22 Kasım 2010 Pazartesi

Durmuşali Saidhoca


Bir kaç gün evvel Levski Sofya'nın Türk golcüsü İsmail İsa'dan bahsetmişken, başkentin diğer köklü kulübü CSKA Sofya'nın Türk golcüsü Durmuşali Saidhoca'dan bahsetmemek olmaz diyerek 24 yaşındaki golcü hakkında da bir yazı yazmaya koyuldum bu gece...

24 yıllık ömrüne bir romanı dolduracak kadar olaylar sığdıran Durmuşali, 16 mayıs 1986 günü Asenovgrad'da dünyaya gözlerini açar. Hasan Şaş bir röportajında kendi oğlunun futbolcu olamayacağını çünkü yediğinin önünde yemediğinin arkasında olduğunu ve futbolcu olmak için zorluklar yaşamak gerektiğini belirtirken, bir çok futbol uzmanı da kendisine katılıyordu. Lakin, Asenovgrad'ın varlıklı ailesi Saidhocaların ufaklığı "Muşi" bu ön yargıları kırarcasına meşin yuvarlağa daha küçük yaşlarda aşık olur ama ailesi onun yüzücü olmasını istemekte ve çocuklarını dördüncü sınıfa kadar yüzme kurslarına yollarlar. Yüzmeye giderken sürekli düşlerinde futbolculuk hayalleri kuran Durmuşali, kuzeni Olgin Çoban'ın desteği ile Botev'in seçmelerine katılır. Burada ilk hocası Mitko Jorov ile tanışan genç golcü :"Futbol adına en temel bilgileri kendisinden öğrendim ve onu asla unutmayacağım" diyerek eski hocasına vefasını belirtirken, "futbolu o kadar çok seviyordum ki, her gün idman için Plovdiv'den Asenovgrad'a trenle bıkmadan uzanmadan yolculuk ediyordum" diyerek geçmişi anlatacaktır verdiği röportajda...
Oğlunun trenlerde yıpranmasına gönlü razı olmayan baba Saidhoca, Muşi'ye ehliyeti alacak yaşta olmamasına rağmen bir Mercedes hediye eder. "O günlerde ayağımı hız pedalından çekmiyordum ama artık olgunlaştım ve MUSHI9999 plakalı mercedes CLS 55'imi çok dikkatli kullanıyorum" diyen Durmuşali, babasının hediyesinin zevkini çıkarırken, Botev'in A takımında oynamaya başlamanın da heyecanı içindedir. Hatta bir maçta attığı 6 gol ile Botev tribünlerinin de kat ve kat sevgisini kazanır, her şey yolunda gidiyordur Türk futbolcu için.

Dedik ya, hayatını yazsa roman olur diye, 2006 senesinde Asenovgrad'da babasıyla bir barda kafa çekerken, babasına kaba davranan bir sivil polisi hastanelik ettikten sonra bir süre nezarette tutuklu kaldıktan sonra 30 gün de hapis cezasına çarptırılır bizim golcü. "Pişman mısın?" sorusuna "Herkes ailesini sever ve kimse göz göre göre onların acı çekmesini istemez" cevabını verir yanıt olarak.
Hapisteki günlerini de anlatırken futbol sevgisi bir kez daha gözler önünde serilir "Demir parmaklıklar arkasında olmak kadar kötü bir şey yoktur. Genç bir adam olarak en çok iki şeyi özledim:seks ve futbol. Ama şansım yanımdaydı ki bir tenis topu buldum ve sürekli onunla geçirdim zamanlarımı"
Futbola tekrar dönersek, kara günleri geride bırakan Durmuşali, 2007 senesinin Ocak ayında Danimarka'nın Randers takımına kiralanır lakin yurt dışı macerası pek istediği gibi geçmez ve aynı senenin yaz aylarında tekrar Plovdiv'e geri döner.
Siyah-sarılı kulüpte attığı gollerle genç yetenek avcısı Dimitar Penev'in dikkatini çeken Durmuşali, tecrübeli hoca tarafından CSKA Sofya'ya transfer edilir. Kırmızı-beyazlı takımda attığı gollerle yurt dışındaki takımların kadrosunda görmek istediği Mushi, 2009'un Ağustos ayında Spartak Naltchik'e transferinin yatması üzerine Liteks teknik direktörü Angel Chervenkov'un isteği üzerine Litex'e kiralanır. Bir sezonu bu takımda geçiren Durmuşali, tekrar CSKA'ya döner lakin Dochev tarafından kendisine pek şans tanınmaz ve kulübeye dahi alınmazken, Jovanovski'nin takıma gelmesiyle genç golcü tekrar hatırlanır ve Platini-Sheridan'lı ileri ikilinin yedeği olarak sahaya sürülmeye başlanır...
Futbolculuk hayatından Mushi'nin "romanının" sayfalarını bir kez daha aralarsak, bizim Müslüman Türk çocuğu Cristina adında Hristiyan bir kız sever lakin hatunun babası aynı dine mensup olmadıkları gerekçesiyle sevenleri ayırır... "Bırakın dini, dünyada tenleri ayrı insanlar bile evlenirken, 21 yaşındaki bir kızın kararına ailesinin saygı duymamasını anlayamıyorum" diyerek üzüntüsünü belirten Durmuşali, Hristiyan ya da Müslüman, hayatının kadınını bir gün mutlaka bulacağına inanmakta...
Bulgaristan U-21 takımında da oynayan Durmuşali Saidhoca, bir kaç sene evvel Denizlispor'un da transfer listesinde yer almış lakin bu transfer gerçekleşmemişti. CSKA formasıyla bu sezon istenilenden uzak bir performans sergileyen Türk futbolcu için, kırmızı-beyazlı taraftarlar tribün forumlarında "Beşiktaş'a gol atsın, koca sezon yatsın" diye dileklerini belirtmekteler...

5 yorum:

TETTEH dedi ki...

Eric Cantona'nın ailesininde çok zengin olduğu bir an aklıma geldi.Bir arkadaşı onun şu ifadeleri kullanıyordu. ''Antrenmandan sonra biz evimize giderken onun malikanesinde oturma imkanı varken o yağmurlu havada, çamurlu bir sahada boş kaleye şut çalışırken görüyordum.''

Adsız dedi ki...

Vialli o bir kere, Cantona degil.

Adsız dedi ki...

CSKA'ya transfer oldugunda beklentiler cok buyuktu ama istenilen duzeye gelemedi bence tam bir hayal kirikligi sanirim onun icin en iyisi Ocak ayinda baska bir takima gitmesi olur.

kafsinkaf dedi ki...

yine post'la alakasız bir yorum yapacağım.Ultras ve gürkonas artık bana birşey söyleyecekler bu konuyla ilgili ama ne yapayım yazmam lazım :) Benim bloga Schuster ve taraftarlık gibisinden birşeyler yazmaya çalıştım.Özellikle Ultras ve Gürko benim bloga bakıp okuyup altınada yorum bırakırlarsa mutlu olurum.Yazdıkları yazılar hoşuma giden blog dostları olarak onların düşüncülerinide almak yazımla ilgili hoş olur..

emosimo dedi ki...

Bursasporlu bir yöneticinin akrabası oluyormuş Durmuşali..

CSKA'da biraz kıpırdansa Türkiye'de yolunun düşeceği takımı çok fazla sorgulamaya gerek yok..

Blog Widget by LinkWithin