Sabah sabah erkenden kalkıp, gazete ve siteleri okurken beni oldukça güldüren, bir o kadar da midemi bulandıran bir açıklamaya rastladım. Bir çok spor sitesinde yer alıyor açıklama, buyrun burdan da okuyabilirsiniz haberi, ben bir kısmını buraya alıntı yapayım. Fenerbahçeyi kendi evinde 2-1 yendikten sonra Bülent Uygun"Dünya'nın en iyi ikinci takımını yendiğimiz için çok mutluyuz." diye başlamış açıklamalarına ve devam ettirmiş:
"Sivasspor olarak çok mutluyuz. Çünkü dünya sıralamasına baktığınızda dünya devi olmuş bir takımı kendi evimizde, kendi seyircimizle birlikte, mübarek ramazan ayında, hem de Kadir Gecesi'nde yenmek nasip oldu" İlk bakışta maçın coşkusuyla söylenmiş sıradan bir maç ertesi açıklama gibi geliyor ama derinine indiğinizde kelimelerin, içinde ne kompleksler, ne iddialar, ne mesajlar barındırıyor. Yıllardır Anadolu'dan bir şampiyon çıkmıyor ve Sivasspor olarak bizim hedefimiz 3 İstanbullu'nun egemenliğine son vermek diyen Bülent hoca, bu yaptığı açıklama ile kendi söyledikleri ile çelişiyor. Eğer sen de büyüksen, kendi evinde kazandığın bir maç sonrası bu kadar coşku ve sevince kapılmanın manası yok. Diğer bir taraftan yendiğin rakibin eğer Dünya ikincisi ise, birinci kim? Şampiyonlar ligi şampiyonu Manchester'ı Avrupa'nın en büyüğü farz edersek, Fenerbahçe'yi eleyen Chelsea kaçıncı oluyor? Peki Asya, Afrika, Amerika, Avustralya kıtaları Dünyamızda değil mi? Ama Bülent hoca aslında bütün bunları biliyor, yapmak istediği ise ileriki yıllarda Fenerbahçe antrenörlüğüne soyunmak için kendisine zemin hazırlamak. Geçen yıl, medyada çıkan anti-Zico yazılarından sonra ve Brezilyalı hocanın aldığı başarısız sonuçlar sonra "Ya olursa" niyeti vardı sarı-lacivertli takımın başına geçmek için ama kendisinden daha büyük Aragones onu engelledi. Şimdi de Aragones'i yenmenin mutluluğu ile "Böyle büyük bir takımı Sivas gibi bir takımla yenebiliyorsam, o büyüğünün başına ben geçersem Dünya birinci yaparım" mesajı veriyor gizliden. Bu mesajları alıp, "Fenerbahçe'ye hoca olur musun?" diye soran basın mensuplarına da "istemem yan cebime koy" türünden açıklamalarla olayı sümen altı ediyor. Bu açıklamaları yaparken de ne kadar gülünç duruma düştüğünün farkında değil Bülent Hoca, gözünde ve "gönlünde" bu kadar yücelttiği Fenerbahçe'yi kendi sahsında Gaziantepspor'un başındaki Nurullah Sağlam da yendi, Hacettepe çalıştırıcısı Osman Özdemir'de devirdi. Bu iki hocanın maç sonu açıklamalarına bakarsak Nurullah Hoca "Bu galibiyet başarıya giden yolda atılan büyük bir adımdır" deyip, bundan sonra daha çok çalışarak, hedeflerine ulaşmak istediklerini belirtip, kendi takımıyla ilgili açıklamalarda bulunurken, Osman Hoca ise maç öncesi Fenerbahçe!yi yenmenin hayal olmadığını belirtip, maç sonunda da takımının dizel araba gibi sonradan açıldığını ve 0-1'den 2-1'e maçı nasıl getirdiklerinden bahsettmiş. Kısaca, Bülent Hoca gibi galibiyeti "kırk gün kırk gece" kutlama havasına girmemiş. Demecin sportif yanı dışında bir de cıvık cıvık populizm kokan başka bir yanı daha var ki Bülent Uygun sever böyle "duruma uygun" demeçler vermeyi. Cümlenin sonuna dikkat edelim "... mübarek ramazan ayında, hem de Kadir Gecesi'nde yenmek nasip oldu." Komik olan şu ki zaten Kadir gecesi, Ramazan ayının 27. gecesi olur, bu değişmez, ama Kadir gecesinde yendik derse, hafif kaçacağını düşünmüş, Ramazan ayını da eklemeyi eksik etmemiş. Bir de "bayrama üç gün kala" diye ekleseymiş tadından yenmeyecekmiş tamlamanın. Devam et Bülent Hoca, belki bir gün sen de Fenerbahçe'nin kulübesine geçer, maç öncesi taraftara asker selamı verirsin, belki bir gün, "nasip" olursa...
27 Eylül 2008 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
elinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş.
türkiye'nin en başarılı teknik direktörü.
ezber bozmaya devam hocam. milli takımın başında görmek istiyoruz seni.
tatangasım
Yorum Gönder