14 Kasım 2010 Pazar

Galatasaray:73 - Efes Pilsen:78


Maç sonu koçumuz Oktay Mahmuti’nin ağzından dökülen şu sözlerle başlayalım yazımıza: “ Bugünkü yenilgiyi kaliteye, kadroya falan bağlamak yanlış bir yorum olur. Öncelikle yolun başında olduğumuzu bir kez daha gördük. Bence ön planda olan unsurlar tecrübesizlik ve verdiğimiz hücum ribauntlarıydı. Geriden gelip kazanma fırsatını yakaladık. O bölümde maçı bitirmeliydik. Ancak biz maçın bitmesini bekledik.” İşte sayın koçumuzun ağzından bunlar dökülürken tecrübesizliğe dem vuruyordu bir yandan da. Galatasaray takımı ciddi anlamda iyi bir oyun oynayarak rakibini bir ara çaresiz bıraktı. Efes takımı hafta içinde Panatinaikos’dan farkı yiyince ligde bu maçı mesaj maçı olarak gördü haliyle. O anlayışla sahaya çıkmışlardı ancak çok önemli iki eksik vardı. Vujcic ve Kerem Tunçeri oynayamayacaktı. Hafta arasında Efes Pilsen’in garip bilet politikası da pek fayda etmemişti. 45 liradan satılan biletleri bir gurup Galatasaray taraftarı sanırım sırf inadına alıp tribünlerde baskın seyirci konumuna gelmişlerdi. Takımımız da yükselen formunu daha da ileriye taşımak için rakibinin karşısına çıkmıştı.

Bu hava şartlarında yapılan hava atışından sonra 40 dakika temposu hiç durmayan, savunmaların birbirini boğduğu, EuroLig seviyesinde bir maç izledik. Galatasaray ilk 3 hücumdan boş döndü. Efes buna 4-0’lık seri ile başlayarak cevap verdi. Sonrasında toparlanan Galatasaray, Ermal, Rancik ve Caner’le skora tutundu. İlk bölümde Efes’in çok top dolaştıran ve iç-dış oyunlarıyla yaptığı hücumlara pek çare bulamasak da zamanla savunmanın oturmasıyla o fark da kapandı. Takımımız yine hücum ribauntlarında sorun yaşarken, Ermal odaklı oynanan oyunlarla madeni pota altında bulmuştu. Bu noktadan sonra Galatasaray takımı hep bu noktadan skor bulmaya devam etti. İlk periyot 20-16 ev sahibi ekibin lehinde sonuçlanırken Efes adına son zamanlarda kendisine pek güvenilmeyen Ender Arslan’ın muazzam başlangıcı dikkat çekmişti. Aynı zamanda Efes Pilsen oyuncumuz Ermal’e de bu periyotta bir cevap verecek oyuncuyu bulamamıştı
İkinci periyot karşılıklı basketlerle başlarken Galatasaray’ın arzulu savunması dikkat çekmekteydi.Caner’in Rakocevic üzerinde kurduğu baskı Efes adına sıkıntıların başlamasına işaret gibiydi. Özellikle bu devrede Tutku’nun oyuna girişiyle vitesi birkaç seviye artıran takımımız üst üste bulduğu sayılarla farkı kapamaya çalışıyordu. Sonraki bölümde verdiğimiz 2 hücum ribaundunu takiben bir Efes serisi gelmiş, ilk 14 dakikada 7 hücum ribaundu vermiş ve hiç alamamıştık. Farkı 10 sayıya kadar çıkaran Efes’e ilk freni Oktay Mahmuti aldığı mola ile yaptırdı. Akabinde gelen 8-0’lık Galatasaray serisi ve harika savunma tekrar maça ortak olduğumuzu gösteriyordu. Galatasaray son 3,30 dakikada 13-2’lik seri yakalayarak devreye 1 sayı farkla 38-37 yenik ayrılarak girmişti. İlk devredeki 21-11’lik ribaunt dezavantajı olmasa devreyi farkla önde bile kapayabilirdik. İlk yarıda Galatasaray adına ön plana çıkan isim 10 sayısıyla Ermal KUQO’ydu.

3. periyoda 4-0’lık seri ile başlayan Galatasaray’da Caner’in Rakocevic üzerindeki devam eden savunması Efes’i raydan çıkarmaya başlamıştı. Takibinde gelen 8-2’lik yine Galatasaray serisi ev sahibi için alarm seslerinin çalmasını sağlamıştı. Takımızda her şey yolunda gidiyor ve üst düzey bir performans gösteriyordu. Efes gibi bir takımı çaresizliğe sürüklemek kolay bir iş değil gerçekten. Mola sonrası silkinen Efes’de Kerem Gönlüm’ün attığı 5 sayıya bizim takımdan cevap gelmeyince skor tekrar 45-45 olmak üzere eşitlenmişti. İşte bu noktada Galatasaray tekrar hızını artırmaya başladı ve içeri inen her toptan Galatasaray sayı bulmaya başladı. Başrolde ise çeyrek sonunda 17 sayısı bulunan Ermal vardı. Galatasaray Ermal kaynaklı oyununa devam ettikçe hücumdan verimli döndü. Ermal atmasa da attırdı ve periyot 54-62 lihimize sonuçlandı. Periyodun son basketini de son saniyede top elinde patlamasına rağmen çok düzgün bir üçlük atışla isabet bulan Ermal kaydetmiş oldu.

Son periyoda girilirken rüzgar arkamızdan bayağı bir kuvvetli esiyordu. Karşılıklı basketlerle geçilen ilk bölüm sonrası fark 10 sayıya kadar çıkmıştı. Galatasaray son periyodun ilk bölümünde çok akıllı bir basketbol sergilemişti. İlk bölümü Galatasaray 69-60 ile kapamış ve Efes iyice çaresiz duruma düşmüştü. Bu bölümde gelen Efes molası bir anda rüzgarı ters yönde esmesini sağladı. Efes Pilsen, kalitesinden beklenen basketbolu bir anda sergilemeye başlayınca ve koçumuzun da dediği gibi biz de “maçı bitirmeyip, bitmesini bekleme kararı alınca” işler değişti. Ard arda gelen Efes sayılarına maalesef çare bulamadık. Geçen hafta Trabzon maçında da buna benzer bir senaryo vardı karşımızda ve son bölümde ayakta kalan isim olup galip gelmiştik. Ama Efes gibi takımın eline bu fırsatı vermemeniz gerekir. Onlar bu fırsatı 12-0’lık seri ile değerlendirip psikolojik üstünlüğü ele geçirince, maçı da kotaran taraf oldular. Bu son bölümde Efes’li Roberts ve Sinan’ın üst üste buldukları basketlere biz erken atılmış iki üçlükle cevap veremedik. Maçın da kırılma anları o noktalarda oluştu ve Efes Pilsen maçı 78-73 kazandı.

Maçla ilgili olarak öncelikle maç sonu oynama konusuna değinmek lazım. Maç sonunu oynayama konusu farklı bir durum. Böyle anları iyi oynamak kolay olmuyor. Zaman ve tecrübe gerektiren şeyler bunlar. Efes gibi takıma da kozu verince kullanıyorlar doğal olarak. O konuda bir eleştiride bulunmayacağım. Ancak yine, yeni, yeniden “ribaunt sıkıntısı” ön plana çıktı. 37-27’lik ribaunt dezavantajında bir de rakip bizden 9 fazla hücum ribaundu alınca bu küçük farkın bu noktadan kaynaklandığını söylemek zor olmuyor maalesef. Galatasaray, Shumpert’i Türk statüsünde oynatabilse ribaunt sezgisi yüksek kalıplı bir uzunu da kadrosuna katabilirdi. Sezon başından beri çözülemeyen ve çözülmesi ancak bir transferle gerçekleşebilecek ciddi bir sorunumuz var. Tabi gönül en kısa zamanda çözülmesini istiyor. Ayrıca son periyottaki 24-11’lik skor ve son bölümde taktik fauller haricinde atılan 2 sayı bize ciddi bir uyarı niteliğinde görünüyor. Bu noktaya gelip kazanamamak üzse de Efes gibi bir rakibe karşı aynı derecede bir oyun ve bence daha fazla mücadele göstermek çok önemli. Takımımıza böylesine güzel bir maç izlettirip, umudumuzu daha da yukarıya çektiği için teşekkür etmek gerek. İlgilenenler için istatistikler şu şekilde:

SALON: Sinan Erdem Spor Salonu
HAKEMLER: Mehmet Keseratar, Erşan Kartal, Yener Yılmaz

EFES PİLSEN (78): Andrew Wisniewski 2 (2 Rİibaund), Igor Rakocevic 13 (4 ribaund-2 asist), Edward Roberts 10 (4 ribaund-1 asist), Marvis Thornton 8 (5 ribaund-3 asist), Kerem Gönlüm 13 (6 ribaund-2 asist), Ender Arslan 4 (2 ribaund-4 asist), Bostjan Nachbar 8 (3 ribaund), Sinan Güler 14 (4 ribaund-5 asist), Ersin Dağlı 6 )2 ribaund).

GALATASARAY CAFE CROWN (73): Joshua Shipp 16 (6 ribaund-1 asist), Caner Topaloğlu 6 (4 ribaund-3 asist), Preston Shumpert (2 ribaund-1 asist), Taylor Rocheste 7 (2 ribaund-2 asist), Tutku Açık 5 (1 ribaund-4 asist), Luksa Andric 2 (3 ribaund), Radoslav Rancik 10 (2 ribaund-2 asist), Evren Büker 8 (2 ribaund-1 asist), Ermal Kurtoğlu 19 (2 ribaund-1 asist).

1. PERİYOT: 20-16
2. PERİYOT: 18-21
3. PERİYOT: 16-25
4. PERİYOT: 24-11

1 yorum:

kafsinkaf dedi ki...

salona gittiğimde bu kadar galatasaray lı taraftar beklemiyordum açıkçası şaşırdım gördüğüme.Ayrıca resimlerde yoğun olan kısmı koymuşsun pota arkasını birde kameranın bulunduğu tarafta epey bir galatasray taraftarı vardı.Deyim yerindeyse çıkarma yapmıştı gs.Efes yine kendi evinde olduğu halde deplasmanda oynadı maçını böyle bir takıma yazık oluyor gerçekten.Ayrıca Galatasaray'ı çok diri gördüm sezon başından beri Ksk ve bu maçta izleme olanağı buldum gs koçun önderliğinde iyi takım yapmış.Yanlız bu gün efes'in pota altı zaafiyetinden ermal'la yararlandılar sağlam bir pota altı oyuncusu olan bir takımda nasıl olur nasıl yaparlar bilmiyorum fakat gs ilerisi için umut veriyor

Blog Widget by LinkWithin