"Ben çok hamle yapan bir koç değilim, yaptığı hamlelere inanan bir adamım. Takımıma da bunu aşılamaya çalışıyorum." diyerek başladı yayıncı kuruluşun röportajına koç Mahmuti. "Biz sezon başında bir şey söylemedik formanın hakkını veren, savaşan, izleyenlere keyif veren bir takım olma sözü verdik. Çünkü gerisinin kendiliğinden geleceğine inanıyorduk" dedi. GSTV'de Veli Yiğit’e verdiği röportajda daha ilginç şeyler öğrendik. Veli Yiğit takım ve Galatasaray çalışanları dışında kimsenin bilmediği bir olaydan bahsetti. Ermal maça anestezi olarak olarak çıkmıştı. Ayak parmağında bir sorun vardı. Veli Yiğit bu konuda koçun fikrini sorunca koç: “Ermal müthiş bir fedakarlık gösterdi ama ben bu fedakarlığına şaşırmadım. Sahadayken elinden geleni yaptı. Anestezi olmuş bir şekilde oynamak istedi. Bugün Ermal değil başka bir oyuncumuz da olsa aynı fedakarlığı göstereceğine ben adım gibi eminim. Galatasaray’ın her oyuncusu formasının hakkını verebilmek için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır. O yüzden bu durum çok önemli” dedi. Sonra yine Veli Yiğit’in yanına Ermal geldi. Ermal’i önce tebrik etti ardından “aslında durumunu anlatmak lazım önce” der demez Ermal “aman abi sakın, büyütülecek bir şey değil biz maçı konuşalım, açmayalım o konuyu” dedi. Yaptığı fedakarlığın maçın önüne geçmesini istemedei açıkcası...
Ben sezon öncesi yazımda da belirtmiştim Ermal’in fedakarlıklarından hırsından, azminden vs vs. 2006 Dünya şampiyonasında maç içinde parmağı çıkmış yine maç içinde onu yerine oturtturmuş ve maça devam etmişti. Maç sonunda sorulduğunda "sol parmağım, önemli değil ben sağ elle şut atıyorum zaten" deyip önemsememişti bile. İşte Ermal ve arkadaşları böyle fedakar oyuncular. Amacım burada Ermal’i ön plana çıkarmak değil. Maç sonu röportajlara bakıyorsun hepsi birbirini övüyor, şu seni şöyle övdü dediklerinde önce hepsinin yüzü kızarıyor. Utanıyorlar çünkü yaptıklarını büyütmüyorlar. Koçun da dediği gibi aslında yaptıklarına inanıyorlar, hamlelerine, mücadelelerine… Oynadıkları youndan, mücadelelerinden keyif alıyorlar. Kendilerine bir söz vermişler iç sahada yenilmemek... Bu noktada da her şeylerini ortaya koyuyorlar. Bu seviyeye Yönetimin de çıkması ve basketçilerine daha fazla destek vermesi en büyük dileğimiz.
Galatasaray Taraftarı bugün salonu tamamen doldurarak bu sezon ilk defa onları belki de en yüksek ölçüde mutlu etti. Salon, daha maç başlamadan “bu sene baskette tarih yazalım” tezahüratlarıyla inlemeye başladı. Taraftar her ne kadar bu maçı derbi maçı olarak görse de Galatasaray takımı için de yaptıklarının tescillenmesi maçıydı. Atmosfer bu kadar güzel ve etkileyici iken Galatasaray rüzgarı hemen arkasına alır mı düşüncesiyken maç başlamıştı benim adıma. Takımımız maça o kadar kötü başladı ki ilk 7 dakikada 5 sayı atabilmişti. Fenerbahçe, Ömer Onan’ın kritik 8 sayısıyla 15-5 öne fırladı. Bunun üzerine Ermal ve Andric’in 2’şer faule ulaşmaları biraz durumu krize götürme yönündeydi. Bu noktada koç ilk hamleyi yaparak bir anlamda 5 kısaya döndü. Galatasaray bu hamle sonrası savunmanın da dozajını artırınca periyot sonuna kadar 7 sayılık bir seri yakaladı ve krizi atlattı verdi. O seriyi ikinci periyodun başı itibariyle 11’e çıkaran takımımız 16-15 öne geçti. Galatasaray sertlik düzeyini iyice artırdı ve yaptığı savunmayla adeta boğdu rakip takımı. Bu bölümde her iki takımın mücadelesi EuroLig seviyesinin üstünde hatta 4’lü final seviyesindeydi. Tutku ve Shumpert’in devreye girmesiyle Galatasaray biraz açılır gibi oldu fakat Fenerbahçe’den cevap gecikmedi. Tutku kaynaklı sayılarla ve hücumlarla takım maç boyunca hep oyunda kaldı. Ancak devre sonunu kötü oynayınca Fenerbahçe devreye 2 sayı farkla 29-27 önde girdi. İlk devrede attığımız bu 27 sayıyı önce bir kenara yazalım. 29-27’nin ayrıca başka da bir açıklaması var. Her iki takımın da ciddi savunma yaptığı ve Hamlelerde eşit durumda bulundukları.
Fenerbahçe ilk yarıda içeriden iyi bir yüzde ile mücadele etmiş ama sayıları genelde orta mesafeden çıkarmıştı. 3. periyoda bizim faul problemimizi kullanarak içeriden Oğuz Savaş’ı kullanarak başladılar. Bir ara buradan iyi ekmek yeseler de takım savunması bizde tekrar devreye girdi ve farkın açılmasına izin vermediler. Periyodun ikinci bölümünde karşılıklı kaçan basketler sonrası Fenerbahçe son bölümü iyi değerlendirip 6 sayıya kadar çıkardı farkı. Haluk’un iki kişiyi perdelemesi sonucu periyodun sonunda Tutku’nun attığı üçlük 44-42 rakibimizin son periyoda önde girmesini sağladı.
Son periyot aslında apayrı bir maç gibi değerlendirilse yeridir. Fenerbahçe üst üste kaçırdıkça Galatasaray üst üste atarak cevap verdi. Skor 44-44 iken Ömer Onan’a yapılan faulu hakemler kaçırınca Fenerbahçe koçu Spahija hem takımının kötü oyunu hem de pozisyonun etkisiyle işi iyice abarttı ve haklı olarak teknik faulü aldı. Maçın kilit noktası burada oluştu işte. Galatasaray teknik faulu 4 sayı ile cezalandırmanın verdiği özgüvenle daha da açtı farkı. Takımımızın iyi savunması karşısında panikleyen Fenerbahçe, periyodun bitimine 02:50 kalana kadar basket atamadı. Zaten son periyodu serbest atışlardan atılan sayıları çıkardığımızda da 2 basketle tamamladı. Son bölümde maç içinde kaçırdıkça kaçıran Shumpert sorumluluk alarak 5 sayılık katkı verdi ve maç o noktada bitti. Devrenin neredeyse tamamında dümenin başında Tutku olduğunu hatırlatmakta fayda var. Zaten Tutku (diğer oyunculara haksızlık yapmayalım ama) maçın MVP’si olacak seviyede oynadı. Ermal’in deyişiyle adeta Steve Nash vari oynadı ve maçı 12 sayı 7 asist 6 ribaundla tamamladı. Tutku ön plana çıksa da 34 dakika sahada kalan ve üst düzey savunma yapan Shipp, yine iyi savunmasıyla Andric, Evren, Haluk, Rancik ve diğerleri, yani hepsi gözlerinden öpülesi bir performans ortaya koydular.
İlk yarıda 27 sayı atan Galatasaray’ın ikinci yarı 40 sayı atması muazzam iş. Ayrıca Fenerbahçe’yi 56 sayıda tutmak işin lezzet kısmı olsak gerek. Son periyot skoru olan 25-12, bir başka dikiz noktası...Takımın yaptığı üst düzey savunma da artık iyice adını perçinledi ve rakiplerine iyice korku salmaya başladı. Fenerbahçe’nin 15 top kaybı, bizim savunmayı yine ön plana çıkaran bir diğer nokta. Maç sonunda koç Mahmuti’nin ve Neven Spahija’nın açıklamaları örnek olacak nitelikte. Sakin, net, rakibine saygılı, hakkını teslim eden cinsten. Spahija’yı severdim ama bazı kişiler gibi teknik faulun arkasına sığınmaması sonrası daha da bir gönlümü kazandı. Her ne kadar anlatsak da maçı yaşamak, takımın performansını Tv’den izlemek ayrı keyif. Benden son tavsiye kaçıranlara izleme fırsatı bulmaları, taraftarın artık rüştünü ispat eden takımımıza daha fazla destek vermesi ve yönetimin mutlaka daha fazla işin içinde olması. Bugün yine hasbelkader bir şeyler karalamaya çalıştım ama siz keyfini sürmeye devam edin. Artık lideriz ve tadını çıkaralım…
SALON: Abdi İpekçi Spor Salonu
HAKEMLER: Engin Kennerman – Mehmet Serdar Ünal – Semih Vural
GALATASARAY CAFE CROWN (67): Joshua Shipp 11 (8 ribaund), Caner Topaloğlu 2 (1 ribaund), Preston Shumpert 16 (4 ribaund-1 asist), Taylor Rocheste (2 ribaund- 1 asist), Tutku Açık 12 (6 ribaund- 7 asist), Luksa Andric 5 (2 ribaund), Radoslav Rancik 11 (3 ribaund- 2 asist), Haluk Yıldırım (1 ribaund- 1 asist), Evren Büker 5 (3 ribaund), Sertaç Şanlı, Ermal Kurtoğlu 5 (4 ribaund).
FENERBAHÇE ÜLKER (56): Roko Ukic 8 (1 ribaund- 3 asist), Mirsad Türkcan 3 (3 ribaund), Ömer Onan 16 (2 ribaund- 1 asist), Lynn Greer (1 ribaund), Darjus Lavrinovic 1 (7 ribaund- 2 asist), Kaya Peker 6 (9 ribaund), Oğuz Savaş 14 (4 ribaund- 1 asist), Tarence Kinsey 2 (5 ribaund- 1 asist), Marko Tomas 3 (3 ribaund), Emir Preldzic 3 (1 ribaund- 1 asist)
1.PERİYOT: 12-15
2.PERİYOT: 15-14
3.PERİYOT: 15-15
4.PERİYOT: 25-12
29 Aralık 2010 Çarşamba
Derbi Galatasaray'ın... Galatasaray:67 - Fenerbahçe:56
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
Güzel yazmışsın Gürkan. Tebrikler...
takım güzel abi ben anlatmakta eksik bile kalıyorum :)
yanlış yazmışsın.ömer'e yapılan faul çalınmadığında maç 44-42 fenerbahçe ülker lehineydi.sonra hızlı hücum,teknik fauller ve tekrar galatasaray cafe crown'un kenardan başlamasıyla 44-48'e geldi ve bir daha dönmedi.hiç bir maç tek bir karara bağlanamaz ama skoru nereye getirdiğine baktığımızda maçın en kritik kararı olduğu ve hatalı bir karar olduğu açık.
@adsız,
Ömer'in pozisyonunda önce topa müdahale var, pozisyon dikkatle irdelenrse o görülür.
Lakin, maç içinde hatalı kararlar Galatasaray'ın aleyhine de olmadı değil. Özellikle uzunlara çalınan bir kaç faul vardı ki, komedi...
Öncelikle ellerine sağlık Gürkan kardeşim. Çok güzel özetlemişsin maçı ve ruhunu.
Hakem konusu dün iki takımında sinir uçlarına dokundu. Fenerbahçe verilen kritik faul kararları olduğu gibi bazı pozisyonlardada Galatasarayımıza verilen toplar oldu. maçın kopması ise Spaija'nın gereksiz itirazı ve sonrasında Ömerin yaptıgı top kayıpları. Galatasaray bu toplardan boş dönmedi ve üstünlüğü ele geçirdi.
Tutku'ya ne desek az kalacak. Allah nazarlardan korusun onu.
Rocheste ise son maçlarını oynuyordur umarım. Cüneyt Erden takımda kalsaymış ve Rocheste yerine dominant bir pivot alınsaymış diyorum. Bu güzel takımın yolu açık olsun. O sene bu sene.
yönetimde artık kesenin ağzını açsın yahu şu tkaıma 2 transfer yapılmadan şampiyonluk hayal ama euro lig seviyesinde 2 transferle hem kig hem avrupa da finael mumkun bence
bir faule bağlamak saçma ötesi baskette hele ki. yani o sayı olsa nolur ki gs 5 -15 den geri geldi 10 sayılık farkı eritti fener 2 sayı içinmi mıuz mızlanıyor fbülker cok iyi takım inkar edilemez ama gs takımı takım gibi takım ve gercekten muthiş savasıyorlar ancak şampiyonluk zor cunku playoff da boıyle iki mac cıkaramazsınız her mac aynı tempo imkansız o yuzden playlda 1 mac anca alır bu dezende takviye şart hemde 2 tane ust duzey
formanın hakkını verenleri arayan gözlerin o kadar uzağa bakmasına gerek olmadığını gösteren bir maçtı.
Fenerbahçe son peryioda 44-42 önde girmişti. Son periyotta ilk hücumu fenerbahçe kaçırınca shipp'in basketiyle skora 44-44 denge geldi. sonrasında Spahija akabinde teknik faulü gördü. Evet buraya kadar doğru zaten. orada ufak bir sorun olmuş.
Teknik faul konusunda da öncelikle Fenerbahçe koçu Sevgili Neven Spahija teknik faul'u hak ettiğini, abartmaması gerektiğini söyledi. Teknik faul işe yaramayınca mı Galatasaray maçı kazandı? Zaten direnci düşmeye başlamıştı Fenerbahçe'nin. teknik faul'ün mutlaka etkisi olmuştur ama Koç Spahija'nın bu teknik faulu oyuncularını gaza getirmek için aldığı aşikar. Lütfen Spahija kadar objektif olmayı deneyelim. Ben zaten yazımı o ölçüde yazmaya çalıştım...
@aksilaz, ben de rochestie konusunda sana katılıyorum. Çok iyi niyetli çok çalışan ve mücadele eden bir youncu ama malesef dediğin gibi istikrar yerlerde geziniyor, savunma kötü. Dünkü maça hep iyi şeyler ön planda olduğu için oyuncu bazında rochestie kötüydü diyemedim :) elim varmadı. ama sonuna kadar haklısın.
diğer arkadaşların dediklerine de sonuna kadar katılıyorum. ayrıca bir önceki iletim ilk sıradaki "adsız" adlı arkadaşın yorumuna... bilginize
Yorum Gönder