı asist oldukça klastı, sene içinde bunlardan çokça göreceğiz de, ileri uçta rakibe yaptığı "tatlı sert" baskılar, ikili mücadelelerde inatçılığı ve güçlü yapısı ve resmi-özel (şimdilik sadece özelleri izledik) her maçı aynı ciddiyetle oynaması Galatasaray'a layık bir topçu aldığımızı gösteriyor. Şimdilik İkinci Dünya savaşı Rus tankları gibi biraz ağır Lukas lakin haftalar ilerledikçe alman panzerine dönüşecektir...


Sinan Gümüş'e de bir paragraf açalım yazımızı sonlandırırken. Geçtiğimiz günlerde medyada Sinan'ın kiralık verileceği yazıları dolaşıyordu ama umarım Hamza hoca böyle bir hatanın altına imza atmaz. Doğuştan Galatasaraylı Sinan bu takımda kalmayı çoktan hak ediyor da, hocanın ona geçen sezon forma konusunda takındığı "cimri" tavrı, bu sezon biraz da bönkörlüğe döndürmesi lazım, zira Yasin'de olduğu gibi oynadıkça daha da açılacak genç topçu, açıldıkça da zaten bir daha kimse onu tutamayacak çünkü hem yetenekli hem de Galatasaray aşkıyla yapıyor mücadelesini yeşil zeminde...

Ve gecenin olayını sona sakladık... Hatta gecenin olayından ziyade yüzyılın kapağı olarak da adlandırabiliriz Mancini ve dört yıldızlı kağıdı... Galatasaray'ın başındayken oyuncularına sahaya kağıtlar yazarak verdiği taktiklerle gündeme gelmişti Roberto Mancini de Fenerbahçeli oyuncular şampiyon oldukları sezon kendisiyle dalga geçmek için son maçta saha içinde elden ele kağıt dolaştırmışlar ve "şampiyon Fenerbahçe" yazan notu kaleci Volkan kameralara göstermişti. Terbiyesizceydi, gereksizceydi, hatta Ersun Yanal'ın bir meslektaşına karşı böyle bir ahlaksızca davranışa nasıl müsaade ettiğine şaşmıştık da, eski oyuncuları dün gece Mancini'yi pek de şahane onurlandırdılar. Kimin aklına gelmişti bilinmez de daha oyunun ilk dakikalarında tercüman Mert bir kağıdı kaptan Selçuk'a verdi, o Burak'a uzattı notu, golcü sırıtarak yazılanı okudu ve Sneijder'a iletti emaneti ve Hollandalı koşa koşa Mancini'ye gitti ve "Buyur hocam" dedi...  Daha değerli bir hediye almış mıdır İtalyan teknik adam kim bilir de, bu jesti ömrü boyu hatırlayacaktır, orası kesin... Ee haliyle böyle jestler güzel insanlara yapılır, ne demişti Roberto Mancini giderken "Galatasaray Finansal Fair Play ile boğuşurken benim tazminat almam doğru olmazdı"... Unutur muyuz hocam...


Stat: Ali Sami Yen Arena
Hakem: Serkan Çınar, Erkan Akbulut, Esat Sancaktar
Galatasaray: Muslera, Sabri Sarıoğlu (Dk. 59 Tarık Çamdal), Chedjou (Dk. 81 Sercan Yıldırım), Hakan Balta (Dk. 71 Koray Günter), Telles (Dk. 59 Carole), Selçuk İnan (Dk. 72 Rodriguez), Bilal Kısa (Dk. 55 Emre Çolak), Yasin Öztekin (Dk. 59 Sinan Gümüş), Sneijder (Dk. 71 Jem Paul Karacan), Podolski (Dk. 71 Umut Bulut), Burak Yılmaz (Dk. 59 Olcan Adın)
Teknik Direktör: Hamza Hamzaoğlu
Inter: Handanovic, Santon (Dk. 64 Montoya), Miranda (Dk. 63 Ranocchia), Murillo, Jesus, Kondogbia (Dk. 79 Assane), Kovacic, Palacio (Dk. 64 Jovetic), Hernanes (Dk. 79 Dimarco), Guarin (Dk. 46 Brozovic), Icardi (Dk. 81 Longo)
Teknik Direktör: Roberto Mancini
Gol: Dk. 54 Wesley Sneijder (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 45+1 Lukas Podolski (Galatasaray); Dk. 68 Anderson Hernanes, Dk. 90+1 Federico Dimarco (Inter)

Blog Widget by LinkWithin