25 Ekim 2021 Pazartesi

Galatasaray:0-1:Alanyaspor

 


Maçtan dakikalar (İlk yarı)


4’ Sol kanatta Morutan kaleye paralel topla kat ederken, kısa paslaşmalar sonunda Patrick van Aanholt, kaleyi cepheden gören yerde topla buluştu. Onun sert şutu üstten auta çıktı. 


13’ Sağ kanattan akın eden Alanyaspor, Juanfran ile çizgiye indi. Ortasında Efecan Karaca kafa vuruşu yaptı. Etkisiz giden top yandan auta çıkıt. 


22’ Sol köşe gönderinden ceza sahasına gönderdiğimiz orta, Alanya savunmasından ceza alanı dışına sekti. Ceza alanı çizgisine yakın bir bölgede bulunan Berkan Kutlu, topu sağına çekerek şutunu gönderdi. Top direğin üzerinden auta çıktı.  


35’ Kısa paslarla rakip kaleye yüklendiğimiz bölümde Kerem Aktürkoğlu kaleyi merkezden gören yerde topla buluştu. Uzak köşeye ayağının içiyle etkili bir plase çıkaran Kerem’in vuruşu tam köşeye giderken kaleci Serkan son anda topu kornere çeldi. 


38’ Sol kanadımızdan Diedhiou ile etkili gelen Alanyaspor’un içeriye gönderdiği ortaya Fernando Muslera dokundu. Ters bir şekilde kaleye yönelen top üst direğe değerek kornere çıktı. 


40’ Yedlin’in uzun topunda Cicaldau, göğsüyle mükemmel kontrol ederek rakibi karşısına aldı ve içeriye kart ederek merkezdeki Kerem’e verdi. Kerem bekletmeden vuruşunu yapsa da top Alanya savunmasına takıldı.


41’ Alanyaspor’da Emre Akbaba sarı kart gördü.


43’ Sağ köşe gönderinden ceza sahasına gönderdiğimiz korner atışı savunmadan sekerek yay üzerindeki Aanholt ‘a geldi. Onun sert şutu direk üstünden auta çıktı.   


45’ İlk yarının sonuna en az bir dakika ekstra zaman eklendi.


45+1’ Alanya yarı sahasında baskı sonucu kaptığımız top sonrasında Berkan Kutlu topla birlikte kaleye yöneldi. Açıyı bularak vuruşunu yapan Berkan’ın şutu Serkan’ın üzerine geldi ve iki hamlede kontrolü sağladı.


İlk yarı 0-0 eşitlikle sona erdi. 


Maçtan dakikalar (İkinci yarı)


İkinci yarıda Morutan, Talyan ve Halil Dervişoğlu oyundan çıktı. Yerlerine Sofiane Feghouli, Emre Kılınç ve Mostafa Mohamed girdi.


46’ Maça hızlı başlayan taraf takımımız oldu. Mostafa Mohamed sol çaprazdan etkili bir şekilde kaleye yönelirken vuruşu üstten auta çıktı. 


47’ Diedhiou, Berkan Kutlu’ya yaptığı hareket sonrasında sarı kart gördü. 


49’ Alanyaspor Diedhiou ile kalemize etkili geldi. Ceza sahası çizgisi üzerinde çalımlarla kaleye yönelen oyuncu, solundaki Davidson’a verdi. Onun sert şutu yandan auta çıktı. 


56’ Berkan’ı koşarken formasından çeken Fatih Aksoy sarı kart gördü. 


57’ Serbest vuruşta topun başına geçen Cicaldau, sol çaprazda barajın üzerinden köşeye vurdu. Serkan Kırıntılı topu köşeden çıkardı.


59’ Van Aanholt, sağ köşe gönderinden ön direğe ortaladı. Yakın mesafede Mostafa Mohamed’in kafa vuruşu üstten auta çıktı. 


63’ Sağ kanattan tehlikeli gelen Alanyaspor’da Juanfran’ın ortasına Milunovic kafa vurdu. Top direğin bir karış üzerinden auta çıktı.  


71’ Alanyaspor’da Diedhiou yerine Babacar, Davidson yerine Candeias oyuna girdi.


72’ Kontraatakla kalemize sağ kanattan gelen Alanyaspor’da Juanfran ceza sahasına ortaladı. Emre Akbaba’nın etkili kafa vuruşunu Muslera mükemmel bir şekilde kornere tokatladı. 


77’ Sakatlanan Kerem Aktürkoğlu yerine Ryan Babel oyunda. 


83’ Oyunu soğutmaya çalışan kaleci Serkan Kırıntılı sarı kart gördü.


85’ Alanyaspor’da Emre Akbaba yerine Efkan oyuna girdi.


87’ Borja sol kanattan ortayı yaptı, arka direkt Candeias tek vuruş yaptı, kalci Muslera topu çıkardı. Dönen topa bir kez daha vuran Candeias topu ağlara gönderdi: 0-1.


88’ Emre Kılınç sağ çaprazdan içeriye çalımlarla girdi. Onun ayağından çıkan top tehlikeli bölgede Mostafa Mohamed’e geldi. Mısırlı oyuncunun sert şutu direğin üstünden az farkla auta çıktı.


90+3’ Alanyaspor’da Efecan Karaca yerine Wilson Eduardo girdi.


Alanyaspor maçı 1-0 kazandı.


STAT: Türk Telekom

HAKEMLER: Abdulkadir Bitigen, Esat Sancaktar, Mustafa Savranlar

GALATASARAY: Muslera - Yedlin (Dk. 73 Ömer Bayram), Nelsson, Luyindama, Van Aanholt, Taylan Antalyalı (Dk 46 Emre Kılınç), Berkan Kutlu, Cicaldau, Morutan (Dk. 46 Feghouli), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 77 Babel), Halil Dervişoğlu (Dk. 46 Mustafa Muhammed)

AYTEMİZ ALANYASPOR: Serkan Kırıntılı - Juanfran, Awaziem, Milunovic, Borja, Fatih Aktoy, Umut Güneş, Efecan Karaca (Dk. 90+3 Eduardo), Emre Akbaba (Dk. 85 Efkan Bekiroğlu), Davidson (Dk. 71 Candeias), Diedhiou (Dk. 71 Babacar)

GOL: Dk. 87 Candeias (Aytemiz Alanyaspor)

SARI KARTLAR: Emre Akbaba, Diedhiou, Fatih Aksoy, Serkan Kırıntılı, Efecan Karaca (Aytemiz Alanyaspor) 

18 Eylül 2021 Cumartesi

Galatasaray:1-0:Lazio



Baş koymuşuz Cim bom senin yoluna 

Sarı kirmizı rengine ölurum Cim bomum 

Avrupa'da destan yazdı aslanlar

Fatih'in Aslanlarıyla kükresin Cim bomum, kükresin Cim bomum, kükresin Cim bomum...


Çocukluk yıllarımı hatırlayınca nedense hep bu tezahürat aklıma geliyor. Ülkece "annemizin liginde" mücadele edip, Avrupa'dan "şerefli" mağlubiyetler aldığımız dönemde bir güneş gibi ortaya çıkan Fatih Terim kurduğu"yepyeni" takımla Avrupalılara Sami Yen cehennemini yaşatırken, bizim de gururumuz oluyordu...

Perşembe gecesi çimleri yenilenmiş Ali Sami Yen'de Galatasaray'ı Lazio karşısına seyrederken birden kendimi "Fatih'in aslanlarıyla kükresin Cim Bomum" tezahuratını söyler buldum...

Pazar günü Trabzonspor karşısında özellikle ilk yarıda sergilediği oyunla gelecek adına ümitleri yeşertmişti genç aslanlar ve tecrübeli ve kalbur üstü oyunculardan kurulu Lazio karşısında da aynı azim ve coşkuyla başladılar maça. Deplasman ekibi de Galatasaray'ın önceki maçlarını analiz edip, savunma oyuncularına baskı yapıp, kapacağı toplarla soğuk bir duş aldırmayı planlıyordu ev sahibine ama Galatasaray savunmasında uzun bir aradan sonra Marcao vardı. Kerem'le yaşadığı talihsiz kavga sonrası Türkiye liginde 8 maç ceza almış, Randers maçında da sarı kart cezalı olunca kadroda yer bulamamıştı kendisine ama bu takımın değişmez dişlilerinden biriydi Brezilyalı. Marcao sola, Nelsson da sağa konuşlanınca, Galatasaray da o çok arzuladığı savunmadan paslarla oyun kurma işini başarıyla yürütüyordu. Sadece oyun kurmuyor, rakip ataklarda da zamanında müdahaleler ile arkadaşlarına da güven veriyordu.


Maçın Galatasaray adına ilk iki atağının da Marcao'nun başlattığı akınlarla olması pek şaşırtıcı gelmese gerek. İlkinde Berkan arkadaşına pas atmakta gecikirken, ikincisinde Cicaldau'nun şutu auta gitmişti. Ve yine savunmadan başlayan ve neredeyse her sarı-kırmızılı futbolcunun topa değdiği bir atakta, Kerem'in pasıyla ceza sahasında topu alan Halil'in gol sevincini son anda Luis Alberto engelliyordu.


Galatasaray daha çok topa sahip olup, paslarla atak ararken, Lazio ise savunma arkasına attığı uzun paslarla sarı-kırmızılı stoperleri gafil avlamanın niyetindeydi ki, bu akınların birinde Muslera kalesini zamanında terk edip uzaklaştırdığı topta, hakeme göre ceza sahası önünde rakibini düşürdüğü için sarı kart görüyordu. Sonraki dakikalarda da kalesinde güven veriyordu Fernando Muslera, deplasman ekibinin her iki yarıda da geldiği anlarda, uzaktan çektiği şutlarda iyi yer tutması ve Milinkoviç-Saviç'in 69. dakikada karşı karşıya aşırtmasındaki tecrübesi ile "Ben buradayım" diyordu. Oysa ki rakip kaleci Strakosha'nın hem seyircinin etkisi hem de Galatasaraylı oyuncuların baskısı ile tereddütlü davranışları gözden kaçmıyordu ki, yediği talihsiz gol de pek sürpriz olmasa gerekti.

Yine bu savunma arkasına atılan topların birinde Yedlin, bir diğerinde Marcao Immobile'den topu "tereyağından kıl çeker" gibi alınca, Italyan topçu hakeme penaltı için baktı ama Slovak hakem devam kararı verdi. 


Galatasaray'ın her oyuncusu bir makine düzeni içinde çalışırken göze iki eksiklik çarpıyordu: Bunlardan biri Kerem'in top kontrollerindeki "sakarlıklar" ve top kayıpları ile van Aanholt'un Babel misali topla fazla oynama sevdası. Bu iki topçunun hataları da arkadaşları tarafından tolere edilince, Lazio aradığı golü bulamıyordu. Bir de hatasız oynamasına rağmen Taylan'ın pas tercihlerinde "ürkek" davranıp garantiye kaçması, Kasımpaşa maçı sonrası taraftarın gösterdiği tepkiden olsa gerek...

Galatasaray'ın yine paslarla geliştirdiği bir akından Kerem'in Berkan'a attığı pasta, Berkan topun üstünden atlayınca, Morutan Galatasaray forması ile ilk golüne çok yaklaştı ama direk maalesef izin vermedi onun sevinmesine. 

İkinci yarıya da Galatasaray iyi başladı, hatta Kerem'in savunmanın hatasıyla kaptığı topla gole çok yaklaştı ama kaleci zamanında kalesini terk edince bu atağı savuşturunca, Lazio hocası Sarri oyuncu değişikliklerine baş vurdu: Milinkoviç-Saviç ile Muriç oyuna girdi de Galatasaray taraftarının desteğini arkasına almış, tribünde "Dağ başını duman almış" marşı başlamış, Fatih'in aslanları akın akın geliyordu. Önce Morutan'ın pasında Kerem penaltı noktası üzerinden çerçeveyi bulamadı, sonrasında Kerem'in pasında Cicaldau topu auta attı. 

Peşi sıra gelen bu ataklar sonrası kameralar Fatih Terim' dönmüş ve tecrübeli teknik adam UEFA kupası finalinde Hagi'nin kırmızı kart görmesi sonrası uzatma dakikalarında yaptığı gibi oyuncularına savunmaya değil de hücuma gitmeleri talimatı veriyordu.

Ve bu akınlardan Lazio savunması o kadar bunalmıştı ki, Morutan'ın ceza sahasına yolladığı topta hiç bir Galatasaraylı oyuncu olmamasına rağmen Lazzari topu havalandırdı, kaleci Strakosha da kornere atmak yerine topu tutmayı deneyince elinden kaçan meşin yuvarlak ağlarla buluşuyordu...


Yenik duruma düşen Lazio, eşitlik için Galatasaray kalesine doğru akınlarını yoğunlaştırırken, gözlerim saha kenarındaki Fatih Terim'e odaklandı. Maça başlarken üzerinde olan hırkayı atan hoca, beyaz gömleğini ter su içinde bırakmış, bir basket koçu misali kendisine ayrılan bölgede oyuncularıyla birlikte sağ sola koşarak savunma yapıyordu. Taraftardaki bu isteği, hocalarındaki bu hırsı gören gencecik çocukların saha içinde yürümesi beklenemezdi ki takımın 118 km (Berkan 13, Cicaldau 12)  koşması tuhaf gelmemesi gerekir.


Grubun bir diğer maçında Moskova'da Lokomotiv ile Marsilya berabere kalınca, Galatasaray, Şampiyonlar Ligi olan UEFA Avrupa Ligi E grubu ilk haftasını zirvede tamamladı. Liderlik tabii ki güzel de, genç aslanların sergilediği mücadele hepsinden daha önemli. Kazanırken övdüğümüz bu çocukları, yenildikleri zamanlarda da desteklersek, çok ama çok başarılı olacaklar ve bize tekrar marşlar söyletecekler:

Baş koymuşuz Cim bom senin yoluna 

Sarı kirmizı rengine ölurum Cim bomum 

Avrupa'da destan yazdı aslanlar

Fatih'in Aslanlarıyla kükresin Cim bomum, kükresin Cim bomum, kükresin Cim bomum...



Stat: Türk Telekom 

Hakemler: Matej Jug, Matej Zunic, Manuel Vidali (Slovenya)

Galatasaray: Muslera, Yedlin, Marcao, Nelsson, Van Aanholt, Berkan Kutlu, Taylan Antalyalı (Dk. 78 Emre Kılınç), Morutan (Dk. 85 Feghouli), Cicaldau (Dk. 90 Luyindama), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 79 Babel), Halil Dervişoğlu (Dk. 90 Mustafa Muhammed)  

Lazio: Strakosha, Lazzari, Luis Felipe, Acerbi, Hysaj, Akpa-Akpro (Dk. 56 Milinkovic-Savic), Lucas Leiva (Dk. 83 Cataldi), Luis Alberto (Dk. 66 Basic), Felipe Anderson (Dk. 66 Rodriguez), Zaccagni, Immobile (Dk. 56 Vedat Muric) 

Gol: Dk. 67 Strakosha (Kendi kalesine) (Galatasaray) 

Sarı kartlar: Dk. 8 Muslera (Galatasaray), Dk. 42 Akpa-Akpro, Dk. 88 Vedat Muric, Dk. 90 4 Zaccagni (Lazio)

Trabzonspor:2-2:Galatasaray

 


Yine bir milli ara ve yine bir Galatasaray klasiği: Sakatlar...

Milli takımlara en fazla oyuncu gönderen takımlardan olan Galatasaray, sağlam yolladığı topçularını yine çok defa olduğu gibi sakat karşılıyordu: Feghouli ve Barış ulusal takımlarında sakatlanmış, Muslera Uruguay-İstanbul uçağından, İstanbul-Trabzon uçağına direk geçiş yapmış, Sacha Boey de idmanda sakatlanmıştı...

Öte yandan ev sahibi Trabzonspor ise transferlerini en erken tamamlamış, lige de adına yaraşır şekilde "fırtına" gibi başlangıç yapmıştı... Onların da Gervinho ve Gianini gibi sakat oyuncuları vardı...

Tabii, maçın doğal favorisi Trabzonspor idi ama Galatasaray'ın gençleri öyle bir başlangıç yaptı ki maça ev sahibi topçular adeta dona kaldılar, ne yapacaklarını şaşırdılar. Sanki Sami Yen'de taraftarını arkasına almışçasına piranaların suya düşmüş avlarına saldırısı gibi her topa bir basmaları vardı ki Fatih Terim'in gençlerinin...

İleri uçta Halil stoperleri zorluyor, Emre ve Kerem beklere basıyor, orta sahada Cicaldau ve Morutan onlara destek olurken, Berkan sahada basmadık yer bırakmıyordu. "Bu sıcağa kar mı dayanır" derler ya, Trabzonsporluların hata yapacağı belliydi ve o hatayı da Edgar yaptı, Emre kaptığı topla açılış golünü atıverdi.


Galatasaray golü attı ama durmaya da niyeti yoktu. İkinci gol için Uğurcan'ın kalesine geldi, Morutan ve Cicaldau'nun vuruşlarında genç kaleci başarılıydı, hatta 32. dakikada Muslera'dan başlayan atakta Emre'nin pasıyla ceza sahasına giren Kerem'i de durdurdu ama seken topta Halil'in pasında Emre Kılınç'ın plasesinde yapacak bir şeyi yoktu...

Galatasaray savunmadan oyun kurmaya çalışırken, hem Muslera olsun hem önündeki stoperler olsun bir çok maçta hata yapıp, topu kalelerinden çıkarmak zorunda kaldılar ama Fatih Terim'in ısrarla bu anlayışı yerleştirmek istemesinin nedeni hem topu rakibe verip, tekrar kapmaya çalışmamak, hem de savunma oyuncularının atacağı uzun toplarla rakibi hazırlıksız yakalayıp golü bulmak. Trabzon'da atılan ikinci gol, bu çalışmaların ürünü.

Galatasaray adına Kerem oldukça fark yaratan bir oyuncu. Gençliği ve hızı sayesinde iki golde de kritik oyuncu oldu, ilk gol öncesi kaptırdığı topta Abdülkadir'e pres yapıp topu kaptı, ikinci golde de ceza sahasına yaptığı koşu ile Uğurcan'ı bozdu. Lakin, genç oyuncunun gençliğinin getirdiği tecrübesizliği de saha içinde görüyoruz, ilk top kontrolleri sıkıntılı, hatalı paslar yapabiliyor ve saha içinde yerini kaybedip, rakip kovalamıyor. Trabzonspor'un attığı ikinci golde Hamsik'in peşinden koşsa, Slovak oyuncu o kadar rahat hareket edemeyecekti ceza sahası içinde...

Deplasmanda 2-0 öne geçen Galatasaray için akıllarda bir soru vardı: Acaba maç geçen seneki Trabzon deplasmanı gibi rahata mı dönecek yoksa Kasımpaşa maçı tekrarlanacak mı?

Aranan cevap devrenin bitimine 4 dakika kala Cornelius'un golü ile cevabını buluverdi: Milli aradan önceki Kasımpaşa maçı tekrar ediyordu...

"Devreye iki farklı önde girmek başka, 2-1 önde girmek başka senaryo gerektirir" diyordu ya Fatih Terim, o da attıkları golün etkisiyle "gaza gelen" Trabzonspor'luları durdurmak için Morutan'ın yerine Aytaç, sakatlanan Emre'nin yerine Babel ile başladı ikinci 45 dakikaya... Babel'in tecrübesinden faydalanıp biraz daha oyunu elde tutmak, Aytaç ile de Wakaeme'nin ataklarında Yedlin'e destek olmaktı...

Ama olmadı, ilk golde yerini kaybeden Luyindama, ikinci golde de Cornelius'tan hava topu alamadı, o top Hamsik'e gitti ve üç savunmacıyı "pazara gönderen" tecrübeli oyuncu Wakaeme'ye al da at pası verdi, Trabzonspor da beraberlik golünü yakaladı...


Beraberlik sonrası iki takım da skoru bozmaya çalıştı, Galatasaray'da Muslera eski günlerine döndüğü sinayalleri verirken, Trabzonspor adına ise göz yaşları içinde sahayı terk eden Abdülkadir Ömür'ün yerine Yusuf Sarı Halil'in şutunu çizgiden çıkararak takımı adına 1 puanı kurtaran oyuncu oluyordu...

İki farklı öne geçip bir puana razı olmak, hele ki aynı olay iki hafta arka arkaya gerçekleşiyorsa her Galatasaraylının canını yakıyordur ama Trabzonspor gibi şampiyonluğa kafayı takmış bir takımın evinde alınan 1 puan oldukça değerlidir. Yine aynı şekilde ligin başından beri iç sahada (Ali Sami Yen) oynamamış bir takımın topladığı puanlar oldukça değerli. Bir de unutulmamalı ki bu takım yeni oluşturulmuş ve yaş olarak belki de ligin en genç oyuncularından kurulu... Bu çocuklara inanırsak, bu çocuklar çok büyük işlere imza atacaklar...

Pandemi sebebiyle iki yıla yakın zamandır maçlar seyircisiz oynanıyor ve izlediğimiz maçlardan hiç mi tad almıyoruz. Bu sene aşılamanın başlamasıyla birlikte stadyumlara yarı yarıya taraftar alınıp, eski günlere dönüş yolunda önemli adımlar atıldı ama Trabzonspor taraftarının Abdülkadir gibi genç ve yetenekli bir oyuncuya yaptıkları sonrası, insan ister istemez soruyor: "Acaba maçlar seyircisiz oynanmaya devam mı etseydi?"
Gözyaşları içinde kulübede duran Abdülkadir'e ilk teselliye giden, Gençlerbirliği kalecisi Übey Adıyaman ile Rizespor kalecisi Gökhan Akkan'a yedikleri gollerden sonra sahip çıkan Taylan Antalyalı... Altınordu Futbol Kulübünün bir sloganı var ya "İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu" diye, Taylan da iyi futbolcu ama hepsinden öte iyi bir insan...



Stat: Medical Park 

Hakemler: Ali Palabıyık, Mustafa Emre Eyisoy, Ceyhun Sesigüzel 

Trabzonspor: Uğurcan Çakır, Peres, Edgar, Hugo, İsmail Köybaşı (Dk. 37 Trondsen- Dk. 53 Denswil), Berat Özdemir, Hamsik, Abdülkadir Ömür (Dk. 37 Yusuf Sarı), Bakasetas (Dk. 82 Siopis), Nwakaeme, Cornelius (Dk. 82 Koita) 

Galatasaray: Muslera, Yedlin, Luyindama, Nelsson, Van Aanholt, Berkan Kutlu, Cicaldau (Dk. 83 Taylan Antalyalı), Emre Kılıç (Dk. 46 Aytaç Kara), Morutan (Dk. 46 Babel), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 74 Mostafa Mohamed), Halil İbrahim Dervişoğlu (Dk. 82 Oğulcan Çağlayan) 

Goller: Dk. 20 ve 33 Emre Kılınç (Galatasaray) Dk. 41 Cornelius, Dk. 62 Nwakaeme (Trabzonspor)

Sarı kartlar: Dk. 5 Berkan Kutlu (Galatasaray) Dk. 36 Berat Özdemir, Dk. 63 Edgar (Trabzonspor)

1 Eylül 2021 Çarşamba

Kasımpaşa:2-2:Galatasaray

 


Siyahla beyaz gibi birbirinden tamamen ayrı iki devrenin oynandığı bir gece yaşandı Kasımpaşa Stadında...

İlk devre sanki Randers maçının üçüncü yarısı oynanırmış gibi, perşembeden kalma Galatasaray rakibinin üzerine gitti ve yeni transferi Morutan'ın "attırdığı" iki golle öne geçip, bir o kadarını da kaçırırken, devre biterken yediği golün etkisinde kaldı ve ikinci 45 dakikada bir gol daha görüp kalesinde bu sezon ilk defa puan kaybı yaşamış oldu.

Maçın skoru ve oyun herkesin malumu da pazar gecesinden akılda kalan Morutan'ın performansı oldu. Takıma katılalı daha 2-3 gün geçmesine ve bir çok kişinin Rumen topçuyu kadroda beklememesine rağmen, Fatih Terim çiçeği burnunda oyuncusunu sahaya sürdü ve özellikle ilk yarıda beklenilenden de fazla katkı aldı. Cicaldau'nun gölünde kale sahası içinde yaptığı hareketler ve iğne deliğinden asisti Galatasaray taraftarını mest ederken, Kerem'in golünde de Diagne ile yapmış olduğu ver-kaçta Diagne'nin topu rakibe atmasına aldırış etmeden yaptığı pres ile topu kapıp, kaleye attığı şut alkışı hak ediyordu. Sürekli belirttiğim bir durum var, ilk maçlar asla ölçü olmaz ama Morutan ayağının tozu ile çıktığı bu karşılaşmada gelecxek adına olumlu sinyaller verdi.

Taylan'la devam edelim. St.Johnstone maçından beri takımın vazgeçilmezi olan genç oyuncuyu Kasımpaşa maçında Fatih Terim dinlendirmek isterken, Cicaldau'nun mide problemi sonrası apar topar tekrar sahaya sürüverdi. Taylan da her zamanki oyununu oynarken, kaptırdığı bir top sonrası beraberlik golünü kalesinde görmesine vesile olunca, "skorsever" taraftarın eleştiri oklarının hedefi oldu. Futbol bu kadar nankör işte. Daha 1 ay önce milli takımda Taylan'a görev verilmedi diye Şenol Güneş'e demediğini bırakmayanlar, şimdi Taylan'a "Erzurumspor'a geri dön" diye serzenişte bulunuyorlar. Sosyal medyanın güçlenmesi maalesef taraftarlık duygularını bitirirken, vefa kelimesi sadece bir semt adı olarak kalıyor...


Stat: Recep Tayyip Erdoğan 

Hakemler: Fırat Aydınus, Aleks Taşcıoğlu, Erdem Bayık

Kasımpaşa: Ertuğrul Taşkıran, Hadergjonaj, Bruma, Tarkan Serbest, Evren Eren Elmalı, Sadiku, Travnik, Yusuf Erdoğan (Dk. 82 Ahmet Emin Engin), Hajradinovic (Dk. 90 2 Doğucan Haspolat), Varga (Dk. 46 Umut Bozok), Jörgensen (Dk. 82 Eysseric) 

Galatasaray: Muslera, Boey, Luyindama, Nelsson, Van Aanholt (Dk. 74 Ömer Bayram), Berkan Kutlu, Cicaldau (Dk. 46 Taylan Antalyalı), Barış Alper Yılmaz (Dk. 65 Babel), Morutan (Dk. 72 Feghouli), Kerem Aktürkoğlu, Diagne (Dk. 46 Mustafa Muhammed)

Goller: Dk. 32 Cicaldau, Dk. 38 Kerem Aktürkoğlu (Galatasaray), Dk. 45 2 Jörgensen, Dk. 66 Umut Bozok (Kasımpaşa) 

Sarı kartlar: Dk. 71 Sadiku, Dk. 90 2 Eysseric (Kasımpaşa)

27 Ağustos 2021 Cuma

Galatasaray:2-1:Randers


 Ooooo kafamız çok güzel

Asmalı, Tünel, Pera

Beyoğlu aşık sana

Cim Bom Bom anlasana!


Galatasaray taraftarının Sami Yen'den sonra tribün yapmayı en sevdiği stadların başında olan Kasımpaşa stadında yankılanıyordu yukarıdaki beste... Gündüz çalışma, öğleden sonra dostlarla Nevizade'de takılmaca ve akşam da yürüyerek Galatasaray maçına... Daha iyi bir maç günü olabilir miydi?

Taraftarıyla bütünleşen Galatasaray'ı kim durdurabilirdi ki? Bu rakip Randers hiç olamazdı ve Galatasaray da bir kâbus gibi çöküverdi deplasman takımının üzerine. Sağlı sollu ataklarla Randers'in nefesi kesilirken, Taylan ve Feghouli'nin şutları kaleyi tutsa, maç zaten o dakikada bitmişti.

Ama futbolu sevmemizin nedenlerinden biri olan içinde barındırdığı bilinmezlikti, kim tahmin edebilirdi ki Randers ilk atağında gol sevinci yaşayacak. Gelişen bir kontra atakta, ki Babel'in top kaptırmasından, van Aanholt'un yerini kaybetmesine, Alpaslan'ın maçtaki tek hatası olan zamanlama yanlışından Luyindama ile Muslera'nın yanlış pozisyon alması ile biten zincirleme hatalar sonrası Egho sürpriz bir gol atıverdi. Sahadakiler buz kesti de tribünlerin susmaya niyeti yoktu...

Ooooo kafamız çok güzel

Asmalı, Tünel, Pera

Beyoğlu aşık sana

Cim Bom Bom anlasana!

Taraftarlar ve tribündekiler Galatasaray'ın galibiyetinden emindiler ama sahadaki topçular garip bir şekilde 10 dakikaya yakın bir duraklama periyoduna girdiler. Hal böyle olunca da misafir takım cesaretlendi, özellikle Kehinde ile tehlikeler yarattı Muslera'nın kalesinde. "Genç takım kuruyoruz deyip, neden Fatih hoca Feghouli, Arda, Babel gibi topçuları oynatıyor" diye eleştirenlere cevap bu 10 dakikalık "kriz" anında saklı... Gençler enerjik, hırslı ama işler ters gittiğinde hemen "demoralize" olabiliyorlar, işte onları o krizlerden çıkaracak da tecrübeli abileri...


Golün şokunu atlatan Galatasaray, kapalı Randers savunmasını delmek için çabalarken, karşılaşmanın hakeminin sertliğe gereğinde fazla taviz vermesi de konuk takımın işini kolaylaştırıyordu. Forvet ve orta saha oyuncularını daha çok ceza sahasının önüne çekerek kanatları boşaltan Galatasaray'da Boey ve van Aanholt'un ortaları ya da duvar paslarıyla içeriye dalışları rakip kalede tehlikeleri arttırıyordu ki Kerem'e yapılan bir müdahale penaltı olarak çalınmıyor, Diagne boş kale yerine topu direğe nişanlıyordu... 

İstekliydi, arzuluydu, diriydi Galatasaray ve arkasında da susmadan tezahürat yapan taraftarı olunca maçı çevirmemesi için herhangi bir neden yoktu. O top bir şekilde panterleşen Carlgren'in koruduğu kalenin fileleri ile sarmaş dolaş olacaktı. İlk devre olmadı ama ikinci yarı mutlaka arzulanan goller gelecekti...

İkinci 45 dakika başlamadan saha kenarında Barış Alper Yılmaz'ı görenler Babel'in çıkacağını beklerken, Kerem gelmiyordu takımla beraber. Lig ve Avrupa maçlarında sürekli oynayan ve gittikçe fiziksel olarak da düşen ve Marcao ile yaşadığı tartışmanın etkisini hala atlatamadığı hissedilen genç oyuncu, ilk devre pozisyonların içindeydi ama çok da top kaybı yapmıştı. Şimdi gözler genç Barış'ta olacaktı ve çok az kişi bu genç çocuğun rakibin sol kanadını otobana çevireceğini ve maçın yıldızı olacağını tahmin edecekti...

Fatih Terim'in hocalığını yeni yeni tanımaya başladığımız Milli Takım dönemleri ve 90ların sonundaki Galatasaray'da, hep söylenen bir durum vardı "Fatih Terim'in en büyük özelliği soyunma odasındaki motivasyonu..." Randers karşısında ikinci devre izlediğimiz Galatasaray'ı görünce o günler bir çok kişinin aklına düşmüştür.  Rakibini köşeye sıkıştırmış sağlı sollu yumruklarla karşısındakini yere devirmeye yemin eden boksör misali kelimelerle anlatılması tarifsiz bir baskı sonrası önce Babel'in asistinde van Aanholt beraberliği getirdi, 10 dakika sonra panik halindeki Randerslilar topu uzaklaştırmak isterken kendi kalelerine yolladılar. Tabii bu fırtına süreci içinde Diagne'nin karşı karşıya atamadığı, Diagne'nin direkten dönen, Alpaslan'ın çizgiden çıkan pozisyonlarını hatırlatmadan geçmeyelim...


Diagne'den söz açılmışken belki bir golcü için hanesine eksi yazılacak şekilde gol atamadan tamamladı karşılaşmayı ama verdiği mücadele, arkadaşlarına desteği, o golü atmak için "canla başla" mücadelesi taraftarın da gönlünü çalıyor, hem oyun esnasında hem de çıkarken tribünler "Diagneeee, Diagneeee" diye alkışlıyordu King Kong'u...

Skoru eline geçiren Galatasaray, oyunu rolantiye alıp, tur için gol bulması gereken rakibi üzerine gelince, ani ataklarla farkı açma şansı yakaladı ama özellikle 90 artılarda, Mustafa'nın ve emre Akbaba'nın şutlarında kaleci Carlgren yine parlarken, van Aanholt'un şutuna direk müsaade etmiyordu...


Yeni bir takım kurarken sıkıntılı günleri atlatmak için UEFA Avrupa Liginde gruplara katılmak önemliydi ve bunu başaran topçular hem üzerlerindeki baskıyı kaldırdılar, hem de taraftarlarına derin bir nefes aldırdılar. Özellikle Marcao'nun yokluğunda savunma sıkıntısı çekilmesi beklenirken Luyindama'nın her geçen maç yükselen formu ve Alpaslan'ın "kırk yıllık Galatasaraylı" gibi takıma uyumu maçı kolaylaştırırken, Boey'in müthiş performansına ters kanattaki van Aanholt da katıldı. Orta alanda Taylan ve Berkan'ın savaşçılığının yanına oyuna akıl koyacak, koroya maestroluk yapacak bir topçu arıyordu Fatih Terim, onu da takımın içinden çıkardı: Feghouli... Ve yabancı oyuncu sınırlaması sonrası ligin diğer hocaları gibi kadro kurmakta zorlanan Fatih Terim'in yeni kozu Barış Alper Yılmaz... 

"Savaş izleri gururla taşınır, ben de izimi gururla taşıyacağım. Her şey Galatasaray için" diyen Alpaslan'la bitirelim... Her şey Galatasaray için...


Stat: Recep Tayyip Erdoğan  

Hakemler: Aleksei Kulbakov, Dmitri Zhuk, Oleg Maslyanko (Belarus) 

Galatasaray: Muslera, Boey, Alpaslan Öztürk, Luyindama, Van Aanholt, Taylan Antalyalı (Dk. 80 Aytaç Kara), Berkan Kutlu, Feghouli (Dk. 88 Emre Akbaba), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 46 Barış Alper Yılmaz), Babel (Dk. 73 Emre Kılınç), Diagne (Dk. 87 Mustafa Muhammed) 

Randers: Carlgren, Kallesoe, Piesinger, Marxen, Kopplin (Dk. 63 Oliver Kristensen), Kehinde (Dk. 83 Filip Kristensen), Johnsen, Lauenborg, Tibbling (Dk. 63 Ankersen), Egho (Dk. 70 Kamara), Mistrati (Dk. 63 Klysner)

Goller: Dk. 11 Egho (Randers), Dk. 48 Van Aanholt, Dk. 59 Lauenborg (Kendi kalesine) (Galatasaray)

Sarı kartlar: Dk. 39 Van Aanholt, Dk. 54 Alpaslan Öztürk, Dk. 70 Luyindama, Dk. 90 Muslera (Galatasaray), Dk. 54 Egho, Dk. 66 Johnsen, Dk. 71 Kamara, Dk. 90 1 Piesinger, Dk. 90 5 Filip Kristensen (Randers)

25 Ağustos 2021 Çarşamba

Galatasaray:2-1:Hatayspor



Geçen sene ligin kaderini etkileyen takımdı Hatayspor...

Birinci ligden Süper Lige çıkıp, oynadığı oyunla herkesi büyülerken, koca sezon yaptıklarını tek bir maçla yerle bir edivermişlerdi: Beşiktaş deplasmanında 7 gol yemenin açıklamasını hala yapamıyorlardır bile...

Beşiktaş'tan 7 gol yemekle kalmamış, Galatasaray'ı da 3-0la Hatay'dan yolculamışlar ve toplamda  siyah-beyazlılara Galatasaray karşısında +10 gibi müthiş bir averaj hediye etmişler ve Galatasaray da 2 golle şampiyonluğu kaçırmıştı...

İşte Galatasaray, pazartesi gecesi rüzgarlı bir Olimpiyat stadı atmosferinde bu Hatay'ı konuk etti. Galatasaray için Olimpiyat Stadı pek tatlı anılar barındırmıyor ama ne derler: "Denize düşen yılan sarılır". Yakında adı değişecek olan "Türk Telekom Arena" ya da bize göre "Ali Sami Yen"in çimleri yeni sezon yetişmeyince Başakşehir Fatih Terim Stadından sonra bir de İkitelli'ye düştü yollar...


Takım Danimarka'dan dönmüş, Marcao-Kerem kavgası hala akıllardan çıkmamış, başkan Burak Elmas TFF'nin Rizespor vasıtasıyla "aba altından sopa göstermesine" sessiz kalmayıp, "hodri meydan" demiş, taraftarlar da "Buraya stad yapanın" diye küfrede küfrede almışlardı tribünlerdeki yerlerini... Bunca olumsuzluk içinde ilk defa yan yana oynayan Luyindama ve Nelsson'un "ayaklarının kayması" da hiç yadırganacak bir talihsizlik değildi ve Galatasaray da Lobjanidze'nin golü ile yenik duruma düşüyordu, daha dakikalar üçü gösterirken... Geçen yıl Ankaragücü'nde, bu yıl Hatay'da, Galatasaray'a gol atmayı seviyor Gürcu oyuncu Saba...

Geçen sezon "Galatasaray geriye düştüğü maçları çeviremiyor" diye bir algı vardı ve bu anlayış gittikçe topçular üzerinde de baskı oluşturmuş, takım gol yediğinde krizlerin meydana gelmesine neden oluyordu. Hatay karşısında iki devrede de attığı gollerle bu algıyı ortadan kaldırdı Fatih Terim'in "genç" takımı...

Algı demişken "idmanlarda ayak tenisi oynuyor" denilen takım, 113 bin km ile dört büyükler arasında haftanın en fazla koşan takımıydı istatistiklere göre. Çıplak gözle de görülüyordu Galatasaraylıların hırs ve azimleri. Rakibe birinci bölgede baskı yapıp, bir çok top kazanırken, tek eksik meşin yuvarlağı kaleye sokmaktı. Köşe vuruşlarında da eski maçlara göre fark göze çarpıyordu, kaleyi tutmasa da yapılan ortaları rakipten çok sarı-kırmızılılar vuruyordu.


Geçen hafta Giresun'da Feghouli'ye "asistin asistini" yapan Taylan, bu kez de 45 metreye Kerem'e uzun attı, genç topçunun getirdiği topta Cicaldau, Romanya'da sıkça yaptığı ceza sahası içine koşularından birini yapıp, topu direğe nişanlarken, Feghouli kendi adına sezonun ilk golünü atıyordu. Gol güzeldi, mutluluk verdi de Taylan'ın pası hepsinden özeldi. İdolü "Gerrard" olan bir topçu bunları maç içinde daha çok tekrarlamalı...


İkinci devre de kaldığı yerden devam etti Galatasaray: Diagne'nin sırtı dönük oyunu, Taylan-Berkan'ın enerjisi, Boey'in "Ne ciğer var be arkadaş" denilen performansı ile rakip takımı iyice boğarken, tek eksik golün gelmemesiydi...

Ve dakikalar 66yı gösterirken Fatih Terim, van Aanholt, Berkan ve Cicaldau'nun yerine Babel, Ömer Bayram ve Emre Akbaba'yı saha sürerken inceden de olsa tribünden bir uğultu yükseldi... Futbolcu yuhalamak zaten kitabımızda yok da pandemi ile birlikte taraftarları saran bir hastalık da türedi: Futbolcuya karşı ön yargı. 

Youtube kanallarında, twitter hesaplarında "Ömer bayram maça girdiğinde televizyonu kapatırım" diyenler maalesef Ömer'in Feghouli'ye al da at pasını ve Ömer'in Luyindama'ya asistini kaçırdılar... Oyunun bitmesine 3-4 dakika kala Ömer önce taç çizgisi kenarında faulu aldı, golü getiren orta ile sarı-kırmızılı forma altında 21. asistini yaptı... 

Takıma yeni katılan oyuncuların ayaklarının tozuyla mucize yaratmalarını beklemek "komik ötesi" olur, o sebeple Nelsson'u da ilk maçtan ne yerer ne övmek isterim ama seyrettiğim kadarıyla ülkesinin vermiş olduğu karakteristik yapı olarak soğukkanlı ve basit oynamayı seven bir oyuncu. Ayrıca, "ayağı da temiz" ve pas alışverişinde pek sıkıntı yaşamıyor. Takıma gelen yeni topçuların ilk maçta gol atma alışkanlığı vardı, Danimarkalı da penaltı kazandırıyordu az kalsın ama hakem Hüseyin Göçek beyaz noktayı göstermeye cesaret edemedi maalesef...

Hüseyin Göçek demişken, iki sezon önce Konya maçında verdiği "alakasız" penaltı sonra Galatasaray maçı alamayan hakem ilginçtir federasyonla Galatasaray'ın arasının "limoni" olduğu bir dönemde maç yönetmek üzere görevlendirildi. Peki neler mi yaptı? Baskı altında olduğu o kadar belliydi ki, düdükleri tereddütlü çaldı, Nelsson'un düşürüldüğü pozisyonda penaltı vermeye cesaret edemedi. Bu arada iki haftada iki penaltı güme gitti... Bakalım bu seri ne kadar sürecek?



Stat: Atatürk Olimpiyat 

Hakemler: Hüseyin Göçek, Mustafa Emre Eyisoy, Mehmet Kısal  

Galatasaray: Muslera, Boey, Luyindama, Nelsson, Van Aanholt (Dk. 66 Ömer Bayram), Taylan Antalyalı, Berkan Kutlu (Dk. 66 Babel), Feghouli (Dk. 86 Barış Alper Yılmaz), Cicaldau (Dk. 66 Emre Akbaba), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 77 Mustafa Muhammed), Diagne 

Atakaş Hatayspor: Munir, Kamil Ahmet Çörekçi, Falette, Fatih Kuruçuk, Adekugbe, Ribeiro (Dk. 46 Onur Ergün), Lobjanidze (Dk. 88 Sadık Baş), Boudjemaa, Diouf (Dk. 76 El Kaabi), Emre Çolak (Dk. 46 Traore), Saint Louis (Dk. 62 Kamara) 

Goller: Dk. 3 Lobjanidze (Atakaş Hatayspor), Dk. 30 Feghouli, Dk. 88 Luyindama (Galatasaray) 

Sarı kartlar: Dk. 2 Luyindama (Galatasaray), Dk. 23 Ribeiro, Dk. 84 Falette (Atakaş Hatayspor)


21 Ağustos 2021 Cumartesi

Randers:1-1:Galatasaray


 Bir hafta önce gidilen İskoçya deplasmanından sonra bu kez de rota Kopenhag'ta UEFA kupası sevinci yaşadığımız Danimarka'nın bir başka sehri Randers'tı. St.Johnstone'u saf dışı bırakan Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi gruplara kalmak için mavi-beyazlı ekiple ilk maçı deplasmanda yaptı ve iki devrede de karşılıklı atılan gollerle maç 1-1 berabere bitti.

Peki nasıl bir karşılaşma seyretti bu maç için stada giden ya da ekran başında vaktini harcayanlar?

Üç günde bir maç oynamanın ve birbirinden uzak şehirlere yolculuk yapmanın getirdiği yorgunluğu en aza indirmek için Fatih Terim en son oynanan Giresunspor maçından daha farklı bir kadro ile sahaya sürmüştü Galatasaraylıları. Fransa'dan gelen genç oyuncu Boey'in yerine Yedlin, cezalı Marcao'nun yerine Alpaslan, orta sahaya iki Emre (Kılınç ve Akbaba) ve forvete de Diagne'nin yerine Mostafa Mohamed. Yedek kadroda da Arda, Babel, Falcao, Aytaç gibi skoru değiştirebilecek "kaliteli ayaklar" vardı...


Kendi evinde oynayan ve ülke futbolunun karakteristik yapısı gereği fizik gücünü kullanan rakibine karşı "enerjik" oyunculardan kurulu Galatasaray on biri maça baskılı ve etkili başladı ama ilk tehlikeli atak ev sahibinin kullandığı bir köşe atışında meydana geldi ki, Muslera ve Alpaslan tehlikeyi bertaraf etmekte başarılıydı. Karambol demişken, Galatasaray da Randers ceza sahası önünde meydana gelen "itiş-kakıştan" Emre Kılınç'ın çalımları ve Kerem'in plasesi ile az kalsın golü bulacaktı, kaleci Carlgren iyi bir refleks ile golü önledi.

Kendilerine ayrılan deplasman tribünü tıka basa doldurmuş, hatta rakip tribünlerden de bilet alarak Galatasaray'ı desteklemek için çevre ülkelerden deplasman yapmış ultrAslan-AVRUPA, Cepheus Park'ı Ali Sami Yen'e çevirmiş ve "Burası Sami Yen, Burdan Çıkış Yok" tezahüratları ile parçalı formalıları yüreklendirirken, Galatasaray da topu "bolca çevirerek" yarı sahaya konuşlanmaya çalışıyor, karşılarına serilen "Viking Duvarını" uzaktan şutlarla değil de "ince işçilikle", çalım ya da duvar paslarıyla aşmayı deniyordu. Çabalar sonuçsuz kalırken, yine Taylan'ın getirdiği bir atakta, Mostafa Kerem'e verdi ve genç oyuncu dönerek uzaktan şutla şansını denedi ve rakibe de çarpan top yolculuğunu Randers ağlarında sonlandırıyordu... 

Gol sahadaki ve televizyon başındaki Galatasaraylıları oldukça sevindirmişti ama Kerem'in yüz ifadesinde sevinçten ziyade bir kin ve öfke hakimdi. Bir kaç gün önce Giresun'da Marcao ile yaşadıkları olayda hem takım arkadaşları, hem hocası hem de taraftarlar genç oyuncuya sahip çıkmış, hatta bazı "kendinibilmezler" işi terbiyesizlik boyutuna götürüp Brezilyalı oyuncunun eşine de ceza kesmeye kalkmıştı. Marcao da olayın ertesi günü yayınladığı video ile hem Kerem hem de ailesinden özür dilerken, Kerem'in mevzuyu sürdürürcesine hal ve tavırları Galatasaray taraftarını rahatsız etmişti. Maç içinde de gol dışında pek varlık gösteremeyen, savunmaya yardıma gelmeyip, aldığı topları ya kaptıran da ya da cömertçe kullanan Kerem'e bir tavsiyemiz olsun: "Genç kardeşim, "aslolan Galatasaray" diyorsan, Galatasaray menfaatleri doğrultusunda bu mevzuyu bir an evvel sonlandırıp, etrafındakilerin (aile büyüklerin ve akrabalarının) gazına gelmeyip kafanı sahaya vermelisin. Kimse vazgeçilmez değildir..."


Öne geçen Galatasaray'ın baskıyı arttıracağını beklerken, ev sahibi biraz daha yürekli gelmeye başladı Muslera'nın kalesine ki, golden sonra biraz daha becerikli olsalar beraberliği de sağlayacaklardı. Bu arada Muslera dedik, akıllardaki soruyu soralım: "Neler oluyor Nando sana? Bir sıkıntın var ama hayırdır inşallah"... PSV ve St.Johnstone maçlarındaki "akılalmaz" hatalardan sonra daha beterini 14. dakikada Egho'ya verdiği pasla yaptı Uruguaylı file bekçisi ama pasın asist olmasını yine kendisi önledi yaptığı kurtarışla... Hata yapmayan kaleci yoktur, hatalı gol de yer kaleciler, Muslera da çok fena goller yedi Galatasaray kariyerinde ama bu sezon "ilginç" şeyler yaşanıyor ve bunları formsuzlukla açıklamak oldukça zor, umarım özel hayatında kötü bir durumlar yoktur...


Berkan'ın sahada basmadık yer bırakmadığı, Taylan'ın takımın oyun aklı olduğu ilk devre Alpaslan'ın kullandığı serbest vuruşta kaleyi isabet ettirememesi ve Hammershoy'un bomboş pozisyonda kafasıyla topu Muslera'nın kucağına atmasıyla son buldu. Alpaslan'ın Göztepe'de kafa gollerini bilirdik de ceza sahası önünde serbest vuruş olduğunda van Aanholt'tan topu alması ilginçti. 

Fatih Terim elindeki her oyuncudan maksimum verim almak için rotasyon yapıp, Boey'in yerine Yedlin'le başlamıştı ama Amerikalı oyuncunun aklı hiç mi hiç maçta değildi. İlk devre pek sahada gözükmese de rakip de onun bölgesini çok kullanmadı lakin ikinci devre Randers hocası "maden"i bulmuş ve Galatasaray'ın sağ kanadına yönlendirmişti takımını. 48'de Yedlin'in bölgesinden tehlikeli geldiler, Muslera "golü" önlerken, 5 dakika sonra yine sağ kanattan atılan bir taç ve oluşan karambolde top uzaklaşmayınca, Lauenborg'un dokunuşu Randers şehrini ayağa kaldırıyordu...

"Genç bir takım kuruyoruz, sahaya Arda, Babel, Falcao, Feghouli giriyor" diye isyan eden renktaşların bu değişikliklerdeki amacın fiziken yorulmuş rakibe hem tecrübe hem de yaratıcılıkları ile baskı kurup, oyunun hakimiyetini tekrar ele alıp, ikinci golü bulmak olduğunu anlayamamış olamazlar...  Fatih Terim'in bu niyetini pek ala biliyorlar da amaç "üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olunca" böyle mesnetsiz isyanlarda bulunabiliyorlar. Yapılan değişikliklerle Galatasaray tekrar oyunda ipleri eline aldı, Randers tekrar "duvarı ördü" ve maçı da beraberlikle bitirmeyi bildi. 


"Yenilsen de yensen de taraftarın senle"yi sadece bir şarkı olarak söyleyenler ve istedikleri skor gelmeyince en son söylenilecekleri ilk söyleyenler pek tabii dün geceki oyundan memnun değillerdir ama Feghouli'nin son dakikalarda rakipten önce davranıp çaldığı ve sürükleyip vurduğu ve kalecinin kafasından dönen topu gol olsaydı, "skorseverler" takımı göklere çıkaracaklardı bile... 


Stat: Cepheus Park Randers  

Hakemler: Jesus Gil Manzano, Diego Barbero, Angel Nevado (İspanya) 

Randers: Carlgren, Kallesöe (Dk. 76 Oliver Kristensen) , Piesinger, Marxen, Kopplin, Klysner (Dk. 64 Kehinde), Johnsen, Lauenborg, Tibbling (Dk. 64 Ankersen), Mistrati (Dk. 76 Filip Kristensen), Egho (Dk. 87 Brock-Madsen) 

Galatasaray: Muslera, Yedlin, Alpaslan Öztürk, Luyindama, Van Aanholt, Taylan Antalyalı (Dk. 84 Aytaç Kara), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 61 Babel), Emre Akbaba (Dk. 61 Feghouli), Berkan Kutlu, Emre Kılınç (Dk. 61 Arda Turan), Mustafa Muhammed (Dk. 76 Falcao) 

Goller: Dk. 26 Kerem Aktürkoğlu (Galatasaray), Dk. 54. Lauenborg (Randers)

19 Ağustos 2021 Perşembe

Giresunspor:0-2:Galatasaray

 


2021-2022 sezonun ilk maçı...

Başka bir deyişle Galatasaray sezona ligin çiçeği burnunda takımı Giresunspor karşısında başlayacak...

Çok gezenler için "leyleği havada mı gördün?" derler ya büyükler, Galatasaray futbol takımı da İskoçya'dan Giresun'a uğrayıp, oradan da Danimarka'ya yolculanacak...

Ve bir büyük sözü daha "Başlangıçlar önemlidir, nasıl başlarsan, öyle biter".

O halde iki yıldır şampiyonluğa hasret kalan Galatasaray, tekrardan "mayıslar bizim" demek isterse, lige Karadeniz'de iyi bir başlangıç yapmalıydı... Üstelik şampiyonluk için iştahlı ezeli rakipleri de sezona üçer puanlarla başlamışken...

Fatih Terim'in niyeti kazanmaktı ama bir çok kişinin eleştirirken unuttuğu karşılarında da bir rakip olduğuydu. Hakan Keleş önderliğinde Giresunspor da 44 sene merhaba dediği Süper Ligin ilk maçında taraftarın yüzünü güldürmeyi hedefliyordu. Bunun için de boş durmamışlar, Galatasaray'ın PSV ve St.Johnstone maçlarını iyi analiz etmişler, planlarını yapmışlardı...

Neydi yaptıkları: Galatasaray oyun başlangıçlarını kaleciden aldığı topla stoperler üzerinden Taylan-Berkan ikilisi ya da Kerem, Babel, Feghouli başlatmakta ve rakibin stoperlerinden Luyindama'nın topla ilişkisinin zayıf olduğunu görüp, topun Luyindama'ya gelmesini bekleyip, pas kanallarını kapatıp, Galatasaraylı savunmacıların hatasını kollamaktı. Başarılı da oldular, pozisyonlar da buldular da Muslera'nın koruduğu kalenin ağlarını havalandırmadılar...

Deplasman takımı ise geçen dakikalarla birlikte oyuna ısındı,  Berkan'la ilk şutunu buldu, rakip ceza sahası önünde bol adamla bulunup, "duvar pasları" ile eski kalecileri Okan'la karşı karşıya kalmayı denerken, Taylan'ın denediğinde başarılı olduğu ama pek denemediği uzun paslardan birinde Feghouli topla bulup, köşeye yolladı, Okan iyi çıkardı ama dönen top Diagne için ikramdı: Gol...


Rakip sahada öne geçen Galatasaray, ilk dakikalara göre daha rahatlayınca, atak opsiyonlarına Boey'i ve van Aanholt'u da ekleyince, Fransız oyuncunun ceza sahasına girerken Hüsamettin tarafından düşürülmesi sonrası VAR yardımıyla penaltı da kazandı. Gol atmanın moralı ile Diagne hemen topu beyaz noktaya dikti ama karşısında panaltılar konusunda hiç de yabana atılmayacak Okan vardı ki,  Rizespor'un kiralık oyuncusu eski takım arkadaşının gol sevincine izin vermedi. Golcüler nasıl ki gol attıklarında yumruk havada sevinç gösterisinde bulunuyor, Okan da skor tabelasının değişmesine izin vermediği için başarısını yumruk havada kutladı ama Galatasaray taraftarı gereksizce bundan alındı...


Kaçırmış olduğu penaltının ardından çok geçmeden bu kez Cicaldau, Diagne'yi savunma arkasına kaçırdı da Hüsamettin yine yaka paça sarılıp penaltı olma pahasına gole izin vermedi. Hakem Erkan Özdamar tereddütsüz penaltı noktasını gösterirken, yardımcısı Erdinç Sezertam manasızca bayrak sallıyordu. Yapılan VAR kontrolünde ofsayt olmadığı "açık seçik" meydandaydı ve son adam olarak Hüsamettin de kırmızı kartla oyun dışına yollanıyordu. Galatasaray bir kez daha golle burun buruna kalmıştı, top Diagne'nin elindeydi ama Fatih Terim Rumen oyuncu Cicaldau'yu işaret edince, genç topçu Okan'ı ters köşeye yatırıp, formayı giydiği ilk maçta golle tanışma sevinci yaşıyordu...

Rakibin bir kişi eksik oynadığı, skorda da iki farklı önde bulunan Galatasaray ikinci yarı çok daha rahat bir maç çıkarırken, Okan'ın kalesinde de pozisyon üstüne pozisyon buluyordu. Üç gün sonra oynanacak maçı da düşünen Fatih Terim bazı oyuncularını değiştirmek için saha kenarında beklerken birden Giresunspor ceza sahasının önünün karıştığı yansıyordu ekranlara. İlginçtir, alışık olduğumuz üzere rakip oyuncular değil de Galatasaraylı Kerem ile Marcao birbirine giriyor, Diagne ve Ciacaldau onları ayırmaya çalışıyordu. Nedeni ve niçini kimsenin anlamadığı bir şekilde Marcao'nun bir ikazına Kerem sus işareti yapıyor ve Brezilyalı 50 metre koşarak takım arkadaşına kafa atıp, sağlı sollu yumruk atmaya yelteniyordu. Kural gereği maçın hakemi mevzuyu VAR ekranından izleyip Marcao'yu kırmızı kartla saha dışına yollayınca, Galatasaray da on kişi ile mücadele etmek durumunda kalmıştı kalan dakikalarda...






Rakibinin karışması ve on kişi kalmasıyla tekrar moral bulan ev sahibi gol için Galatasaray kalesine yüklense de Luyindama'nın yanına gelen Alpaslan dikkatliydi, Hollandalı sol bek van Aanholt da tecrübesi ile savunmayı toparlayıp, arkadaşlarını yönlendiriyordu. Yaşadıkları şoku atlatan ve rakibin baskısını da bertaraf eden Galatasaraylı topçular, Arda'nın oyuna girmesiyle de rakip kalede pozisyonlar bulmaya başladılar ki, Emre Kılınç oldukça net bir pozisyonda topu Okan'a teslim ederken, Babel'in ayağının kırılayazacağı bir anda hakem penaltıyı vermezken, VAR hakemi Mete Kalkavan da kendisini uyarmadı.


Galatasaray geçen sene çok acı bir şekilde her puanın, her golün ne kadar önemli olduğunu anlayarak şampiyonluk kaybetti. Bu sene de artık ne havaya atılacak puanlar, ne de gollere ihtiyacı var. Karşılaşmanın son saniyelerinde Alpaslan'ın geriden gelip Muslera ile karşı karşıya olan rakibinin ayağından topu alması ne kadar değerliyse, hakem ve VAR ortaklığı ile verilmeyen penaltı bir o kadar manalıdır. Lakin Marcao-Kerem kavgası sonrası "güme" giden penaltıyı kimse konuşmayacak. Umarım Galatasaray bu sene sonunda avaraja ihtiyaç duymaz...




Stat: Çotanak Spor Kompleksi

Hakemler: Erkan Özdamar, Erdinç Sezertam, Serkan Çimen

Giresunspor: Okan Kocuk, Zeki Yavru, Douglas, Perez, Hüsamettin Tut, Sankhere (Dk. 46 Traore), Joey Pelupessy, Hayrullah Bilazer (Dk. 80 Umut Nayir), Flavio, Serginho , Balde

Galatasaray: Muslera, Boey, Luyindama, Marcao, Van Aanholt, Taylan Antalyalı (Dk. 65 Alpaslan Öztürk), Berkan İsmail Kutlu, Feghouli (Dk. 65 Babel), Cicaldau (Dk. 83 Arda Turan), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 65 Emre Kılınç), Diagne (Dk. 80 Falcao)

Gol: Dk. 31 Diagne, Dk. 45 +2 Cicaldau (Galatasaray)

Kırmızı kart: Dk. 45 Hüsamettin Tut (Giresunspor), Dk. 63 Marcao (Galatasaray)

Sarı kartlar: Dk. 11 Taylan Antalyalı, Dk. 90 Luyindama (Galatasaray)

St. Johnstone:2-4:Galatasaray



 Maçla ilgili yorumlar çok yakında eklenecektir... 


Stat: McDiarmid Park 

Hakemler: Andris Treimanis, Haralds Gudermanis, Aleksejs Spasjonnikovs (Letonya) 

St. Johnstone: Clark, Kerr, Gordon, McCart, Brown (Dk. 67 Rooney), McCann, Davidson, Craig (Dk. 70 Hendry), Booth (Dk. 86 Devine), Kane (Dk. 66 May), O'Halloran 

Galatasaray: İsmail Çipe, Boey, Luyindama, Marcao, Van Aanholt, Taylan Antalyalı (Dk. 89 Alpaslan Öztürk), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 82 Mustafa Muhammed), Berkan Kutlu, Feghouli (Dk. 88 Emre Kılınç), Arda Turan (Dk. 73 Babel), Diagne (Dk. 83 Aytaç Kara)  

Goller: Dk. 29 Diagne, Dk. 64 Kerem Aktürkoğlu, Dk. 70 Feghouli, Dk. 90+2 Emre Kılınç (Galatasaray), Dk. 37 Kerr, Dk. 90 3 O'Halloran (St. Johnstone)

Sarı kart: Dk. 39 Kane, Dk. 40 Craig, Dk. 60 Davidson, Dk. 77 Hendry (St. Johnstone), Dk. 41 Marcao, Dk. 48 Van Aanholt (Galatasaray)

7 Ağustos 2021 Cumartesi

Galatasaray:1-1:St. Johnstone

 


Değişimler hiç kolay olmaz... Hele bir de köklü bir değişim peşindeyseniz, daha da sancılı olur... Galatasaray Spor Kulübü de yeni seçilen başkanı Burak Elmas'ın önderliğinde kulüpte yönetimsel bir değişikliğe giderken, teknik direktör Fatih Terim de futbol takımını "günü kurtaran" bir ekip olmaktan ziyade 2000 yılı kadrosu gibi hem Galatasaray'a, hem de ulusal takıma uzun yıllar başarıyla hizmet edecek oyunculardan kurma çalışmalarına sancılı bir şekilde devam ediyor...

Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda PSV mağlubiyetleri sonrası UEFA Avrupa Liginde gruplara kalmak için rakip İskoçya'nın St. Johnstone takımıydı. Kendimize toz kondurmayıp, pek severiz rakipleri küçümsemeyi de, ülkeler sıralamasında her geçen ay dibe son sürat ilerliyoruz, bunu görmek isteyen yok. "Köy takımı" lakabını hemen yapıştırıverdik İskoçya kupa şampiyonuna. Hal böyle olunca beş atarızlar, 10 atarızlar havada uçuşuyordu. 

Beklenti büyüktü ve az kalsın da gerçekleşiyordu. Daha ilk 7 dakikada skor 2-0 olabilirdi, biraz becerikli olsaydı sarı-kırmızılı topçular. Önce Aytaç'ın harika ortasını Mostafa klas kontrol etti ama bir o kadar da "kötü"vurdu, sonra yine Aytaç'ın ortasında Mustafa Kerem'e verdi, genç topçunun vuruşu direkten döndü. Bazı maçlarda kilidi erken açmak önemlidir, şayet Galatasaray bu iki pozisyonda fileleri havaladırabilse, maç da kolaylaşacak ve herkesin beklediği goller gelecekti...


Ama olmadı... İlk devre kalesinde tek pozisyon vererek bitiren ev sahibi, ikinci yarı kimsenin aklına gelmeyecek Aytaç-Muslera birlikteliğinden doğan bir hata ile hem kalesinde golü görüyor, hem de 10 kişi kalıyordu. İki PSV maçından sonra bu maçta da Muslera'nın hata yapmasını kimse beklemezken, Uruguaylı eldiven ayağı ile rahatça uzaklaştıracağı topa dizi ile  müdahale edip, topu kaptırıyor, üstelik de rakibini düşürüp kırmızı kart görüyordu. Fernando Muslera'nın neden böyle davrandığını üç sebeple açıklamaya çalışacağım: Öncelikle Aytaç'ın kısa kalan topunda rakibinden önce topla buluşan Muslera sıkça yaptığı gibi rakibine çalımı basar ve topu en yakın arkadaşına verirdi ama PSV maçında kaptırdığı ve gole mal olan toptan sonra öz güveni törpülenmiş. İkinci olarak Rizespor maçında rakibiyle çarpışıp ayağının kırılmasına neden olan pozisyon bilinçaltından çıkmamış olacak ki, sert bir şekilde gelen rakibine doğru ayağını uzatamadı. Son olarak da Türkiye Süper Ligi biter bitmez hiç dinlenmeden Uruguay milli takımı kampına katılan ve Güney Amerika Şampiyonasında görev yaptıktan sonra yine tatil yapmadan Galatasaray ile maçlara çıkan Nando, zihinsel yorgunluk yaşıyor olabilir...

Kelimenin tam manasıyla "şok" edici golün etkisini Galatasaray erken atlattı. Kerem'in pası ile rakip ceza sahasına giren Boey sert ve düzgün bir vuruşla beraberliği sağlarken, profesyonel kariyerinin de ilk golünü atmış oluyordu. Eksik kalan Galatasaray, galibiyet için rakip kaleye gitmeye çalışsa da ilk devre yakaladığı net pozisyonları bulamadı ve ikinci maç öncesi sahadan beraberlikle ayrıldı...


Rumen oyuncu Alex Cicaldau'nun daha önce eski takımıyla UEFA Avrupa Ligi ön eleme oynadığı için kadroya alınamadığı maçta gözler yeni transferler Berkan, Patrick van Aanholt ve Sacha Boey'deydi. Fatih Terim, Alex'in yokluğunda orta sahayı Aytaç-Taylan-Berkan üçlüsünden oluşturdu. Üçü de genç, dinamik ve savaşçı oyunculardı ama yaratıcılık konusunda eksiklik göze çarptı. Taylan sakatlığı atlatmış ve eski formunda gözükürken, Berkan da Alanyaspor ile iyi bir kamp dönemi geçirmiş ve "Galatasaray'ın çocuğu" olduğunu gösterircesine canla başla sahada basmadık yer bırakmadı. İnsanın kalbi yüzüne yansır derler ya, Berkan'ın bakışları, gülümsemesi Galatasaray sevdasını açıkça gösteriyordu. Bu çocuk bu formayla çok başarılı olacak, hem o sevinecek hem de biz, çünkü sevdamız ortak:Galatasaray... Aytaç da fena bir maç çıkarmadı ama yaptığı hata ile maalesef "skorsever" taraftarın ıslıkları altında terk etti sahayı. Taraftar demişken, sadece sosyal medyada değil, tribünlere de gelen ve takımı desteklemekten çok "ön yargılı" bir şekilde futbolcuları ıslıklayan bir kitle çığ gibi her geçen gün büyümekte. Maçtan sonra Fatih Terim'in söylemi dikkate değer: "Taraftar bizim silahımızdır ama o silah bize doğru dönerse faydadan çok zararı olur."


Takıma yeni katılan iki bek de Galatasaray adına sahanın iyileri arasındaydı. Hollandalı oyuncu van Aanholt, fizik eksikliği sebebiyle sadece ilk 45 dakika sahada kaldı ama oynadığı süreçte sadece yetenekleri ile değil tecrübesi ile de takıma faydalı olacağının sinyallerini verdi. Rakibin Galatasaray kalesine gelmeye çalıştığı bir kaç pozisyonda arkadaşlarının görev bölgelerini terk ettiğini görüp, kendisi bir "libero" gibi savunmanın sonuna geçip, diğer oyuncuları sahada görevlendirdi. Hücüm oyuncularının da karakter ve özelliklerini tanıdıkça hucuma çıkışlarında da çok etkili olacağına inanıyorum. Onun ve Babel'in sahada kaldığı ilk devre, Galatasaray neredeyse tüm ataklarını sol kanattan yaptı. 

Oyunda Galatasaray'ın tek golünü atan Sacha Boey ise ilk devre daha durgun bir izlenim sergilerken, ikinci 45 dakika kanadını "otobana" çevirdi. Rakip takım Galatasaray üzerine pek gelemediği için Fransız oyuncuyu savunmada pek değerlendirme şansı bulamadık ama ileri çıktığı anlarda birebirde kolayca adam geçip, isabetli ortalar yaptı, attığı golde de şut çekme özgüveni ileriki maçlar için olumlu bir sinyaldi...


Son olarak sosyal medyada Fatih Terim'in Babel ve Arda tercihleri sıkça eleştiriliyor da Taffarel-Popescu-Hagi döneminden beri hocanın kafasında sahada mutlaka tecrübeli bir oyuncunun olması fikri bulunuyor. Başka bir deyişle askerlerin arasında tecrübeli bir komutan arzuluyor Fatih Terim, Arda ısrarı da o sebeple. Arda ve Babel de fizik kondisyonları yettiğince bu görevi yerine getirmeye çalışıyorlar... Takıma uyum sürecini atlattıktan sonra van Aanholt'un da bu pozisyona geçeceğini bekliyorum...


Stat: Başakşehir Fatih Terim 

Hakemler: Sandro Scharer, Bekim Zogaj, Jonas Erni (İsviçre) 

Galatasaray: Muslera, Boey, Luyindama, Marcao, Van Aanholt (Dk. 46 Ömer Bayram), Taylan Antalyalı, Aytaç Kara (Dk. 57 Berk Balaban), Kerem Aktürkoğlu, Berkan Kutlu (Dk. 86 Sekidika), Babel (Dk. 46 Arda Turan), Mustafa Muhammed (Dk. 46 Diagne) 

St. Johnstone: Clark, Kerr, Gordon, McCart, Rooney (Dk. 88 Brown), McCann, Davidson, Wotherspoon, Devine (Dk. 88 Booth), O'Halloran (Dk. 76 Hendry), Kane (Dk. 62 May) 

Goller: Dk. 58 Kerr (Penaltıdan) (St. Johnstone), Dk. 60 Boey (Galatasaray) 

Kırmızı kart: Dk. 55 Muslera (Galatasaray) 

Sarı kartlar: Dk. 31 Kane, Dk. 51 Kerr, Dk. 79 Devine (St. Johnstone), Dk. 49 Taylan Antalyalı, Dk. 80 Marcao, Dk. 90 2 Arda Turan (Galatasaray)

2 Ağustos 2021 Pazartesi

Galatasaray:1-2:PSV


 İlk maçta alınan 5-1lik maçın rövanşında Galatasaray'ımız "Ali Sami Yen"in çimlerinin yenileme çalışmasında olduğundan dolayı Başakşehir Futbol Kulübünün "Fatih Terim" stadında yaptığı mücadeleden 2-1lik mağlubiyetle ayrılarak Şampiyonlar Ligi gruplarına kalamadı. Malum tatil sürecinde olduğumuzdan dolayı maçın 90 dakikasını canlı olarak izleme şansım olmadı. Daha sonraki günlerde de "full"tekrarına rastlamadım için, "özet seyredip" yorum yapmak yerine maç yazısını da galatasaray.org'tan paylaşacağım... Bu seferlik böyle olsun...

3’ PSV Eindhoven, sağ kanattan kazandığı serbest vuruşu ceza sahamıza orta olarak gönderdi. Savunmamızdan seken top Marco van Ginkel’in önünde kaldı. Ceza sahası içinden yapılan sert vuruşu savunmamız karşıladı. 


11’ Mario Gözte'nin sert müdahalesi sonrasında Emre Kılınç acı içerisinde yerde kaldı. Hakem Irati kartına başvurmadı ve oyuncuya sözlü uyarıda bulundu.


15' Bu dakikalarda ön alanda yoğun baskı ile oyunu domine eden takımız, ön alanda kaptığı topla pozisyon buldu. Aytaç Kara'nın ceza alanı dışından şutu üstten auta çıktı.


28' PSV takımı sağ kanattan etkili gelirken Zahavi'nin içeriye çevirdiği top sonrası kalemize gelen şuta Luyindama kendini çok iyi siper ederek topun kornere gitmesini sağladı.


35' PSV, savunmamızın arkasına atılan topla Gakpo ile hızlı hücuma çıktı. Onun tehlikeli ortasını Luyindama son bir hamle ile savuşturdu.


36' PSV takımı ceza sahamızın sol çaprazından serbert vuruş kazandı. Arka direğe gönderilen ortayı Muslera yumrukladı. Dönen topa ceza sahası dışından Madueke sert vurdu. Marcao'nun müdahale ettiği top yön değiştirerek filelerimizle buluştu: 0-1


45' İlk yarının sonu aiki dakika ekstra zaman eklendi.


İlk yarı rakip takımın 1-0 üstünlüğüyle sona erdi. 


Maçtan dakikalar (İkinci yarı) 


46’ Takımımızda Barış Alper Yılmaz yerine Ryan Babel, Mostafa Mohamed yerine Mbaye Diagne oyuna dahil edildi. 


46’ Kerem Aktürkoğlu sağ kanatta mükemmel seri çalımlarla atağa kalkarak sol kanattaki Babel ile topu buluşturdu. Ryan Babel sağına çekerek sert bir şut denedi. Top direğin üzerinden auta çıktı.  


57’ Ceza sahası dışından Zahavi kalemizi yoklarken Fernnado Muslera topu kornere çeldi. 


58’ Sağ kanadımızdan Mario Gözte ile gelen PSV Eindhoven, onun ortaya çevirdiği topta Van Ginkel ile topu filelerimizle buluşturdu: 0-2. 


63’ Gakpo çalımlarla ceza sahamızın arkasına derinlemesine gönderdi. Eran Zahavi kalemize doğru yönelirken Luyindama zamanında araya girdi ve rakibin pozisyonunu bozdu.


64’ Kerem Aktürkoğlu’nun şutunu eliyle kesen Boscagli sarı kart gördü. Ceza yayının yakınından kullandığımız frikiği Ömer Bayram üstten auta gönderdi. 


66’ Takımımızda Emre Kılınç yerine Emre Taşdemir, Kerem Aktürkoğlu yerine Arda Turan oyuna girdi. 


69’ PSV’de Madueke yerine Mauro Junior, Van Ginkel yerine ise Pröpper oyuna girdi. 


70’ Jesse Sekidika ceza alanında vuruş pozisyonu ararken, top sağ kanattaki Yedlin’e açıldı. Onun kaleye yönelen ortasını kaleci Drommel son anda kornere tokatladı.   


74’ Mbaye Diagne’yi arkadan çekip düşüren Boscagli ikinci sarı kartını görerek oyun dışı kaldı.


75’ Aytaç Kara’nın barajın üzerinden kavisli bir şekilde kaleye gönderdiği serbest vuruş, direğin bir karış üzerinden auta çıktı. 


75’ Takımımızda Ömer Bayram’ın yerine Atalay Babacan oyuna girdi. 


76’ PSV’de Eran Zahavi oyundan çıktı, Viergever oyuna girdi. 


83’ Arda Turan sol çizgide topu rakibinden mükemmel şekilde alarak çizgiye inen Emre Taşdemir’in koşu yoluna bıraktı. Emre’nin ortasında Mbaye Diagne, çok şık bir dokunuşla topu filelerle buluşturdu: 1-2.


89’ Emre Taşdemir’in açtığı ortayı Arda Turan kafasıyla arka direğe aşırttı. Sekidika’nın müsait pozisyonda yaptığı vuruş rakibe çarparak kornere çıktı.


89’ Aytaç Kara’nın kullandığı kornere penaltı noktası üzerinde Luyindama kafa vurdu. Ancak top üstten auta çıktı.


90’ PSV’de Gakpo yerine Teze, Bruma oyuna dahil oldu.



90’ Karşılaşmanın sonuna en az üç dakika ekstra zaman eklendi.


Stat: Başakşehir Fatih Terim

Hakemler: Massimiliano Irrati, Filippo Meli, Stefano Alassio (İtalya)

Galatasaray: Muslera, Yedlin, Luyindama, Marcao, Ömer Bayram (Dk. 76 Atalay Babacan), Sekidika, Aytaç Kara, Emre Kılınç (Dk. 67 Emre Taşdemir), Barış Alper Yılmaz (Dk. 46 Babel), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 67 Arda Turan), Mustafa Muhammed (Dk. 46 Diagne)

PSV Eindhoven: Drommel, Mwene, Silva, Boscagli, Max, Sangare, Götze (Dk. 90+1 Jordan), Van Ginkel (Dk. 69 Pröpper), Madueke (Dk. 69 Mauro Junior), Zahavi (Dk. 75 Viergever), Gakpo (Dk. 90+1 Bruma)

Goller: Dk. 37 Madueke, Dk. 59 Van Ginkel (PSV Eindhoven), Dk. 84 Diagne (Galatasaray)

Kırmızı kart: Dk. 74 Boscagli (PSV Eindhoven)

Sarı kart: Dk. 88 Aytaç Kara (Galatasaray)

23 Temmuz 2021 Cuma

PSV Eindhoven:5-1:Galatasaray


"Geliyor gelmekte olan" diye sosyal medyada sıkça kullanılan bir tabir var.

Çarşamba gecesi Galatasaray'ın Hollanda'da yaşadığı felaket de "bağıra bağıra" gelmekteydi ama Galatasaray ve umutsuzluk kelimesini yan yana getirmeye alışık olmadığımız için hiç de kabullenememiştik olacakları...

Averajla kaçan şampiyonluk sonrası lig ikinciliği ve Şampiyonlar Ligi gruplarına kalmak için ön eleme oynama derdi, ardından De Gea'nın kalede korkuluk gibi durup, tek penaltı kurtaramayıp, Galatasaray'ı temmuz ortasında ön eleme maçı yapmaya mahkum etmesi, kurada çıkabilecek en "sağlam" takımlardan birinin çıkması, başkanlık seçiminin gecikmesi ve takımın hocasız kalması, yeni başkanın gelir gelmez hiç de beklemediği bir "kara tablo" ile karşılaşması, eksik mevkilere yapılacak transfer çalışmalarında Galatasaray'ın aciliyetini firsat bilen kulüpler ve menajerlerin üçe-beşe alınacak topçuları ona-onbeşe "kakalamaya" çalışmaları, hazırlık maçı öncesi Yunanistan'ın havaalanında çıkardığı sıkıntılar... Yaz yaz bitmezken PSV maçı öncesi dertler, bir de ilk onbirde onayacak Emre Akbaba ve Yedlin'in Covid testlerinin pozitif olması...

"Pişmiş tavuğun başına gelmeyecek" hadiselere rağmen Fatih Terim eldeki oyuncularla en iyisini yapmak için çıkmıştı Philips Stadına ama şansızlıklar bitecek gibi değildi. Önce Muslera basit bir hatayla golü Zahavi'ye armağan etti, dakikalar sonra Emre Kılınç'ın basit bir top kaybı ile yine İsrail'li topçu fileleri havalandırıverdi. Olabilecek en kötü bir ilk devre başlangıcı ve oyunu, olabilecek en iyi şekilde Ömer'in ortasında Emre Kılınç'ın kafa golü ile bitiyordu...


İkinci yarı için ümitliydik ama ev sahibi futbola susamış taraftarlarının desteği ile sahada ne yaptığını bilmeyen Galatasaraylı topçuları bulunca atak üstüne atak yaptı, pozisyon üstüne pozisyon buldu ve hatalar ve moral bozukluğu arka arkaya gelince de üç gol daha atarak İstanbul'a turistik gezi yapmak için gelecek skoru elde etti.

Günlük yaşamaya alışık bir toplum olduğumuz için, düne kadar baş tacı ettiklerimizi maç skoruna göre "rezil rüsva " etmeyi çok seviyoruz ve maç sonu sosyal medya da kelimenin tam manasıyla "yangın yeriydi." Kimi bitmek bilmeyen Fatih Terim nefretlerini "kusarken", kimi Arda Turan'a takıktı. Bir kısım sahadaki kadrodan dolayı çiçeği burnunda başkan Burak Elmas'ı sorumlu tutarken, Muslera, Luyindama, Sekidika, Ömer, Alpaslan "cadı kazanına" en önde atılanlardı...

Orjinal sağ bekinin olmaması sebebiyle geride dörtlü bir hat yapamayacağını hesap eden Fatih Terim, daha önce iç sahada Real Madrid ve PSG maçlarında yenilmesine rağmen başarılı bulunan üçlü savunmayla oyuna başlamaya denemişti. Luyindama ve Marcao'nun yanına Alpaslan'ı almış, kanatlara da Ömer ve Sekidika'yı yerleştirmişti. Taylan'ın pozisyonunda Aytaç oynayacak, ortada Arda ve Emre Kılınç rakibi durduracaktı. Falcao ve Mostafa'nın sakatlıktan yeni yeni dönmeleri nedeniyle de kenarda beklerken, Babel ve Kerem hızlı çıkışlarla gol arayacaktı.  Kağıt üzerinde fena bir diziliş değildi ama erken gol her şeyi berbat ediverdi. Yenilen gol sonrası bocalama, taraftarın kurduğu baskı, Sekidika'nın yerini yadırgaması ve akıl almaz savunma hataları ( Luyindama'nın ağır kalması, Alparslan'ın çömezce yerini kaybetmesi, Muslera'nın auta giden topu kaleye tokatlaması) zihnimizden silmek istediğimiz bir maçı yaşamamıza sebep oluyordu...


Olan oldu, geçmişle yaşayıp, birilerini suçlamak kimseye fayda getirmeyeceği için önümüze bakmakta fayda var. Önce, İstanbul'daki rövanş maçını kazanmak için elimizden geleni yapmalıyız. Gerçekçi olmak gerekirse tur gitmiş gibi gözüküyor ama Galatasaray da uzun aradan sonra seyircisi ile buluşacak, onların desteği ile öyle maçlar çevrildi ki, dünya futbol kamuoyu hayranlıkla seyretti. Son düdük çalana kadar futbolda her şey mümkün... Yine aynı heyecanla kalplerimiz sahadaki sarı-kırmızılılar için atacak...


İki durumu da belirtmeden geçmeyelim. Önce, TV8'in televizyonda yeni teknolojiyi kullanarak saha kenarına yasadışı bahis reklamları alması nedeniyle maçın ilk yarım saatini sanki 90lar internet hızıyla seyreder gibiydik, dona dona, dura dura. Acun'un Exxen'i UEFA ve Şampiyonlar Ligi maçlarının yayın hakkını satın almış, eğer böyle yayıncılık yapacaklarsa, yandık ki ne yandık... Futbolu en çok seven bile kaçacak yer arar...


İkinci olarak da maç esnasında PSV'nin "ateşli gençlerinin" Galatasaray'ı desteklemek için tribünde bulunan gurbetçilerimize saldırdıklarının görüntüleri düştü sosyal medyaya... Tasvip etmediğimiz hareketler bunlar, keşke yapmasalardı, özellikle çocuklu çocuklu ailelere tekme girişimlerinin tribün aleminde yeri yok... Pandemi şartları nedeniyle zaten İstanbul'a rövanşa gelemeyecekler ama umarım yakın zamanda PSV kulübü olsun, taraftar grubu olsun "özür" mesajı yayınlar, yoksa kimse PSG taraftarlarının Paris'in ortasında yaşadığını Hollandalıların da yaşamasını istemez...



Stat: Philips

Hakemler: Alejandro Hernandez, Jose Naranjo, Diego Sanchez

PSV: Drommel, Mwene, Ramalho, Boscagli, Max, Ginkel, (Pröpper dk. 62), Sangare, Madueke (Thomas dk. 76 ), Vertessen, (Gakpo dk. 62), Götze, Zahavi, (Rosario dk. 90)

Yedekler: Müller, Teze, Obispo, Vergever, Ihattaren, Junior, Bruma, Oppegard

Teknik Direktör: Roger Schmidt

Galatasaray: Muslera, Luyindama, Alpaslan, (Yunus Akgün dk. 61), Marcao, Sekidika, Arda (Feghouli dk. 60), Emre Kılınç, (Emre Taşdemir dk. 90 ), Ömer, Aytaç, Kerem (Falcao dk. 90), Babel, (Mustafa Muhammed dk. 61)

Yedekler: Berk, Fatih, Işık Kaan Arslan, Ozornwafor, Atalay Babacan, Barış Alper Yılmaz, Ali Yavuz Kol

Teknik Direktör: Fatih Terim

Goller: Zahavi (dk. 2, 35 ve 84), Götze (dk. 51 ve 88) (PSV), Emre Kılınç (dk. 42) (Galatasaray)

Sarı Kartlar: 74' Luyindama, 78' Marcao

Blog Widget by LinkWithin