Simon Kuper "Ajax, Hollandalılar ve Savaş" adlı kitabında Almanların Hollanda'yı işgal etmesini anlatırken "Hollandalıların çoğu büyük ahlaksal seçimler yapmadı.Kendi hayatlarını sürdürdüler (tıpkı filmde, sınavlara giren öğrenci gibi), savaşın daha sonraki yıllarında da işgal daha sertleştiği zaman, asıl dertleri "olabildiğince az zarara uğramak"tı. Küçük bir aile çevresine çekildiler, savaşa katılmak yerine örneğin sinemaya gidiyorlardı" şeklinde belirtiyordu Hollandalıların "vurdumduymaz" durumunu. Aslında Rijkaard da Türkiye'ye ilk geldiğinde Bağış Erten'e verdiği röportajda teknik direktörlüğe bakış açısına dair bazı ipuçları vermişti:
"Önceleri sadece altyapılarda çalışmayı düşünüyorum, A takımlar beni pek çekmiyordu
.... ....
Bir şekilde Hollanda Futbol Federasyonu bana A Milli Takım Teknik Direktörlüğünü önerdi. Ben de kafamdaki tereddütleri gidermek için Cruyff ve Michels’le konuştum. Her ikisi de riskli bile olsa iyi bir fırsat olduğunu söyledi. Yani aslında ben böyle bir koçluk kariyeri düşünmüyordum. Her şey benim dışımda gelişmişti."
İşte yukardaki iki alıntı bugünlerde Galatasaray'da meydana gelene değişimin cevabını verecektir sporseverlere. Hagi'nin takımın başına gelmesinden sonra Galatasaray, Fenerbahçe karşısına çıktı ve son yıllarda başarısız performans sergilediği Kadıköy'de galibiyeti kaçıran taraf olurken, dün de Ali Sami Yen'de son haftaların formda ekibi Antalyaspor'u 2-1 ile mağlup ederken, Rijkaard dönemine göre farklı bir görüntü çiziyordu. Bu değişimi, bir çok kişi oyuncuların Hollandalı hocayı "sabote etmesine" bağlarken, gerçek sebep ise iki hocanın kişilik özellikleri ve futbol özelinde hayata bakış açılarındaki mantalite farklılığında yatmaktadır. Rijkaard, Galatasaray'ın başına geçtikten sonra bildiği doğruları takıma empoze etmeye çalışırken, Türk insanını tanımayı bir kenara bırakıp, eğitim durumunu da göz ardı edince istediklerini sahada uygulatmakta zorlanmış, ardı ardına gelen başarısız sonuçlar karşısında da "bizim anlayacağımız dilden" tepki vermeyince kendi sonunu hazırlamıştı. Hollandalının tersine Hagi ise bizim kültürümüzü yakından bildiği için, sözleşme imzalamasının ardından geçen 3-5 günde daha teknik-taktiğe girmeden "gazla oynayan" Türk topçusunu motive edip, kritik haftaları atlatma başarısı gösteriyordu.
Dün gece neredeyse as onbirde sayılabilecek bütün oyuncuları saha kenarında çekirdek çitletirken, sarı-kırmızılı formayla mücadele eden futbolcular soğuk havaya rağmen tribünleri dolduran taraftarlardan beğeni alkışları alırken, Galatasaray taraftarı da yeni hoca heyecanı ile birlikte bu sene ilk defa organize bir şekilde tezahürat yapıyor, maç sonuna kadar da takıma desteği bırakmıyordu. Kısaca, Rijkaard'ın Galatasaray futbol takımına getirdiği ve onların da tribüne yaydığı "vurdumduymaz" hava, Hagi'nin pes etmeyen kişiliğinin takıma yansıması ile dağılıyor ve soğuk sonbahar günlerinde ilkbahar meltemleri estiriyordu. Kendi sahasında rakibine baskı kuran bir takım izlemeyi özlemişken, dün gece maçın ilk 10-15 dakikasında rakip top yüzü görmezken, bizler de gözümüzün pasını siliyorduk. Sonraki dakikalar Galatasaray sanki hocası Hagi'nin futbol oynadığı dönemlerindeki ete-kemiğe bürünmüş halini andırıyordu ve 10 Numaranın pek sevdiği "aktif dinlenmeden" sahneler yansıtırken, Antalyaspor takımı oyuna ortak olduğunu hissetmeye başladığı anda Galatasaray tekrar vites yükseltiyor ve maçı getiren golleri buluyordu.
Geri dörtlüde Serkan'ın sağ bek, Sabri'nin sağ açık, Pino'nun en uçta tek forvet, Misimovic'in sol kanada yakın oynaması muhabbetine girmenin de pek anlamı yok zira Arda Kıvanç yerine Misimovic'le paslaşınca, Baros ve Kewell pozisyon tekrarlarını televizyondan izlemek yerine saha içinde yaşamaya başlayınca daha sağlıklı konuşmak durumunda kalacağız yeni teknik heyetin oynattığı futbol sistemi hakkında.
Kendi kurmadığı bir takımı alıp, üstelik bir çok sakat futbolcusunun da oynamadığı bir dönemde galip getirmek büyük başarıyken, bizim ise sadece beklediğimiz Galatasaray ismine yaraşır bir oyun sergiletmesiydi Gheorghe Hagi ve Tugay'ın futbolcularına. Yoksa "başarılar gelip geçer, asaletin bize yeter"di zaten...
Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Bünyamin Gezer, Alpaslan Dedeş, Orkun Aktaş
Galatasaray: Ufuk, Serkan (Dk. 43 Ali Turan), Neill, Servet, Hakan Balta (Dk. 71 Insua), Sabri, Barış, Cana (Dk. 60 Emre), Mustafa Sarp, Misimovic, Pino
Medical Park Antalyaspor: Ömer, Erkan, Radeljic, Musa, Yenal, Kerem, Sedat, Uğur, Tita, Necati (Dk. 55 Ali Zitouni), Veysel (Dk. 76 Djiehoa)
Goller: Dk. 31 Servet, Dk. 34 Pino (Galatasaray), Dk. 55 Musa (Medical Park Antalyaspor)
Sarı Kartlar: Dk. 21 Yenal, Dk. 24 Uğur, Dk 27 Radeljic (Medical Park Antalyaspor), Dk. 42 Serkan, Dk. 60 Ali Turan, Dk. 74 Misimovic, Dk. 90 Barış (Galatasaray)
Hakemler: Bünyamin Gezer, Alpaslan Dedeş, Orkun Aktaş
Galatasaray: Ufuk, Serkan (Dk. 43 Ali Turan), Neill, Servet, Hakan Balta (Dk. 71 Insua), Sabri, Barış, Cana (Dk. 60 Emre), Mustafa Sarp, Misimovic, Pino
Medical Park Antalyaspor: Ömer, Erkan, Radeljic, Musa, Yenal, Kerem, Sedat, Uğur, Tita, Necati (Dk. 55 Ali Zitouni), Veysel (Dk. 76 Djiehoa)
Goller: Dk. 31 Servet, Dk. 34 Pino (Galatasaray), Dk. 55 Musa (Medical Park Antalyaspor)
Sarı Kartlar: Dk. 21 Yenal, Dk. 24 Uğur, Dk 27 Radeljic (Medical Park Antalyaspor), Dk. 42 Serkan, Dk. 60 Ali Turan, Dk. 74 Misimovic, Dk. 90 Barış (Galatasaray)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder