22 Şubat 2019 Cuma

Benfica:0-0:Galatasaray


İlk maçta İspanyol hakem ile başlayan hatalar zinciri, dün gece de Rumen hakem ve yardımcıları ile devam edince Galatasaray bu sezon için Avrupa kupalarına veda etmek zorunda kaldı. Lakin Fatih Terim'in dediği gibi "değişen ve gelişen bir takımız" ve haziran ayında da yapılacak takviyeler ile Galatasaray, Ali Sami Yen'in kuruluş amacında belirttiği üzere "ait olduğu lige" çok daha güçlü dönecek, "mekanın sahibinin kim olduğunu" gösterecektir dosta düşmana...

Nasıl ki ultrAslan-ÜNİ, Anadolu'daki deplasmanları Galatasaray için Ali Sami Yen havasına çeviriyor, ultrAslan'ın Avrupa oluşumu olan ultrAslan Avrupa da Almanya, Fransa, Belçika, Portekiz demeden yurt dışı deplasmanları Galatasaray için "iç saha"ya dönüştürüyor. Estadio da Luz'da da UEFA Avrupa Ligi son 32 Turu rövanş maçı Benfica'lı taraftarların şaşkın bakışları altında sarı kırmızılı taraftarların üçlüsü ile başladı, Gençlik Marşı ile devam etti ve ev sahibi tribünlerin de "telefonlarının ışıkları" ile eşlik ettiği Nevizade Geceleri ile son buldu... Evet, taraftar ilk maçın skoruna bakmadan, "Galatasaray varsa, umut vardır" diyerek kendisine ayrılan bloğu doldurmuş, "sığmıyoruz" diyerek yan tarafların açılması için Portekiz polisleri ile tartışıyordu...


Fatih Terim'in takımı da Avrupa macerasına devam edebilmek için gollere ihtiyacı olduğunun bilincinde ev sahibi yarı sahasına oyunu yıkıp, erken bir gol ile ipleri eline almak istiyordu. Benfica ise İstanbul'dan rahat dönmüş, sağlam savunma yapıp, kalesinde gol görmemek temel gayesi içinde mücadele ederken, ani çıkışlarla Galatasaray'ı avlamanın peşindeydi. Düşündüklerini de yaptılar kırmızı beyazlı forvet oyuncuları, özellikle sarı-kırmızılıların atak sonlandıramadığı, ya da çok adamla hücüm ederken kaybettiği toplarla Muslera'nın kalesine ciddi şekilde geldiler de bu ataklarda ya Cervi, ya Pizzi, ya da Felix son vuruşlarda beceriksizdi, ya da Marcao liderliğindeki Galatasaray savunması dikkatliydi.

Bireysel yeteneklerin ön plana çıkmadığı, takım sistemi ve disiplini içinde mücadele eden "taş" gibi bir takıma karşı oynuyordu Galatasaray ve rakip ceza sahası içinde aradığı pozisyonları bir türlü bulamıyordu. Sağ kanatta Mariano, sol kanatta Nagatomo her zamanki gibi bindirmelerde bulunuyor ama onların önlerindeki Feghouli ve Onyekuru ile pas alışverişlerini engelliyor ev sahibi topçular, forvetteki Diagne'ye orta yapmalarına müsaade etmiyorlardı. İster altında "şahin" olsun ister Ferrari, yakıt koymazsan araba gitmez, Diagne'ye orta yapmazsan adam sahada dolaşıp durur... Luyindama ve Marcao'nun da hava toplarında başarılı olmaları vesilesiyle Fatih Terim deplasmanda gol atma yollarından birinin de duran toplardan olabileceğini hesaba katmış ve maç içinde de stoperlerini rakip ceza sahasına yollamak için  sürekli talimat veriyordu da, Belhanda "formsuz" gecelerinden birini yaşıyor, topu arkadaşlarının olmadığı yerlere atma "becerisi" gösteriyordu...


Sağlı sollu kanatları kapayan, rakibinin bloklar arası bağlantılarını koparan böyle komple bir takıma karşı pozisyon bulmanın tek yolu özellikle savunma ve orta saha oyuncularının kaptıkları toplarla rakip ceza sahasına doğru "driplingle" kamıkaze dalışı yapmaktı. Bir kaç kez bunu Nagatomo ile, Luyindama ile ve N'Diaye ile denedi Galatasaray ve belki de maç boyu en tehlikeli olduğu anlar bu pozisyonlardı ama son paslar yerini bulmayınca skorbord değişmedi...


Dakikalarla birlikte ümitlerin de tükenmeye başladığı anlarda Fatih Terim önce Sinan'ı, sonrasında Yunus ve Emre Akbaba'yı oyuna alarak elden giden turu tutmak için son kurşununu da kullandı. İşe de yarayacaktı bu değişiklikler, "umuda sarılacaktı" Galatasaraylılar son 10 dakikada, çünkü maçtaki tek isabetli ortada Diagne'nin kafa vuruşunda kaleciden dönen topu Emre Akbaba ağlara yollamıştı da yardımcı hakem "acımasızca" ve "bilinçsizce" ofsayt bayrağını kaldırmasaydı... "Vebali UEFA'nın boynuna, üvey evlat yaptıkları UEFA Avrupa liginin marka değerini düşürdüler" derken, çok da haklıydı Fatih Terim maç sonunda. Bir gün önce Şampiyonlar Liginde VAR'a bakılarak iptal edilen ya da geçerli sayılan goller, bir gün sonra "yan hakemin" insiyatifine göre sonuca bağlanan pozisyonlar...


Galatasaray'ın umuda yolculuğu hüsranla sonuçlandı belki ama "galiptir bu yolda mağlup"... Benfica gibi UEFA Avrupa Ligini kazanabilecek seviyede top oynayan bir ekibe karşı deplasmanda ortaya konan mücadele Türkiye Süper Ligi için ışık ve ümit verdi. Özellikle bu sene Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Liginde oynadığı tüm maçlarda gol atmayı başarmış rakibe karşı Galatasaray savunmasının kalesini kapaması takdire şayandı. Galatasaray her türlü gol atar, yeter ki gol yemesin ve  Diagne'ye güvenim sonsuz, "oryantasyon" dönemini atlatması ile birlikte gollerine de kaldığı yerden devam edeceğine hiç şüphem yok... Başlarında da Türkiye Liginin "master şefi" Fatih Terim olunca, 22. Şampiyonluk Pastası yine Sami Yen'de kesilecektir... Buna o kadar yürekten inanıyorum ama tek korkum var: Ligde hakemler ellerinde VAR olmasına rağmen tarafsız davranacaklar mı? Yoksa birilerini korumak için "ellerini çabuk" tutup, VAR'a bile bakmayacaklar mı?



STAT: Estadio da Luz
HAKEMLER: Ovidiu Hategan, Octavian Sovre, Sebastian Gheorghe, Radu Petrescu, Sebastian Coltescu, Radu Ghinguleac
SL BENFICA: Vlachodimos, Almeida, Grimaldo, Dias, Ferro, Pizzi, Cervi (Rafa 59’), Fernandes (Appelt 84’), Florentino, Felix (Jonas 76’), Seferovic
GALATASARAY: Muslera, Mariano, Nagatomo, Marcao, Luyindama, Donk (Sinan 77’), Ndiaye, Feghouli (Emre 84’), Belhanda, Onyekuru (Yunus 83’), Diagne
SARI KART: Marcao (4’), Ndiaye (90’), Jonas (90’)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin