Fatih Terim'in Antalya deplasmanında "şapkadan dinazor" çıkarmasını uzun uzadıya yazacağım da, öncelikle Antalyaspor taraftarı ve kulüp yönetimine hakkını verelim. Sezon öncesi maddi sıkıntılar çeken ve lige istediği gibi hazırlanamayan Akdeniz ekibinin oyuncuları, Bülent Korkmaz idaresi altında "birlik" olup sahada ellerinden geleni yapınca, ligin sekizinci haftası sürpriz bir şekilde Galatasaray'la "liderlik" maçına çıkmaya hak kazandılar. Kırmızı-beyazlı taraftarlar tamamı el emeği göz nuru, fırça ve sprey boya ile yaptıkları "Nesilden Nesile Antalyaspor" ve "Adım Adım Zirveye" pankartlarıyla da futbolcularına teşekkür edip saygı duruşunda bulundular. Yönetim de takıma forma reklamı vermeyen şirketlere "Siz olmasanız benim arkamda kapı gibi taraftarım var" dercesine "07 Gençlik" göğüs ve sırt reklamı ile sahaya çıktı. Dünyada örneği var mı bilmem de bizim memlekette formaya bir taraftar grubunun adının yazılması bir ilk olmalı...
Lakin, ev sahibi yönetim kendi taraftarına gösterdiği saygıyı, keşke rakip taraftara da gösterse ve "Guatanamo hapishanesini" andıran deplasman tribünü işkencesine bir son verse... Cam panolarla kaplanmış "kafeste" bırakın insanlar medeni bir şekilde maç izlesin, nefes almakta zorlanıyorlar. İki senedir Antalya'ya misafir olan her kulüp taraftarı bu durumdan şikayetçi ama çözüm aşamasında kimse kılını bile kıpırdatmıyor.
Hafta içi Porto deplasmanında ev sahibini adeta kendi sahasına hapseden ve sayısız pozisyon yakalayan Galatasaray, üç gün sonra aynı forvet hattıyla çıktığı Antalyaspor deplasmanında ilk yarıda neredeyse hiç pozisyon bulamadı. Bu kadar büyük bir farklılığı sadece yorgunlukla açıklamak olabilir mi? Konsantrasyon eksikliği hiç mi yok? Sarı-kırmızılı topçuların Türkiye Süper Liginde de "şahlanması" için İstiklal Marşı sonrası Şampiyonlar Ligi marşı da mı okunması lazım illaki?
8. dakikada Belhanda'nın ceza sahası içine girip, çıkardığı pasta Garry Rodriguez'in vuruşu dışında koca 45 dakika pozisyonu olmayan Galatasaray, ilk yarı sona erdiğinde "istatistik kağıdında" 300 küsüre 100 küsür pas yapmış gözüküyordu. Maç başlamadan önce BeInSport ekranlarında Mariano ile ilgili soruya Tugay Kerimoğlu şöyle cevap veriyordu: "Ben Mariano'nun kaç kilometre koştuğuna bakmam, olumlu işler yapıp yapmadığına bakarım".
Söz konusu 300 pasın nasıl ve nerede yapıldığı irdelendiğinde ise genel olarak şöyle bir manzara karşımıza çıkıyor: Ozan topu alıyor, sağa sola bakıyor atacak adam yok, dönüyor Muslera'ya veriyor, o en yakınındaki Serdar Aziz'e paslıyor ve ondan da top tekrar Ozan'a geliyor ve üç pas yapıp "bir arpa boyu yol" alınamıyor...
Evet bazen istatistik kağıdında çok üstün gözükürsün de, sahada "varlığınla yokluğun belli olmaz"... Galatasaray da ilk devre, topu "eveledi geveledi" ama Boffin'in kalesinde tehlike yaratamadı.
Yine de az kalsın önde gidecekti Galatasaraylılar soyunma odasına da başka zaman VAR'dan gelen uyarıya kulak asmayan Cüneyt Çakır, bu kez koşa koşa ekrana bakmaya gitti ve çalmış olduğu penaltıyı iptal etti.
İkinci yarı Galatasaray daha istekli ve arzulu başladı da, bir kanatta Mariano, diğerinde Ömer'in ortaları hep rakibin iki kulesi Diego ve Celustka'nın hakimiyitendiyde. Hal böyle olunca Porto maçında Eren çok aranmadı ama cumartesi gecesi rekor sayıda orta yapılan maçta pivot santafor gerekiyordu.
Ve işte o an Fatih Terim'in dehası ve cesareti ortaya çıkıverdi. Golsüz giden maçta Belhanda'yı çıkarıp yerine bir stoper olan Maicon'u aldı hoca ve kendi ceza sahası yerine rakip ceza sahasında görevlendirdi. Bursaspor'un şampiyon olduğu sezon gol kısırlığı çektiği anlarda Ömer Erdoğan'ı karşı kale önüne yolluyordu Ertuğrul Sağlam ve bu işten "ekmek yemişliği" de vardı. Maicon'un oyuna dahil olmasıyla Galatasarayın kenar ortaları da etkili oldu ki Sinan ilk defa ceza sahasında topla buluşup, yaptığı acemice kafa vuruşu ile takımını öne geçirme fırsatını cömertçe harcadı.
Maicon tek başına yetmeyince, Henry Onyekuru'yu da kenara alıp başka bir stoper olan Donk'u da gol atması için Boffin'in koruduğu kalenin önüne yolladı Fatih Terim.
Ve Hollandalı oyuncu ilk topla buluşmasında "donk" diye bir kafa vuruşuyla takımının aradığı golün imzasını atıverdi.
Geçen sezon Bursa deplasmanında takım 1-0 mağlupken ve golün gelmediği dakikalarda Igor Tudor iki savunma beki Mariano ve Latovleviçi'yi çıkarıp Yasin ve Feghouli'yi oyuna alıp maçı çevirmesini bilmişti. Fatih Terim'in de Belhanda ve Onyekuru gibi ileri hat oyuncularını yanına alıp, savunma orjinli Maicon ve Donk'u gol için saha sürmesi ve kazanması bu sezonun unutulmaz hikayeleri arasında yerini alacaktır.
Salih Dursun'la bitirelim yazımızı. Maç öncesi yayıncı kuruluşa konuşan Salih, ilk devre iki takımın da tutuk oynayacağını, ikinci devre oyunun biraz daha hızlanacağını ve golü atan takımın maçı kazanacağını belirtirken, "Umarım o golü biz atarız ve kazanan biz oluruz" temennisinde bulundu. Futbolu bıraktığında başka planları yoksa, televizyonlar için "harika" bir yorumcu olur Salih, oyun tam da dediği gibi gelişti de, bir tek temennisi tutmadı...
O kadar da olacak...
Kim tahmin edebilirdi ki Fatih Terim'in forvetsizlikte "şapkadan dinazor" çıkaracağını...
STAT: Antalya
HAKEMLER: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun
ANTALYASPOR: Boffin, Nazım Sangare, Celustka, Diego, Cissokho, Chico, Yekta Kurtuluş (Dk. 74 Danilo), Hakan Özmert, Doğukan Sinik (Dk. 68 Harun Alpsoy), Maicon, Doukara
GALATASARAY: Muslera, Mariano, Serdar Aziz, Ozan Kabak, Ömer Bayram, Ndiaye, Fernando, Belhanda (Dk. 76 Maicon), Onyekuru (Dk. 85 Donk), Rodrigues (Dk. 61 Feghouli), Sinan Gümüş
GOL: Dk. 87 Donk (Galatasaray)
SARI KARTLAR: Dk. 5 Maicon (Antalyaspor), Dk. 40 Sinan Gümüş, Dk. 47 Belhanda, 90+2 Fernando (Galatasaray)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder