11 Eylül 2008 Perşembe

Türkiye:1-1:Belçika


  • Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadını bu maç için seçme nedeni nedir Federasyonun bilemiyorum, ilk akla gelen seyirci baskısı ile maçı almak. Ama baskı yapmak için seyirci lazım, seyircinin maça gelmesi için de bilet lazım. Peki biletler kaça: 27.5 ytl ile 110 ytl arası. Durum böyle olunca da stadın yarısı boş kalıyor. Maç ilerledikçe de tribünler yavaş yavaş dolmaya başlıyor: kapılar açıldı büyük ihitimal. rakibi etki altına alacak taraftar baskısı nerede derseniz, o fiyatlara bilet alacak olanlar, sadece çekirdek çitletirler. İftardan sonra iyi gider...
  • Maçın kadroları açıklandığında Çağlar ismi herkesi şaşırtmıştır, atv televizyonun yorumcusu Selçuk'ta taktı çocuğa maç boyunca, ama Denizlisporlu topçu sahada oynayan arkadaşları kadar oynadı, ne fazla ne eksik...
  • Koskoca ülkede Volkan dışında başka kaleci yetişmiyor mu acaba? Fatih Hoca sever "adsız sansız" yeteneklere şans vermeyi, Volkan'ın yerine de bulsun artık birilerini. Dün gece bir top geldi, bizler gibi seyretti nasıl süzülerek ağlara gittiğini, bir top geldi "çıkayım mı çıkmayayım mı" diye düşünürken, ikinci golu yemesini çizgideki defans oyuncuları kurtardı... İllaki maç kaybettirecek bir hata mı yapmalı, değişmesi için... tehlike geliyorum diyor, farkında olan yok...
  • Haftanın "polemik" topçusu kaptan Emre, yine kaptan çıktı maça. Imparator sever oyuncusunun arkasında durmayı, ama topçular çok kez onu sattılar farkında değil. Belçika karşısında "bir hırs bir hırs" vardı Emre'de ama bal yapmayan arı misali didindi durdu, kapasite bir yere kadar, olmayınca olmuyor.
  • Maçı anlatan Fikret engin'de acayıp derecede doğum günü söyleme saplantısı var. Yok hakem Eylülün kaçında doğmuş, yok Belçikalı futbolcu şu kadar yaşındaymış. Eşimin dediği gibi "sanki gidip hakemin doğum gününü kutlayacağız" Bir de Belçikalı 16 numaralı topçuya her top geldiğinde neden AZ Alkmaar'da oynadığnı söyleme gereksinimi duyuyor anlamadım...
  • Tuncay'ın çıkması sonrası takımın bütün planı bir anda bozuldu, zaten kaleye dik giden iki adam var:Tuncay ve Arda. Fikret Engin'in deyimiyle "ilk onbirin yurt dışında tek oyuncusu" sakatlandı, Arda da bir o kanat bir bu kanat markajdan kaçayım derken, ortadan topla kaleye gidecek adam kalmadı... Semih ile Halil Belçika defansı içinde boğuldu kaldılar...
  • Penaltının atılması sırasında ne kadar kural dışı hareket varsa yapıldı, kaleci çizgiyi terk etti, diğer oyuncular ceza sahasına "doluştu" ama hakem golü verdi. Basketteki uygulama futbolda da var mı acaba, serbest atış eğer sayı olursa, atış sırasındaki ihlaler göz ardı ediliyor, bilenler bir zahmet yazıversinler....
  • Beni yakından tanıyanlar ne derece "kör" bir Fatih Terim savuncusu olduğumu bilirler ama dün geceki hareketleri yakıştıramadım hocaya. Topu rakip kulübeye doğru vurması tamam, ama Belçika hocasına doğru hızlı hızlı yürüyüp,daha sonra geriye dönmek olmadı hoca. Hani derler ya "silahı çıkarırsan, ateşleyeceksin" diye, oraya kadar ne için gittiysen, o eylemi gerçekleştir. Yok araya yardımcı gişrdi, yok dördüncü hakem girdi, karizmayı çizer hoca...
  • Bu stad nedense Hoca'ya yaramıyor, İsviçre maçı ve Belçika maçı... Yine UEFA'nın kara listesine girdi Fatih Terim...

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin