15 Aralık 2024 Pazar

Malmö:2-2:Galatasaray


Olmuyor, ne yapsam olmuyor, bu kaçıncı, ayrılık akşamı

Duvarda, asılı resminle bir benden, bir sen geçiyor

Kaç mevsim? Kaç mektup yaktım da bilmedin.

Hasretinden ölmedim, geçecek, bütün bunlar geçecek

İnanma yalan hepsi sevgilim...


Moralim bozukken sıkça dinlediğim şarkıdır Manuş Baba'nın Dönersen Islık Çal şarkısı... "Olmuyor, ne yapsam olmuyor" diye umutsuzca başlayıp, "geçecek, bütün bunlar geçecek" diye seni yerden alıp, tekrar savaşman için ayağa kaldırır...

Evet, eksi derecelerde soğuk bir İsveç gecesinde sakatların bolca olduğu bir kadro yapısıyla Malmö'de Galatasaray elinde geleni yaptı üç puan için ama "olmadı, ne yapsa olmadı" uzatmalarda yediği golle bir puana razı olurken, tribünlerde kendilerine ayrılan yeri de aşıp, rakip taraftan da bilet alarak Cim Bom'a destek olan taraftar da "geçecek, bütün bunlar geçecek" diyerek alkışlarla oyuncuları soyunma odasına yolladı.


Bir aya yakın süre resmi maç oynamasa da Malmö "saha" ve "mevsim koşulları" avantajını daha ilk dakikalarda kullanarak Galatasaray kalesine geldi. Tehlikeli, hatta gol ile burun buruna geldikleri anlar da oldu da "futbol şansı" Galatasaray'ın yanındaydı ama Trabzonspor'un eski beki Larsen'in ortasında Botheim, Metehan'a bir vucut çalımı attı, bizim stoper pazara giderken, İsveçli topçu gol sevinci için kale arkasındaki tribünlere koşuyordu. İlk gol kadar olmasa da uzatmalarda rakibin kaydettiği beraberlik sayısında da genç Metehan hatalıydı lakin Galatasaray akademisinden yetişen bu çocuğu kazanacaksak, böyle maçlarda kaybedilen puanlar genç topçuların kazanacağı tecrübelere feda olsun diyebilmeliyiz... Efe Akman'ın Sivas maçından sonra bu Avrupa Kupası maçında sahaya sürülmesi de bu bakımdan değerliydi... Lakin, tek taraflı fedakarlık olmaması gerekir bu durum. Bu genç oyuncular da kendilerine sözleşme teklif edildiği vakit, kendileri için yapılan "fedakarlığı" hatırlamalılar...


Sivas deplasmanında kırmızı kart ve peşi sıra yenilen golden nasıl dönmeyi bildiyse Okan Buruk'un takımı, İsveç'te de kalesinde gördüğü gol sonrası "savunma bakanı" Sanchez'in sakatlanıp oyun dışı kalması sonrası ikinci sarsıntıyı yaşadı. Kerem "Dayı" oyuna girip, Metehan-Apo-Berkan üçlüsü savunmayı kontrol ederken, Jelert ve Yunus kanatlarda ileri geri mekik dokumaktaydı. Girizgahta yer alan şarkı sözlerindeki gibi "olmuyor, bir türlü olmuyor" hissi yüklenirken beyinlere, bu toprakların çocuğu Jelert, Kerem Demirbay'ın ortasında "klas" bir golcü vuruşu ile eşitliği sağlıyordu... Ertesi gün Danimarka spor medyasının konuşacağı isim belliydi: Elias Jelert...

 Oyunu "durdurmak" için değil de oynatmak için sahada olan İngiliz hakem Brooks, devre boyunca mükemmel bir yönetim sergilerken, devre sonunda attığı golle "fena gazlanan" Jelert'in rakip ceza sahasına girdiği bir anda son düdüğü çalması tuhaftı... Atak vardı ve atağın bitmesini beklemek esastır...


İkinci yarıya daha arzulu ve saha ve zemin şartlarına alışmış başladı deplasman ekibi ve de bu ligin yıldızı Yunus'un Mertens'le "duvar pası" yapıp, ceza sahasına girer girmez şutunda 17 yaşındaki çömez kalecinin de hatasıyla öne geçen golü buluverdi. "2-1 tehlikeli skordur" derler ya, bunun bilincinde Galatasaray üçüncü golü de aradı, ev sahibi savunmaya kapandı, uzaktan Kerem2le denedi kaleci iyi yer tuttu, Batshuayi iki defa fileleri sarstı, ama ofsayttı... Gol gelmeyince, dakikalar da nihayete yaklaşınca, Malmö hocası elindeki silahları eşitlik sayısı içın sahaya sürdü. Okan Hoca ise arkasındaki kulübeye bakınca Ziyech'i, Nelsson'u, Efe Akman'ı gördü. 

Kıyamet de orada koptu, Jelert çıkar mıydı? Sakatlanıp, çıkmak isteyen her topçu çıkar, bu kadar basit... Eşitlik golünü de o kanattan başlayan atak sonrası kalede görünce, öfke kat be kat arttı...

Son haftalarda Dayı hedef tahtasındaydı, Jelert'e asist yaparak bu gece için yırttı ama Metehan başta olmak üzere Ziyech ve onları sahaya süren Okan Buruk "hesabın kesildiği" kişilerdi... Acımasız olmam, formayı giyen her topçuya saygı duyarım, onlarla haftayı geçiren teknik adamların kararlarına da karışmam lakin Belhanda tecrübesi sonrası Ziyech'te "sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" sözünde bahsettiği gibi çok ama çok dikkatli olmalıydık. Olmadık, "şan şöhretine" kandık, şimdi de göndermenin yolları aranıyor. Zaha'nın devre arası dönme ihtimali korku salarken kalplere, Okan hocaya da hak vermemek elde değil: Elinde Ziyech varsa, sahaya sürmesen olmaz... Bir de bir ihtimal kontratında maç oynama maddesi varsa...

Üç puanı cebe koyup, Trabzonspor maçını düşünmeye hazırlanan Galatasaray'a soğuk duş 90+2de Pena'dan geldi. Peru'lu oyuncu plase vurdu, Muslera parmak uçlarıyla dokundu ama bu topun filelere girmesine yetmedi... 2-2 maçın skoruydu...



Skorboardda ne yazarsa yazsın, kim ne söylerse söylesin "duvarda, asılı resminle bir benden, bir sen geçiyor" ey şanlı Galatasaray ve ne diyoruz en yüksek sesimizle: "geçecek, bütün bunlar geçecek"


Stat: Yeni Malmö.

Hakemler: John Brooks, Simon Bennett, Daniel Robathan (İngiltere).

Malmö: Persson, Larsen, Rösler, Zatterström, Busanello, Christiansen (Dk. 74 Thelin), Johnsen, Rosengren (Dk. 74 Pena), Bolin (Dk. 65 Taha Ali), Rieks (Dk. 82 Berg), Botheim.

Galatasaray: Muslera, Metehan Baltacı, Sanchez (Dk. 32 Kerem Demirbay), Abdülkerim Bardakcı, Berkan Kutlu, Torreira, Sara (Dk. 87 Efe Akman), Jelert (Dk. 87 Ziyech), Mertens (Dk. 73 Nelsson), Yunus Akgün, Batshuayi.

Goller: Dk. 24 Botheim, Dk. 90+2 Pena (Malmö), Dk. 43 Jelert, Dk. 56 Yunus Akgün (Galatasaray).

Sarı kartlar: Dk. 32 Bolin, Dk. 39 Rieks (Malmö), Dk. 52 Torreira, Dk. 90+4 Metehan Baltacı (Galatasaray).

12 Aralık 2024 Perşembe

Sivasspor:2-3:Galatasaray


 "Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadığı sürece, harp bir cinayettir." der Mustafa Kemal Atatürk...

"Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder." diye de belirtir savaşın ne kadar kötü olduğunu Nazım Hikmet...

"Savaşın sonunu sadece ölüler görür" diye de Platon harbin acımasızlığını vurgular...

Evet, genel manada savaş insanoğlu için en tehlikeli eylemken, bir de onun spora girmesi hiç de istemeyeceğimiz bir durumdu...

Ama, maalesef hafta içi sezon boyunca Galatasaray maçlarında yapılan hakem "hataları!" sonrası Dursun Özbek bir televizyon kanalına çıkıp, TFF ve Federasyon Başkanını istifaya davet edince, Federasyon başkanının da bir kaç gün sonra TRT'ye çıkıp Galatasaray başkanını alenen tehdit etmesi sonrası Galatasaray ile TFF arasındaki "savaş" başlamış oluverdi...

Saflarda kimler vardı? Galatasaray tarafında yönetim ve muhalifler birleşmiş, zaten taraftar her zaman orada ve teknik yönetim ile topçular vardı. Bir de az sayıda medya elemanı bulunuyordu...


Öte taraf çok kalabalıktı, Federasyona bağlı kurumlar (kendilerini atayan başkanlarına sırt çevirmeleri beklenemezdi), Kulüpler Birliği üyeleri ( Tehdit edilen bir kulüp başkanına arka çıkmamaları başka nasıl açıklanır), yayıncı kuruluş (pozisyonları tekrar göstermemesi son maçlarda fena soru işareti doğuruyor) ve sosyal ile ana akım medya elemanları...


Bu şartlar altında ilk cephe Sivas'ta açıldı. TFF İkinci Başkanının evi olan Sivas'ta... Sahada adaleti sağlamak üzere "sözüm ona" görevlendirilen Turgut Doman, 15. dakika Metehan'ı oyundan atarken, pozisyon öncesi Manaj'ın topu elle kontrolünü "gör(e)memişti!

Eksik kalan Galatasaray bir de gol görünce kalesinde, "liderin" kaybetmesini bekleyenlerin iştahı kabarmış ama "usta kaptanlar fırtınalı havada belli olur" sözünde olduğu gibi Okan Buruk korkmadan "cesurlar bir gün, korkaklar her gün ölür" deyip  takımına bildiği cesur oyunu oynatıp, önce beraberliği, sonrasında da Osimhen'in örümcek ağlarını temzileyen penaltı vuruşu ile öne geçen golü attırmıştı...


Soğuk havada, bir eksik elemanla Galatasaray zafere gidedursun, ilk devre biterken hakemin gözü önünde Charisis Mertens'in ayaklarını yerden kesiyor, Turgut Doman topu gösterip, "oyna devam" diyordu. Devamında da Manaj'ın şutunda "futbolun ilahları" Muslera'nın yanında yer alıyor, topu direğe nişanlıyordu...

Manaj'ın Sallai ve Sanchez'e peşi sıra faullerine seyirci kalınıyor, Koita'nın dirseğine faul düdüğü dahi çalınmıyorken, Barış Alper takımını rahatlatan golü atıveriyordu... Mertens pozisyon gereği rakibinin krampona basınca "jet hızıyla" sarı kart gösteren hakem, Balde'nin tokadını, Koita'nın dirseklerini nedense görmezden geliyordu...


Dedik ya, savaş ilan edilmişti, herkesin görevi vardı... 

Galatasaray maçı kazanıyordu ve son düdük çalınmadan Turgut Doman ve Manaj son darbeyi vuruyordu rakibe.

Arnavut oyuncu acımasızca Barış Alper'in ayağına basıyor, Turgut Doman VAR'dan seyretmesine rağmen kırmızı kart göstermiyordu...

Cicero'nun dediği gibi " savaşta yasalar susar"dı... Futbol oyun kuralları unutulmuştu...

Saflar çok açıkça belliydi artık...

Galatasaray, Sivas cephesini kazanmıştı...

Ve hedefte Federasyon başkanının memleketinin takımı olan Trabzonspor vardı...

Victor Hugo'nun dediği gibi "Beklenen gün gelecekse, çekilen çile kutsaldır"

Mayıs ayında da iyiler mutlaka ama mutlaka kazanacak...




Stat: BG Grup 4 Eylül

Hakemler: Turgut Doman, Ceyhun Sesigüzel, Furkan Ürün

Net Global Sivasspor: Nikolic (Dk. 46 Ali Şaşal Vural), Murat Paluli, Sonko, Radakovic (Dk.73 Bekir Turaç Böke), Emirhan Başyiğit (Dk. 58 Pritchard), Uğur Çiftçi, Koita, Charisis (Dk. 64 Özkan Yiğiter), Poungouras, Rodrigues (Dk. 73 Balde), Manaj

Galatasaray: Muslera, Barış Alper Yılmaz, Metehan Baltacı, Davinson Sanchez, Berkan Kutlu, Torreira (Dk. 90 Efe Akman), Sara (Dk. 90 Kerem Demirbay), Mertens (Dk. 64 Jelert), Sallai, Yunus Akgün (Dk. 74 Nelson), Osimhen (Dk. 74 Batshuayi)

Goller: Dk. 25 Rodrigues, Dk. 90+1 Bekir Turaç Böke (Net Global Sivasspor), Dk. 36 Yunus Akgün, Dk. 45+9 Osimhen (Penaltıdan), Dk. 53 Barış Alper Yılmaz (Galatasaray)

Kırmızı kart: Dk.16 Metehan Baltacı (Galatasaray)

Sarı kartlar: Dk.1 Sonko, Dk. 31 Koita, 45+8 Nikolic, Dk. 77 Balde, Dk. 90+6 Manaj, Dk. 90+7 Ali Şaşal Vural (Net Global Sivasspor) Dk. 60 Mertens, Dk. 77 Sallai, Dk. 90+3 Batshuayi, Dk. 90+7 Kerem Demirbay (Galatasaray)

4 Aralık 2024 Çarşamba

Galatasaray:2-2:Eyüpspor

 


Üç İstanbullu aynı gün yurt dışında Avrupa Kupası maçı oynadıkları halde, diğer ikisi pazartesi gecesi oynarken Galatasaray'ın itirazına rağmen maçının pazar gününe konulması...

Hem de yayıncı kuruluşun dahli yokken, "yayıncı böyle istedi" diyerek "bahane!?" sunulması...

Okan Buruk'un Kasımpaşa maçı bitiminde "Sen burada bir daha maç yönetemezsin" söylemine karşı "Bak bakalım yönetemiyor mu?" diyen Federasyon başkanın Trabzonspor-Fenerbahçe maçında felaket bir yönetim sergileyen Oğuzhan Çakır'ı bu maça görevlendirmesi...

Gördükleri ile değil de "hissettikleri" ile VAR odasında karar veren, sahadaki hakeme "sufle" verdiği için UEFA'dan ceza alan Erkan Engin'in VAR hakemi olarak atanması...

Bir hafta boyunca sosyal medya trolleri tarafından Eyüpspor başkanı ve Arda Turan'ın Galatasaraylılığı konuşularak, maçın "satılacağının" ima edilmesi...

Fenerbahçe hocası Mourinho'nun geçen hafta kendi maçı biter bitmez basın mensuplarına Eyüpsporlu oyuncuların bilerek sarı kart cezalısı olduklarını ima etmesi...

Sanki ligin son maçıydı, sanki final maçıydı Galatasaray-Eyüpspor maçı...

Galatasaray'ın puan kaybetmesi için "bütün tuşlara" basılmıştı...


"Futbol ateşli silahla olmadan yapılan bir savaştır" demiş ya George Orwell, aralık ayının ilk günü Ali Sami Yen'de sanki bir futbol maçı değil de bir muharebe olacaktı...

Çiçekler ve alkışlarla karşılandı karşı tarafın "komutanı" Arda Turan yuvasına eflatun sarı formalıların başında geldiği o pazar günü...


Dubois, Caner, Sinan Gümüş, Emre Akbaba gibi eski Galatasaraylılar da vardı onun takımında...

Bir de yine bir zamanlar Fenerbahçe forması ile çömez olarak çıkıp "harikalar" yaratan Berke koruyacaktı rakip takımın kalesini...

İcardi-Osimhen ikili forveti ile Tottenham'a cehennemi yaşattıktan sonra 3lü savunma çift forvete "kafayı takmıştı" Okan Buruk da Arjantinli'nin ince bilekleri Bats'te yoktu, hucüm zayıf kalırken, savunmada da Yunus hala ileri geri oynamaya alışamadı, Barış-Sallai birbirini engelliyordu...

Yine de Galatasaray taraftarının desteği ile baskılı başladı, Osimhen ile de gol attı ama ofsayttı da Yunus'un boşalttığı kanattan "kontra" geldi deplasman takımı Halil'le, ortasında Emre Akbaba boş kaleye yuvarladı. Kaçırsa "maç satmakla" suçlanacak, attı, aferin diyen çıkmadı sosyal medya trollerinden...


Yenik duruma düşen Galatasaray, Barış'la, Mertens'le, Osi'nin direkten dönen topu derken eşitlik için rakip kaleyi abluka altına aldı da 21. dakikada Claro'nun Osimhen'e müdahalesi penaltıyken Oguzhan Çakır devam dedi, Barış düşürüldü yine düdük çalmadı, pozisyon devam etti, Sanchez Thiam mücadelesinde Kolonbiyalı düşerken rakibine "çifte" atar gibi krampon salladı da Oğuzhan Çakır uzaktan sadece düşürmeye sarı kart çıkardı...


Oğuzhan Çakır'ın "çekimserliğini" Trabzonspor-Fenerbahçe maçında bariz penaltıları VAR'a bıraktığını gördüğümüzde anlamıştık, Kasımpaşa maçında da Galatasaray aleyhine verdiği penaltıda VAR desteği almıştı, burada da "suçlanacaksa VAR suçlansın" diyerek çekimser kaldı ama ekran başında Erkan Engin vardı, o da "topu hakeme" iade ediverdi, "ben yokum" dedi, "etliye sütlüye karışmam" havasındaydı...

Bastırıyordu Galatasaray, bazen top istemiyor filelerle buluşmayı, bazen Berke çıkarıyor, bazen de Osimhen'in kafası çizgiden çıkarılıyor, Sanchez iki adımdan auta atıyordu. Gol gelecekti de, ne zaman?

Devre biterken yine maç içinde sıkça şahit olduğumuz Eyüpspor ceza sahası içindeki karambollerin birinde meşin yuvarlak Barış'ın önüne düştü, o vurdu eşitlik sağlandı...

Gol sonrası kaleci sakatlandı, 2 dakika tedavi gördü ama hakem 30 saniye uzattı maçı...

Her şeyi geçtim, sadece bu "korkaklık" bile Oğuzhan Çakır'ın neden iyi hakem olamayacağını gösteriyordu... Okan Buruk maçın sonlarına doğru "Sen ancak 1. ligde maç yönetirsin" derken yanılıyordu, amatörde bile zor maç yönetir bu kafayla bu genç çocuk...

Apo'nun şanssız sakatlığı "her şerde vardır bir hayır" sözünü hatırlatırcasına Berkan'ın oyuna girmesiyle Galatasaray dörtlü savunmaya geçti ve Eyüpspor atakları son buluverdi. Sağ bek sıkıntı, sol bek sakat derken Okan Buruk ve ekibi savunmayı değiştirmeye çalışıyor ama iki yıl nasıl şampiyon olunduysa, bu sene de Yunus'tan olsun, Berkan'da olsun, Barış'tan olsun "bek" devşirerek dörtlü savunma olmazsa olmazı olmalı Galatasaray'ın...


Golle de ikinci yarıya başladı ev sahibi takım... Sara'nın ortasında Osimhen'den seken topa Sallai Podolski misali sert ve düzgün vurdu, Berke sadece seyretti. Durmadı Galatasaray, Osimhen'in Barış'a "al da at" maçın ipini çek diye verdiği topu Barış kaleciye nişanladı. 15 dakika sonra Mertens'in ortasında bomboş kafayı Sallai yine kaleciye nişanladı. 

Galatasaray'ın oyunu rakip kaleye yığıp, Eyüpspor'un hiçbir şekilde çıkamadığını gören Arda Turan oyuna Saiz'ı aldı, forveti çiftledi, bir de Ampem girince daha da görünür oldular rakip tarafta ve genç Metehan'ın daldığı bir anda Taşkın'ın savunma arkasına topunda Ampem eşitliği sağlayıverdi...

20 dakika süre kalmıştı Galatasaray'a tekrar öne geçmek için, Osi, Barış, Torreira, Metehan ile pozisyonlar da buldu ama o top bir türlü çizgiyi geçmiyordu. Ve son 5 dakika kala Osimhen'in şapkadan tavşan çıkarırcasına topuk pasıyla Kerem Demirbay kaleciyle karşı karşıya kaldı, plasesi berkeden döndü, seken top Jellert kontrol etti, vuruşunu yine Berke omuzuyla çıkardı... Dayı atsa "gemisini kurtaran kaptan" olacak, Danimarkalı atsa "siftah" yapacak ama Berken maçın adamı oluyordu...

Hakemler kötüydü, top girmek istemedi, Galatasaraylılar beceriksizdi, Eyüpsporlular "onur savaşı" verdi ve maç kamuoyunun istediği gibi Galatasaray'ın puan kaybıyla sona erdi...

Lakin bu mücadele gösterdi ki topuyla tüfeğiyle gelseler de bu sene Galatasaray yine Mayıslar Bizimdir diyerek şampiyonluk kutlayacak...



Stat: RAMS Park

Hakemler: Oğuzhan Çakır, Serkan Olguncan, Murat Ergin Gözütok

Galatasaray: Muslera, Metehan Baltacı, Sanchez, Abdülkerim Bardakcı (Dk. 39 Berkan Kutlu), Barış Alper Yılmaz (Dk. 85 Jelert), Torreira, Sara (Dk. 85 Kerem Demirbay), Sallai, Yunus Akgün (Dk. 73 Batshuayi), Mertens (Dk. 85 Ziyech), Osimhen

Eyüpspor: Berke Özer, Dubois (Dk. 55 Saiz), Dorukhan Toköz, Claro, Caner Erkin, Taşkın İlter (Dk. 90+4 Sinan Gümüş), Halil Akbunar (Dk. 90+5 Hüseyin Maldar), Emre Akbaba, Tayfur Bingöl, Bruno (Dk. 64 Ampem), Thiam

Goller: Dk. 13 Emre Akbaba, Dk. 71 Ampem (Eyüpspor), Dk. 45+5 Barış Alper Yılmaz, Dk. 47 Sallai (Galatasaray)

Sarı kartlar: Dk. 22 Sanchez, Dk. 45+1 Osimhen, Dk. 50 Sallai (Galatasaray), Dk. 35 Claro, Dk. 45+4 Thiam, Dk. 84 Ampem, Dk. 90+2 Berke Özer (Eyüpspor)

30 Kasım 2024 Cumartesi

Az Alkmaar:1-1:Galatasaray


Maça geride başlamak tabiri vardır ya, sanki dün gece Galatasaray'ın daha ilk dakikada yediği gol sonrası sarı-kırmızılılar için söylenmiş gibiydi. Üçlü savunma, ikili forvet düzeniyle deplasmana çıkan Okan Buruk'un öğrencileri Apo'nun hatalı orta sahaya çıkması, Yunus'un savunma özelliği eksikliği sebebiyle havadan gelen topu yere düşürmesi, Nelsson ve Muslera'nın ağır kalışları ile "zincirleme hatalı" bir gol yedi...


Genç ekipti rakip Az Alkmaar, kimine göre de "çoluk çocuktu" ama futbolun doğrularını öğrenmiş, ödevini yapmış ve sahada da çalıştığını gösteriyordu ev sahibi oyuncular. Topu ayaklarında tutmadan, tek paslarla geçiş hücumlarında pek maharetliydiler ki, biraz becerikli olsalar ya da Muslera kötü gününde olsa Galatasaray'lılar kendilerine gelene kadar maçı koparacak skoru da ele geçirebilirlerdi...


Ama bir de Galatasaray gerçeği vardı. Bu ligde hedefleri olan, kaliteli ve tecrübeli oyunculara sahip bir Galatasaray. Özellikle 20. dakikadan sonra oyunda hakimiyeti ele geçiren deplasman takımı Zoet'in kalesine gelmeye başladı, Mertens'in ortasında Sara'nın kafasından seken topta Osimhen golü bulamadı ama devre biterken yine Mertens'in ortasında Osi yine kafayla eşitliği sağlayan golü buldu...

Golü yazmak üç beş cümleyle kolay ama maçın Rumen hakemi Fesnic, ikinci devre biterken uzatmalarda Sanchez'in düşürülmesine nasıl "kör" kaldıysa, Osimhen'in kafasında kale çizgisini 2 metre geçen topta kayıtsız kaldı, şükür ki VAR vardı da gol geçerlilik kazandı. Kendi ligimizdeki hakemleri beğenmeyip, yabancı hakem isteyenler Türkiye Süper Ligine kimin geleceğini zannediyor böyle bir durumda? Fesniç gibi sertliğe müsaade etmekle faule izin vermeyi karıştıran hakemler gelecek bizim lige...

Icardi-Osimhen birlikteliğinin faydalı olduğunu gören Okan Buruk, çift forveti Batshuayi-Osimhen yapınca aynı faydayı sağlayamadı. Üç gün önce Bodrum'da sonradan oyuna girip galibiyet golünü attı atmasına Bats ama oyun yapısı olarak Icardi'den çok farklı ve bu düzenin "adamı" değil. Icardi bir çok pozisyonda orta sahaya kadar gelip, bir 10 numara maestro gibi ara paslar atarken, Batshuayi maalesef top kontrol edemiyor, "duvar pası"nda arkadaşlarına duvar olamıyor. Hal böyle olunca da takım atağa kalkarken birde kontra görebiliyor kendi kalesinde...

Yine de iki golcüsünde ısrar etti Okan Buruk ve ikinci yarıya genç Metehan'ı Nelsson'un yerine sürdü sahaya. Alkış alan işler de yaptı Metehan, özellikle rakibin iki net pozisyonunu keserek hocasının güvenini boşa çıkarmadı. Danimarkalı stoperin ise düşüşünün nedeni nedir, Okan hoca ve ekibinin çözeceği bir soru olarak karşılarında duruyor.


Nasıl ki ev sahibi maça golle başladı, Galatasaray da ikinci yarıya gol sevinci ile başlayacaktı ama Mertens'in ortasında Batshuayi'nin altı pasta kafasını kaleci Zoet iyi bir refleksle kornere yolladı. Çift forvetle aradığı golü bulamayınca Galatasaray, Okan Buruk  Bats'ı çıkarıp Dayı'yı sahaya yolladı ve Mertens'i Osimhen'in yanına görevlendirdi. Saha dizilişi değişti, rakip kendi ceza sahasına gömüldü ve Galatasaray onları yarmayı denedi ama 74.'te Sara'nın ortasında Abdülkerim'in kafasında direk golü engelledi... Bodrum'da Galatasaray'a 2 puan veren direkler, şimdi de borcu tahsil ediyordu... Futbol böyle işte...




Yine de 3 puan yazılıyordu Galatasaray'ın hanesine, sağ kanattan yapılan ortada Osimhen kafayla topu ağlarla kucaklaştırdı ama yardımcı hakem bayrağı kaldırıverdi. Ofsaytı gören hakem, keşke düdük çalmadan maç yöneteceğini zanneden orta hakemi Alkmaar'lı oyuncunun Sanchez'i yaka paça indirdiği için bayrak sallasaydı... O sallamadı, öbürü de görmedi, penaltı güme gitti...


Tottenham'a sahayı dar ettikten sonra Galatasaray'dan Az karşısında mutlak galibiyet bekleyenler bu skor karşısında hayal kırıklığı yaşamıştır da mini şampiyonlar ligi gibi olan bu yeni tarz Avrupa Ligi turnuvasında deplasmanda kazanılan her puan değerlidir. Önümüzdeki haftalarda bunun değerini çok daha iyi anlayacağız.

Son olarak maçın yıldızına gelelim...

Her Avrupa deplasmanında olduğu gibi ultrAslan-Avrupa ve buradan deplasmana giden "tribün çocukları" maç boyu AFAS Stadını Ali Sami Yen'e çevirdiler, topçulara deplasmanı ev yaptılar. Sağ olsunlar, var olsunlar...



Stat: AFAS.

Hakemler: Horatiu Fesnic, Valentin Avram, Alexandru Cerei (Romanya).

AZ Alkmaar: Zoet, Maikuma, Penetra, Koopmeiners, Wolfe, Clasie (Dk. 46 Kwakman), Mijnans, Buurmeester (Dk. 72 Smit), Lahdo (Dk. 72 Kasius), Ruben van Bommel (Dk. 46 Poku), Parrott (Dk. 81 Meerdink).

Galatasaray: Muslera, Abdülkerim Bardakcı, Nelsson (Dk. 46 Metehan Baltacı), Sanchez, Barış Alper Yılmaz (Dk. 86 Berkan Kutlu), Torreira, Sara (Dk. 87 Ziyech), Yunus Akgün (Dk. 86 Jelert), Mertens, Batshuayi (Dk. 65 Kerem Demirbay), Osimhen.

Goller: Dk. 2 Mijnans (AZ Alkmaar), Dk. 43 Koopmeiners (KK) (Galatasaray).

Sarı kartlar: Dk. 6 Ruben van Bommel, Dk. 73 Parrott (AZ Alkmaar), Dk. 84 Mertens, Dk. 88 Osimhen, Dk. 89 Sanchez (Galatasaray).

Kırmızı kart: Dk. 90+2 Smit (AZ Alkmaar).

27 Kasım 2024 Çarşamba

Bodrumspor:0-1:Galatasaray

 


"Türkler otobüse binmeden maç kazanılmış sayılmaz" diye Cristiano Ronaldo'ya atfedilen ama kimin söylediği anonim olan Türkiye ulusal takımının  EURO 2008'deki son dakika gollerinden sonra söylenmiş bir cümle vardır.

Futbola dair çok tüm anlatılanların özetidir aslında... Sen ne kadar oynarsan oyna, ne kadar istatistik yaparsan yap, hakem son düdüğü çalmadan maç bitmez.

Galatasaray futbol takımı oyuncuları da Bodrumspor karşısında 90. dakikada Gökdeniz'in çaprazdan vuruşu yan direkle buluşmak yerine ağlarla flört etmeyi seçse, girişteki veciz sözü acı şekilde tecrübe edeceklerdi.


Ama, haticeye değil de neticeye bakarsak, kalecinin attığı degajın tekrar kendi ceza sahasına geri döndüğü rüzgarlı bir havada, sahadaki çimlerin inekler için vaha olduğu top sürmenin kumda topla oynamak gibi zor olduğu, ev sahibi hocanın şöhret olduğu takımına uzaktan da olsa destek olmak için eski takımının şimdiki hocası Mourinho'nun dünya futboluna armağanı "otobüs çekmeyi" tır çekmeye dönüştürdüğü sistemle sahaya çıktığı bir maçtan Okan Buruk'un 3 puan alıp, Türkiye Süper Liginde 12 maç sonrası 34 puan alarak rekor kıran bir teknik direktör oldu.

Ligin zirvesinde ve hem içerde hem Avrupa'da sergilediği oyunla herkesin takdir ettiği Galatasaray'ın Bodrum gibi nispetten zayıf bir takım karşısında erken gol atıp, farklı bir sonuç alıp rahat kazanacağını düşünenler yukarıda saydığım nedenlerle yanılırken, yine de sarı-kırmızılı topçular, Bodrumspor'lu Ege'nin ilk devre biterken gördüğü kırmızı kart sonrası, ikinci yarıda rakip kalede oldukça net pozisyonlar buldular ama bir çoklarında Gökhan'ın sakatlığı sonrası kaleye geçen Sousa'nın devleşmesi ve maçın ipini çekecek anda Osimhen'in "al da at"ını iki adımdan denize yollayan Ziyech'in futbolun komik anlarına misafir olacak şutu kaleye sokamaması ile bahiste üç gol üstü oynayanlara kupon yırttırdılar.


Beşinci yıldız yolunda deplasmandan kayıpsız dönmek şüphesiz ki önemliydi ama Okan Buruk'un maç sonu dediği gibi "takım için değil de bireysel oynayan topçularla" bir görüşme yapması bu maçtan çıkarılacak en önemli ders olacaktı. Özellikle Osimhen gibi bir değeri yüz milyon eurolarla ölçülen bir topçunun bireysel istatistiğine katkı yapmak yerine bir çok pozisyonda arkadaşlarına pas vermesi Barış ve Yunus'a izlettirilmeli video odasında. 


Bir de Ziyech çekilmeli o odaya. Galatasaray taraftarının kalp sağlığının test edildiği Gökdeniz'in şutu öncesi rakip ceza sahasında topu kaptırıp, arkasında eli belinde seyretmesi ve sakat olan Kaan'ın seke seke rakibini kovalaması görüntüsü saatlerce seyrettirilmeli... Gol atar, kaçırırsın ama kötü koşamazsın... Kaptırdığın topu kovalamazsan, arkadaşlarının emeğine yazık edersin... Kul hakkına girersin Hakim kardeşim...

Fenerbahçe'den Galatasaray'a gelirken Icardi'nin yedeği olacağını ve bazen de sahada Arjantinli ile ikili oluşturacağını hesaplayan Batshuayi, Osimhen transferi sonrası kulübeye mahkum olurken, Icardi sakatlanınca tekrar sahne almaya başladı Okan Buruk'un takımında ve bir hafta evvel Samsunspor maçında olduğu gibi Bodrumspor karşısında da yine sonradan oyuna girip maçı çözen oyuncu oldu. Gol attıkça golcülerin özgüveni gelişir, Michy de 3 puanı getiren golü atarak önümüzdeki maçlar için hem hocasına hem de taraftara güven verdi. Attığı gol sonrası ise Osimhen'in "deplasman şehidi" genç kardeşimiz Yiğit'in resminin olduğu pankarta gitmesini gösterip, Bats'ın "güvenlikçi hanım ne alaka" bakışı maçta tebessüm ettiren anlardandı. Bu vesile ile galibiyet maçı cennette Alpaslan Dikmen ile kol kola seyreden Bodrumlu Yiğit kardeşimize armağan olsun...

1820... 1905... 1950... 2600... 3250...

Ne bu rakamlar?

Yıllar mı, tarihler mi?

Hayır...

Galatasaray taraftarına ev sahibi takım yönetimleri tarafından her geçen gün zamlanarak uygulanan maç bileti fiyatları...

3250 Türk Lirası...  Bodrumspor yönetiminin amatör lig maçının bile zor oynanacağı, her türlü konfordan uzak stadında Galatasaray taraftarından istediği maç bileti ücreti... Yazıklar olsun... Futbolu rant kapısı olarak görenlere yazıklar olsun...

Muslera ile Kerem Demirbay maç sonu kapışmışmış, Berkan takımla omuz omuza vermemişmiş seyircinin önünde, Okan Buruk Nelsson'u silmişmiş, miş de miş... Birileri konuşadursun, Galatasaray yolunda beş yıldız hedefiyle emin adımlarla yürüyedursun...





Stat: Grey Beton Bodrum

Hakemler: Muhammet Ali Metoğlu, İbrahim Çağlar Uyarcan, Mehmet Kısal

Bodrum FK: Gökhan Akkan (Diogo Sousa dk. 29), Üzeyir Ergün (Ahmet Aslan dk. 62), Ondrej Celustka, Arlind Ajeti, Ege Bilsel, Samet Yalçın (Taulant Seferi dk. 62), Gökdeniz Bayrakdar, Fredy, Taylan Antalyalı (Pedro Brazao dk. 80), Zdravko Dimitrov, George Puşcaş (Celal Dumanlı dk. 80)

Yedekler: Kenan Özer, Gabriel Obepka, Enes Öğrüce, Yusuf Sertkaya, Oğulcan Başol

Teknik Direktör: Volkan Demirel

Galatasaray: Fernando Muslera, Metehan Baltacı (Michy Batshuayi dk. 46), Kaan Ayhan (Victor Nelsson dk. 90+2), Abdülkerim Bardakcı, Barış Alper Yılmaz, Lucas Torreira, Gabriel Sara (Kerem Demirbay dk. 90+2), Roland Sallai, Yunus Akgün (Hakim Ziyech dk. 62), Dries Mertens (Elias Jelert dk. 72), Victor Osimhen

Yedekler: Günay Güvenç, Eyüp Aydın, Berkan Kutlu, Yusuf Demir, Efe Akman

Teknik Direktör: Okan Buruk

Gol: Michy Batshuayi (dk. 54) (Galatasaray)

Kırmızı kart: Ege Bilsel (dk. 45) (Bodrum FK)

Sarı kartlar: Samet Yalçın, Volkan Demirel (Teknik Direktör) (Bodrum FK), Abdülkerim Bardakcı, Roland Sallai (Galatasaray)

21 Kasım 2024 Perşembe

Galatasaray:3-2:Samsunspor

 


Koreografi konusunda Galatasaray taraftarının eline su dökecek yok da, 10 Kasım günü deplasmana gelen ve armasında Atatürk olan Samsunsporlu taraftarların da kendilerine ayrılan bölümde kartonlu ve Atatürk resimli gösterileri saygıya değerdi.

Kara bir gündü, stadyum hoperlörlerinden çalınan müzikler, tribünlerde açılan pankartlarla duygusallık had safhaya çıkmış, göz yaşları tutulamaya gerek duyulmuyordu.



Üç gün evvel Tottenham maçında sakatlanan Icardi ilk onbirde yoktu ama Ali Sami Yen'in yer tarafında vardı. Tribünleri selamlamaya gidiyor, taraftalar onun adını haykırıyor, atılan gollerde "Aşkın Olayım" şarkısı çalıyor, Osimhen attığı golü üstadına adıyordu. Böyle bir sevgi görülmedi son yıllarda bu topraklarda. Hak etti de Arjantinli bunu, ne yalan söyleyeyim...


Ligin en riskli maçı olan Trabzonspor-Fenerbahçe maçına verilmeyip, aynı hafta bir alt ligde maç yöneten ülkenin en "şöhretli" hakemi Halil Umut Meler, zirveyi en yakından ilgilendiren bu kapışmaya görevlendirilmişti. VAR'da da Emre Kargın vardı. Ankaragücü başkanından yediği yumruk sonrası hakemliği bırakacakken, "rica minnet" geri dönen Halil Umut, madden sahalara dönse de kafaca bir daha toparlayamamıştı ve bu maçta hata yapmaması herkesin temennisiydi...

Ama dedik ya, temenni işte, gerçekler de hiç öyle olmadı...

Aslında daha ikinci dakikada Torreira'nın ortasında Osimhen'in kafayla "şutunda" Galatasaray öne geçince maçı, maç da herkes için rahatlayıverdi. Samsunspor oyun düzenini bozmadı, kendi sahasını savunmayı yeğledi, Galatasaray ise Muslera ve savunma oyuncularının kurduğu oyunlarla rakibi ortadan delip, pozisyon arıyordu. Ev sahibinin bulduğu gol şanslarında ise Okan ön plana çıkıyordu.

Devre dönüşü sahada sakatlıktan dönen Jakobs yoktu,  yerine Nelsson girmiş, Okan hoca üçlü savunma denerken, sahneye Halil Umut Meler çıkıyordu. Maç içinde orta sahada onlarca kez olup, devam kararı verilen pozisyonda Galatasaray aleyhine penaltı çalıyordu. Zaten bu sene lehine en az, aleyhine en fazla penaltı çalınan takımdı Galatasaray, Muslera yine zoru başarmaya çalışacak, ama yapamayacaktı.


Beraberlik sonrası Galatasaray tekrar yüklendi rakip kaleye ve 5 dakika geçmeden Yunus'un ortasında topu elinden kaçırınca Okan, Osimhen bir kez daha kafayla ağları sarsıyordu. 55 nolu plakalılardan çok Boğazın karşı tarafındakilerin sevinci kursaklarında kalmıştı. Sonrasında ise Okan ile Galatasaraylı topçuların topu bir kez daha filelerle kucaklaştırma mücadelesi vardı ki iki stoper Abdülkerim ve Sanchez'in Osimhenvari rövaşeta denemeleri tribünleri ayağa kaldırıyordu: Sahalarda nadir gördüğümüz hareketler...


Ev sahibi golleri kaçırınca, "atamayana atarlar" misali Samsunspor Muslera'nın kalesine geldi, tehlikeli de oldu da onlar da son hamleleri yapmaktan uzaktı. 

Acaba yine son dakikalar sancılı mı geçecek diye düşünürken Gaalatasaray taraftarı, sonradan oyuna giren iki oyuncudan Ziyech'in pasında Batshuayi farkı tekrar ikiye çıkarıyordu. Yine dillerde "aşkın Olayım" vardı...

Ama hakemler bu skora razı değildi, bu sefer VAR çağırıyordu orta sahadan yüz kere yapılıp faul çalınmayan itme pozisyonuna... VAR'da Emre Kargın davet etti de saha hakemini, Halil Umut Meler'in ona uyması gerekir miydi? Hele ki iki sezon öncesi bir Galatasaray-Fenerbahçe maçında aynı saha ve aynı kalede gerçekleşen Serdar Dursun'un Berkan'ı itmesine penaltı çalmamışken...



"Yapı yapı" diye ortalığı karıştıranlara, "alı size yapı"... Aynı pozisyon, farklı kararlar, mağdur olan kim: Galatasaray...

Samsunspor penaltıdan bir kez daha farkı tek sayıya indirip, bir puan için ümitlenince, Galatasaraylılar savunma yapıp, kontra ataklarla fişi çekmeye yeltendi uzatmalarda. Skor değişmedi de, 90+7'de Galatasaraylı oyuncunun attığı şut, Samsunsporlu savunmacının eline çarptı ama kimse oralı olmadı.


Oysa ki pozisyon ters kalede olsa, nasıl bir karar verileceğini herkes tahmin edebiliyordu...



Stat: RAMS Park

Hakemler: Halil Umut Meler, İbrahim Bozbey, Anıl Usta

Galatasaray: Muslera, Barış Alper Yılmaz (Dk. 75 Berkan Kutlu), Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Jakobs (Dk. 46 Nelsson), Torreira, Sara, Sallai, Yunus Akgün (Dk. 87 Jelert), Mertens (Dk. 75 Batshuayi), Osimhen (Dk. 82 Ziyech)

Samsunspor: Okan Kocuk, Zeki Yavru (Dk. 80 Muja), Satka, Van Drongelen, Bola, Bennasser, Ntcham (Dk. 89 Tait), Emre Kılınç (Dk. 65 Laura), Holse (Dk. 79 Soner Aydoğdu), Dimata (Dk. 65 Schindler), Mouandilmadji

Goller: Dk. 3 ve 55 Osimhen, Dk. 85 Batshuayi (Galatasaray), Dk. 50 Ntcham (Penaltıdan), Dk. 90+3 Bennasser (Penaltıdan) (Samsunspor)

Sarı kartlar: Dk. 30 Bennasser, Dk. 55 Emre Kılınç, Dk. 90+5 Tait, Dk. 90+7 Muja (Samsunspor), Dk. 34 Osimhen, Dk. 49 Muslera, Dk. 70 Davinson Sanchez (Galatasaray)

8 Kasım 2024 Cuma

Galatasaray:3-2:Tottenham Hotspur


Ayaktopunu İngilizlerin icat edip, sömürgeler vasıtasıyla gittikleri ülkelerde tanıtmaları sonrası geçen yıllarla birlikte her millet kendi çapında bir tarz benimsemişti. İngilizler uzun top atmayı severken, İtalyanların "catenaccio"su  gol yememeyi önceler.  Brezilyalılar "samba" ile işin gösteri kısmındayken, Cruyff'un Hollandası "Total Futbol"dan yanadır. Ruslar komunizmin de etkisiyle "soğuk ve sistemkar" olurken, Almanlar Gegenpressing'çidir... Baltık ülkelerinden Afrika'nın çöllerine kadar her milletin kendine özgü bir oyun tarzı varken, biz Türklere özgü bir sistem yoktur. İllaki ki zorlayarak bir şeyler bulacak olursak, "vatan millet Sakarya" gazıyla kaos futbolunu tercih ederiz. Tabii, kimi zaman bu sonuç verir, milleti sokağa dökecek tarihi galibiyetler alırız, çoğu zaman da felaket sonuçlarla karalar bağlarız.

Avrupa Şampiyonalarında, Dünya Kupalarında maçları seyrederken, hep benim de ülkemin bir futbol tarzı olsun istemişimdir yıllar yılı... Lakin, ne federasyon başkanları, ne de gelen teknik adamlar bu konuda bir adım atamamıştır...

Ama, Avrupa'ya Türklere özgü bir oyun tarzı olabileceğini kazandığı UEFA Kupası ile gösteren Fatih Terim ekolünden gelen Okan Buruk, Galatasaray'ın başına geldiği iki yılda takıma oynattığı rakip alandaki pres oyunu ile Türk Oyun Sistemini icat etmiştir...

Şampiyonlar Liginde kendisinden kat be kat kuvvetli Bayern Münih, Manchester United gibi takımlara karşı Galatasaray'ın sergilediği oyun herkesin alkışını alırken, ligde de derbilerde aynı oyun tarzıyla uzun yıllardır alınmayan galibiyetleri kolayca kazanıyordu...


Ve dün gece...

"Mini Şampiyonlar Ligi" gibi olan UEFA Avrupa Liginin yeni formatının en güçlü şampiyonluk adayı Tottenham karşısında tüm beklentilerin karşısında Okan Buruk yine rakip ceza sahası önünde basan ve stoperlerini de orta sahaya kadar çıkaran pres oyununu, hem de İcardi ve Osimhen gibi iki forvet adamıyla sahneledi ve rakibini tek kelimeyle "mat" etti...


Yunus'la son haftalarda olduğu gibi yine duran toptan başlayan bir pozisyonda harika bir golle öne geçti Galatasaray, ardından golü atan Yunus'un savunma zaafi İngilizlere beraberliği getirdi ama 20 ile 70. dakikalar arası öyle şiddetli bir baskı yaptı ki Galatasaray, Tottenham hocasının maçtan sonra dediği gibi Manchester City bile olsa bu baskıya dayanamazdı... 37 yaşındaki Mertens Tottenham kalecisine "pres yapıyor", Seria A da yılın futbolcusu rozetli Icardi ve 100 milyon avroluk Osimhen stoperlerin pas yollarını kapatıyor, Sara ve Torreira onlardan seken topları pirana gibi bekliyor, Sanchez,Kaan ve Abdülkerim de duvarı orta sahaya çizgisinde kuruyordu. 

Hal böyle olunca ne mi oldu?

Geçen sene Bayern Münih'in içeride dışarıda "şansa bala" ve de hakem katkısıyla kurtulduğu Galatasaray, Premier Ligde 10 maçta 11 gol yemiş Tottenham'a 3 attı, 9-10 tane de net gol kaçırdı... Bunun dışında da en az 15 tane de pozisyon vardı...  Peki Premier Ligin en fazla gol atan ekibi, Muslera'yı kaç kez zorladı? İlk devre iki defa, ikinci yarı da 4 defa...


Cevat Prekazi demişti, "Topun canı var, isterse girer, istemezse girmez" diye, ilk devre üç defa filelrle sarmaş dolaş olan meşin yuvarlak ikinci yarı nedense ultrAslan tribünün önündeki kaleye girmek istemedi, Galatasaray da rakibine ölümcül darbeyi vuramayıp, 90+7. dakikaya kadar İngilizleri oyunun içinde tuttu.

Anyalya maç yazısını yazarken, Osimhen'in rovaşeta golünü Louvre Müzesine asalım teklifini sunmuştum, Okan Buruk da Tottenham maçını ustalık eseri olarak CVSinin en üstüne yazabilir. Bakmayın Osimhen-Kerem Demirbay değişikliği sırasında "şımarık" futbolbilmezlerin ıslıklamasına, Galatasaray'ın hocası dün gece sadece Türk Stili Futbolun "prömiyerini" yapmadı dünya futboluna, aynı zamanda şahsi olarak kendi Avrupa kariyerinin de kapısını açtı.


Aslan payını hocaya verdik ama futbol da "kaliteli ayaklarla oynanır". Antrenmanda, taktik tahtasında, video analizlerde tüm yapılacakları gösterirsin de "yetenek" yoksa o ayaklar o topu beynin hükmettiği yere yollayamazlar. Ama elinde Mertens ve Sara gibi kadife ayak varsa, meşin yuvarlak da gideceği yere itiraz etmez, Icardi ve Osimhen gibi golü koklayan golcü varsa, o topu filelerle buluşturur, Sanchez ve Kaan gibi tecrübe varsa, rakip senin kalene kolay kolay gelemez...

Her güzelin kusuru varsa, tarihi gecenin de "acısı" Icardi'nin sakatlığı... Mauro en az 6 ay sahalardan uzak kalacak maalesef. Aşkın Olayım'ı Sami Yen'de özleyeceğiz lakin Galatasaray forması ile en fazla gol atan yabancı oyuncu olmak için atılması gereken bir 14-15 gol var, o sakatlık geçecek, o goller atılacak...


Maç sonu skorbordda yer alan görsel ise pastanın çileği gibiydi: Ali Sami Bey'in Galatasaray'ın kuruluş amacını belirten o meşhur sözü:

“Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmektir."

Yeniyoruz başkanım, yenmeye de devam edeceğiz, sen rahat uyu...


Stat: RAMS Park.

Hakemler: Lawrence Visser, Rien Vanyzere, Thibaud Nijssen (Belçika).

Galatasaray: Muslera, Sanchez, Kaan Ayhan, Abdülkerim Bardakcı, Barış Alper Yılmaz, Sara (Dk. 85 Berkan Kutlu), Torreira, Yunus Akgün (Dk. 80 Jelert), Mertens (Dk. 73 Ziyech), Icardi (Dk. 85 Batshuayi), Osimhen (Dk. 80 Kerem Demirbay).

Tottenham Hotspur: Forster, Porro, Draguşin, Davies, Gray, Bergvall (Dk. 66 Solanke), Bissouma, Maddison (Dk. 65 Sarr), Johnson (Dk. 46 Bentancur), Son (Dk. 46 Kulusevski), Lankshear.

Goller: Dk. 6 Yunus Akgün, Dk. 31 ve 39 Osimhen (Galatasaray), Dk. 18 Lankshear, Dk. 69 Solanke (Tottenham Hotspur).

Kırmızı kart: Dk. 60 Lankshear (Tottenham Hotspur).

Sarı kartlar: Dk. 16 Mertens, Dk. 54 Sara, Dk. 90+6 Torreira (Galatasaray), Dk. 32 Draguşin, Dk. 48 Kulusevski, Dk. 60 Bissouma, Dk. 90+3 Bentancur (Tottenham Hotspur)

29 Ekim 2024 Salı

Galatasaray:2-1:Beşiktaş


2015 yılında Liverpool ile mukavele yapan Jurgen Klopp'tan herkes saha içine transfer beklerken o yanına iki hoca transfer etti: Performans antrenörü Andreas Kornmayer ve diyetisyen Mona Nemmer...

O da yetmedi, takımının gol portföyünü değiştirmek için Danimarkalı taç antrenörü Thomas Grønnemark’la da anlaştı...

Klopp işi daha da ileri götürüp, duran top etkinliği için sinir bilimcilerden oluşan neuro11 ekibiyle de anlaşıp, verimi arttırdı...

Alman hocanın takımdan ayrılması sonrası ile yerine gelen Arne Slot da Linkedin'den duran top uzmanı arayışlarına girmişti geçen aylarda...

Özellikle Premier Lig ekiplerinde buna benzer çalışmalar büyük hayranlıkla karşılanırken, trajikomik bir şekilde ülke spor medyasının "batıya açılan yüzü" genç yorumcu Emre Özcan kendi youtube kanalında Galatasaray'ın Beşiktaş'ı iki duran topla devirmesi sonrası Galatasaray'ın bu sene Süper Ligde attığı 29 golün 13ünü "duran toptan" atmasına "saçmalık" yakıştırması yapıyordu...

Klopp'u, Ancelotti'yi, Guardiola'yı, Bielsa'yı övebildiğimiz kadar yerli hocalarımızın da çalışmalarını takdir edebilsek keşke... Okan Buruk ve ekibi yurt dışında sıkça gördüğümüz çalışmaları yapamazlar mı? Bir takım duran toptan gol atamadığı haftalarda eleştiriliyorsa, maçları duran toplarla kazandığı zaman övgüyü hak etmiyor mu?


Zirvenin iki namağlup takımının kapışmasında, ev sahibi Galatasaray yine Osimhen ve Icardi'li forvet hattıyla başlarken oyuna, üç gün evvelki Elfsborg mücadelesinde "SOS" veren üçlü savunmayı Barış Alper takviyesi ile "dörtledi"... Savunma güçlendi de rakip sahada presi başlatan ve yaşına rağmen sahada basmadık yer bırakmayan Mertens'in yokluğunda orta sahayı boşlamak gerekiyordu. Okan Buruk da pek yapmadığını yaptı: topu rakibe bıraktı... Beşiktaş maç sonunda %60 oranında topla oynamıştı...  Topu ayağında tutan, bolca pas yapan deplasman ekibi, ilk devre iki defa Muslera'nın kalesine gelebildi: 3. dakika ani bir atakta terse atılan topta Semih Kaan'ı geçemedi ve 43'te Silva'nın çaprazdan şutu Musera'yı buluyordu.

Galatasaray ise daha 5. dakikada Yunus'la öne geçeyazdı, pozisyonun kornerinde ise Sara'nın ortasında Osimhen'in kafası gelecek gollerin jeneriğiydi sanki. Çok fazla da beklemedi Galatasaray taraftarı gol sevinci için, Sara'nın ceza sahası yan çizgisinde serbest atışta ortasında Elfsborg maçında iki adımdan fileleri sarsamayan Sanchez bu kez kafayla Ersin'i üzüyordu. 


Top Beşiktaşlıların ayağındaydı ama pozisyonları bulan Galatasaray'dı, köşeye sıkışan boksöre öldürücü darbeyi vurmadan araya giren boks hakemi misali Arda Kardeşler ortaya çıkıverdi. Icardi'ye atılan ara pasta rakibi Uduokhai'den önce top buluşan Arjantinli yere indirildiğinde, herkes penaltı diye ayağa kalkarken, o ise aut noktasını gösteriyordu. Oysa ki devre biterken Beşiktaşlıların kırmızı kart beklediği pozisyonda Barış'ın Immobile'ye müdahalesinden daha sert bir itme vardı Icardi'ye.  Aslında verdiği kararına o kadar inanmamıştı ki, Sanchez'in Silva'ya müdahalesinde düdüğü çalamamıştı, kafasına hala Icardi'nin penaltısındaydı...  Futbolun konuşulacağı derbide Arda Kardeşler durduk yere "ortalığı gerip" maç sonu filmin esas oğlanı olacaktı. 


Oysa ki derbinin yıldızı Sanchez'ti, attığı golle takımını öne geçirmiş, rakibin gol ayağı Immobile'ye sahayı dar etmiş, yaptığı pas araları ile de Beşiktaş ataklarını keserken, bir de devre biterken kendi kazandığı topla bir atağa çıkışı var ki, Icardi iyi vursa asist yapacak, Icardi pası düşünse ikinci golünü atacaktı Kolombiyalı El Patron. İkinci yarı Muslera'nın koltuk altında geçen topta Silva'dan önce kontrol etmesi ve Immobile'ye atılan bir başka ara pasta araya girmesi gol değerinde müdahalelerdi.

Kaan'ın sakatlanması sonrası ikinci devre Jelert sola, Barış Alper sağ beke geçerken, genç Danimarkalı transferi sonrası gelen eleştirileri derbide gösterdiği performansla azaltıyordu. Deplasman takıkımı ilk 45 dakikaya nazaran daha çok geldi Muslera'nın koruduğu kaleye ama Sanchez, Abdülkerim ve Muslera geçilmez bir duvar oluşturmuştu. Deplasman takımı gol için ümitleniyordu...



Ve Beşiktaş'ın hayallerini yine Sara bitiriyordu: ceza sahası köşesinde kazanılan serbest atışta "kaş gözle" Osimhen'e atacağı yeri gösteriyor, Nijeryalı golcüye ise sadece kafayla dokunmak kalıyordu...


İkinci gol sonrası tekrar oyun Galatasaray'ın hakimiyetine geçmişti, Sallai, Osimhen, Kerem Demirbay ile sarı-kırmızılılar rakip kaleyi yoklarken, siyah-beyazlılar ise aradıkları pozisyonları bulmaktan uzaklardı. Ve maç biterken, Muçi'nin "kurtulmasına" vurduğu top, direğe çarpıp, jeneriklik bir gol olarak oyunun skorunu belirliyordu...



Stat: RAMS Park.

Hakemler: Arda Kardeşler, Ceyhun Sesigüzel, Süleyman Özay.

Galatasaray: Muslera, Kaan Ayhan (Dk. 51 Jelert), Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Barış Alper Yılmaz (Dk. 90+1 Metehan Baltacı), Torreira (Dk. 83 Kerem Demirbay), Sara, Sallai, Yunus Akgün, Osimhen (Dk. 82 Mertens), Icardi (Dk. 90+1 Batshuayi).

Beşiktaş: Ersin Destanoğlu, Svensson (Dk. 85 Onur Bulut), Uduokhai, Emirhan Topçu (Dk. 85 Tayyip Talha Sanuç), Masuaku, Ndour, Gedson Fernandes, Joao Mario (Dk. 68 Muçi), Rafa Silva, Semih Kılıçsoy, Immobile.

Goller: Dk. 13 Sanchez, Dk. 67 Osimhen (Galatasaray), Dk. 90+4 Muçi (Beşiktaş).

Sarı kartlar: Dk. 36 Kaan Ayhan, Dk. 45+1 Barış Alper Yılmaz, Dk. 62 Davinson Sanchez, Dk. 80 Torreira (Galatasaray), Dk. 67 Ersin Destanoğlu, Dk. 82 Emirhan Topçu, Dk. 89 Immobile (Beşiktaş).

Blog Widget by LinkWithin