15 Kasım 2010 Pazartesi

Tek Başına Kütahya Deplasmanı


Kayseri Erciyeşspor taraftarı Necati Bildik, aşağıda okuyacağınız deplasman anısını Tribün dergi forumuna yollamış, böylesi bir öyküyü herkesin okuması adına burada da paylaşmak gereği duydum, "helal olsun Necati", diyerek sizi tek başına bir deplasman hikayesiyle baş başa bırakıyorum:


Tek Başına Kütahya Deplasmanı

Sezon başında fikstür açıklandığında mutlaka gitmem gereken deplasmanlar arasında Tavşanlı Linyitspor maçı da vardı. Ama bir sorun vardı sınav programımla aynı güne denk gelebilirdi. Çünkü sınavlarım 13 Kasım cumartesi günü bitiyordu. Derken maç programı açıklandı ve maç 14 kasım Pazar günüydü. Çok sevindim ve bayram öncesine denk geldiği için yaklaşık 1 ay olmasına rağmen Isparta-Kütahya, Kütahya-Ankara, Ankara-Kayseri otobüs biletimi aldım. Maça gitmek için memleketime biraz daha geç gidecektim ama olsun. Sonuçta ben de memleketim için Kütahya’ya gidecektim.

Derken sınavlarım bitti. Bir gün sonra maç vardı ve ben sınav yoğunluğundan hiç pankart falan yapamamıştım. Hem içimi rahatlatmak hem de elim boş gitmemek için orta boy bir kartona Mavi-Siyah yazdım. Bir de kendi yaptırdığım büyük boy Erciyesspor bayrağım vardı. O ikisi bir deplasman için yeterliydi. Yola çıkarken yanıma el çantası ve büyük boy bir poşet aldım. Poşetin içine ufak tefek çantalarımı, karton dövizimi, bayrağımı falan koydum.

Ve maç günü geldi sabah 08.00 otobüsüne binmek için Isparta otogarına gittim. Otobüs hareket etti benim için kıpır kıpırdı. O yoğun sınav döneminin ardından bu deplasman bana terapi gibi geliyordu. Aklımdan aynen şunlar geçiyordu: “Gittiğim otobüs ne güzel. Çok rahat ve son model. Ama ben hâlimden memnun değilim. Keşke yanımdaki 50 kişi Erciyesspor taraftarı olsaydı da otobüsün modeli 302 olsaydı…” Bunları söyledim ardından bildiğim tezahüratları içimden söyleyerek yolculuğa devam ettim. Ve sonunda Kütahya otogarına geldik. Servisle şehir merkezine yakın bir noktada indim. Orada stadyuma nasıl gidebileceğimi sordum ve elimde bavullarla stada doğru ilerledim. Stada giderken 100 metre önümde bir otobüs polis eşliğinde hareket ediyordu. Biraz hızlandım ama otobüse yetişemedim. Ve tahmin ettiğim gibi o Erciyesspor takım otobüsüymüş. Neyse dedim ve devam ettim stadyuma ilk girenlerden birisi bendim. Stada girdim. Polisler yine tam formundaydı. Bavullarımı tekrar dağıtıp toplamak zorunda kaldım. Ama bana sökmedi. Sakinca gerginleşmeden tekrar topladım. Çünkü bunu göze almıştım. Bunu tahmin ediyordum. Çantamda bomba olmadığına inandırabildikten sonra tribüne girdim ve bayrağımı tel örgülere asmaya koyuldum. Ama o da ne? Polis geldi yaka paça tutarak oraya asamazsın dedi. Ama geçen hafta buraya gelen Karşıyaka taraftarı tam bu noktaya astı pankartını, nasıl yasak oluyor dedim. Onlarda buraya asmadı dedi. Hayır buraya astı dedim. Çünkü televizyonda görmüştüm. Ama sonunda kaybeden taraf her zamanki gibi ben oldum. Yukardaki demirlere asayım diyordum ona da müsaade etmediler. Demirlerden sarkıtamazmışım. En sonunda gittim reklam panosunun arkasına astım. Pek görünmüyordu oradan ama olsun yine de o bayrak o stadyumda dalgalanacaktı. Maçtan önce takım ısınmaya çıktı. Benim uzak olduğum kale direğinde ısınmaya başladılar. Tribünde olduğumu gören birkaç tane Kütahyalı saha görevlisi benimle çok yakından ilgilendi. Takımı buraya getireceğim dedi. Ben yine de takımın geleceğine inanmıyordum. Daha sonra aynı saha görevlisi gitti çekim yapan TRT kameramanına beni işaret etti. Kameraman da aralıksız 5-10 dakika beni çekti. Bakalım belki çıkarız Bank Asya 1. Lig Günlüğü’ne. Ama çokta önemli değil. O tribünde olmak bana yeter fazlasında gözüm yok. Takım maç öncesi antremanını bitirdi ve bir baktım benim olduğum tribüne doğru gelmeye başladılar. Saha görevlisi sözünü tutmuştu. Futbolcuların geldiğini görünce atkımı açtım hemen ve arkasından beni alkışlayarak soyunma odasına gittiler. Onlar gittikten sonra farkına vardım. Asıl benim onları alkışlamam gerekiyordu. Çünkü taraftar olan bendim

Maçtan yaklaşık 20 dakika önce bir anda bulunduğum deplasman tribününe akın akın insanlar gelmeye başladı. Şaşırdım. Kim olduklarını sordum. Kapıdaki bilet görevlisinin tanıdıklarıymış. Kimi destekledikleri de belli değildi. Kimi diyorki ben Kütahyasporluyum kimi bana ayakta durma göremiyorum diyor. Ben de orasının Erciyesspor tribünü olduğunu hatırlattım ve başka bir şey diyemediler. Maçın başlamasına 10-15 dakika kala Neşter grubu tezahüratlar eşliğinde geldi. Ve yaptıkları güzel pankartları tel örgülere astılar. Bana astırtmayan amire gittim ve onlar neden tel örgüye asıyor dedim. Birazdan çıkaracaklar dedi. Bende yedim Oradaki çifte standartın altında ezilir inşallah o polis amiri. Maç başlamadan önce tek başıma 5-10 dakika boyunca “Erciyes buraya Erciyes buraya” dedim. Ama az önce gelen takım maçtan önce gelmedi. Tribünlere rezil olduğumu düşündüm bir an. Maç başladı bizim takım çok kötüydü. Bir türlü organize olamıyorduk. Neşter grubu anlamsız yere küfür etmeye başladı. Erciyesspor’a g..veren diyince Tavşanlı Linyitspor daha mı iyi oynuyor? Maç atmosferine göre küfürler olur alışkınım da durduk yere de olması beni çileden çıkarttı. İlk yarı tatsız tuzsuz bitti. İkinci yarıya iyi başladık. Ama bireysel hatalar zincirinin ardından golü kalemizde gördük. Yediğimiz gol takımı kendine getirdi. Çok geçmeden beraberliği yakaladık. Beraberlikten sonra da pozisyonlara girdik ama değerlendiremedik. Maçın hakkı bana göre beraberlikti ve de öyle bitti. Ben beraberlikten memnundum. Çünkü bu genç ve koşan bir takıma karşı en azından kaybetmedik ve namağlup ünvanımızı devam ettirdik.

Maçtan sonra Kütahya otogarına gittim. Yaklaşık 1 buçuk saat orada bekledikten sonra 17.30 otobüsüyle Ankara’ya gittim. Saat 22.00 civarı AŞTİ’ye indim. Buradan otobüsüm 00.00 da kalkacaktı. O süre içinde takatim kalmamıştı ve çantamın üzerine oturdum. Yorgunluktan olsa gerek yerimden kıpırdayamadım. Ve derken oradan da otobüsüm kalktı. Saat 04.30 da Kayseri’ye indim. Ve eve girdiğimda saat tam 05.00 dı. Ailem uyumamış beni bekliyordu. Onlarla hasret giderdim ve bu deplasman da burada bitmişti.

Saygılarımla
Necati BİLDİK

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu anımı sayfanızda paylaşarak beni onore ettiniz. Teşekkür ediyorum. Necati

kafsinkaf dedi ki...

süper olmuş gerçekten bu tarz anılar ve yazılar gerçekten çok güzel oluyor

gözbek dedi ki...

vay vay vay bu ne sıcak bir yazı.

Anadolu'dan bu tür ne çok hikaye çıkar aslında, bizim basın İstanbul dışına çıkıp bir türlü ulusal çapta yayın yapamadı gitti.

Son zamanlarda sadece TRTdeki Bank Asya 1.Lig programında bu konular çok güzel klipler eşliğinde işleniyor, bayağı hoşuma gidiyor.

Blog Widget by LinkWithin