17 Eylül 2018 Pazartesi
Galatasaray:4-1:Kasımpaşa
ultras/Movement'in Maç Onbiri
1-Trabzonspor yenilgisi bir "felaketti", unutulması gereken bir maçtı ve yaşanılan travmadan kurtulup toparlanmak için milli ara "ilaç" gibi gelmişti. 15 günlük boşluk iyi ve hoştu ama rakip oynadığı bütün maçları kazanan sezonun göz alıcı takımı Kasımpaşa'ydı da maç aslanın yuvasında oynanacaktı, hani rakipleri paramparça ettiği "mabette"... Haftanın son iş günü olmasına rağmen tribünler tıklım tıklım dolmuştu, lakin maç kadrosu açıklandığında şaşkınlıkla karışık bir homurtu yükseliyordu Seyrantepe sırtlarında. Serdar Aziz'in partneri, genç Ozan'dı, Mariano dinlenirken Linnes koruyacaktı sağ tarafı, ahtapot Fernando yerini Donk'a bırakmış, sakatlıktan dönen Garry tamam da Onyekuru neden oturuyordu kulübede... Olsun, hoca işini biliyordur deyip, maçı seyretmeye, en çok da Ozan'ı izlemeye koyulduk.
Galatasaray bu sezon kendi sahasında oynadığı diğer maçlar gibi yine iyi başlayamadı oyuna, biz alışığız aslanların arkasındaki taraftar gücüyle rakibi daha ilk dakikalarda boğmasına, öyle bir şey olmadı. Kasımpaşa da diğer deplasmanlarda yaptığını yaptı, topu rakibe verdi, geride dengeli durdu ve kaptığı toplarla Trezeguet'i kaçırmaya çalıştı. Hal böyle olunca savunmada ve orta sahada "hazırlık" paslarının bolca olduğu, kalecilerin çok da tedirgin olmadığı bir ilk yarı seyrettik. Galatasaray, Sinan ve Rodrigues ile bir kaç defa tehlikeli gelirken rakibin kalesine, Kasımpaşa'nın gol aradığı dakikalarda karşılarında 18 yaşındaki Ozan vardı hep...
İkinci yarı Fatih Terim kendi deyişiyle "ne olduğunu herkesin bildiğini yapmış" ve oyuncularını yollamıştı sahaya. 46'da Diagne şanslı ve 49'da Serdar Aziz şanssız olsa Fatih Terim'in "gazı" işe yaramayacaktı ama Galatasaray bu iki "fırtınayı" atlattıktan sonra Seyrantepe'ye yağmaya başlayan yağmurla birlikte gol oldu yağdı Ramazan'ın kalesine. Emre Akbaba'nın yaptığı presle kazandığı ve sonrasında faul aldığı pozisyonda Garry'nin ortasında rakip ceza sahasında oluşan karambolde Eren ilk golü atarken, hemen arkasından N'Diaye Rodrigues'e Zidanvari bir asist yaptı ve fark ikiye çıkıverdi. İpleri eline alan Galatasaray, çözülmüş Kasımpaşa savunmasının üzerine daha rahat gitmeye başladı ve Garry Rodrigues artık adına patentini tescillediği "ayak içi plase" ile bir kez daha avladı Ramazan'ı... Maçın bitimine 15 dakika kala Serdar Aziz'in Muslera'ya bırakmadığı ve uzaklaştırdığı top, döndü dolaştı tekrar Galatasaray ceza sahsına geldi, Diagne ile buluştu ve siyahi oyuncu genç Ozan'ın "çömezliğinden" yararlanıp, penaltıyı alınca, deplasman takımının ümitlerini yeşertti de bir dakika sonrasında korner atışından gelen topta Serdar Aziz "fişi çeken" golü atıyordu. Kalan dakikalarda oyuncuların gol istatistiklerini arttırma çabasına şahit olurken, Muslera Trezeguet'e izin vermezken, VAR sistemi de Onyekuru'ya müsade etmedi gol sevinci yaşamasına...
2- "Lanet olsun bu adamı aldıkları güne" diye yazmış Fenerbahçeli bir taraftar twitter hesabına. Bir Akhisar maçından sonra Cihat Arslan demişti, "Muslera ligde haksız rekabet yaratıyor" diye. Yine Serdar Ali Çelikler bir tespitte bulunmuş "Fenerbahçeliler kalemize gelen ilk top gol oluyor diyor da Galatasaray'ın kalesine gelen o ilk top gol olmuyor, hal böyle olunca da arkayı sağlama alan takım rahat ileri çıkıp, golleri atıyor". Kasımpaşa karşısında Muslera adeta kalesinde devleşti, özellikle Serdar Aziz'in ters vuruşunda yaptığı refleks "sanat eseri" sıfatına girecek türdendi. Trezeguet'in son dakika karşı karşıya kaldığı pozisyonda vurduğu topu soğukkanlı bir şekilde karşılaması da performansını taçlandırdı Muslera'nın...
3- Galatasaray'ın ideal savunması Serdar Aziz- Maicon olduğunu yazıyoruz sürekli de Maicon'un sakatlığından dolayı hoca 18 yaşındaki Ozan'ı koydu serdar abisinin yanına. Gençti, tecrübesizdi ama Fen Lisesinde okuyacak kadar da "kafası zehir gibi çalışıyordu" genç stoperin, ilk dakikalardaki tedirginliğini çabuk atlatıp, maçın yıldızlarından biri oldu. Oyun başlarında Ozan tedirgindi, topla çok haşır neşir olmadı, arkadaşları da ona başta pek güvenemediler, pek pas vermediler de Kasımpaşa Galatasaray savunmasının üzerine gelmeye başladığı dakikalarda yaptığı yerinde müdahalelerle hem arkadaşlarının, hem de taraftarın desteğini kazandı genç stoper. Geçen sezonun flaş ismi Trezeguet'e adım attırmazken, ikinci devre Kasımpaşa hocası Kemal Özdeş Diagne'yi yolladı Ozan'ın üstüne. Senegalli oyuncu tecrübesiyle bir kaç defa zor durumda bıraktı Ozan'ı ki birinde penaltı kazandırdı takımı adına. Sebebiyet verdiği penaltı pozisyonunda bile Ozan'ın refleksi dikkate değerdir, ayağını rakibe uzatıp, Diagne'nin de kendini bıraktığını hisseder hissetmez ayağını çekti ama Bülent Yıldırım cezayı kesmişti. Kusursuz mu oynadı Ozan, 89'da ayağından kaçırdığı ve Trezeguet'in Muslera'yla karşı karşıya kaldığı pozisyon dışında, evet...
Ozan'ı överken, Serdar Aziz gibi bir sigortanın varlığından söz etmeden olmaz, sakat ve cezalı olmadığı sürece Serdar kadroya ilk yazılacak stoper olmalı, zira yanındakiler için büyük güvence oluyor. Dün gece Ozan'ı rahatlattı, rakip kalede de golünü atarak arkadaşının yaptırdığı penaltıyı telafi etti.
4- Takımın performansından bağımsız Yuto-Mariano'nun performans grafiği her zaman sabit ve bir teknik adam için huzur vericidir. Kasımpaşa karşısında Mariano'nun yerine Linnes'e vermişti formayı Fatih hoca ve Norveçli oyuncu bu sezon ilk defa ilk onbirde olmanın "paslanmışlığı" ile birinci yarı sahanın kötülerindendi ama ikinci devre tekrar o bildiğimiz Linnes vardı sahada. Ters taraftaki arkadaşı Yuto ise yine kusursuzdu...
5- N'Diaye ve Donk... Fernando'nun yokluğunda Donk'u Badou'nun yanına yerleştirdi hoca. Amaç bir yandan Galatasaray orta sahasına sertlik kazandırmakken, savunmaya da katkı bekliyordu Donk'tan hoca. Belki de Ozan'ın kötü bir performansı ya da geriye düşme durumuna karşı Donk'u stopere geçirip, Henry ve Feghouliyi sahaya sürmekti niyeti. Hollandalı savunma görevini başarıyla yaparken, N'Diaye ise enerjisi ve cesareti ile neden transfer edildiğini göstermiş oldu. Artık Belhanda'yı unuttuğumuza göre N'Diaye orta sahaya sertlik katıp, Emre'yi rahatlatan oyuncu olacaktır.
6- Sakatlıktan dönen Garry Rodrigues attığı 2 gol ile maçın adamı olurken, aslında son günlerdeki yabancı oyuncu sınırına da göndermede bulundu. Hatırlayacağız, Garry'nin sözleşmesi hafta içi "güzelleştirildi", maaşına zam yapıldı ve topçu da sahaya çıkıp kendisine yapılan jestin karşılığını verdi. Oysa, bizim yerli topçulara böyle bir "güzellik" yapıldığında "cukkayı" kapmanın mutluğu ile koca sezon gevşeyip, yazın yapacakları tatili düşünmeye başlıyorlar...
7- Trabzonspor maç yazımda Kasımpaşa karşısında da Fatih Terim'in Eren'le sahaya çıkacağını yazmıştım, hocayı tanıyoruz, dışardan gelen tepkilere kulağını tıkayıp, oyuncusuna güveniyor ve başarmasını bekliyor. Eren de elinden geleni yapıyor, pres yapıyor, hava topu alıyor, gol de atıyor. Taraftarda Gomis'ten sonra "yabancı golcü" sevdası olduğu için Eren "ağzıyla kuş tutsa" bir müddet yaranamayacak "transfersever" kitleye ama böyle mücadele etmeye devam etsin, zamanla sevdirecektir kendisini.
8- Kasımpaşa teknik heyeti sağlam çalışıyor ve her sene ligin altını üstüne getiren bir oyuncu bulup, taraftarın huzuruna çıkarıyor. Geçen senenin yıldız ismi Trezeguet'ti, bu sene Diagne... Trezeguet yaz tatilini Dünya Kupasında geçirdiği için form düşüklüğü yaşıyor bu sezon, bir çok futbolcuda bu normal bir durumdur, herkes dinlenirken sen tatil yapmıyorsun, Dünya Kupası maçları bittiğinde "şipşak" bir tatil yapıp, sezon başı kampa katılırsın ve lige de istediğin gibi başlayamazsın. Didier Drogba "Adanmışlık" kitabında yaz tatillerinin ne kadar önemli olduğunu anlatıyor...
Trezeguet "susarken" Kasımpaşada Diagne ön plana çıktı, her maç gol atarak krallıkta zirveye yerleşti ve Galatasaray maçında da seriyi devam ettirmekti tek amacı. Takımına kazandırdığı penaltı sonrası golünü de attı ve "rahatladı"... Jest ve mimikleri o kadar belli etti ki bu rahatlamayı... Bu arada Ozan'la baş başa kaldığı pozisyonlarda attığı "fake"ler ile tecrübesini de konuşturdu çaylak stoper karşısında... Senegalli oyuncu bu formunu sürdürürse Ocak ayı transfer mevsiminde adı Galatasaray ile anılacaktır...
9- Dünya Kupası maçları ile sevmiştik VAR sistemini ama Türkiye Ligi maçları başlayınca aslında VAR'ın sahada adalet dağıttığından ziyade hakemlerin ego savaşını turnusol kağıdı gibi ortaya çıkardığını görmüş olduk. Cüneyt Çakır başta olmak üzere bir çok hakem saha içinde vermiş oldukları kararları VAR başındaki arkadaşları uyarsa dahi değiştirmeyi "küçüklük" olarak görüyorlar. Kasımpaşa'nın kazandığı penaltıda Bülent Yıldırım video hakemden bir kez daha incelemesi konusunda uyarı aldı ama kararını değiştirmedi, oysa Ozan'ın o ufak dokunuşu koca Diagne'yi yere sermeye yetmezdi...Son dakika Galatasaray'ın ofsayt nedeniyle sayılmayan golünde ise Henry ile top aynı hizadaydı...
VAR sistemi ile ilgili merak ettiğim bir konu da, acaba hakemlere bizim televizyonda gördüğümüz görüntüler mi seyrettiriliyor. Eğer hal böyleyse, karar maçı yöneten yayın müdürünün istediği gibi olacaktır çünkü bir pozisyon kale arkası çekimde oldukça net gözükürken, diğer açılardan muallak bir halde ve o net açı bazen televizyon ekranlarına gelmiyor hakem pozisyonu ekranda incelerken...
10- Maç içinde belki daha fazlası olmuştur da biz televizyondan izleyenler iki pozisyona şahit olduk, Galatasaray'ın başarısını göstermesi açısından: İlki birinci yarının sonlarına doğru Ozan'ın uzaklaştırdığı top sonrası takım arkadaşlarının peşi sıra kendisine gelip, tebrik etmesi genç oyuncuyu, ikincisi de Emre Akbaba'ya yapılan faulde Donk, N'Diaye, Serdar Aziz'in bir hışımla gelip Kasımpaşalılara saldırması... Bu esnada o bölgede oturan taraftarın da olay yerine doğru oyuncusuna sahip çıkmak için koşması... Bu enstantaneler takımdaki birlik ve beraberlik için oldukça önemlidir. Bir zamanlar Volkan'ın Melo'ya tekme atması sonrası "bilmedim-görmedim" yapan başta takım kaptanı olmak üzere sahaya çıkan takımdan, sıradan bir faulde ortalı yangın yerine çeviren "ateşli" bir takıma... Bu takım senin eserin Fatih hocam, eline diline sağlık, özlediğimiz ruhu geri getirdin...
11- Fatih Terim'le bitirelim. Trabzon deplasmanında farklı mağlup olmuş ve iç sahada lig lideri ile Şampiyonlar Ligi maçı öncesi karşılaşırken, 18 yaşındaki bir oyuncuyu sahaya sürmek ancak Terim gibi taraftarın gözünde kredisi olan ve cesur hocaların yapabileceği iştir. Kötü bir sonuçta hoca gelecek tepkileri de göğüslemeye hazırdı, bir çok teknik adamın cesaret edemediği bir işi başardı hoca ve Türk futboluna da gencecik bir oyuncu kazandırmış oldu...
Kasımpaşa'nın teknik adamı için de iki kelam edelim, Kemal Özdeş duruşu ve yaptıklarıyla futbol aleminde saygı duyulan bir hoca ama maç sonu sonu demecinde yer alan "Galatasaraylılar her zaman yaptıkları gibi devre arasında soyunma odası koridorlarında çıkardıkları olaylarla maçın gidişatını engellediler" savunması kendisine hiç yakışmadı... İkinci yarı Muslera o kurtarışları yapmasaydı, Garry gününde olmasaydı belki de maçı alacaktı deplasman ekibi...
Stat: Türk Telekom
Hakemler: Bülent Yıldırım, Mustafa Sönmez, Asım Yusuf Öz
Galatasaray: Muslera, Linnes (Dk. 81 Mariano), Ozan Kabak, Serdar Aziz, Nagatomo, Donk, Ndiaye, Sinan Gümüş (Dk. 85 Yunus Akgün), Emre Akbaba, Rodrigues (Dk. 80 Onyekuru), Eren Derdiyok
Kasımpaşa: Ramazan Köse, Popov, Veysel Sarı, Ben Youssef, Veigneau, Pavelka, Sadiku, Eduok (Dk. 59 Özgür Çek), İlhan Depe (Dk. 70 Tarkan Serbest), Trezeguet (Dk. 90+2 Hasan Bilal), Diagne
Goller: Dk. 55 Eren Derdiyok, Dk. 59 ve 65 Rodrigues, Dk. 78 Serdar Aziz (Galatasaray), Dk. 76 Diagne (Penaltıdan) (Kasımpaşa)
Sarı kartlar: Dk. 30 Eduok, Dk. 53 İlhan Depe (Kasımpaşa), Dk. 53 Rodrigues (Galatasaray)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder