24 Şubat 2008 Pazar

Amatörde Bi' Hafta Sonu


  • 1.Amatör maçlarının bitiminde başlaması gerelen 2.amatör lig, kar yağışı engeline takıldı ve bir hafta gecikmeyle bu Cumartesi-Pazar günlerinde oynandı. Hava şartları maçlar için oldukça müsaitti, gökte güneş aydınaltıyordu etrafı ve hafifçe de rüzgar "kendine getiriyordu" topçuları.
  • 2.Amatör'ün futbol kalitesinin düşük olmasına rağmen, güzel yanlarından biri oldukça fazla seyirciyi çekmesidir. köylerinin maçı olduğu saatte, futbol sevdalıları doldurmuştı tribünleri, Bu kadar kalabalığı 1. Amatör ya da Süper Amatörde görmemiştim. Ayrıca, 1 günde 3-4 maç arka arkaya izlemek zevki de hiç bir şeye değişilmezdi. Bir de "ruh" la oynanan maçların kıran kırana pozisyonları var ki, Tanrıya bunları bize izlettiği ve ilerde de izlettirmesi için "amin" demeden edemiyoruz.
  • Daha önceki Amatör maç yazılarında sık sık vurguladığım üzere, Çatalca sahasında bir "skor tabelası" mecbur. Maça 1 dakika geç gelsen, skor hakkında herhangi bir fikrin olmadan izliyorsun ve başlıyorsun dedektiflik yapmaya: etrafındakine sorsan, o da bazen bilemiyor, topçuların "hal ve tavırlarından" kimin önde olduğunu anlamaya çalışıyorsun, hocaya bakıyorsun vs vs... Atatürk Olimpiyat Stadına "bi' ton " çıkış kapısı yapıp, tek bir karayolu yapan müttahit mi yaptı acaba bu stadı; herşeyi baştan aşağı yenilendi, tartan pist, suni çim yapıldı ama skor tabelası yok... 1 Amatör maçları oynandı, kimse mi eksikliğini hissetmedi, yoksa "tepksizi" tolum olmanın bir başka örneği mi, hala tabela yok 2. Amatör maçlarında...
  • Cumartesinin ilk maçı İzzetin-Fenerköy arasında idi. Fenerköy, Fenerbahçe'den esinlenmiş renkleri sarı-lacivert idi, yukarda belirttiğimiz skor tabelası eksikliğinden dolayı maçın skoru hakkında herhangi bir fikrim yok ama bir o taraf attı, bir de o taraf... Lakin, iki takım da çok "amatördü", beceriksizdi ve yeteneksizdi...
  • İkinci maçtan sonra Kestanelik-Yeşilbayır maçı vardı ki, kalite olarak bu seviyenin çok üstünde bir maç oldu. Sezonun ilk maçı olması nedeniyle oyuncular yeni yeni alışmaya başlıyordu birbirlerine, sahaya, hakemlere, seyirciye... İlk devresi ortada geçen maçta Kestanelik ikinci yarı işi daha ciddiye alarak 1-0 öne geçti. Genç oyuncular ve tecrübeli kaleciden "sağlam" bir kadro yapan Kestanelik bir çok pozisyon harcadıktan sonra, yeni transferi Rıdvan ile 2-0 yaptı skoru. Maçın sonlarına doğru Yeşilbayır, 1 gol atsa da, 3 puan sarı-yeşillilere gitti.
  • Günün son maçı Dağyenice-Akören arasında yapıldı. Maç öncesi favori Akören idi ki bu giyidkleri formalarından ve maç öncesi hazırlanmalarından belliydi. Morlu Akören takımı, Lescon markasından oldukça şık dizaynlı formalar satın almış, bir düzen içinde ısınıp, sahaya çıkarken, kırmızı beyazlı Dağyenice ise en son oynadıkalrı maçtan sonra formaları atmışlar çuvala, bu maç için de çuvaldan çıkarmışlar gibi, buruşuk soluk renkli formalarla yer almıştı"her daim yeşil" olan suni çimde. Maç içinde de bir taraf, taktik "variyasyon"lar denerken, diğer takım "bam güm" peşindeydi. Kimin taktiksel oynadığını söylememe gerek yok herhalde. Bu kadar kalite farkına rağmen maçın ilk yarısı 1-0 Akören üstünlüğü ile bitti, farkı kurtaran da Dağyenice kalecisiydi, ki kendisi maça çıkarken tribünden "Aha, dedem de oynuyor" şeklinde yaşı ile ilgili yorum yapılmıştı. Maç sonucu hakkında bilgiyi de istfit.org sitesinden alacağız, ayrılmak zorunda kaldık statdan ikinci devre...
  • Pazar gününün ilk maçı Gökçeali-Esenyurt arasında idi ama yetişemedik izlemeye, stada vardığımızda Kabakça ile Öznakkaş oynuyordu. Yeşil-sarılı Kabakça rakibine göre daha derli toplu bir takım olduğu belliydi ama forvet hattında oynayan golcüleri "neler kaçırdı neler". Öznakkaş takımında ise kaleci ve 10 numaraları dışında topu bilen yoktu, bir de iki "şişman" topçularını unutmamak lazım. Amatör maçlar, öyle amatör görüntülere sahne oluyor ki iki-üç örnek hemen yazayım burada: Oyun değişikliği yapılacak, oyuncu daha orta sahada formasını çıkarıp "göbeğini" göstere göstere kenara geliyor, daha sonra hakem sarı kart gösterdiğinde, şaşırıyor; hakemin penaltı vermesine itiraz eden kaleci, kaleyi boş bırakıyor, penaltıyı atan oyuncu da boş kaleye topu yuvarlıyor ve gol; sakatlık tedavisi için dışarda olan oyuncu, iyilşip, hakemin "gir" demesini bekliyor, hakem izin vermeden, yanındaki mücadeleye hemen dalıyor ve kartı yiyor. Sonra da itiraz... Hakemlere acımamak elde değil... Unutmadan, seyirci de bağırıyor tabi : "Hocaaa, sen biliyor musn bir kulüp nasıl dönüyor, düdkle değil, parayla, paraylaaaaa."
  • Son maç ise Gümüşpınar-B.Çavuşlu arasındaydı... Daha başta B.Çavuşlu 2 gol buldu ama 10. dakika olmadan son adamın elle topa müdahale etmesi sonrası 10 kişi kalıverdi. Eksik kalmanın paniği sonrası kalelerinde golü gördüler ama daha sonra toparlanarak devre bitmeden skoru 3-1 e getirdiler. İkinci devre ise "bir orda bir burda" bal yapmayan arı misali zaman geçsin, eve gidelim şeklinde oynandı ve B.Çavuşlu 3 puanı hanesine yazdırdı...

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin