Bulgaristan futbolu denince aklınıza kim gelir? Ya da şöyle soralım sizce Bulgaristan'ın yetiştirmiş olduğu en iyi futbolcu kim? Beş defa La Liga şampiyonluğu yaşamış, beş defa Bulgaristan'da yılın oyuncusu seçilmiş, ülkesini Dünya Kupasında yarı finale taşımış ve 1994 yılının Ballon d'Or sahibi Hristo Stoichkov cevabını verdiğinizi duyar gibiyim. Evet, haklısınız Stoichkov bir Barcelona efsanesi olduğu kadar Bulgarlar için de efsanevi bir oyuncu ama komşuda geçtiğimiz yıllarda yapılan bir ankette 20. yüzyılın futbolcusu olarak Georgi Asparuhov seçildi...
Georgi Asparuhov ya da zamanında kendisine takılan lakapla "Gundi" 4 Mayıs 1943'te Sofya'da dünyaya geldi. Gundi'nin dünyaya gözlerini açtığı yılda Bulgaristan çarlık monarşi ile yönetilirken, İkinci Dünya Savaşının bitimiyle Komunist Parti ülkenin yönetimini ele geçirdi. Küçük yaşlarda futbol, basketbol, voleybol ve jimnastik sporlarına yatkın olmasına rağmen babası Asparuh Rangelov oğlunu yedi yaşındayken Levski Sofya'nın futbol seçmelerine götürür. İki saatlik idman sonrası genç takım hocası Kotse Georgiev "Gundi"nin babasına yaklaşır ve şöyle der: "Senin oğluna bizim öğretebileceğimiz bir şey yok. O doğuştan futbolcu." Başkent Sofya'nın mavi beyazlı ekibi Levski'nin alt yapısında futbola başlayan Asparuhov genç takımda ortaya koyduğu üstün performans sonrası daha 17 yaşındayken A takımla ilk maçına Botev Plovdiv karşısında çıkar. Yaşıtlarına göre boylu poslu ve iri olmasından dolayı hocaları onu hep savunmada oynatırken, Gundi golcü olmak istediğini belirtse de hocalarına karşı gelmeyip verilen görevi yerine getirmesini de bilir. Gencecik bir çocuğu ligin güçlü ekiplerinden birine karşı defansta oynatmak cesaret isterken, Asparuhov sadece savunma yapmaz bir de gol atarak maç sonu alkışları alır. Çoğunlukla savunmada oynamasına rağmen mavi-beyazlı formayla çıktığı 23 lig maçında 7 gol atarak "zincirlerini kırıp" forvet pozisyonuna yaklaşır. Ve Bulgaristan Genç Milli Takımı ile çıktığı bir maçta attığı harika bir gol sonrası artık herkes Gundi'yi golcü olarak anmaya başlar. 18 yaşına geldiğinde ise hayatı boyunca sıkça karşılaşacağı "kader değiştiren" olaylardan biri yaşanır, askerlik çağı gelmiştir ve orduya katılmıştır genç Georgi. Askeriyenin takımı olarak bilinen CSKA Sofya bu futbolcuyu kendi genç takımına gönderir ama oradaki hocalar Asparuhov'u bir hazırlık maçında oynattıktan sonra beğenmez ve Botev Plovdiv'e yollarlar.
18 yaşında olmasına rağmen Asparuhov, Botev ekibinin yıldız futbolcusudur. Tek şampiyonluğunu 1927'de kazanan ve müzesinde hiç Bulgaristan Kupası olmayan Botev Plovdiv genç golcüsünün etkisiyle şampiyonluğa oynayan bir takıma dönüşür ve ligi üçüncü bitirirken, Bulgaristan Kupasını sevinci de yaşar. Takımı adına iki sezonda oynadığı 47 maçta 25 gol atan Gundi, sarı-siyahlıları bir sonraki sezon da lig ikinciliğine taşır. Asparuhov'un yükselen grafiği milli takım seçicilerinin gözünden kaçmaz ve genç golcü ülkesinin 1962 Dünya Kupası kadrosuna dahil edilir. İngiltere, Arjantin ve Macaristan'la birlikte "ölüm grubunda" yer alan Bulgaristan, grubu sonuncu bitirirken, Levski Sofya'lı Sokolov ülkesinin tek golünü Macaristan'a 6-1 yenildikleri maçta atar bu turnuvada.
İki yıllık Botev tecrübesinden sonra Georgi Asparuhov tekrar futbola başladığı Levski Sofya takımına döner ve kulübün Bulgaristan liginde ve Avrupa Kupalarındaki başarılarında kilit rol oynar. 20 yaşındaki golcü oyuncuları etrafına bir takım kuran Levski Sofya, 1964-65 sezonunda 12 yıl aranın ardından şampiyonluk ipini göğüslerken, Gundi de 27 golle gol kralı oluyordu. Aynı sezon Bulgaristan'da yılın futbolcusu ödülünü alırken, Ballon d'Or için de aday gösterilir ve yapılan oylama sonrası sekizinci olur, Portekizli Eusebio ise Avrupa'da Yılın Futbolcusu seçilir.
Ballon d'Or sevinci yaşayan Eusebio, ertesi sezon Avrupa Kupasında Levski ile Benfica karşılaştığında Asparuhov karşısında oldukça zorlu anlar yaşayacaktır. Sofya'da 2-2 biten maçın rövanşında Asparuhov'un erken golü ile Bulgarlar deplasmanda öne geçerler ama Estadio da Luz'da ev sahibi devre bitmeden attığı üç golle rahatlar. Buna karşın Gundi önderliğindeki Levski Sofya takımı maçı bırakmaz, Asparuhov'un 75. dakikada attığı golle farkı bire indirir ama turu getirecek golü bulamazlar. Benfica karşısında oynadığı iki maçta attığı üç gol sonrası Avrupalı devlerin radarına girer Georgi Asparuhov ve en çok da Eusebio mevkidaşının transferini yana yakıla istemektedir: "Bulgaristan'da böyle oyuncular olduğunu bilmiyordum. Bu adama karşı oynamaktan korkuyorum. Gördüğüm en iyi oyunculardan biri olan Asparuhov'la yan yana oynamak için yalvarıyorum. Benfica-Levski maçında bütün Lisbon şehrini fethetti."
1968-69 Kupa Galipleri Kupasında Milan'a da iki gol attıktan sonra İtalyanlar da kırmızı-siyahlı kulübün hocası Nereo Rocco'nın "hayallerimin golcüsü" dediği Asparuhov'un peşine düşer. Levski Sofya forması ile 150 leva kazanırken İtalyanların Schnellinger, Rivera, Sormani gibi "top klas" oyunculara önerdikleri 500 bin dolar ve eşi ile kendisine özel arabalar gibi "astronomik" tekliflerini elinin tersiyle iten Asparuhov memleketinden ayrılmaya sıcak bakmaz ve Milan'lı yöneticilere şöyle bir cevap verir " Bulgaristan diye bir ülke var ve orada da Levski diye bir takım var. Belki siz bu takımı daha önce duymadınız ama ben bu takımda doğdum ve burada öleceğim." Asparuhov futbol kariyerini mavi-beyazlı takımda sonlandırmak ister istemesine de, Avrupa'ya gitmek istemiş olsa bile bu komunizm ile yönetilen Bulgaristan'da imkansız yakındı ve rejim futbolcularının yurt dışına çıkmasını yasaklamıştı. yasaklar o kadar sertti ki Asparuhov'a Lev Yashin'in jubilesi için Rusya'ya gitme izni bile çıkmamıştı...
Kulüp takımında gösterdi başarı kadar Georgi Asparuhov'un namı milli takımda attığı gollerle de Dünya'ya yayılır. 1962'de olduğu gibi 1966 Dünya Kupasında da Bulgarlar yine çetin bir gruba düşerler. Pele'li Brezilya, Eusebio'lu Portekiz ve Florian Albert'li Macaristan'a karşı Asparuhov'lu Bulgaristan. Gundi ülkesinin Macaristan karşısındaki tek golünü atarken, Bulgarlar yine grubu son sırada tamamlıyordu.
İki sene sonra Wembley'de oynanan İngiltere-Bulgaristan hazırlık maçında Gundi attığı golle taraflı tarafsız herkesin alkışını alıyordu. Orta sahadaki bir kafa topu mücadelesinden kaptığı topla bütün İngiltere yarı sahasını kat ediyor ve kaleci ile karşı karşıya kaldığı anda kalecinin solundan topu plase bir vuruşla ağlara yolluyordu. Bulgaristan deplasmana İngiltere ile 1-1 berabere kalırken, maçtan sonra konuşulan isim yine kahramanımız oluyordu.
Levski Sofya ve Botev Plovdiv formaları ile oynadığı 244 maçta attığı 150 golle Bulgaristan futbol tarihine adını yazdırmış olsa da Georgi Asparuhov, futbolseverler onu hep karizmatik duruşu, ahlaklı oyun yapısı, rakiplerine karşı centilmenliği ve Levski Sofya'ya olan bağlılığı ile hatırlayacaktır. İyi de bir aile babasıdır aynı zamanda Gundi, eskilerin deyimiyle "sigarası ve alkolü olmayan" karısı ve oğluna adamıştır hayatını. "Yağmurlu bir geceydi ve eve geç gelmişti Georgi" diye anlatıyor karısı Lita eşinin insani tarafını"Arabadan çıktığında kucağında bir çok çiçek buketi vardı, 'Bunu hak edecek ne yaptım ki?' diye soracaktım ki, yolda giderken yağmur altındaki yaşlı bir çiçek satıcısına acıdığını ve bütün çiçeklerini satın aldığını anlattı"
Ve 1970-71 sezonun son maçında Levski ezeli rakibi CSKA'yı konuk ederken, maçın son dakikalarında kırmızı beyazlı takımın oyuncusu Yankov sert bir müdahale ile Asparuhov'u düşürür. Futbol kariyeri boyunca kendisini durdurmak için rakiplerinden tekmeler yemeye alışık olan ve sahada kavga-gürültüden nefret eden Gundi, hiç beklenmediği bir şekilde yerinden fırlar ve Yankov'a vurur. Bu iki topçunun "kapışması" hakem Aleksandar Shterev'in karşılıklı kırmızı kartları ile sona ererken, maç da olayların büyümesi sonrası yarıda kalır. Genelde maçlardan dört gün sonra toplanan Futbol Disiplin Komitesi ne hikmetse vakit kaybetmeden bir araya gelir ve iki oyuncuya da üçer maç ceza verir. İşte bu ceza da Asparuhov'un "kader değiştiren" olaylardan biri olur...
Cezalı olduğu için sonraki kupa maçında oynayamayacak olan Gundi, ertesi gün yine de takımının antrenmanına gelir ve yakın arkadaşı Nikola Kotkov'u da yanına alır ve Plovdiv'in yerel takımı Vratsa'nın ellinci kuruluş yılını anısına düzenlediği özel maçta oynamak için Sofya'dan ayrılırlar. Yolculukları bir saati geride bırakmışken, Asparuhov'un Levski renklerinde olan mavi-beyaz Alfa Romeo'su benzin almak için Vitinya'da bir benzincide mola verir. Depoyu 9.20 levaya dolduran Georgi Asparuhov pompacıya 10 leva verir ve her zamanki cömertliği ile para üstü için beklemez ve yola çıkar. 80 santim belki onu zengin etmeyecektir ama o parayı almak için bekleyeceği zaman hayatını kurtaracaktı, nereden bilecekti ki? Azrail golcü futbolcuyu almaya gelmiştir ama futbolun melekleri onun bu dünyada daha bir çok gol atması için çabalamaktadırlar. Arabasına bindiği esnada benzincide bulunan biri kendisini de yolları üzerindeki bir yere "atmaları" konusunda ricacı olur, Gundi tereddütsüz bu isteği de kırmaz. Oysa "Kimdir, nedir, nereye gidecektir" gibi sorular sorsa yine o talihsiz kaza yerine geç varacaktır... Yola çıkmalarının ardından çok olmadan yoldaki bir kör nokta arabanın kontrolünü kaybettirir Gundi'ye ve karşıdan gelen kamyonla çarpışırlar. Alevler içinde kalan otomobildeki üç kişi hayatını kaybeder.
Bu trajik kazanın 40 gün sonrasında Asparuhov'un arkadaşı olan gazeteci İvo Bozhkov "İki Dokuz" adında yazmış olduğu ve daha sonra şarkısı yapılacak olan bir şiirini Gundi'nin mezarı üzerine bırakır. Cenazede polisin ve askerlerin Bulgar halkına karşı takındığı tavır, Bozhkov'un şarkısının "politbüro" tarafından yasaklanması Asparuhov'un ölümünün kazadan çok suikast olma şüphesini iyice netleştirir sevenlerinin kalbinde. Georgi Asparuhov'un popularitesinin gün be gün artması komunistler arasında kıskançlıkla karşılanırken, ünlü futbolcunun stadyuma topladığı kalabalıklar da "parti"yi huzursuz etmeye başlamıştı. Kazadaki üçüncü kişinin eşinin de yıllar sonra çıkıp, Asparuhov'un eşinden özür dilemesi, bu trajik ölümün kazadan çok cinayet olduğu konusunda herkesi çoktan hem fikir etmişti.
İki Dokuz
Yolun sonunda solda, yolların kesiştiği yerde,
Yaz ve kış iki buket çiçek yatar.
Dört yolda iki yalnız buket,
Bizim oraya gitmemizi bekler...
Yağmurda ve karda onlar bizi bekler,
Ve biz tekrar o yolu hatırlarız.
Mavi takımın iki sevilen dokuz numarası
Bugün bile her Bulgar takımını etkiler.
Asparuhov ve Kotkov, iki güzel yürek
Asparuhov ve Kotkov, batmayan güneş...
Yanıp kül olmuş olsa da bu şehitler
Büyüleyici kuşlar gibi sonsuza dek onları hatırlayacağız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder