26 Kasım 2017 Pazar

Galatasaray:2-0:Aytemiz Alanyaspor


Bir hafta evvel deplasmanda Başakşehir karşısında alınan farklı mağlubiyet ve peşinden tüm hafta boyunca ortada dolaşan "Tudor gitti, Terim geldi" dedikodularına karşın sahaya müthiş konsantre çıkan Galatasaraylı futbolcular öncelikle büyük alkışı hak ediyorlar. Böyle haftalarda toparlanmak zordur, sendeleyip tepe taklak düşmeni bekleyen çoktur da, esas buyukluk ve tecrübe böyle zamanlarda ortaya çıkar... Igor Tudor da macera aramaktan vazgeçip, "kazan takıma dönünce", Galatasaray, takipçilerinden Beşiktaş'ın da iki puan kaybettiği haftada Alanyaspor'u 2-0 yenerek haftaya oynayacağı Beşiktaş maçı öncesi büyük avantaj yakaladı, Hırvat teknik adam da maç sonu gazetecilere bu güvenle "açtı ağzını yumdu gözünü"...

Kolay takım değildi Alanyaspor ama golcüsü Vagner Love ve Junior Fernandes'in yokluğunda Saffet Susiç, yelkenleri erken indirip, Galatasaray'ı favori ilan edip, akıllarının sonraki hafta oynayacakları maçta olduğunu söylemişti. Hal böyle olunca, iki ihtimalli bir maç oynadı deplasman takımı, kontra bulmak ve yan toplarla gol atmaktı hedefleri... Bir kaç pozisyon da buldular da, hepsi o kadar... Galatasaray ise daha ilk saniyelerde Rodriguez'le başladı yoklamaya Haydar'ın kalesini de, tecrübeli file bekçisinin inanılmaz kurtarışları sayesinde maç bitimine kadar 10a yakın pozisyondan sadece iki gol çıkarabildi ev sahibi.


Galatasaray-Alanyaspor maçına dair saha içinden çok saha dışında yaşanılanlar damga vurdu benim nazarımda. Öncelikle, Ali Sami Yen'in yıkılması ve Seyrantepe'ye taşınılmasıyla Galatasaray taraftarının "genetiği" değişti. Mecidiyeköy'de "yenilsen de yensen de taraftarın senle" olan sarı-kırmızılı tribünler, pasoligli sistemde yeni stadlarında "topçunun biri ayağını yamuk bassın da ıslıklayalım" derdinde. Formayı çıkaran, kaptanlık bandını atan, armaya laf eden pek tabii ki ıslıklanır da, bu gece takım maçı 1-0 önde götürürken Latovleviçi neden ıslıklandı? Dedik ya, yeni nesil bir taraftar türedi, onlar yeni yeni "hastalıklar" da getirdi tribünlere, bir ya da iki maç önce kötü oynayan topçunun protestosu bu geceki maçta yapılır mı? Oysa biz, futbolcu kötü oynasa da sesimizi çıkartmaz, maç bitimiyle "haftaya düzelir" düşüncesiyle resetlerdik gördüklerimizi... İşin daha da vahimi, Lato'yu ıslıklayan taraftar yaptığı davranışta haklı çıkmak adına, kendi oyuncusunun hata yapmasını beklemekte içten içe... Nerden mi anlıyorum? Linnes oyuna girdikten sonra, iki adım yanındaki arkadaşına verdiği isabetli pasta alkış kopmasından... "Benim oyuna aldırdığım adam başarılı olsun", gerisi hikaye egosu... Linnes'in oynamasını biz de istiyoruz da, bu iş sahada oynayan oyuncuyu ıslıklayarak olmaz...


Tabii, illaki ıslıklamak istediğin bir oyuncu ararsan, Assamoah transferi yatınca sol taraftaki boşluk dolsun diye 3 kuruşa aldığın Latovleviçi değil de Sneijder gibi bir "adam"ı kovdurtup eski takımına 8 milyon euro, kendisine yıllık 3.5 milyon verilen Belhanda'yı verelim... Olur mu? Ona yeter mi gücünüz ıslıklamaya? Yoksa işin kolayına kaçıp, "naylon" istatistiklerle yine savunacak mısınız Faslı oyun kurucuyu. Biraz samimiyse, biraz futbolu biliyorsa "yeni nesil taraftar", oyun kuramayn "play maker"a tepki gösterir... Tabii, o da maç içinde değil, maçtan sonra ıslıklamak şartıyla...

Islıklamak demişken, Tolga'nın ısınırken sakatlanmasıyla son dakikada ilk onbire yazılan ve sosyal medyada "nargileli fotoğrafları" dolaşan Yasin aslında bu gece hedef tahtasına konulacaktı ama Gomis'in şutunda kaleciden seken topu ağlara gönderip, takımın golünü atınca kurtardı "paçayı"... İlginç oyun futbol, hiç hesapta yokken kadroya alınıyorsun ve maçı kurtaran adam oluyorsun... Ama, hızlı yaşıyor yeni nesil futbolu, ilk hatasında bir kaç hafta sonra ilk yuhlanacaklardan biri de Yasin'dir...


Tribünden dem vurmuşken, Galatasaraylı topçuların aslında ne kadar şampiyonluğa kenetlendiğinin göstergelerinden biri de Maicon'a yapılan sert hareketten sonra tribündeki eşinin Alanyalı futbolcuya "boğaz kesme" işareti yapmasıydı... Ailecek inanılmışsa Mayıs'taki şampiyonluğa, bu iş olacaktır...


Hüseyin Göcek'in Galatasaray lehine vermediği penaltı, Maicon'a yapılan kırmızı kartlık hareketi, Emre Akbaba'ya ikinci sarıdan kırmızı verilememesi 2-0lık galibiyet sonrası pek konuşulmayacak ama arşiv olarak dursun burada... Nasılsa yarın öbür gün biri çıkar, Hüseyin Göçek zamanında Galatasaray'da basketbol oynadı diye, onu Galatasaray yanlısı ilan eder ya, daha önce yönettiği Galatasaray aleyhtarı maçlarla birlikte söyleyecek iki çift lafımız olsun...

Stat: Türk Telekom
Hakemler: Hüseyin Göçek, Bahattin Duran, Mustafa Emre Eyisoy
Galatasaray: Muslera, Mariano, Maicon (Dk. 90 Ahmet Çalık), Serdar Aziz, Latovlevici (Dk. 70 Linnes), Selçuk İnan, Ndiaye (Dk. 90 Koray Günter), Rodrigues, Belhanda, Yasin Öztekin, Gomis
Aytemiz Alanyaspor: Haydar Yılmaz, Gassama, Fofana, Tzavellas, Nsakala, Maniatis (Dk. 76 Cenk Ahmet Alkılıç), Sackey (Dk. 64 Berkan Emir), Emre Akbaba, Efecan Karaca, Welinton, Mbilla (Dk. 29 Lungu)
Goller: Dk. 33 Yasin Öztekin, Dk. 88 Gomis (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 37 Tzavellas, Dk. 43 Emre Akbaba, Dk. 45+3 Gassama, Dk. 71 Lungu, Dk. 86 Welinton (Aytemiz Alanyaspor), Dk. 83 Serdar Aziz (Galatasaray)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin