16 Eylül 2008 Salı

Amatörde Siftah


  • Bir hafta gecikmeyle başlayan birinci amatör lig maçları geçen cumartesi ve pazar günleri bir aksilik çıkmayarak oynandı ve biz futbol dilencileri için hafta sonları daha bir manalı ve zevkli geçmeye başladı. Cumartesi günkü "temmuz ayına özgü yakıcı güneş" pazar günü yerini kasım ayına özgü soğuk ve ara ara yağmurlu bir güne bırakmıştı. İstanbul'un havasına, suyuna ve kızına güven olmaz üçlemesindeki hava olayı, veciz sözü doğrular nitelikteydi.
  • Cumartesi ve pazar günlerindeki olumsuz hava şartlarına rağmen futbolseverler takımlarını izlemek ve kısmen de desteklemek için çif taraflı tribünün tek tarafında yerlerini almışlardı, hem de geçen senelere göre kat ve kat fazla sayıda olmak üzere. Bunun nedeni belki de ilk haftada sağlam maçların olması, belki de bu yıl 1. amatörde geçen yıla göre daha fazla Çatalca takımının olmasıdır...
  • Cumartesi günü maçları izlemek üzere stada ulaştığımda Kabakça ile Silivri Kadıköy genç takımlarının mücadelesi yer alıyordu, genç takımdan ziyade minik takım hüviyetindeki maç 6-2 sonuçlandı. Futbolu sevdirmek ve daha küçük yaşta bir futbolcu ciddiyetine sokmak hevesiyle kurulan takımlarda, ciddiyeten izler gözükmüyordu ne yazık ki...
  • Futbolseverlerin esas beklediği maç ise Çatalca ile Kestanelik arasındaki maç idi. Çatalcaspor, geçen sene 1.Amatörü Avcılar'ın arkasından ikinci olarak belirlemiş ve bu sene süper amatöre çıkma arzusuyla çalışıyordu. Takım hocasını değiştirmiş ve yine kendisi gibi 1.Amatörün güçlü takımları Muratbey-Akalanspor gibi takımlardan önemli transferler yapmıştı. Kestanelik ise 2.Amatörü şampiyon bitirmenin coşkusunu uzun bir sürece yaymış ve yeni lige hazırlıklarını "son dakikalara" bırakmıştı. Kağıt üzerinde favori gözüken takım Çatalcaspor'du ama Kestanelikspor da sarı-kırmızılı rakibin belalısıydı. Amatöre ait bir istatistik arşivi elimizde olmadığı için, "kulaktan dolma" bilgilere göre sarı-yeşilli Kestanelik, rakibine karşı hiç mağlubiyet yaşamamıştı. Bu ortamda başlanılan müsabakada ilk gol beklenildiği gibi Çatalca'dan geldi, hem de daha ilk dakikalarda. Kornerden gelen topu kafayla kaleye gönderen oyuncuyu görme şansımız olmadı ama 5 numara gol attığını gösteren sevinç çığlığı atıyordu. Sadece golü kimin attığını değil, topun çizgiyi geçip geçmediğini de sadece yan hakem gördü ve orta hakemin oynattığı topa, gol diye bayrağıyla işareti verip, çoktan orta sahaya doğru depara kalkmıştı... Yediği golün şaşkınlığı ve ilk maçın formsuzluğu ile Kestanelik kendine gelemeden, yine gelişen bir kanat akınında defanstan gelen 4 numaralı Aydın'ın "zımba gibi" kafa vuruşuyla farkı da ikiye çıkarıyordu... Çözülme anları gelmişti Kestanelik için, lakin Çatalca defansının kalecine geri pas vermesi ve kalecinin gögsü ile kontrol etmek istemesi sonrası araya giren 9 numaralı Cihan'ın boş kaleye topu yuvarlaması ile skor 2-1 e gelmişti ilk yarıda. Bu andan itibaren, sarı-yeşilli takım "korkulacak ne varki?" havasında rakibinin üstüne daha cesur gitmeye başladı ve rakip kalede pozisyonlar yarattı ama takımda forvet pozisyonunda oynayan oyuncular görevlerini yapamadılar. İkinci yarıya daha da istekli başlamıştı Kestanelikspor ve seyircisinin de "ara ara" desteği ile rakibi zorluyordu, Çatalcaspor ise kontra ataklarla tehlike yaratma amacındaydı. Ceza sahası dışından Gürkan'ın kullandığı serbest vuruşu kaleci sektirince, Kestanelik ikinci golü buluyordu. Bu andan itibaren sarı-yeşilli formalılar daha cesurca rakibin üzerine gelmeye başladılar ve maçın kırılma anı Kestanelikli Ziya'nın ceza sahası dışında vurduğu harikulade topun direkten dönmesiydi. işte o andan sonra işler tersine döndü, Kestanelikspor'da defansat oynayan Selçuk sakatlanınca Gürkan defansa çekildi ve takım bütün gol gücünü kaybetmiş oldu. Bu andan itibaren Çatalcaspor'un yaptığı oyuncu değişiklikleri de işe yarayınca, rakibin ofsay diye durakladığı bir anda galibiyeti getircek golü bulmakta zorlanmadı ev sahibi ekip. Ligin daha ilk maçı olması, çoğu topçunun oruçlu olması ve havanın "mevsim şartalarına göre daha sıcak olması" oyuncuların son dakikalarda güçsüz ve bitkin düşmesine neden oluyordu. Genel olarak söylemek gerekirse, Kestanelikspor'un idmanlara geç başladığını bir mazeret olarak ele alırsak, gittikçe toparlanma şansları var, ama mutlaka bir forvet oyuncusu ile orta sahada top yapacak bir "maestro" bulmaları şart. Çatalcaspor ise bu oynadığı futbola devam ederse seneye de aynı ligte mücadele ederler. Akalanspor'dan transfer ettikleri kaleciyi de takımın hocası birinci kaleci olarak düşünmeli, daha vakit erkenken...
  • Pazar günü maçlarına geldiğimizde ise bir gün önceki sıcak ve kavurucu havanın yerini kara bulutlarla kaplı bir gökyüzü almıştı ama saha ve zemin futbol oynamaya müsaitti. Günün ilk maçında Akalanspor-Kavaklıspor ile karşılaşacaktı ve takımlar sahaya çıktığında herkesin sarı-kırmızı görmeye alışık olduğı Akalanspor, turuncu formayla yer alıyordu. rakip ise sarı ekipmanla mücadeleye başlamıştı... Ev sahibinin daha baskılı olarak başladığı mücadelede ilk gol rakip Kavaklıdan geldi. Ofsayt itirazlarına rağmen hakem golü vermişti, bu golün şokunu üzerlerinden atlatamayan Akalan ikinci golü de yiyerek beklemediği bir şekilde geri düştü. Bu andan itibaren Akalansporlu topçularda gereksiz bir sinir harbi baş gösterdi ve devreye yenik girdiler. İkinci yarının başında yapılan oyuncu değişiklikleri de Çatalca'nın sarı-kırmızılı takımına yetmedi ve maçın bitimine doğru yedikleri golle maçtan 3-0 mağlup ayrıldılar. Kavaklıspor'da kaptan 10 numara ile forvet oynayan 9 numaralı topçular göz doldurdu.
  • Günün son maçında ise Muratbey ile Selimpaşaspor Çatalca'da karşı karşıya geldiler. Ev sahibi Muratbey, geçen sene maçlara çıktığı kadronun 1-2 oyuncu dışında aynı düzenle sahaya çıkarken, rakip Selimpaşaspor ise maç öncesi ısınmalarından izlediğimiz kadarıyla "ne yaptığını bilen" bir görünümdeydi. Maç başladığından itibaren ortada geçen bir mücadele izlediği ara ara yağmur altında ıslanan izleyiciler ve ilk yarıda iki takımın da karşılıklı ataklarından gol sesi gelmedi. İkinci yarıda daha baskılı ve rahat gözküken takım olan Selimpaşa, bir serbest vuruşta oluşan karambol sonrası golü yerken, Muratbey ise golden sonra rahat oynamak yerine gereksiz bir telaşa büründü. Bu telaş anında, gerilen sinirler, hatalara neden oldu ve konuk Selimpaşa golü bulmakta zorlanmadı. Ama esas güçlük çektikleri pozisyonlar galibiyeti getirecek topu rakip ağlara yollamaktaydı ve kaçırdıkları pozisyonlarla az sayıdaki destekçilerine saç baş yoldurdular, beceriksizlikleri kendilerine 2 puana mal oldu ve müsabaka 1-1 sonuçlandı... Maçla ilgili olarak belki o heyecandan kimsenin fark etmediği, yada çok az kişin fark ettiği bir olay da, son dakikalarda daha önce sarı kartı olan Muratbeyli oyuncuya, hakemin ikinci sarı kartı göstermesi ve oyundan ihraç etmemesi. Yardımcı hakem oyunun ilerleyen dakikalarında kendisi uyardı ama o son dakika telaşından kimse bir şey fark etmeyince, olay geçiştirildi. Maç raporunda da hakem kartları değişik oyunculara yazarak, kendisini kurtarmasını bilmiştir.
  • İlk hafta müsabakalarını yöneten hakemelre formsuzlukları ve kendilerine güvensiz hareketlerle saha içindeki futbolcuların tepkisini çekerken, izleyicilerin de alay konusu oldular. Tamam, bu işi belki profesyonel olarak yapmıyorlar, bir çoğunun bir mesleği var ama, eğer sahaya çıkıp bir maç yönetiyorsan, elinden geleni yapacaksın, tabii bir de cesur olacaksın.
  • Son olarak ise takımların bu sezon giydikleri forma kreaksiyonları oldukça hoştu. Özellikle Kestanelik, Akalanspor ve Muratbey'in formaları ve numarada kullandıkları yazı karakterleri Süper Lig seviyesindeydi. Gerçi orjinallik açısından Akalanspor biraz geride kalmakta, çünkü sarı-kırmızılı takım Galatasaray'ın bu sene piyasaya çıkardığı turuncu formanın aynısını sipariş etmiş adidas firmasına...

1 yorum:

Unknown dedi ki...

dikilitaş'tan da haberler bekliyoruz abi :)

Blog Widget by LinkWithin