21 Aralık 2010 Salı

Gereği Düşünüldü / Cihat T.

Edebiyat dünyasında klişe olmuş Türk yazarlardan polisiye yazan çıkmıyor sözünü tarihe gömmek istercesine son dönemde bolca yerli polisiye yazarlar ortaya çıkmaya başladı. Bununla birlikte her ne kadar gerçek hayatta fazla göremesek de, toplumsal mesaj kaygısı taşıyan yerli seri katil sayısında da artış yaşandı.

Kitapların çevirmen satırını da okuyanların hatırlayacağı üzere, Cihat Taşçıoğlu aslında çok sayıda romanı Türkçeye kazandırmış bir çevirmen. Bu kadar romanı kelime kelime çevirecek kadar ayrıntılı okuduktan sonra, bir deneme de kendisi yapmaya karar vermiş anlaşılan. Kitap genel olarak Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası kitabının birkaç derece basitleştirilmiş hali gibi duruyor. Bu kitap ondan daha önce basıldığı için oradan esinlendiğini kesinlikle kastetmiyorum ama İstanbul’un kültürü ve tarihine hafif değinerek ve benzer mesajı vermeye çalışarak diğer kitapla aynı düşüncede hareket edilmiş. Lakin, kurgu süresince fazla sonuç odaklı gidilmesinden ve bazı sebep-sonuç ilişkilerinin yapmacık durmasından dolayı okuyucuya acele yazılmış izlenimi veriyor.

Yazar kitapta iki konuda kendine özgü bir yöntem izlemiş. Birincisi, soruşturmayı çözmede genellikle tecrübeli ve az buçuk yapılı polisler kullanılırken, burada silahını taşırken zorlanan, minyon yapısına rağmen pedalına ancak yetiştiği koskoca Mercedes’i kullanmaktan çekinmeyen, ağzından küfür eksik olmayan ilginç bir Oya Tan portresi çizmiş. İkinci olarak da, çoğu yazar olayın sırrını aydınlatmak için katili son 20–30 sayfada bülbül gibi konuştururken, Cihat T. bu konuşmayı ilk sayfadan son sayfaya kadar aralara yedirerek oluşturmuş, ki böylece diğer bayağı yönteme göre sürprizi en sonda açıklamak yerine roman içerisine dağıtmış.

Bunların dışında, çöp toplayıcısı Gürgen karakteri de gerçekten özgün bir tipti. Ama ne yazık ki bu güzel fikir kitabın sonuna doğru tam işlenemediği için biraz havada kaldı; biraz daha geçmişiyle mevcut olay arasında bir bağ veya kitap sonunda onun da içinde olduğu bir sürpriz aradı gözlerim. Yazık olmuş bu güzel düşünceye.

Roman içerisinde inşaat malzemeleri ve tekniklerini anlatırken meslekten birinin ağzından çıktığı belli olan tabirlerin kullanılmasından yazarın mimar olduğu kendini hissettiriyor. Yazar, taktik olarak kitabın sonuna kadar ipuçlarını minimum seviyede tutmaya çalışmış ama sona geldiğimizde olayın bir şekilde bağlanması gerektiği için bu sefer de ipuçları çok kolay çözülür olup, kitabın sonu biraz oldubittiye gelince klasik polisiye roman tarzının dışına çıkamamış.

Kitabın bomba kısmı: Tasarımlarımız var olduğu farz edilen bir altyapı üstüne kurulur; bunun kusurlu olması bizim meselemiz değildir; tasarım aşamasında altyapının tam ve eksiksiz olduğunu varsayarız. Banyonun muhteşem olması, ama kullanıldığında kanalizasyonun yetersizliği nedeniyle tuvaletin taşması bizim sorunumuz değildir.
Bu size ülkenin geldiği durumla ilgili bir şeyler çağrıştırdı mı?
Etiket fiyatı: 15 TL
Toplam sayfa: 320
İlk baskı: Şubat 2008
Not: 6/10

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin