23 Mart 2017 Perşembe

Video Hakem






Futbolda video hakem tartışmaları her geçen gün artarken, basketbolda hakemlerin sık sık monitörden destek aldıklarına alıştık artık. Dün gece Euroleague'te play-offu yakından ilgilendiren maçta Kızılyıldız evinde Olympiakos'u konuk etti. Oldukça çekişmeli geçen karşılaşma uzatmaya gitti ve deplasman ekibi kendilerine zamanında Euroleague şampiyonluğunu getiren Printezis'in set oyunuyla Kızılyıldız'ı 66-64 yenerken, uzatmanın son 20 saniyesinde meydana gelen tartışmalı pozisyonda hakemlerin monitör karşısındaki "hanımefendiyle" yakın teması ilginç görüntüler ortaya çıkardı. İki dakikaya yakın süren pozisyon incelemesinde maçın hakemleri oldukça memnun gözükürken, "hanımefendi"nin sıkıntılı hali gözlerden kaçmadı...



20 Mart 2017 Pazartesi

Trabzonspor:2-0:Galatasaray


Galatasaray'da iyi niyetiyle hizmet etmeye çalışan Jan Olde Riekerink gitti... Daha doğrusu gönderildi... Daha da açık bir dille yazarsak Galatasaray karşıtı medya tarafından kulübün pasif yönetimine "göndertildi"...
Şimdi sırada Igor Tudor var... Galatasaray'a geldiği günden beri kendi sistemini yerleştirmeye çalışan, tribündeki taraftarın arzuladığı "savaşçı" oyunu futbolcularına oynatmak için uğraşan hoca hedef tahtasına oturtulmaya çalışılıyor...
Bütün bu oyunlar ve kara propagandaların hepsine yıllardır alıştık ama son yıllarda sosyal medyanın hayatımızın içine dahil olmasıyla "kendi takımını acımasızca eleştiren" yepyeni bir Galatasaray taraftar "türü" türedi... Basın ve televizyonlarda köşeler kapmış "Galatasaraysevmezlerin" sözleriyle hareket eden bu yeni nesil, akıllı telefonlarıyla, tabletleriyle, bilgisayarlarıyla hocadan topçuya saldırmaktan haz almaktadırlar...
Hal böyle olunca, saha içinde Galatasaray da her maç hakemler tarafından acımasızca ve cesurca doğranmaktadır... Galatasaray'ın hakem hatalarından bu kadar çok puanının gittiği başka bir sezon hatırlayan var mı? Başkanı "başkanlık vasıflarına sahip olmayınca", taraftarı da takımının arkasında durmayınca, meydan Cüneyt'ten, Mete'den, Ali'den sonra dün gece meydan da Halis'e kaldı... Meireless'in tükürüğünden sonra hakemliği bırakıp, şu anda görev yaptığı okulda sporcu öğrenciler yetiştirmesi gereken Halis Özkahya, Galatasaray lehine iki penaltıya göz yumarak, "görevini başarıyla tamamladı"...
Yeni taşındığı stadında ilk derbi maçına çıkan Trabzonspor'un baskılı oyunu karşısında Galatasaray ilk devre boyunca rakip kaleye şut çekemeyecek kadar etkisiz bir oyun oynamış olabilir, rakip takım on kişi de kalmış olabilir, Galatasaray beraberliği ya da kazanmayı da hak etmemiş olabilir ama hakemin görevi saha içinde kuralları uygulamaktır, gördüğü pozisyonlarda gerekli düdükleri çalmaktır, kuralsızlıklara göz yummak değildir...
Dedik ya, daha önceki bariz hatalara hesap soran olmayınca, Halis Özkahya da kafasına göre "rahat" bir maç yönetti...
İğneyi geçtim, biz sürekli çuvaldızı kendimize batırdıkça, yakında bıçaklar, kılıçlar, baltalar bize karşı  rahatlıkla çekilecektir, karşı duracak halimiz kalmayacaktır...
Tudor'un Trabzonspor karşısındaki Cavanda ve Carole'lu savunma üçlüsünü görünce "eyvah" çekmedim dersem yalan söylemiş olurum da, özellikle Cavanda pek eleştirilecek bir oyun oynamadı. Belki hocalarının onları sahaya sürme sebebi olan klasik stoperlere nazaran "topa ayaklarıyla hükmetme" yeteneklerini gösterip savunmadan oyun kurmada başarılı olamadılar ama bunda rakibin arzulu oyununu da göz ardı etmemek lazım. Maçı izlerken aklıma geldi, Igor Tudor savunmada Carole yerine Rodriguez'i deneyemez miydi? Hatta Chedjou ortada, sağda Semih solda Rodriguez'li bir anlayışı önümüzdeki maçlarda denese nasıl olur? Nasılsa her maç gol yeme alışkanlığı kazandık, en azından hücuma sağlam destek gelir Rodriguez'le... Çılgınlık mı? Denemeden bilemeyiz...

Ersun Yanal, Gençlerbirliği ve Ankaragücü günlerinden bildiğimiz "adam seni geçerse indir" anlayışını Trabzonsporlu topçulara da benimsetmiş ki, Bruma'ya, Rodriguez'e yürüme şansı dahi tanımadılar bordo mavililer. Belki oyundan atıldılar, ama o anlayıştan vazgeçmediler. Oysa Galatasaray'ın yediği ikinci golde Trabzonspor'lu Olcay taç çizgisi kenarında topu kaparken, ne Linnes onu düşürdü, ne de Carole yanından geçen rakibini yere indirip pozisyonu sonlandırmayı aklına getirebildi. Zaten o pozisyon maçın kırılma anıydı ki atılan gol Trabzonspor'u iyice rahatlattı...

Ayrıntılar çok şeyi anlatır ya, aynı taç çizgisi kenarında ilk devrede Galatasaray'ın ani atağa çıktığı bir anda Trabzonlular, Yasin'i düşürürken, Igor Tudor oyunu bir an önce başlatması için yanda çırpınırken, Yasin Öztekin ağır çekimde takla atmakla meşgüldü. İşte, Hırvat hocanın Galatasaray'da başarılı olması için mesai harcayacağı durumlardan biri. Yasin, hocasının istediği "at" gibi koşuları yapmaya başladı ama teknik direktörünün istediği oyun zekası seviyesine de çıkmalı...

Yeni hocayla birlikte olumlu yönden değişen biri de Selçuk İnan oldu. Gençlerbirliği maçından sonra dün gece de sahanın Galatasaray adına en arzulu ve istekli futbolcusu Selçuk oldu. Pabucun pahalı olduğunu görmüş olmalı ki Selçuk, Galatasaray'a geldiği sezonki oyununa benzer bir karşılaşma çıkardı... Devamını bekliyoruz...

Guardiola'nın City'de, Kloop'un Liverpool'da oynatmaya çalıştığı sistem esnasında aldığı mağlubiyetler ve gelen eleştiriler, hatta Conte'nin bu seviyeye gelmeden Chelsea'de kovulmanın ucuna geldiği günümüz futbol anlayışında Igor Tudor da her hafta acımasızca eleştirilecektir de Galatasaray taraftarının görevi hocasına sahip çıkmaktır. Sadece son 20 dakikada bile hakem gördüğünü çalsa, Sinan boş kaleye topu yuvarlasa, Yasin biraz daha becerikli olsa Galatasaray maçı alabilecekken, Tudor'un idmanları ve hırsıyla bütünleşecek Galatasaray'ın önümüzdeki haftalarda neler yapabileceğini  hayal etmek içimizi ısıtıyor...




Stat: Medical Park Arena
Hakemler: Halis Özkahya, Kemal Yılmaz, Mehmet Cem Hanoğlu
Trabzonspor: Onur Recep Kıvrak, Pereira, Uğur Demirok, Medjani, Mas, Okay Yokuşlu, Onazi (Dk. 70 Mustafa Akbaş), Olcay Şahan, Yusuf Yazıcı (Dk. 84 Bero), Castillo (Dk. 63 Yusuf Erdoğan), N'Doye
Galatasaray: Muslera, Cavanda, Semih Kaya, Carole, Yasin Öztekin, Tolga Ciğerci (Dk. 79 Sinan Gümüş), Selçuk İnan, Linnes (Dk. 57 Rodrigues), Sneijder (Dk. 62 Josue), Bruma, Podolski
Goller: Dk. 23 N'Doye, Dk. 49 Yusuf Yazıcı (Trabzonspor)
Kırmızı kart: Dk. 65 Uğur Demirok (Trabzonspor)
Sarı kartlar: Dk. 51 Podolski, Dk. 90 Yasin Öztekin (Galatasaray), Dk. 66 Yusuf Yazıcı, Dk. 71 Pereira, Dk. 90+3 Bero (Trabzonspor)

12 Mart 2017 Pazar

Galatasaray:3-2:Gençlerbirliği


Sneijder'ı yedek takımla birlikte ısınırken gördüğümde aklımda senaryoyu hemen kurguladım: "Maç beraberlikle giderken, son dakikalara doğru Sneijder oyuna girecek ve kazanılan bir serbest vuruşla örümcek ağlarını temizlerken, üç puanını da getiren isim olacaktı"... Nerden mi kurguladım bu senaryoyu, Hagi aklıma geldi de, bir Samsun maçı hatırlıyorum, Hagi yedek başlamış, kale arkasında ısınıyordu ve Galatasaray Popescu ile penaltı kaçırmış, rakip kaleci çılgınca sevinirken, Hagi ona dönüp, "Birazdan oyuna gireceğim ve sana gol atacağım" işareti yapmıştı. Öyle de oldu, Hagi oyuna girdi ve topla buluştuğu ilk pozisyonda kaleci Göksel'i avlamıştı. Bu gece Sneijder oyuna son 20 dakikada girdi de son dakika "freekick" golü Selçuk'a nasip oldu. Selçuk da biri penaltıdan atmış olduğu iki golün gazıyla, maç sonu kameraları görünce gene saçmaladı da, o konuya maç yazısında değinmeyelim...


Daha topa dokunmadan kalesinden meşin yuvarlağı çıkarmak zorunda kaldı Galatasaray, ligin de en erken atılan golüyle yenik duruma düştü de, iki dakika sonra kazanılan penaltı ile skoru eşitledi. Yeri gelmişken yazalım, topun ele çarpmasıyla oluşan penaltı kararlarında artık terazi iyice şaştı, topun ele her dokunuşunda artık penaltı çalınmaya başlandı, oysa eskiden kural basitti: "El topa gidecek, o kadar"... El açıkmış, kapalıymış, uzamışmış, kısalmışmış, iyice saçmalandı. Fırat Aydınus'un bu gece çaldığı üç penaltıdan bir tek Tolga Ciğerci'nin voleybolcu gibi elle topa dokunmasına düdük çalınır, diğer ikisinin penaltı ile alakası olmamalı... Ama ilk yarıda Rodriguez'in ceza sahasında düşürülmesine göz yummamalıydı maçın hakemi...


Selçuk attığı gollerle, Muslera kurtardığı penaltı ile, Rodriguez göz okşayan çalımlarıyla maça damga vurdu kimilerine göre ama ikinci devre iki net pozisyon kaçırmış da olsa, maçın adamı Podolski'ydi bana göre ve bu gece onu izlerken, sene sonu yollarımızın ayrılacak olmasına da kahrolmadım değil.  Lukas, Ronaldo ve Messi de dahil, izlemiş olduğum topa en net vuran oyunculardan biridir, yıllarca dağa taşa vuran oyuncuları izlerken, "Ulan Avrupa'da ne güzel ceza sahası dışından gol atan oyuncular var" diye iç çekerken, takımımıza gelmiş böyle bir adamı 4 ay sonra uğurlayacak olmak ne kadar büyük talihsizlik. Önce Felipe Melo'yu, şimdi de Lukas Podolski'yi Galatasaray'dan koparan Dursun Özbek, "düş yakamızdan" artık...

Podolski gecenin aydınlık yüzüyken, Tolga Ciğerci ise karanlık tarafıydı Tudor'un takımının. Tamam koşuyor, mücadele ediyor, pekte kaale almadığım istatistik kağıtlarında üst sıralarda yer alıyor gurbetçi futbolcu ama maalesef oyun zekası diplerde sürünüyor. Altyapılarda hocaların sürekli söyledikleri "Topu ayağına aldığında kafanı kaldır, boştaki arkadaşını gör" talimatının tamamen tersini yapıyor Tolga, kafa sürekli yerde ve terse oynama alışkanlığı yok derecede kötü. İlk devre oyun Galatasaray'ın sol tarafına sıkışmış, rakipler o bölgeye yoğınlaşmış ve Sabri sağ kanatta "pas pas" diye yırtınıp çırpınırken Tolga'nın hiç oralı olmaması benim için yapmış olduğu penaltıdan daha fenaydı...



7 Mart 2017 Salı

Elit Galatasaray Mı?





''Biz Galatasaraylılar herkesi almayız kulübe. Belli bir kontenjan vardır. Bunun sebebi Galatasaray'ı daha elit bir kulüp haline getirmektir. O kültürü yaşatmaktır. Bu karar camiada tartışılıyordu. Bunun içinde başkan bulamazsınız deniliyordu."
Bu talihsiz açıklama 7 ay gibi kısa bir süre başkanlık yapmış Duygun Yarsuvat'a ait... Liseci zihniyetin kelimelere dökülmüş halleri... Sizler elitlik peşinde koşabilirsiniz, bizler için gerçek Galatasaraylı taraftarlar yukarıda resimlerde görüldüğü gibi kalbi sarı-kırmızı ile atan binlercesidir...

Antalyaspor:2-3:Galatasaray

 

Kulübün başkanı etkisiz olabilir...
Yönetim kurulu ondan da pasif olabilir...
Galatasaray formasını hak etmeyen bir çok topçu parçalı ile sahada eli belinde gezebilir...
Lakin Galatasaray sahipsiz değildir...
Bu takımın temel direği taraftarıdır ve kimse Galatasaray taraftarını hafife almasın, 
bu büyük taraftarın sabrını sınamayı denemesin...
Galatasaray halktır...
Galatasaray Türkiye'dir...
Galatasaray üzerine oyun oynamayın, zira altında kalır, ezilirsiniz...

Karabük, Başakşehir ve Beşiktaş maçlarındaki izahi olmayan hakem kararlarından (hata demiyorum, bilerek verilmiş kararlar olduğuna inancım tam) sonra dün gece de sahneye Ali Palabıyık çıktı. Hani Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçında taraftara dil çıkaran Van Persie'ye kayıtsız kalıp, Bruma'nın "sus" işaretine kartını çıkaran, aynı kupa maçında Şenol Güneş'in Fenerbahçeli topçunun çenesini sıkmasına seyirci kalıp, Igor Tudor'un yedek kulübesindeki doktor çantasına tekme atmasına hocayı tribüne yollayan Ali...
Hakemle ilgili görüşümüzü daha adını ilk duyduğumuz günlerde blog okurları ile paylaşmıştık, fikrimiz hala sabit...
"Egosunun altında ezilen gerçekten kötü bir hakem"


Ali Palabıyık oyunu berabere bitirmeye gayret gösterse de, Eren Derdiyok sahneye çıktı ve tüm planları bozdu. Galatasaray'ın bu sezonki yeni golcüsü birbirinden harika iki golle maça damga vururken, sahada da basmadık yer bırakmadı. Sneijder, Podolski ve De Jong gibi Dünya Kupası finali görmüş yıldızların yokluğunda deplasmanda alınan bu galibiyet oldukça manidar zira takımda yeni hocanın izleri görülmeye başladı bile. 
Pabucun pahalı olduğunu anlamış Galatasaraylı topçular, ne diyordu Yasin maç sonu basın toplantısında "Hoca bana at gibi koş dedi" ve ekranda koşu mesafeleri gözüktüğünde 10 kilometre koştuğu için hayıflanıyordu... Semih de göze batmaya başladı Tudor'un gelişiyle, hem takımın en fazla mesafe kat eden topçularından biriydi Antalya deplasmanında, hem de kritik anlarda kritik hamleleri ile galibiyette söz sahibi oldu...

Sonradan geldiğin takımda, hele hele senin seçimin olmayan topçularla "aklındaki formasyonu" uygulamak şüphesiz ki zor ve Igor Tudor bu zorluğun peşinde son iki maçtır. Semih-Chedjou ve Ahmet'li üçlü savunma ile kaleyi koruyup, Yasin ve Carole'u hem ofansif hem de defansif oynatıp orta saha ve rakip alanda sayısal çoğunluğu sağlamak niyetinde Hırvat hoca. Bu alışkanlığı oyuncularına kazandırırken de yeşil alan dışında, oyunu onlarla birlikte yaşıyor Igor Tudor... Hal böyle olunca da, tribüne de yollanabiliyor...
Olsun...
İnandığım bir doğrum vardır, sahadan atılan hoca, bizim gibi maçı yaşan hocadır...
Dolayısıyla başımıza gelen en güzel şeydir...



Hakemler: Ali Palabıyık, Baki Tuncay Akkın, Serkan Olguncan
Antalyaspor: Fornezzi, Celustka, Chico, Diego (Dk. 78 Horic), Sakıb Aytaç, Salih Dursun (Dk. 46 Zeki Yıldırım), Charles, Danilo, Deniz Kadah, Serdar Özkan (Dk. 75 Emre Güral), Mbilla
Galatasaray: Muslera, Semih Kaya, Chedjou, Ahmet Yılmaz Çalık, Carole (Dk. 64 Linnes), Tolga Ciğerci, Selçuk İnan, Yasin Öztekin, Josue (Dk. 75 Rodrigues), Bruma, Eren Derdiyok
Goller: Dk. 24 Bruma, Dk. 36 ve Dk. 90+6 Eren Derdiyok,(Galatasaray), Dk. 44 Mbilla, Dk. 53 Deniz Kadah (Antalyaspor)
Kırmızı kart: Dk. 84 Bruma (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 57 Tolga Ciğerci, 90+6 Eren Derdiyok (Galatasaray), 90+1 Sakıb Aytaç, 90+4 Chico (Antalyaspor)

2 Mart 2017 Perşembe

Galatasaray:0-1:Beşiktaş



Maça dair yazacak ne var ki?
Yukarıda fotoğraflar her şeyi anlatmıyor mu?
Penaltı düdüğü çalıp, sonra da aut atışında karar kılan bir hakemin yönettiği maçın nasıl bir yorumu yazılabilir ki?
Şiş yanmasın, kebap yanmasın, kimseye bir şey olmasın da sen niye derbi yönetmeye çıktın be Bülent Yıldırım?
Galatasaray'ın penaltısını verme, sonra da Selçuk'a kırmızı vermeyip, Carol'un Quaresma'yı indirmesine göz yumunca, aklında neyi nasıl eşitledin acaba?
Yıllarca "Vahap Beyaz, Ahmet Çakar" diye bağıran Beşiktaşlıların da artık nur topu gibi bir Bülent'leri oldu...
Hayırlarını görürler inşallah...
Son söz de TT Arena'ya deplasmana gelen Beşiktaşlılara:
Fenerbahçe ile ezeli bir rekabetimiz vardır, günahlarımız kadar sevmeyiz birbirimizi ama bir kez dahi ne onların Ali Sami Yen'e, ne de Metin Oktay'a küfrettiklerini duymadım.
Keza, bizler de Can Bartu'lara Lefter'lere kötü söz etmedik...
Oysa sizin Ali Sami Yen'e ettiğiniz küfürler de neyin nesi?
Neyse, bizim Süleyman Seba'ya saygımız baki, mekanı cennet olsun...




Stat: Türk Telekom Arena
Hakemler: Bülent Yıldırım, Ekrem Kan, Asım Yusuf Öz
Galatasaray: Muslera, Semih Kaya, Chedjou, Hakan Balta, Yasin Öztekin (Dk. 76 Rodrigues), Selçuk İnan (Dk. 60 Tolga Ciğerci), De Jong, Carole, Sneijder (Dk. 75 Eren Derdiyok), Bruma, Podolski
Beşiktaş: Fabricio, Gökhan Gönül (Dk. 67 Beck), Atınç Nukan, Marcelo, Adriano, Hutchinson, Oğuzhan Özyakup (Dk. 83 Gökhan İnler), Quaresma, Talisca (Dk. 71 Tolgay Arslan), Babel, Cenk Tosun
Gol: Dk. 47 Talisca (Beşiktaş)
Sarı kartlar: Dk. 22 Talisca (Beşiktaş), Dk. 37 Selçuk İnan, Dk. 90+3 Podolski (Galatasaray)

Blog Widget by LinkWithin