ultras/Movement'in Maç Onbiri:
1- Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik... Ya da şampiyonluk maçı geldi çattı. Zirveyi ilgilendiren maçlar aynı anda oynanıyordu da, herkesin dikkati İzmir'deki karşılaşmadaydı, öyle ki Fenerbahçe ya da Beşiktaşlıların mekanı haline gelmiş kahvehaneler dahi Göztepe-Galatasaray maçını seyrettiriyordu müdavimlerine. Beraberlik Galatasaray'ı şampiyon yapacaktı, galibiyet ise kupanın yanına deplasman fobisinin de bittiği bonusunu armağan edecekti Fatih Terim'in takımına. İpler elindeyken, rakiplerle işi yokken, kontrollü başladı oyuna sarı-kırmızılı topçular. Renktaşları da hadlerini aşmadan oynadılar. Peki ne mi seyrettik ilk dakikalarda? Cevap basit, kendilerini kanıtlamış iki taraftar grubunun karşılıklı tribünde üstünlük kurma mücadelesi vardı Bornova stadında. Stadın kapasitesi oranında 5 bin Göztepeliye karşılık 500 Galatasaraylı vardı... Daha çok topu ayağında tutup, oyunu soğutarak savunma arkasına Garry'i kaçırma amacındaki Galatasaray bu arzusunu 10. dakikada gerçekleştirdi ve sağ bek Tayfur'a sarı kart çıkarttı. Tehlikeli bölgeden serbest vuruş kazanıldı da sahada Selçuk ya da Maicon olmayınca topun başına Garry geçti, top kaleyi tutmadı. Sonrasında ev sahibi biraz kıpırdandı, sağlı sollu ortalar ve ceza sahası dışına seken toplarla pozisyonlar aradı da Muslera faktörü devreye girdi, gol sevinci yaşamasına izin vermedi ev sahibi ekibin. Çok az pozisyona sahne olan ilk devrede akılda kalan iki pozisyonun birinde Gomis'in savunma arkasına sarkıp, topla buluşur buluşmaz attığı sert şutu Beto iyi kucaklarken, yine Gomis'in ceza sahasına girdiğinde rakibi tarafından elle itilmesine Cüneyt Çakır sessiz kalmıştı...
İlk yarıdaki oyun Fatih Terim'in oyunu değildi. Tamam beraberlik şampiyonluğu getirecekti de Galatasaray'ın genlerinde beraberliğe yatmak yoktu, o halde hoca saldı dizginlerini takımın. Hal böyle olunca da Göztepe sahasında daha fazla göründü Galatasaray ve o anların birinde penaltıyı da buldu. Kim atar telaşı yaşanmadan Gomis topun başına geçti ve şampiyonluğu perçinledi. Golden iki dakika önce oyuna giren Sinan'in da Feghouli'ye göre daha arzulu ve istekli olması, Göztepe'nin ligin zirvesini değiştireceği goller için "şuursuzca" saldırmasıyla Beto'nun kalesinde pozisyonlar da buldu Galatasaray ama gol kaydına muvaffak olamayınca 21 şampiyonluk 1-0lık deplasman galibiyetiyle geldi.
2- Son iki haftaya girilirken, Galatasaray'ın şampiyon olması için kolay bir formül vardı: Oynayacağı iki karşılaşmada yemeden atacağı 1 gol sarı-kırmızıları mutlu sona götürecekti. Malatyaspor ve Göztepe maçlarında üzerine düşeni yaptı Fernando Muslera, kalesini gole kapadı. Takım arkadaşları da 1 değil üç gol atınca, şampiyonluk geldi...
3- Savunma bekleri olarak Yuto ve Linnes vardı Göztepe karşısında. Maçın "stresi" göz önüne alındığında daha tecrübeli olan Mariano sağ beke yazılabilir miydi? Hoca, savunma tarafı daha başarılı olan Norveçliye güvenmiş demek ki, ilk devre her ne kadar "titrek" görünse de Linnes, fena bir maç çıkarmadı. Yuto ise bildiğimiz gibi konsantre ve arzuluydu. Özellikle maç sonu sevinçlerindeki azim ve Galatasaray'a bağlılığını gördükçe, ne yapıp edip bonservisi alınmalı diyorum. Devre arası Galatasaray'a gelmemek için taze gelin gibi nazlanan Asamoah'ın menajeri başlamış zemin yoklamaya da, bin Asamoah bir Yuto etmez. Lakin şimdi Inter'liler Japon topçuyu vermemek için binbir dereden su getirecekler. Bakalım nasıl çözecek bizim yönetim bu sorunu... Defansın göbeğinde ise Denayer artık banko oldu, yanına Serdar geldi ligin son maçında. Belçikalı da kiralık, hoca onun da "tapusunu" isteyecektir yaz sezonunda.Onu Yuto'ya göre daha kolay alabiliriz... Haziranda Dünya Kupası oynayacak Denayer, umarım dönüşte kaldığı yerden devam eder...
4- Devre arası giden N'Diaye, takımı küme düşünce geri dönmenin yolunu yapmaya başlamış da artık Galatasaray o bıraktığı Galatasaray değil, Fernando yeni partner buldu yanına: Donk. Sadece güçlü değil Hollandalı, Avrupalı topçulara özgü "kafası da çalışıyor". Duracağı yeri iyi seziyor, rakibe müdahale zamanlamasını ayarlıyor. Son maçlarda orta alanının yükünü taşırken, cumartesi gecesi partneri Fernando da "final nasıl oynanır" dersi verdi seyredenlere. Galatasaray'ın ani çıkışlarında belki attığı bir kaç isabetsiz pasla Garry Rodriguez'i kızdırmış olsa da, rakibi bozmada, oyundan zaman çalmada, maçı soğutmada genç oyunculara ders verecek hareketlerde bulundu Brezilyalı orta saha. İşte biz de buna tecrübe diyoruz. Ne demiş futbol ulemaları, kimisinin enerjisi, kimisinin tecrübesi...
5- Belhanda'nın maçlarda istenilen performansı sergilememesi Dünya Kupasına gitmeden bir sakatlık yaşama korkusu olmasından olabilir de Feghouli'ye ne oluyor? Göztepe maçında dağlara taşlara attığı bir serbest vuruş dışında neredeyse hiç topa değmeden saha dışına alındı Fatih Terim tarafından. Hoca, Cezayirli oyuncuyu kenara aldı da, istatistik ve koşu mesafeleriyle "kafayı bozmuş" hocalar olsa maç sonuna kadar Feghouli'ye sahada tutarlardı zira ilk devre sonunda Galatasaray takımının en çok koşan oyuncusu olduğunu işaret ediyordu rakamlar. Bal yapmayan arı mı desek acaba?
6- Göztepe hocası Tamer Tuna forvet oyuncusu Tayfur'u Garry Rodriguez'in karşısına koyunca, bizim "speedy Gonzalez" de daha 10. dakikada rakibine sarı kart aldırdı. Rakibin zayıf bölgesiydi sağ tarafı ama nedense pek oradan hücum etmedi sonraki dakikalarda Galatasaray, dedik ya kontrollü oyun tercih ettiler. İkinci devre daha çok ön plana çıktı Garry, hatta "kulağı çekilmiş" belli ki, hep Gomis'i aradı gözleri son topu vermek için...
7- "İyi şeyler iyi kalpli insanların başına gelir" diyordu Fatih Terim maçtan sonra. BeInSports kanalında maçı yorumlayan Reha Kapsal da aynı sözleri sarf etti Gomis'i anlatırken. Geldiği günden beri kişiliği ve saha içindeki mücadelesi ile taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanmıştı Fransız oyuncu ve attığı gollerle rekorları da alt üst etti. Beşiktaş ve Akhisar maçlarında kaçırdığı penaltılar sonrası Fatih Terim'den ve Galatasaray taraftarından o kadar büyük destek aldı ki maçın 66. dakikasında kendi yaptırdığı penaltı sonrası yine tereddütsüz topu eline aldı ve beyaz noktaya dikti. Böyle "final" maçlarında hocalar genellikle penaltı attıracak adam bulamazlar, sorumluluktan kaçan çok olur, kimisinin ayağı çeker, kimisinin baldırı. Gomis topu penaltı noktasına koydu ve tereddütsüz bir vuruşla fileleri havalandırdı. Attığı golle sadece şampiyonluğu getirmedi, aynı zamanda Alex'e ait olan "bir sezonda en fazla gol atan yabancı oyuncu" rekorunu da 29 golle kırmış oldu. Tebrikler koca yürekli adam...
8- Geldiği günden beri polemiklerden uzak durup, sadece takımıyla ilgili konuştu Fatih Terim. "Benim de zamanım gelecek" dedi ve şampiyonluktan sonra uzun bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Orada dikkatimi çeken şöyle bir söz sarf etti hoca: "Eğer Arsene Wenger gibi kalsaydım, 7 şampiyonluk değil 15 şampiyonluk kazanırdım"... Gerçekçi mi, hem de nasıl. Ne diyor hoca: "Biz mekanın sahibiyiz."..Ünal Aysal döneminde gidişi/kovulması kalbimizi kırmıştı da o ayrılıkla ilgili umarım bir gün tam ve net açıklamalar duyarız ve kim haklı kim haksız gün yüzüne çıkar.. Igor Tudor ile özgüvenini yitirmeye başlamış bir takımı alıp şampiyonluğa taşımak ancak Fatih Terim gibi "karizması" olan ve "mekanın sahibi" hocaların yapacağı bir işti... Bunu başardın hocam... Teşekkürler...
9- Ali Sami Yen'i rakiplere cehennem eden, Igor Tudor'u göndertip, Fatih Terim'i takımın başına getirten, hatta Dursun Özbek'in seçilmemesini sağlayan, yenilgiler sonrası havaalanlarına gidip oyunculara moral veren, Arda Turan'ı takım havasını bozacak diye aldırtmayan ve her şeyden önemlisi takımı şampiyonluğa konsantre eden Galatasaray taraftarı bu sezonun yıldızı... Başkan Mustafa Cengiz konuşurken araya girip "Şampiyon Göztepe taraftarı" dedi ve çok eleştirildi ya Rıza Kolcuoğlu... Esas şampiyon Galatasaray taraftarı bu sene... Emeği olan dostları kutluyorum...
10- Az bir süre çalıştı, belki sonradan geldi ama özlenen ve arzulanan başkan gibi hep taraftardan yana davrandı Mustafa Cengiz. Bazı başkanların "apaçi", bazılarının "çapulcu" dediği taraftara gereken değeri verdi ve Galatasaray'ın gerçek sahibinin şanlı ve büyük taraftar olduğunu her zaman söyledi. Kendisi de taraftarlığın gereklerini yerine getirdi, iç saha dış saha fark etmeden maç kaçırmadı, yalnız bırakmadı oyuncularını...Önümüzde bir kongre süreci var, umarım yaptıklarıyla bir dönem daha kulübün başında kalmayı ona layik görür Galatasaray kongre üyeleri...
11- Ve şampiyonuz... 21. şampiyonluk hayırlı olsun... 5. yıldız için kaldı geriye dört şampiyonluk... Ve ait olduğun Şampiyonlar Ligine de hoş geldin Galatasaray... Özlettirmiştin kendini...
STAT: Bornova
HAKEMLER: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Mustafa Emre Eyisoy
GÖZTEPE: Beto, Tayfur Bingöl, Wallece Reis, Kosanovic, Leo, Ghilas (Dk. 51 Ömer Şişmanoğlu), Selçuk Şahin, Rotman (Dk. 86 Axel), Gouffran, Castro, Demba Ba (Dk. 84 Muhammed Enes Durmuş)
GALATASARAY: Muslera, Linnes, Denayer, Serdar Aziz, Nagatomo, Feghouli (Dk. 64 Sinan Gümüş), Fernando, Donk, Rodrigues (Dk. 89 Yasin Öztekin), Belhanda (Dk. 85 Selçuk İnan), Gomis
GOL: Dk. 66 Gomis (Penaltıdan) (Galatasaray)
SARI KARTLAR: Dk. 10 Tayfur Bingöl (Göztepe), Dk. 74 Rodrigues (Galatasaray)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder