18 Eylül 2021 Cumartesi

Galatasaray:1-0:Lazio



Baş koymuşuz Cim bom senin yoluna 

Sarı kirmizı rengine ölurum Cim bomum 

Avrupa'da destan yazdı aslanlar

Fatih'in Aslanlarıyla kükresin Cim bomum, kükresin Cim bomum, kükresin Cim bomum...


Çocukluk yıllarımı hatırlayınca nedense hep bu tezahürat aklıma geliyor. Ülkece "annemizin liginde" mücadele edip, Avrupa'dan "şerefli" mağlubiyetler aldığımız dönemde bir güneş gibi ortaya çıkan Fatih Terim kurduğu"yepyeni" takımla Avrupalılara Sami Yen cehennemini yaşatırken, bizim de gururumuz oluyordu...

Perşembe gecesi çimleri yenilenmiş Ali Sami Yen'de Galatasaray'ı Lazio karşısına seyrederken birden kendimi "Fatih'in aslanlarıyla kükresin Cim Bomum" tezahuratını söyler buldum...

Pazar günü Trabzonspor karşısında özellikle ilk yarıda sergilediği oyunla gelecek adına ümitleri yeşertmişti genç aslanlar ve tecrübeli ve kalbur üstü oyunculardan kurulu Lazio karşısında da aynı azim ve coşkuyla başladılar maça. Deplasman ekibi de Galatasaray'ın önceki maçlarını analiz edip, savunma oyuncularına baskı yapıp, kapacağı toplarla soğuk bir duş aldırmayı planlıyordu ev sahibine ama Galatasaray savunmasında uzun bir aradan sonra Marcao vardı. Kerem'le yaşadığı talihsiz kavga sonrası Türkiye liginde 8 maç ceza almış, Randers maçında da sarı kart cezalı olunca kadroda yer bulamamıştı kendisine ama bu takımın değişmez dişlilerinden biriydi Brezilyalı. Marcao sola, Nelsson da sağa konuşlanınca, Galatasaray da o çok arzuladığı savunmadan paslarla oyun kurma işini başarıyla yürütüyordu. Sadece oyun kurmuyor, rakip ataklarda da zamanında müdahaleler ile arkadaşlarına da güven veriyordu.


Maçın Galatasaray adına ilk iki atağının da Marcao'nun başlattığı akınlarla olması pek şaşırtıcı gelmese gerek. İlkinde Berkan arkadaşına pas atmakta gecikirken, ikincisinde Cicaldau'nun şutu auta gitmişti. Ve yine savunmadan başlayan ve neredeyse her sarı-kırmızılı futbolcunun topa değdiği bir atakta, Kerem'in pasıyla ceza sahasında topu alan Halil'in gol sevincini son anda Luis Alberto engelliyordu.


Galatasaray daha çok topa sahip olup, paslarla atak ararken, Lazio ise savunma arkasına attığı uzun paslarla sarı-kırmızılı stoperleri gafil avlamanın niyetindeydi ki, bu akınların birinde Muslera kalesini zamanında terk edip uzaklaştırdığı topta, hakeme göre ceza sahası önünde rakibini düşürdüğü için sarı kart görüyordu. Sonraki dakikalarda da kalesinde güven veriyordu Fernando Muslera, deplasman ekibinin her iki yarıda da geldiği anlarda, uzaktan çektiği şutlarda iyi yer tutması ve Milinkoviç-Saviç'in 69. dakikada karşı karşıya aşırtmasındaki tecrübesi ile "Ben buradayım" diyordu. Oysa ki rakip kaleci Strakosha'nın hem seyircinin etkisi hem de Galatasaraylı oyuncuların baskısı ile tereddütlü davranışları gözden kaçmıyordu ki, yediği talihsiz gol de pek sürpriz olmasa gerekti.

Yine bu savunma arkasına atılan topların birinde Yedlin, bir diğerinde Marcao Immobile'den topu "tereyağından kıl çeker" gibi alınca, Italyan topçu hakeme penaltı için baktı ama Slovak hakem devam kararı verdi. 


Galatasaray'ın her oyuncusu bir makine düzeni içinde çalışırken göze iki eksiklik çarpıyordu: Bunlardan biri Kerem'in top kontrollerindeki "sakarlıklar" ve top kayıpları ile van Aanholt'un Babel misali topla fazla oynama sevdası. Bu iki topçunun hataları da arkadaşları tarafından tolere edilince, Lazio aradığı golü bulamıyordu. Bir de hatasız oynamasına rağmen Taylan'ın pas tercihlerinde "ürkek" davranıp garantiye kaçması, Kasımpaşa maçı sonrası taraftarın gösterdiği tepkiden olsa gerek...

Galatasaray'ın yine paslarla geliştirdiği bir akından Kerem'in Berkan'a attığı pasta, Berkan topun üstünden atlayınca, Morutan Galatasaray forması ile ilk golüne çok yaklaştı ama direk maalesef izin vermedi onun sevinmesine. 

İkinci yarıya da Galatasaray iyi başladı, hatta Kerem'in savunmanın hatasıyla kaptığı topla gole çok yaklaştı ama kaleci zamanında kalesini terk edince bu atağı savuşturunca, Lazio hocası Sarri oyuncu değişikliklerine baş vurdu: Milinkoviç-Saviç ile Muriç oyuna girdi de Galatasaray taraftarının desteğini arkasına almış, tribünde "Dağ başını duman almış" marşı başlamış, Fatih'in aslanları akın akın geliyordu. Önce Morutan'ın pasında Kerem penaltı noktası üzerinden çerçeveyi bulamadı, sonrasında Kerem'in pasında Cicaldau topu auta attı. 

Peşi sıra gelen bu ataklar sonrası kameralar Fatih Terim' dönmüş ve tecrübeli teknik adam UEFA kupası finalinde Hagi'nin kırmızı kart görmesi sonrası uzatma dakikalarında yaptığı gibi oyuncularına savunmaya değil de hücuma gitmeleri talimatı veriyordu.

Ve bu akınlardan Lazio savunması o kadar bunalmıştı ki, Morutan'ın ceza sahasına yolladığı topta hiç bir Galatasaraylı oyuncu olmamasına rağmen Lazzari topu havalandırdı, kaleci Strakosha da kornere atmak yerine topu tutmayı deneyince elinden kaçan meşin yuvarlak ağlarla buluşuyordu...


Yenik duruma düşen Lazio, eşitlik için Galatasaray kalesine doğru akınlarını yoğunlaştırırken, gözlerim saha kenarındaki Fatih Terim'e odaklandı. Maça başlarken üzerinde olan hırkayı atan hoca, beyaz gömleğini ter su içinde bırakmış, bir basket koçu misali kendisine ayrılan bölgede oyuncularıyla birlikte sağ sola koşarak savunma yapıyordu. Taraftardaki bu isteği, hocalarındaki bu hırsı gören gencecik çocukların saha içinde yürümesi beklenemezdi ki takımın 118 km (Berkan 13, Cicaldau 12)  koşması tuhaf gelmemesi gerekir.


Grubun bir diğer maçında Moskova'da Lokomotiv ile Marsilya berabere kalınca, Galatasaray, Şampiyonlar Ligi olan UEFA Avrupa Ligi E grubu ilk haftasını zirvede tamamladı. Liderlik tabii ki güzel de, genç aslanların sergilediği mücadele hepsinden daha önemli. Kazanırken övdüğümüz bu çocukları, yenildikleri zamanlarda da desteklersek, çok ama çok başarılı olacaklar ve bize tekrar marşlar söyletecekler:

Baş koymuşuz Cim bom senin yoluna 

Sarı kirmizı rengine ölurum Cim bomum 

Avrupa'da destan yazdı aslanlar

Fatih'in Aslanlarıyla kükresin Cim bomum, kükresin Cim bomum, kükresin Cim bomum...



Stat: Türk Telekom 

Hakemler: Matej Jug, Matej Zunic, Manuel Vidali (Slovenya)

Galatasaray: Muslera, Yedlin, Marcao, Nelsson, Van Aanholt, Berkan Kutlu, Taylan Antalyalı (Dk. 78 Emre Kılınç), Morutan (Dk. 85 Feghouli), Cicaldau (Dk. 90 Luyindama), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 79 Babel), Halil Dervişoğlu (Dk. 90 Mustafa Muhammed)  

Lazio: Strakosha, Lazzari, Luis Felipe, Acerbi, Hysaj, Akpa-Akpro (Dk. 56 Milinkovic-Savic), Lucas Leiva (Dk. 83 Cataldi), Luis Alberto (Dk. 66 Basic), Felipe Anderson (Dk. 66 Rodriguez), Zaccagni, Immobile (Dk. 56 Vedat Muric) 

Gol: Dk. 67 Strakosha (Kendi kalesine) (Galatasaray) 

Sarı kartlar: Dk. 8 Muslera (Galatasaray), Dk. 42 Akpa-Akpro, Dk. 88 Vedat Muric, Dk. 90 4 Zaccagni (Lazio)

Trabzonspor:2-2:Galatasaray

 


Yine bir milli ara ve yine bir Galatasaray klasiği: Sakatlar...

Milli takımlara en fazla oyuncu gönderen takımlardan olan Galatasaray, sağlam yolladığı topçularını yine çok defa olduğu gibi sakat karşılıyordu: Feghouli ve Barış ulusal takımlarında sakatlanmış, Muslera Uruguay-İstanbul uçağından, İstanbul-Trabzon uçağına direk geçiş yapmış, Sacha Boey de idmanda sakatlanmıştı...

Öte yandan ev sahibi Trabzonspor ise transferlerini en erken tamamlamış, lige de adına yaraşır şekilde "fırtına" gibi başlangıç yapmıştı... Onların da Gervinho ve Gianini gibi sakat oyuncuları vardı...

Tabii, maçın doğal favorisi Trabzonspor idi ama Galatasaray'ın gençleri öyle bir başlangıç yaptı ki maça ev sahibi topçular adeta dona kaldılar, ne yapacaklarını şaşırdılar. Sanki Sami Yen'de taraftarını arkasına almışçasına piranaların suya düşmüş avlarına saldırısı gibi her topa bir basmaları vardı ki Fatih Terim'in gençlerinin...

İleri uçta Halil stoperleri zorluyor, Emre ve Kerem beklere basıyor, orta sahada Cicaldau ve Morutan onlara destek olurken, Berkan sahada basmadık yer bırakmıyordu. "Bu sıcağa kar mı dayanır" derler ya, Trabzonsporluların hata yapacağı belliydi ve o hatayı da Edgar yaptı, Emre kaptığı topla açılış golünü atıverdi.


Galatasaray golü attı ama durmaya da niyeti yoktu. İkinci gol için Uğurcan'ın kalesine geldi, Morutan ve Cicaldau'nun vuruşlarında genç kaleci başarılıydı, hatta 32. dakikada Muslera'dan başlayan atakta Emre'nin pasıyla ceza sahasına giren Kerem'i de durdurdu ama seken topta Halil'in pasında Emre Kılınç'ın plasesinde yapacak bir şeyi yoktu...

Galatasaray savunmadan oyun kurmaya çalışırken, hem Muslera olsun hem önündeki stoperler olsun bir çok maçta hata yapıp, topu kalelerinden çıkarmak zorunda kaldılar ama Fatih Terim'in ısrarla bu anlayışı yerleştirmek istemesinin nedeni hem topu rakibe verip, tekrar kapmaya çalışmamak, hem de savunma oyuncularının atacağı uzun toplarla rakibi hazırlıksız yakalayıp golü bulmak. Trabzon'da atılan ikinci gol, bu çalışmaların ürünü.

Galatasaray adına Kerem oldukça fark yaratan bir oyuncu. Gençliği ve hızı sayesinde iki golde de kritik oyuncu oldu, ilk gol öncesi kaptırdığı topta Abdülkadir'e pres yapıp topu kaptı, ikinci golde de ceza sahasına yaptığı koşu ile Uğurcan'ı bozdu. Lakin, genç oyuncunun gençliğinin getirdiği tecrübesizliği de saha içinde görüyoruz, ilk top kontrolleri sıkıntılı, hatalı paslar yapabiliyor ve saha içinde yerini kaybedip, rakip kovalamıyor. Trabzonspor'un attığı ikinci golde Hamsik'in peşinden koşsa, Slovak oyuncu o kadar rahat hareket edemeyecekti ceza sahası içinde...

Deplasmanda 2-0 öne geçen Galatasaray için akıllarda bir soru vardı: Acaba maç geçen seneki Trabzon deplasmanı gibi rahata mı dönecek yoksa Kasımpaşa maçı tekrarlanacak mı?

Aranan cevap devrenin bitimine 4 dakika kala Cornelius'un golü ile cevabını buluverdi: Milli aradan önceki Kasımpaşa maçı tekrar ediyordu...

"Devreye iki farklı önde girmek başka, 2-1 önde girmek başka senaryo gerektirir" diyordu ya Fatih Terim, o da attıkları golün etkisiyle "gaza gelen" Trabzonspor'luları durdurmak için Morutan'ın yerine Aytaç, sakatlanan Emre'nin yerine Babel ile başladı ikinci 45 dakikaya... Babel'in tecrübesinden faydalanıp biraz daha oyunu elde tutmak, Aytaç ile de Wakaeme'nin ataklarında Yedlin'e destek olmaktı...

Ama olmadı, ilk golde yerini kaybeden Luyindama, ikinci golde de Cornelius'tan hava topu alamadı, o top Hamsik'e gitti ve üç savunmacıyı "pazara gönderen" tecrübeli oyuncu Wakaeme'ye al da at pası verdi, Trabzonspor da beraberlik golünü yakaladı...


Beraberlik sonrası iki takım da skoru bozmaya çalıştı, Galatasaray'da Muslera eski günlerine döndüğü sinayalleri verirken, Trabzonspor adına ise göz yaşları içinde sahayı terk eden Abdülkadir Ömür'ün yerine Yusuf Sarı Halil'in şutunu çizgiden çıkararak takımı adına 1 puanı kurtaran oyuncu oluyordu...

İki farklı öne geçip bir puana razı olmak, hele ki aynı olay iki hafta arka arkaya gerçekleşiyorsa her Galatasaraylının canını yakıyordur ama Trabzonspor gibi şampiyonluğa kafayı takmış bir takımın evinde alınan 1 puan oldukça değerlidir. Yine aynı şekilde ligin başından beri iç sahada (Ali Sami Yen) oynamamış bir takımın topladığı puanlar oldukça değerli. Bir de unutulmamalı ki bu takım yeni oluşturulmuş ve yaş olarak belki de ligin en genç oyuncularından kurulu... Bu çocuklara inanırsak, bu çocuklar çok büyük işlere imza atacaklar...

Pandemi sebebiyle iki yıla yakın zamandır maçlar seyircisiz oynanıyor ve izlediğimiz maçlardan hiç mi tad almıyoruz. Bu sene aşılamanın başlamasıyla birlikte stadyumlara yarı yarıya taraftar alınıp, eski günlere dönüş yolunda önemli adımlar atıldı ama Trabzonspor taraftarının Abdülkadir gibi genç ve yetenekli bir oyuncuya yaptıkları sonrası, insan ister istemez soruyor: "Acaba maçlar seyircisiz oynanmaya devam mı etseydi?"
Gözyaşları içinde kulübede duran Abdülkadir'e ilk teselliye giden, Gençlerbirliği kalecisi Übey Adıyaman ile Rizespor kalecisi Gökhan Akkan'a yedikleri gollerden sonra sahip çıkan Taylan Antalyalı... Altınordu Futbol Kulübünün bir sloganı var ya "İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu" diye, Taylan da iyi futbolcu ama hepsinden öte iyi bir insan...



Stat: Medical Park 

Hakemler: Ali Palabıyık, Mustafa Emre Eyisoy, Ceyhun Sesigüzel 

Trabzonspor: Uğurcan Çakır, Peres, Edgar, Hugo, İsmail Köybaşı (Dk. 37 Trondsen- Dk. 53 Denswil), Berat Özdemir, Hamsik, Abdülkadir Ömür (Dk. 37 Yusuf Sarı), Bakasetas (Dk. 82 Siopis), Nwakaeme, Cornelius (Dk. 82 Koita) 

Galatasaray: Muslera, Yedlin, Luyindama, Nelsson, Van Aanholt, Berkan Kutlu, Cicaldau (Dk. 83 Taylan Antalyalı), Emre Kılıç (Dk. 46 Aytaç Kara), Morutan (Dk. 46 Babel), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 74 Mostafa Mohamed), Halil İbrahim Dervişoğlu (Dk. 82 Oğulcan Çağlayan) 

Goller: Dk. 20 ve 33 Emre Kılınç (Galatasaray) Dk. 41 Cornelius, Dk. 62 Nwakaeme (Trabzonspor)

Sarı kartlar: Dk. 5 Berkan Kutlu (Galatasaray) Dk. 36 Berat Özdemir, Dk. 63 Edgar (Trabzonspor)

1 Eylül 2021 Çarşamba

Kasımpaşa:2-2:Galatasaray

 


Siyahla beyaz gibi birbirinden tamamen ayrı iki devrenin oynandığı bir gece yaşandı Kasımpaşa Stadında...

İlk devre sanki Randers maçının üçüncü yarısı oynanırmış gibi, perşembeden kalma Galatasaray rakibinin üzerine gitti ve yeni transferi Morutan'ın "attırdığı" iki golle öne geçip, bir o kadarını da kaçırırken, devre biterken yediği golün etkisinde kaldı ve ikinci 45 dakikada bir gol daha görüp kalesinde bu sezon ilk defa puan kaybı yaşamış oldu.

Maçın skoru ve oyun herkesin malumu da pazar gecesinden akılda kalan Morutan'ın performansı oldu. Takıma katılalı daha 2-3 gün geçmesine ve bir çok kişinin Rumen topçuyu kadroda beklememesine rağmen, Fatih Terim çiçeği burnunda oyuncusunu sahaya sürdü ve özellikle ilk yarıda beklenilenden de fazla katkı aldı. Cicaldau'nun gölünde kale sahası içinde yaptığı hareketler ve iğne deliğinden asisti Galatasaray taraftarını mest ederken, Kerem'in golünde de Diagne ile yapmış olduğu ver-kaçta Diagne'nin topu rakibe atmasına aldırış etmeden yaptığı pres ile topu kapıp, kaleye attığı şut alkışı hak ediyordu. Sürekli belirttiğim bir durum var, ilk maçlar asla ölçü olmaz ama Morutan ayağının tozu ile çıktığı bu karşılaşmada gelecxek adına olumlu sinyaller verdi.

Taylan'la devam edelim. St.Johnstone maçından beri takımın vazgeçilmezi olan genç oyuncuyu Kasımpaşa maçında Fatih Terim dinlendirmek isterken, Cicaldau'nun mide problemi sonrası apar topar tekrar sahaya sürüverdi. Taylan da her zamanki oyununu oynarken, kaptırdığı bir top sonrası beraberlik golünü kalesinde görmesine vesile olunca, "skorsever" taraftarın eleştiri oklarının hedefi oldu. Futbol bu kadar nankör işte. Daha 1 ay önce milli takımda Taylan'a görev verilmedi diye Şenol Güneş'e demediğini bırakmayanlar, şimdi Taylan'a "Erzurumspor'a geri dön" diye serzenişte bulunuyorlar. Sosyal medyanın güçlenmesi maalesef taraftarlık duygularını bitirirken, vefa kelimesi sadece bir semt adı olarak kalıyor...


Stat: Recep Tayyip Erdoğan 

Hakemler: Fırat Aydınus, Aleks Taşcıoğlu, Erdem Bayık

Kasımpaşa: Ertuğrul Taşkıran, Hadergjonaj, Bruma, Tarkan Serbest, Evren Eren Elmalı, Sadiku, Travnik, Yusuf Erdoğan (Dk. 82 Ahmet Emin Engin), Hajradinovic (Dk. 90 2 Doğucan Haspolat), Varga (Dk. 46 Umut Bozok), Jörgensen (Dk. 82 Eysseric) 

Galatasaray: Muslera, Boey, Luyindama, Nelsson, Van Aanholt (Dk. 74 Ömer Bayram), Berkan Kutlu, Cicaldau (Dk. 46 Taylan Antalyalı), Barış Alper Yılmaz (Dk. 65 Babel), Morutan (Dk. 72 Feghouli), Kerem Aktürkoğlu, Diagne (Dk. 46 Mustafa Muhammed)

Goller: Dk. 32 Cicaldau, Dk. 38 Kerem Aktürkoğlu (Galatasaray), Dk. 45 2 Jörgensen, Dk. 66 Umut Bozok (Kasımpaşa) 

Sarı kartlar: Dk. 71 Sadiku, Dk. 90 2 Eysseric (Kasımpaşa)

Blog Widget by LinkWithin