2003 senesinin ocak ayında Galatasaray'ın Antalya kampına Almanya'da uzun saçlı uzun boylu henüz 21 yaşında bir kaleci katılır. İlk çıktığı idmanda kaptan Bülent Korkmaz'a "ne yapması gerektiğini" söyleyince, Fatih Terim'in de dikkatini çeker ve kendisi ile mukavele yapılır. Ama önünde Mondragon gibi bir kaleci vardır ve Almancı kalecinin kaderi maçları teknik direktörler ile birlikte izlemek olur. Bu dönemlerde her ne kadar genç milli takımlarda oynasa da, zordur Galatasaray kalesini devralmak... Her transfer sezonunda kendisine bir çok teklif gelmesine rağmen, o kolay olanı seçip gitmiyor, kalıp zor olanı başarmak istiyordu. Mondragon'un gönderilmesi sonrası kaleyi Orkun'la paylaşan Aykut Erçetin, medyadaki yabancı hayranlığına kurban gidiyor, en ufak hatası göze batıp, yabancı kaleci çığırtkanlığı boy gösteriyordu etrafında. Bunlara rağmen Fatih terim'in gözüne giriyor, Euro 2008 kadrosuna alınmayı son anda kaçırıyordu genç kaleci. Daha sonra şanssız bir Steaua maçı ve Galatasaray kaleye De Sanctis'i getiriyor, antrenman sahasına ilk girip en son çıkan kaleci Aykut yine yedek kulübesinin yolunu tutuyordu. Bir sezon böyle geçtikten sonra İtalyan kaleci ile anlaşma yapılmıyor ve kale Türk kalecilere emanet edilecek denirken, "Avrupa tecrübesi" denilerek kaleye Leo Franco transfer ediliyor ve artık 27 yaşına gelmiş olan kaleci bu sefer yedek kulübesinin de arkasına "çekirdek çitlemeye" yollanıyordu...
Bu gece resmi siteyi açtığımda uzun süre konuşulan Ufuk Ceylan transferinin sona erdiği haberini okudum. Kalbimin bir tarafı mutluluktan daha hızlı çarparken, bir yanı da cız etmedi desem yalan olur. Şu an 23 yaşında olan ve hem kulüp takımlarında hem de milli takımlarda azımsanmayacak sayıda maç oynamış olan kaleci Galatasaray ile 5 yıllık sözleşme yapmış, yani 28 yaşına kadar Galatasaray'da. O da Aykut gibi Galatasaray'a gelmeye can atmış, Manisaspor'da kadro dışı kalmayı dahi göze almıştı ve beklemişti sarı-kırımızılı yöneticileri bu geceye kadar. Kolay da olmadı transferi Ufuk'un, karşılığında Orkun, Mehmet Güven ve Yaser verildi Ege takımına... Sonradan geldiği için bir süre dışardan seyredecek maçları Ufuk, her yeni glen "çömez" gibi.. Sonra da idmandaki performansına göre yedek kaleci olabilir ama asla Leo Franco'nun yerine geçeceğini düşünmüyorum, belki kupa maçlarında rotasyondan kendine şans bulabilir... Aykut'un Mondragon'un arkasında 3 yıl beklediği gibi, Ufuk'ta 3 seneliğine anlaşılan Arjantinlinin gerisinde o kadar zaman bekleyecek ve belki 26 yalını kutlarken forma şansı bulacak takımda. Ve umuyoruz ki Aykut'un yanında bulunmayan talih onun yanında yer alır ve Avrupa'da emekli olmaya yüz tutmuş bir kaleci, bir yeteneğin daha kör olmasına neden olmaz... Yabancı hayranlığının tavan yaptığı bir memlekette de, şans meleklerinden medet ummak dışında ne yapılabilir ki...
1 Eylül 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
ama bence ufugun aykuttan soyle bir farki olucak.Takimin basinda FR var artik bu adam formayi hakedene vericektir eger ufuk leo dan daha iyise eminim kaleyi devralicaktir
Ufuk düzenli oynarken gayet iyi performanslar sergiledi. Ama yedek kaleci kıvamında olunca, teklemeye başlayacak sonra şans verilen bir maçta hatalı bir gol yiyecek ve sonu yedek kulubesi olacak. Sonra gene bir ara forma şansı verilecek onda da maç eksigi, heyecan, stres derken o maçtada şanssız bir gol yiyecek ve artık tamamı ile yedek kulubesini boylayacak.
Tabi bu kötü senaryo, Aykut'un kaderi gibi...
Birde iyi senaryo yazılabilir,... Ufuk'un performansı, şansı ve Rijkaard'ın kaleci mantelitesine bağlı biraz.
Umarım Türk futbolunun kaleci sorununa bir çözüm olabileceği konuşulan Ufuk hem Galatasaray'ın hem deMilli Takımın kalesini uzun yıllar korur.
Yorum Gönder