Bugün futbol maçımız da Trabzon'da olduğu için günü iki aşamalı olarak görmüştük. İlk mücadeleyi basketçilerimiz kazanarak güne sevinçli başlamamızı sağladı. Başlamamız dedim çünkü günlerden Pazar. Haliyle insanlar genelde öğleye kadar yataklarından çıkmamayı tercih ediyor. Günün ilk saatleri için o yüzden iyi bir hediye oldu. Maç da tam adına yakışır şekilde mücadele dozu yüksek, futbol terimiyle "kemik sesleri" gelen cinsteydi. Futbol ve basketbol'un yayın hakları aynı kurumda olunca onlar için de anlatımı kolay oldu. Mesela yayın yönetmeni büyük takımların(3 mü,4 mü, 5 mi karar veremedik bir türlü zaten) maçlarının yayınında yönetmen koltuğunda oturan Musa Çözen'di. Derbi maçlara da bekleriz kendisini. Allahı var yönetmenlik konusunda eline su dökecek adam yok. Maça geçmeden son sözüm de şu ünlü "Fantom kamera" üzerine olsun. Bu kamera basketbol açısından bakacak olursak genelde NBA'de ve bazı Eurolig maçlarında karşımıza çıkıyor. Oralara çok zevkli görüntüler yansıtıyor ama bizde malesef hem salonlardaki ışığın yetersizliği, hem de alanın dar olması sebebiyle pek iyi görüntüler vermiyor. Sinan Erdem'de ve Abdi İpekçi'de daha iyi görüntü vereceğini düşünüyorum. Bugün ışıktan dolayı bayağı mat renkli görüntüler ortaya çıktı. Ancak haklarını teslim edelim tekrardan. O kamerayı kullanarak "yahu akşam Futbol maçında kullanırız, basketbol izleyicisinin neyine" demeden iyi görüntüler vermek istediler. Biz hala babamın gençlik döneminde(ki babam 56 yaşında) yapılmış salonlarda basketbol maçları oynattığımız için sorun orada oluşuyor.
Maç da bu atmosferde beklendiği gibi gelişti. Memleketimin havasında bir ilk bahar esintisi hakim. Dilimde sürekli Tarkan'ın Kış Güneşi şarkısı var sanki. Trabzonda da sanırım hava güzelmiş. Bu güzel havayı seyirciler de değerlendirip maça gelmişlerdi. Salonda azımsanmayacak derecede bayan seyircinin olması göze çarptı. Zaten Musa çözen gittiği her yerde güzellikleri ön plana çıkamarmasıyla da ünlü bir yayın yönetmenidir. Hava güzel, seyirci güzel, zemin basketbol oynamaya müsaitti. Sabah aldığımız Evren Büker haberinin olumsuzluğunu da bu güzel görüntüler törpülemişti. Maçın başlangıcı ve gelişiminde Evren'i pek arayacak gibi durmuyorduk ki son periyoda kadar aynı görüntü devam etti. Son periyot bir ara Orhan Veli'nin "Güzel havalar" şiirini anımsatmaktaydı. Son bölümde "Tecrübe faktörü"(shumpert, Tutku ve Haluk'un etkili oyunu) ve Andric'in yükselen performansı ön planda olmasa bizi de böyle havalar mahvedebilirdi. Şimdilik filmi geri sarıp maçın başına dönelim.
Maça Taylor Rochestie, Josh Shipp, Caner Topaloğlu, Radoslav Rancik ve Ermal Kurtoğlu beşiyle başlayan Galatasaray, ilk dakikalarda Trabzonspor'un sert savunmasıyla karşılaştı. Maça 11-3 gibi bir skorla başlayan Karadeniz ekibi buradan çıkış kolay olamayacak mesajını daha ilk dakikalardan vermişti. Galatasaray 6.30 dakikada yalnızca 3 sayı bulabilmiş, alarm sesleri Galatasaray için fazlaca itici gelmeye başlamıştı. Oktay Mahmuti alarmın sesi kesmek için molayı aldı ve sonrasında 12-4'lük Galatasaray serisi geldi. Son bölümdeki Galatsaray'ın iyi oyunu Trabzon takımının devreyi 20-17 önde kapmasını engelleyemedi. İlk periyottaki 17 sayının nerdeyse tamamı ikinci beşte olan, yani oyuna sonradan giren Tutku, Melih, Andric ve Haluktan gelmişti. 2. periyotta maç boyunca tek isabetini bu periyodun başında bulan Shumpert'in üçlüğü ile Galatasaray ilk defa öne geçmiş, fırtınayı dindirmiş, rüzgarı lehine çevirmeye çalışan bir gürüntü veriyordu. Bu periyotta Trabzon yeni taransferi Rasic sayesinde ayakta kalmayı başardı ancak Galatasaray'ın iyi oyununa bir türlü çare bulamadılar. Takımımız üst üste bulduğu basketlerle 9-2'lik seri yakalayarak soyunma odasına 42-34'lük skorla ve rahatlamış bir anlayışla gitmişti. İlk devrede en çok göze batan bu sezon kendisinden çok şey beklediğimiz genç Melih Mahmutoğlu'nun 12 sayısı ve harika Trabzon seyircisine rağmen yılmadan ortaya koyduğu mücadeleydi. Ona yardımcı olarak Tutku'nun 10 sayısı ve 3 asisti, Andric'in 9 sayısı ve 5 ribaundu vardı. Galatasaray çok kötü başladı ilk devreyi tam tersi bir görüntü ile çok iyi bitirdi.
3. periyotta yine Galatasaray rüzgarı esti. periyoda 7-0'lık seri ile başlayan takımımızda her şey yolunda gidiyordu. Savunmada çok agresif olan bir takım seyrettik bu bölümde ve Oktay mahmuti'nin de mutlu olduğu görülüyordu. Galatasaray'ın bu olumlu karakterine Trabzon pek çare bulabilecek gibi görünmüyordu. Tabi son çeyreğe kadar. Son çeyreğe 13 sayılık bir avantajla girmiştik ve Trabzon takımının, seyircisinden aldığı güçle bir atağa kalkmasını bekliyordum. Düşündüğüm gibi de oldu ancak bu oluşum benim beklediğim şekilde değildi. Oyuncularımız son periyoda adeta maç bitmiş gibi bir havada girdiler. Bu görüntüye özellikle maçın dikkat çeken oyuncusu Rasic'in etkili oyunu( 19 sayı 10 asist'le oynadı) ve takımın belkide bir numaralı skor opsiyonu, eski adıyla Michael Wright yeni adıyla “Ali Karadeniz” ile cevap verdi Trabzon ekibi. Periyoda Haluk’un 3’lüğü ile başlayıp farkı 16’ya çıkardıktan sonra son düdüğü erken çaldıramamanın nedenleri bunlardı. Trabzon ekibi hem kaliteli oyuncularının kalitelerini iyice sergilemesi hem de bizim basketçilerin erken rehaveti sonrası 4 dakika kala farkı önce 5’e son bölümde de 3’ kadar indirdi. Bu bölümde Shumpert ile 2 serbest atış kaçırmamıza rağmen, Trabzon’un kötü hücumu sonrası imdadımıza Shipp yetişti ve üst üste yapılan taktik faulleri başarılı kullanarak(5/6 faul isabeti son bölümde) farkın tek baskete düşmesini engelledi. Maçın hareketi ve kırılma anı bu bölümde ortaya çıktı. Trabzon’un bitime 25 saniye kala Rasic ile kullandığı maça tutunma turnikesini Andric enfes bir şekilde bloklayarak maçı bize getiren isim oldu. Maç da 73-69 üstünlüğümüzle sonuçlandı.
(Andric'in Rasic'i blokladığı pozisyon)
Bugün Galatasaray adına güzel olan bir çok şey vardı ancak en önemlisi çok kötü oynadığımız bir son periyotta Trabzon gibi tansiyonu ve önemi yüksek bir deplasmanda kırılma anında ayakta kalan isim olmaktı. Galatasaray bundan önceki deplasman maçı olan Karşıyaka maçında bu kırılma anlarında ayakta kalamamıştı. Bunlar, takımın iyi yolda olduğu gösteren sevindirici noktalar olsa da 40-27’lik ribaunt dezavantajını da kulağa küpe olarak algılamak lazım. Ribaunt konusunda ciddi sıkıntı yaşadık ama bunda Ermal’in erken faul problemine girmesi etken oldu diye düşünüyorum. Ayrıca her ne kadar 3 sayı ile oynamış olsa da Shumpert’in kırılma anlarında kaçırdığı serbest atışlar dışında çok iyi oynadığını da belirtmekte fayda var. Rochestie ve Rancik’den hücum anlamında hiç verim alamadığımız Evren’in de olmadığı bir maçta ön plana çıkan Genç Melih’in ilk yarıdaki oyunu, Tutku’nun yine harika performansı( son bölümde attığı hayati 3’lüğü unutmamak lazım) Andric’in günden güne artan performansı (14 sayı 7 ribaunt 2 blok) galibiyetin kapısını açan anahtarlar oldu. Ribaunt sorununa acil çözüm bulma gerekliliğimiz olduğuna değinmekte de yine fayda var. Trabzon çıkarmasının ilk raundunu basketçiler kazandı, darısı topçuların başına…
SALON: 19 Mayıs Spor Salonu
HAKEMLER: Engin Kennerman, Ersan Ergüler, Sinan İşgüder
MEDİCAL PARK TRABZONSPOR (69): İlker Türel (1 asist), Aleksandar Rasic 17 (4 ribaund- 10 asist), Ali Karadeniz 21 (8 ribaund), Hadi Özdemir (2 ribaund- 1 asist), Ersin Görkem (2 ribaund- 1 asist), Caner Öner 6 (2 ribaund- 1 asist), Hakan Yapar (1 asist), Alwin Eugene Snow 13 (6 ribaund- 1 asist), Harold Jamison 12 (7 ribaund- 2 asist), Mutlu Demir
GALATASARAY CAFE CROWN (73): Joshua Ian Shipp 12 (2 ribaund), Melih Mahmutoğlu 12, Caner Topaloğlu 7 (2 ribaund), Preston Shumpert 3 (3 ribaund- 5 asist), Taylor Rochestie (2 ribaund- 1 asist), Tutku Açık 13 (2 ribaund- 5 asist), Luksa Andric 14 (7 ribaund), Radoslav Rancik 1 (4 ribaund- 1 asist), Haluk Yıldırım 7 (2 ribaund- 2 asist), Ermal Kurtoğlu 4 (1 asist)
1. PERİYOT: 20-17
2. PERİYOT: 14-25
3. PERİYOT: 11-16
4. PERİYOT: 24-15
(istatistikler ve fotoğraflar tbf.org'dan)
7 Kasım 2010 Pazar
Trabzonspor:69 - Galatasaray: 73 (1'de 1)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder