31 Aralık 2010 Cuma
Mutlu Yıllar
30 Aralık 2010 Perşembe
Mauro Formica Galatasaray'a Doğru
Ne Şiddet Ne Linç Herkese Eşit Adalet
Galatasaraylılardan spor kamuoyuna bir çağrı:
26 Aralık 2010 tarihinde Florya Metin Oktay tesislerinde oynanan U17 Galatasaray-Fenerbahçe maçının devre arasında yaşanan nahoş olaylar kamuoyunu üzmüş ve korkutmuştur. Profesyonel sporun eşiğinde bulunan çocuk yaştaki gençlerin her ne sebeple olursa olsun şiddete maruz kalmalarının mazur görülecek hiç bir yanı yoktur.
Kınama, üzüntüleri dile getirme, ihmalden dolayı özür dileme ile sınırlı tepkilerin ve ilgili federasyonlar tarafından kulüplere yönelik verilen muhtelif cezaların bugüne kadar şiddetle mücadeleye dişe dokunur bir katkısı olmadığı aşikardır. Bu boşluğu doldurma iddiasıyla hazırlanan Sporda Şiddetle Mücadele Yasa Tasarısı'nın ana amacı da şiddeti tetikleyen, körükleyen, şiddet olaylarının önüne geçilemez düzeyde kitleselleşmesine yol açan bütün unsurların bilaistisna tespiti, cezalandırılması ve spor müsabakalarının dışına atılmasıdır.
Dehşet ve ibretle izlemekteyiz ki, 26 Aralık 2010 tarihinden bugüne kadar Galatasaray - Fenerbahçe U17 maçında çıkan olaylarla ilgili süreç, gerek medya gerekse her iki kulübün yöneticileri tarafından, öngörülebilecek en vahim şekilde ele alınmaktadır.
Yazılı ve görsel medyaya yansıyan ve kamuoyuna sunulan bilgi ve yorumlar, olayı aydınlatma ve benzer olayların tekerrürüne mani olma isteğinden çok, insanların özel hayatlarını ve bilgilerini deşifre etmeye varan bir dezenformasyon bombardımanı şeklinde sürdürülmektedir. Öncelikle bütün bu süreçte yayınlanan görüntüler eksiktir. Kamuoyuna sunulan bilgiler, olayların tamamının sağlıklı ve rasyonel algılanmasını sağlamaktan uzaktır. Bu şekliyle de kolayca saha içinde kalması sağlanabilecek bir tartışmanın, seyircilerin müdahil olduğu bir şiddet eylemine dönüşmesine nelerin yol açtığı gündem dışı bırakılmaktadır.
Üstüne üstlük bu eksik ve yanıltıcı teşhis, giderek, insanların özel hayatını görsel ve sesli ifşa eden gerçek ve tüzel kişiler hakkında çeşitli hapis ve para cezası öngörmekte olan TCK'nun 134. maddesi hilafına açıkça suç unsuru içeren bir linç kampanyasına dönüşmüştür.
Pazar gününden beri FBTV'den aldığı görüntülerle eksik ve yanlı haber yapan NTV ve NTVSpor kanalı ile, saat başı olayla ilgili gözaltına alınan kişilerin isimlerini ve ne iş yaptıklarını ifşa eden FBTV yasayı alenen ihlal etmektedirler. Bu yayınlar, sosyal paylaşım alanlarında ve taraftar sitelerinde çeşitli kullanıcı isimleriyle tehdit girişimlerine de yol açmaktadır.
Uygulanan şiddet ve yapılan hataların karşılıklı olduğu açıktır. Adalet eşit dağıtılmalıdır. Bir şiddet olayından ders çıkartmak, gerçeklikten kopmak ve yargı sürecine girmiş olan failleri, yasaları hiçe sayarak bir linç kampanyasının hedefi haline getirmek değildir. Tam aksine, adaletin bu suretle eksik tecellisi, yasal sorumluların görevlerinin gereğini yerine getirmemeleri ve linç kültürü vicdanlarda daha vahim yaraların açılmasına neden olur.
Bu çerçevede:
1 - 26 Aralık 2010 tarihinde Florya Metin Oktay tesislerinde oynanan U17 Galatasaray-Fenerbahçe maçı devre arasında yaşanan olayların seyirciyi de kapsayacak şekilde büyümesinde ağır sorumluluğu bulunan ve görgü tanıklarınca biri Fenerbahçe takımı görevlisi, digeri üzerinde kahverengi deri mont olan en az iki kişinin soruşturma kapsamına alınması en azından hukuki bir zorunluluktur. Ayrıca, bu insanların yayınlanan görüntülerde de Galatasaraylı oyuncuları yumrukladıkları net olarak görülmektedir.
2 - Sorumsuz ve medya etiğine uymayan yayınları yapan kanallar ile sosyal paylaşım alanlarında gözaltına alınan kişileri ve ailelerini tehdit edenlerin internet üzerinden işlenen suçlar kapsamında, haklarında gerekli işlemlerin yapılması; ayrıca bu tür yayınların "Devam eden bir dava ile ilgili" olmaları hasebiyle acilen durdurulması hukuk ve adalet adına diğer bir sorumluluktur.
Bütün bu fotoğrafta, asıl ibret verici olan, Galatasaray ve Fenerbahçe yönetimlerinin sergiledikleri tutumdur.
TFF'nin ifadesiyle, Sporda Şiddet Yasası ve bu yasa çerçevesinde beklenen tavır değişiklikleri içinde en önemlisi, kulüp yöneticilerinin kendi kulüplerinin en önemli çıkarının şiddetin önlenmesi olduğunda birleşmeleridir.
26 Aralık 2010 U17 maçı sonrası Fenerbahçe yönetiminin tutumu hiç de şaşırtıcı değildir. Gerek kendi televizyon kanalları, gerekse medya uzantıları vasıtasıyla süratle bir mağdur/saldırgan temeli oluşturulmuş, yukarıda belirtilen yasadışılığa aldırılmaksızın bu temelde bir kampanya açılmış durumdadır. Böylesi sağlam bir kurguyu bu kadar hızlı sahneye koyanlardan, olayların başlamasına yol açan oyuncularını ve görevlilerini sportif olarak cezalandırma yoluna gitmelerini ve kendi müdahale alanları dahilindeki diğer tahrikçileri yargı sürecine katmalarını beklemek büyük saflık olacaktır.
Şaşırtıcı olan, görünürde şiddetle mücadele uğruna kendi kulüplerinin mağduriyetine aldırmayan Galatasaray Spor Kulübü yöneticilerinin tutumudur.
Tavırları şiddetle mücadelenin ruhuna uygun görünmekle birlikte, olayların bütünüyle aydınlatılmasına; eksik görüntü ve tanıklıkların yargıya iletilmesine; halen yargıya intikal etmiş olanlar dışında başka sorumluların da yargılanmasına katkıda bulunmamak, fiilen şiddete çanak tutmaktır.
GSK Yönetim Kurulu olaylar karşısındaki mevcut duruşuyla, son derece geniş bir taraftar kitlesi tarafından "kritik bir olayda rakip takımın üzüntüsünü paylaşan akl-ı selim yöneticiler" olarak değil, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün geçmiş pek çok olayda olduğu gibi bu olayda da kendisine çıkar sağlamaya çalışan geleneksel politikalarının destekçileri olarak algılanacaktır.
26 Aralık 2010 tarihinden bugüne kadar yaşanan süreç, bugüne kadarki şekliyle tüm spor kamuoyuna Sporda Şiddet Yasası'nın ne kadar elzem olduğunu değil, hangi düzeyde tedbir ve müeyyide içerirse içersin hiç bir yasanın, uygulamada adalet hiçe sayıldığı, günlük çıkar ve düşmanlıklar alenen körüklenmeye devam edildiği müddetçe hiç bir faydası olamayacağını ispat etmektedir.
Spor müsabakalarında şiddeti bitirmek için adil uygulamaların yeni yasal düzenlemelerden daha önemli olduğunun bilinciyle, 26 Aralık 2010 tarihinde yarım kalan Galatasaray - Fenerbahçe arasındaki maç dahil olmak üzere geçmiş bütün spor müsabakalarında vuku bulmuş şiddetin her türlüsünü bütün kalbimizle bir kez daha kınıyoruz.
GALATASARAYLILAR
29 Aralık 2010 Çarşamba
Derbi Galatasaray'ın... Galatasaray:67 - Fenerbahçe:56
"Ben çok hamle yapan bir koç değilim, yaptığı hamlelere inanan bir adamım. Takımıma da bunu aşılamaya çalışıyorum." diyerek başladı yayıncı kuruluşun röportajına koç Mahmuti. "Biz sezon başında bir şey söylemedik formanın hakkını veren, savaşan, izleyenlere keyif veren bir takım olma sözü verdik. Çünkü gerisinin kendiliğinden geleceğine inanıyorduk" dedi. GSTV'de Veli Yiğit’e verdiği röportajda daha ilginç şeyler öğrendik. Veli Yiğit takım ve Galatasaray çalışanları dışında kimsenin bilmediği bir olaydan bahsetti. Ermal maça anestezi olarak olarak çıkmıştı. Ayak parmağında bir sorun vardı. Veli Yiğit bu konuda koçun fikrini sorunca koç: “Ermal müthiş bir fedakarlık gösterdi ama ben bu fedakarlığına şaşırmadım. Sahadayken elinden geleni yaptı. Anestezi olmuş bir şekilde oynamak istedi. Bugün Ermal değil başka bir oyuncumuz da olsa aynı fedakarlığı göstereceğine ben adım gibi eminim. Galatasaray’ın her oyuncusu formasının hakkını verebilmek için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır. O yüzden bu durum çok önemli” dedi. Sonra yine Veli Yiğit’in yanına Ermal geldi. Ermal’i önce tebrik etti ardından “aslında durumunu anlatmak lazım önce” der demez Ermal “aman abi sakın, büyütülecek bir şey değil biz maçı konuşalım, açmayalım o konuyu” dedi. Yaptığı fedakarlığın maçın önüne geçmesini istemedei açıkcası...
Ben sezon öncesi yazımda da belirtmiştim Ermal’in fedakarlıklarından hırsından, azminden vs vs. 2006 Dünya şampiyonasında maç içinde parmağı çıkmış yine maç içinde onu yerine oturtturmuş ve maça devam etmişti. Maç sonunda sorulduğunda "sol parmağım, önemli değil ben sağ elle şut atıyorum zaten" deyip önemsememişti bile. İşte Ermal ve arkadaşları böyle fedakar oyuncular. Amacım burada Ermal’i ön plana çıkarmak değil. Maç sonu röportajlara bakıyorsun hepsi birbirini övüyor, şu seni şöyle övdü dediklerinde önce hepsinin yüzü kızarıyor. Utanıyorlar çünkü yaptıklarını büyütmüyorlar. Koçun da dediği gibi aslında yaptıklarına inanıyorlar, hamlelerine, mücadelelerine… Oynadıkları youndan, mücadelelerinden keyif alıyorlar. Kendilerine bir söz vermişler iç sahada yenilmemek... Bu noktada da her şeylerini ortaya koyuyorlar. Bu seviyeye Yönetimin de çıkması ve basketçilerine daha fazla destek vermesi en büyük dileğimiz.
Galatasaray Taraftarı bugün salonu tamamen doldurarak bu sezon ilk defa onları belki de en yüksek ölçüde mutlu etti. Salon, daha maç başlamadan “bu sene baskette tarih yazalım” tezahüratlarıyla inlemeye başladı. Taraftar her ne kadar bu maçı derbi maçı olarak görse de Galatasaray takımı için de yaptıklarının tescillenmesi maçıydı. Atmosfer bu kadar güzel ve etkileyici iken Galatasaray rüzgarı hemen arkasına alır mı düşüncesiyken maç başlamıştı benim adıma. Takımımız maça o kadar kötü başladı ki ilk 7 dakikada 5 sayı atabilmişti. Fenerbahçe, Ömer Onan’ın kritik 8 sayısıyla 15-5 öne fırladı. Bunun üzerine Ermal ve Andric’in 2’şer faule ulaşmaları biraz durumu krize götürme yönündeydi. Bu noktada koç ilk hamleyi yaparak bir anlamda 5 kısaya döndü. Galatasaray bu hamle sonrası savunmanın da dozajını artırınca periyot sonuna kadar 7 sayılık bir seri yakaladı ve krizi atlattı verdi. O seriyi ikinci periyodun başı itibariyle 11’e çıkaran takımımız 16-15 öne geçti. Galatasaray sertlik düzeyini iyice artırdı ve yaptığı savunmayla adeta boğdu rakip takımı. Bu bölümde her iki takımın mücadelesi EuroLig seviyesinin üstünde hatta 4’lü final seviyesindeydi. Tutku ve Shumpert’in devreye girmesiyle Galatasaray biraz açılır gibi oldu fakat Fenerbahçe’den cevap gecikmedi. Tutku kaynaklı sayılarla ve hücumlarla takım maç boyunca hep oyunda kaldı. Ancak devre sonunu kötü oynayınca Fenerbahçe devreye 2 sayı farkla 29-27 önde girdi. İlk devrede attığımız bu 27 sayıyı önce bir kenara yazalım. 29-27’nin ayrıca başka da bir açıklaması var. Her iki takımın da ciddi savunma yaptığı ve Hamlelerde eşit durumda bulundukları.
Fenerbahçe ilk yarıda içeriden iyi bir yüzde ile mücadele etmiş ama sayıları genelde orta mesafeden çıkarmıştı. 3. periyoda bizim faul problemimizi kullanarak içeriden Oğuz Savaş’ı kullanarak başladılar. Bir ara buradan iyi ekmek yeseler de takım savunması bizde tekrar devreye girdi ve farkın açılmasına izin vermediler. Periyodun ikinci bölümünde karşılıklı kaçan basketler sonrası Fenerbahçe son bölümü iyi değerlendirip 6 sayıya kadar çıkardı farkı. Haluk’un iki kişiyi perdelemesi sonucu periyodun sonunda Tutku’nun attığı üçlük 44-42 rakibimizin son periyoda önde girmesini sağladı.
Son periyot aslında apayrı bir maç gibi değerlendirilse yeridir. Fenerbahçe üst üste kaçırdıkça Galatasaray üst üste atarak cevap verdi. Skor 44-44 iken Ömer Onan’a yapılan faulu hakemler kaçırınca Fenerbahçe koçu Spahija hem takımının kötü oyunu hem de pozisyonun etkisiyle işi iyice abarttı ve haklı olarak teknik faulü aldı. Maçın kilit noktası burada oluştu işte. Galatasaray teknik faulu 4 sayı ile cezalandırmanın verdiği özgüvenle daha da açtı farkı. Takımımızın iyi savunması karşısında panikleyen Fenerbahçe, periyodun bitimine 02:50 kalana kadar basket atamadı. Zaten son periyodu serbest atışlardan atılan sayıları çıkardığımızda da 2 basketle tamamladı. Son bölümde maç içinde kaçırdıkça kaçıran Shumpert sorumluluk alarak 5 sayılık katkı verdi ve maç o noktada bitti. Devrenin neredeyse tamamında dümenin başında Tutku olduğunu hatırlatmakta fayda var. Zaten Tutku (diğer oyunculara haksızlık yapmayalım ama) maçın MVP’si olacak seviyede oynadı. Ermal’in deyişiyle adeta Steve Nash vari oynadı ve maçı 12 sayı 7 asist 6 ribaundla tamamladı. Tutku ön plana çıksa da 34 dakika sahada kalan ve üst düzey savunma yapan Shipp, yine iyi savunmasıyla Andric, Evren, Haluk, Rancik ve diğerleri, yani hepsi gözlerinden öpülesi bir performans ortaya koydular.
İlk yarıda 27 sayı atan Galatasaray’ın ikinci yarı 40 sayı atması muazzam iş. Ayrıca Fenerbahçe’yi 56 sayıda tutmak işin lezzet kısmı olsak gerek. Son periyot skoru olan 25-12, bir başka dikiz noktası...Takımın yaptığı üst düzey savunma da artık iyice adını perçinledi ve rakiplerine iyice korku salmaya başladı. Fenerbahçe’nin 15 top kaybı, bizim savunmayı yine ön plana çıkaran bir diğer nokta. Maç sonunda koç Mahmuti’nin ve Neven Spahija’nın açıklamaları örnek olacak nitelikte. Sakin, net, rakibine saygılı, hakkını teslim eden cinsten. Spahija’yı severdim ama bazı kişiler gibi teknik faulun arkasına sığınmaması sonrası daha da bir gönlümü kazandı. Her ne kadar anlatsak da maçı yaşamak, takımın performansını Tv’den izlemek ayrı keyif. Benden son tavsiye kaçıranlara izleme fırsatı bulmaları, taraftarın artık rüştünü ispat eden takımımıza daha fazla destek vermesi ve yönetimin mutlaka daha fazla işin içinde olması. Bugün yine hasbelkader bir şeyler karalamaya çalıştım ama siz keyfini sürmeye devam edin. Artık lideriz ve tadını çıkaralım…
SALON: Abdi İpekçi Spor Salonu
HAKEMLER: Engin Kennerman – Mehmet Serdar Ünal – Semih Vural
GALATASARAY CAFE CROWN (67): Joshua Shipp 11 (8 ribaund), Caner Topaloğlu 2 (1 ribaund), Preston Shumpert 16 (4 ribaund-1 asist), Taylor Rocheste (2 ribaund- 1 asist), Tutku Açık 12 (6 ribaund- 7 asist), Luksa Andric 5 (2 ribaund), Radoslav Rancik 11 (3 ribaund- 2 asist), Haluk Yıldırım (1 ribaund- 1 asist), Evren Büker 5 (3 ribaund), Sertaç Şanlı, Ermal Kurtoğlu 5 (4 ribaund).
FENERBAHÇE ÜLKER (56): Roko Ukic 8 (1 ribaund- 3 asist), Mirsad Türkcan 3 (3 ribaund), Ömer Onan 16 (2 ribaund- 1 asist), Lynn Greer (1 ribaund), Darjus Lavrinovic 1 (7 ribaund- 2 asist), Kaya Peker 6 (9 ribaund), Oğuz Savaş 14 (4 ribaund- 1 asist), Tarence Kinsey 2 (5 ribaund- 1 asist), Marko Tomas 3 (3 ribaund), Emir Preldzic 3 (1 ribaund- 1 asist)
1.PERİYOT: 12-15
2.PERİYOT: 15-14
3.PERİYOT: 15-15
4.PERİYOT: 25-12
Bursaspor Taraftarlar Meclisi
Bursaspor'un elde ettiği şampiyonluğun ardından,yapılan bu devrim ve Bursaspor'un yükselişine karşın, tribünlerdeki kötü gidiş ve kan kaybı, Bursaspor taraftarını yeniden yapılanma için harekete geçirdi.Bu görüşte birleşen Bursasporlu taraftarlar, tribünlerde devrim yaratacak bir çalışma içerisine girdiler.Bursaspor Taraftarlar Meclisi adı altında, tribündeki tüm taraftar gruplarını, taraftar derneklerini ve internet sitelerini bir araya getirmeyi amaçlayan ve bu konuda büyük yol kat eden taraftarlar, her hafta en az bir kez Teksas Bursasporlular Derneği binasında toplantı yapıyorlar.26 Aralık tarihinde gerçekleştirilen toplantıda, taraftar gruplarının iletişimi ve koordinasyonunu sağlamak, diğer tribünler ve dış ülkelerdeki taraftarlarımızla iletişim sağlamak, tezahürat ve proje gibi bir çok konuda alt kurullar oluşturulması ve tribünün çalışan bir mekanizma haline gelmesinin amaçlandığı belirtildi. Konuyla alakalı konuşan Teksas Bursasporlular Derneği başkanı Mehmet Güzelsöz, "Şu ana dek 11 tane taraftar gurubu, dernek ve internet sitesini bu meclis altında toplamasını başardık. Bu dahi Bursaspor tribünlerinde çok uzun yıllardır özlenen bir tabloydu ve bu tablo gittikçe genişleyecek.İlçelerdeki taraftar derneklerimizi de bu oluşumun içine katmayı planlıyoruz." derken, oluşumun amacı ve yapılacak olan çalışmalar hakkında 30 Aralık 2010 Perşembe akşamı Ördekli Kültür Merkezi'nde geniş katılımlı bir toplantı yapılacağı ve bu toplantıda sunumla projelerin anlatılacağı öğrenildi.Oluşumun öncelikli amacının, grup ve fikir ayrılıklarını bir yana bırakıp tek ses olabilmeyi başarmak olduğunu belirten Bursaspor Taraftarlar Meclisi, Perşembe akşamı yapılacak olan toplantıya, oluşum içerinde yer alan kitlelerin yanı sıra, şu ana dek ulaşamadıkları tüm taraftar gruplarını, derneklerini, internet sitelerini ve bireysel taraftarları da davet ettiklerini belirttiler.Bursaspor Taraftarlar Meclisi'nin neden var olduğunun,amaçlarının ve yapılan çalışmaların anlatılacağı toplantı, Perşembe akşamı saat 20.00'da Ördekli Kültür Merkezinde gerçekleştirilecektir.
Beni Bu Havalar Mahvetti
FC Ashdod
Yukardaki logo İsrail'in FC Ashdod takımının Haim Revivo'nun başkanlığı öncesi kullandığı logo. Revivo kulübü satın aldıktan sonra da "yunus"ların rengi birden sarı-kırmızı oluverdi.
28 Aralık 2010 Salı
Naci Şensoy Turan'da
ultrAslan'dan Taraftara Çağrı!
ultrAslan yarın oynanacak derbi maçı için, sanırım hafta sonu U 17 maçında yaşanan kötü olayları da düşünerek bir bildiri yayınladı. Yazının fotoğrafını da oradan aldım. Fotoğrafın etkileyiciliği kadar bildirinin de etkileyiciliği yüksek. Biz de ultrAslan gibi "aman" diyelim. Bildirinin noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyoruz:
-------------------------------------------------------------------------------------
Sevgili ultrAslan’lar,
29 Aralık 2010 Çarşamba saat 20.00’da Abdi İpekçi Spor salonunda TBL 12. Hafta Fenerbahçe Ülker ile çok önemli bir maça çıkıyoruz. Lig’de son altı maçını kazanarak puan sıralamasında ikinci basamağa yükselen potanın aslanları, bu maçta galip gelmesi halinde liderliği ele geçirmiş olacak. Bu çok önemli maçta tüm Galatasaraylıları Abdi İpekçiyi tıklım tıklım doldurmaya davet ediyoruz.
Ayrıca; takımımızın herhangi bir konuda ceza almaması ve bu maçın önemini düşünerekten büyük Galatasaray taraftarını da sağduyulu olmaya çağırıyoruz. Herhangi bir tahrike kapılmadan sadece ve sadece takımımızı desteklememiz gerektiğini unutmayalım.
Müsabaka öncesi, sırası ve sonrası da dahil olmak üzere; küfürlü tezahürat yapılmaması, sahaya madde atılmaması, ve her hangi bir taşkınlığa mahal bırakılmaması için hepimize büyük görev düştüğünü lütfen unutmayalım.
Aksi takdirde birkaç kendini bilmezin yaptığı hareketlerden büyük Galatasaray taraftarının töhmet altında kalmasının yanında kulübümüzün ceza alacağını da önemle duyururuz.
Oğuz ALTAY
ultrAslan Genel Koordinatörü
BBL'de 12. Hafta
Salon: Abdi İpekçi Spor Salonu
Tarih: 29.12.2010 (Çarşamba) Saat: 20.00
Yayın: Spormax (Canlı)
İnternet: www.galatasaray.org (Canlı Anlatım)
26 Aralık 2010 Pazar
Gara Dembele Galatasaray'a Doğru
Hagi Nefreti
Başlığa Bak Hizaya Gel!
FC Santa Claus
25 Aralık 2010 Cumartesi
Sir Ryan Giggs
Manchester United'lı taraftarlar www.sirryangigss.com adlı site aracılığı ile 37 yaşındaki oyuncuları Ryan Giggs'e Kraliçe tarafından "Sir"lük verilmesi için kampanya başlatmışlar. Kariyeri boyunca Manchester United'da oynayan ve taraflı tarafsız herkesin beğenisi kazanan Galli oyuncunun, asla kırmızı kart görmediği ve saha içindeki davranışlarıyla futbolseverlere örnek olduğu belirtilirken, yeşil zemin dışında da hastanelere ve fakir bölgelere yaptığı katkılar ile ırkçılık karşıtı kampanyalara desteği ile örnek bir insan olduğunu belirtmişler. Taraftarların açtığı sitede şimdiye kadar 21.339 imza bulunurken, bu sayının önümüzdeki günlerde kat ve kat artacağı tahmin edilmekte.
Bojinov 48 Saate Beşiktaş'ta
Al Nasr Taraftarı Kızarsa
Galatasaray:90 - Oyak renault: 72
2006-2007 sezonuydu. Efes Pilsen bir Oyak Renault maçı için Bursa'ya gelmişti. Ben de Üniversitede 2 yılımı doldurma çabası içindeydim. Nerdeyse bütün iyi takımları izlediğim bir sezondu. Salonda tanıdık falan olmadığı için de bayağı para vermiştim o sene maçlara. Efes'in başında sevgili koçumuz Oktay Mahmuti vardı. Efes yine ligde Fenerbahçe ile başa güreşiyordu. Sezon hangisi derseniz; "Haislip ile Mirsad'ın Abdi İpekçi'de yumruk yumruğa dövüştükleri sezon" olduğunu hatırlatayım. Maç içinde Efes, Ermal ve Kerem Gönlüm'ün iyi savunması Drew Nicholas'ın (bana göre son yıllarda Türkiye'ye gelmiş en iyi şutördür) etkili oyunu ile farkı daha ilk yarıda iyica açmıştı. Maçın son bölümünde Efes'in 1.85'lik tecrübeli oyun kurucusu Horace Jenkins, iyi savunma üzerine kapılan bir top sonrası, hızlı hücuma tek başına çıkıp pozisyonu smaçla bitirmeye çalıştı. Boyu kısa olduğu için, sanırım biraz da işin gösteri boyutuna kaçarak böyle bir tercihte bulunmuştu. İyi savunmanın ödülü olan fast break'i sayı ile bitirmeniz gerekir. Jenkins smacı kaçırınca Oktay Mahmuti'yi az buçuk tanıdığım için hemen gözüm Bench'e kaydı. Mahmuti adeta çıldırmıştı. Üstüne de 3'lüğü yiyince koç molayı aldı ki fark 20'nin üzerindeydi. Bunun üzerine Jenkins o gün yediği fırçanın üzerine diğer maça kadar formasını çıkarmak zorunda kalmıştı. Mahmuti'nin bu davranışı üzerine çevremdeki 17-18 yaş civarındaki ergenlerden ilginç ve bir o kadar da garip tespitler gelmişti ki şaşırmamıştım. Oktay Mahmuti'nin koçluğunun tartışılmasından, egosuna, yabancıları sevmemesine varana kadar bir sürü şey atılıp tutulmuştu. Kim ne derse desin Oktay Mahmuti o gün en doğrusunu yapmıştı ve o günkü savunma anlayışı, takım birlikteliğine bakışı ve Felsefesi bugün hala aynı geçerliliği koruyor. Hatta daha önce söylediğimiz gibi Avrupa'da kazandığı deneyimler ve başarılar, onun basketbol anlayışını daha da üst düzeye çıkardı. Yansıması, uzun süredir kendinelerine methiyeler düzdüğümüz, her fırsatta bu sezon belki de yegane başarılı takımımız olan ve sezon başında bu takımdan bir nane olmaz diyenlere cevap niteliğinde bir takım var karşımızıda. Giren çıkan hiç fark etmiyor ve oyunda o anda bulunan herkes mücadelesini süt düzeyde sahaya yansıtıp takım oyununa katkıda bulunmak için var gücüyle konsantre oluyor.
Devre arasında twitter alemine göz atarken, Sabri Abi'nin iletileri dikkatimi çekti. Kendisi o efsane Tofaş yıllarını takip etmiş biri olarak, Rashad Grifith'leri, David Rivers'ları Kelepçe Alper'leri, Rimac'ı, Serkan Erdoğan'ı gözünde canlandırı vermiş ve Galatasaray'ın iyi oyunu sonrasında bizim takımın da efsaneleşme yolunda olduğunu dile getirmişti satır aralarında. Maça bizimkiler tutuk başlayıp daha ilk pozisyonda Bursa'nın çocuğu Evren bir Renault oyuncusu( Tay Waller) tarafından jeneriklere konu olunca Renault'nun dişli bir rakip olacağını an itibariyle anlamış olduk. Galatasaray ilk bölümde öne fırlasa da Bursa ekibi Waller, Mays ve Umut Yenice'nin kişisel performansları ile skora tutunmaya devam etti. Galatasaray hücumda sorun yaşamasa da savunmada aynı ölçüde direnç gösteremedi. Mays bu bölümde pota altında Renault'u sürükleyen isimdi. Hatta maçın geri kalan bölümünde de. 2. periyoda bu sezon ilk defa BBL'de forma giyen Sertaç hamlesi ile başlayan koç üstüne Shumpert ve Haluk'u da ekleyince oraya onları oynatacak oyuncuyu da aradı Galatasaray. Hemen Tutku da oyuna dahil oldu ve tamamı penetre edebilen ve ayakları hızlı olan bu beş savunmada da aynı performansı göstermeyince fark yine 2 basket seviyesinde gezindi. Galatasaray'ın savunmadaki artan performansı sonrası hızlı hücumlarında gösterdiği "kitaplık" geçiş hücumları (transition offense) sonrası izlediğimiz oyunlar Tv karşısında beni adeta kendimden geçirdi. 2 dakika içinde şahit olduğumuz,3 defa muazzam pas trafiği sonrası Sertaç ve Caner'in bitirdiği pozisyonlar alt yapıda ders niteliğinde okutulacak cinstendi. Sertaç'ın savunmadaki bir kaç zaafından sonra oyuna Andric'in girmesiyle Renault teslim bayrağını göndere çekmeye başlamış ve ilk yarı 11 sayı farkla 34-45 lehimize sonuçlanmıştı. Farkın açıldığı bu noktada dümende Tutku olduğunu, Oyuna giren Shumpert'in hücumda eşleşme sorunundan bulduğu sayıları, Haluk'un 40 yaşında değil de 25 yaşındaymış gibi muazzam katkısını ve genç Sertaç'ın hiç sırıtmadığını belirtmekte yarar var.
2. yarının başında Renault biraz kıpırdanma belirtisi gösterse de rüzgarı arkasına alan takımımız bir daha arkasına bakmayacak görüntüyü veriyordu zaten. 3 periyodun son bölümünde gelen rehavet sonrası yediğimiz 2 üçlük uyarı oldu ve Galatasaray maçı o noktada koparıp son periyodu doldurmaya çalıştı ve maçtan galibiyetle ayrılmayı bildi.
Galatasaray takımının hanesinde 7 top kaybı yazsa da maçın son 5 dakikasına kadar, yani rehavetin tam anlamıyla gelip oturduğu ana kadar Galatasaray'ın hanesinde 3 top kaybı yazıyordu. Maçın ilk yarısındaki mücadeleyi düşündüğümüzde bu anektot yine topun kıymetinin bilindiğini fazlasıyla gösteriyor. Ayrıca uzun süredir asistlere değiniyorduk. Dün takımımız bulduğu 32 basketi, 22 asist ile karşıladı ki bu da bir diğer önemli nokta. Bir diğer konu da bizim sert uzun sorunu. Dün Mays bu konuda bayağı bir canımızı acıttı. Ayrıca Renault takımı bir ara 2 sayılık atışlarda %70 civarında dolaşıyordu ki bu konuya da dikkat etmek lazım. Malum Çarşamba günü Fenerbahçe derbisi var ve bu noktaların hepsi giderilecektir. Seyircinin desteği ile Abdi İpekçi karnaval havasına bürünecektir. Yenilsek de yensek de onlar performanslarından, anlayışlarından taviz vermeyecekler. Bu kadar övgüyü yapıyoruz ama hala yolun başında olduğumuzu unutmamalı ve takımımızı desteklemeye aynı şekilde devam etmeliyiz. Fenerbahçe maçı için son diyeceğim söz "Yürüyedursunlar" olsun...
SALON: Bursa Atatürk Spor Salonu
HAKEMLER: Aytuğ Ekti, Ersan Ergüler, Sami Özel
OYAK RENAULT (72): Serkan İnan 2, Alper Özcan 2 (2 ribaund-1 asist), Tufan Önen 11 (5 ribaund-4 asist), Jonathan Gibson 2 (2 asist), Antabia Waller 14 (3 ribaund-2 asist), James Mays 17 (6 ribaund), Kerem Özkan 7 (6 ribaund), Umut Yenice 17 (2 asist).
GALATASARAY CAFE CROWN (90): Joshua Shipp 6 (3 ribaund-4 asist), Hüseyin Köksal 2 (1 ribaund), Caner Topaloğlu 6 (1 asist), Preston Shumpert 14 (2 ribaund-4 asist), Taylor Rocheste 10 (1 asist), Tutku Açık 5 (2 asist), Luksa Andric 14 (4 ribaund), radoslav Rancik 9 (4 ribaund), Haluk Yıldırım 6 (3 ribaund-4 asist), Evren Büker 5 (3 ribaund-4 asist), Sertaç Şanlı 4, Ermal Kurtoğlu 9 (4 ribaund-2 asist).
1. PERİYOT: 16-21
2. PERİYOT: 18-24
3. PERİYOT: 22-23
4. PERİYOT: 16-22
24 Aralık 2010 Cuma
Barcelona 2011 Takvimi
Evet, Fenerbahçelisin Sen Emre, Kabul!
''Ama çocukluktan beri Fenerbahçeli olduğum için ilk maça çıkacağım zaman Galatasaray'da üzerime formayı giydiğimde bana şöyle bir değişik gelmişti. Çünkü çocukluktan beri hayalini kurduğum başka bir şey var."
23 Aralık 2010 Perşembe
Tarih Tektir, Gerçektir
Levski Sofya başkanı Todor Batkov'un ortaya çıkardığı ve mavi-beyazlı kulübün kuruluş yılının 24 Mayıs 1914 değil de 10 Mayıs 1911 olduğunu gösteren belgenin yankıları Bulgaristan'da son hızla sürerken, Levski Sofya taraftarları şehrin önemli geçitlerine astıkları pankartlarla kuruluş tarihi değişikliğini protesto ettiler. Yukarıdaki pankartta başkana seslen taraftarlar:" Tara, takım halkın, senin değil" derken, aşağıdaki pankartta ise "Tek tarih-1914" yazmakta...
Yazı: ultras/Movement Saat 23:04 0 Yorum Var / Bi' De Sen Yaz
Dosya: Bulgaristan, Koreografi, Taraftar
BBL'de 11. Hafta: Oyak Renault - Galatasaray
BBL'de haftayı açma sırası bize geldi. Galatasaray açılış maçında Bursa'da ter dökecek. Daha Salı günü maç oynamıştık. Maçımızın Cuma günü olmasına anlam veremedim. Bizimle aynı gün maç yapan Beşiktaş'ın maçı pazar günü mesela. Neyse biz konuya dönelim. Bursa ekibi Renault 12 puanla 14. sırada bulunuyor. Takımımız ise 18 puanla 2. sırada kendine yer buldu. Geçen hafta Fenerbahçe'nin Karşıyaka deplasmanında aldığı yenilgi sonrası ligde namağlup takımda kalmayınca lider Fenerbahçe ile aramızda 1 yenilgilik fark kaldı. Kısmetse onları yenip, liderliği ele de geçiririz. Renault maçı özeline dönersek, Bursa ekibi kısıtlı bütçesi ile kurduğu kadrolarla yıllardır ligde kalmak ve lige renk katmak konusunda çok başarılı oldu. Elllerindeki nakiti hep çok iyi oyuncular bularak kullandılar ve bu oyuncuları sonraki senelerde hep daha iyi takımlarda gördük. Oyak Renault, bu sene de kötü bir görüntü sergilese de toparlayacaklarına güvenim tam. Üniversiteyi Bursa'da okuduğum için 4 yıl kendilerine ciddi destek vermiştim. Kendilerine misyon olarak yıllardır 8-10 sıralarda bir yeri belirleyen Renault takımı, maddi destek artırılsa daha neler yapar kimbilir. Bu nokta da takımın her şeyi yardımcı antrenör Sevgili Murat Abime(Murat Yılmaz) selamlarımı yollayayım. Bizim takımı anlatmaya gerek yok, maçlarda yaşıyoruz zaten heyecanla. Nazarımız değmesin harika görüntülerine. Tahtalara vurmak lazım... Haftanın programı şu şekilde:
24 Aralık Cuma
19:00 Oyak Renault – Galatasaray Cafe Crown (Bursa Atatürk Spor Salonu) Spormax
25 Aralık Cumartesi
15:00 Beşiktaş Cola Turka – Pınar Karşıyaka (BJK Cola Turka Arena) Spormax
16:00 Bornova Belediye – Efes Pilsen (Halkapınar Spor Salonu)
16:00 Antalya Bşb. – Medical Park Trabzonspor (Antalya Atatürk Spor Salonu)
17:00 Olin Edirne – Erdemir (Mimar Sinan Spor Salonu)
19:00 Fenerbahçe Ülker – Tofaş (Sinan Erdem Spor Salonu) Spormax
26 Aralık Pazar
16:00 Aliağa Petkim – Mersin Bşb. (Enka Spor Salonu)
16:00 Banvit – Türk Telekom (Banvit Kara Ali Acar Spor Salonu)
22 Aralık 2010 Çarşamba
Gaziantepspor:1-1:Galatasaray
Stadyum: Kamil Ocak
Tarih: 22.12.2010 Saat: 20.15
Hakemler: Bülent Yıldırım, Hakan Atilla Gökbilgin, Hüseyin Fidan 4. Hakem: Faruk Ocak
Galatasaray
Aykut Erçetin - Serkan Kurtuluş, Gökhan Zan, Servet Çetin, Çağlar Birinci - Lucas Neill, Ayhan Akman, Hakan Balta (dk. 46 Arda Turan) - Aydın Yılmaz (75' Anıl Dilaver), Juan Pablo Pino (dk. 61 Serdar Özkan), Harry Kewell.
Yedekler
Ufuk Ceylan, Ali Turan, Arda Turan, Musa Çağıran, Anıl Dilaver, Cumhur Yılmaztürk, Serdar Özkan
Gaziantepspor
Karcemarskars - Emre Güngör, Yalçın Ayhan, El Yasa Süme, Şenol - Serdar Kurtuluş (dk. 62 Orhan Gülle), Zurita (dk. 82 Alper), Murat Ceylan, Olcan Adın - Popov, Julio Cesar (dk. 65 Beto)
Goller:
Dk. 6 Popov (Gaziantepspor) Dk. 12 Juan Pablo Pino (Galatasaray)
Sarı Kartlar:
dk. 14 Lucas Neill, dk. 25 Ayhan Akman, dk. 31 Çağlar Birinci, dk. 54 Gökhan Zan (Galatasaray) dk. 26 Serdar Kurtuluş (Gaziantepspor)
10 Gün Aç Kalan Futbolcu
"EuroCup 1. Tur" ve "Son 16" Üzerine
Uzun bir ara vermek zorunda kaldık bloga. Bilgisayar hır çıkardı. Sonunda anlaşmayı yaptık ve ben parkelere geri döndüm. Öncelikle Galatasaray Basketbol takımına tebrikleri, hatta alkışları yollamak lazım. EuroCup'ın birinci turunda çok iyi maçlar çıkardı takımımız ve dün aldığı malubiyet sonrası, gurubu toplamda 4 galibiyet 2 mağlubiyetle bitirip son 16'ya gurup 1.si olarak katılmaya hak kazandı. Son maçın formalite olması yenilgiyi getirse de, genel anlamda çok iyi bir gurup aşaması geçirdiğimiz aşikar. BBL'de açık ara en iyi ve en keyif veren basketbol takımı olduğumuzu düşünüyorum. Aşağı yukarı, aynı düşüncelerim Avrupa yolunda da geçerli. Basketbolun 2 numaralı kupasında yola, kağıt üstünde bu kupayı kazanmaya aday takımlardan biri olan Spartak St. Petersburg'u eleyerek başlamıştı takımımız. İlk etapta yine kağıt üstünde zorlu görünmeyen gurup aşamasını kıran kırana mücadeleler sonrası iyi de geçtiler. Şimdi Top 16 zamanı ve gün itibariyle yine 4'lü bir gurupta kendimize yer bulduk. Son 16'daki yeni oyun arkadaşlarımız, Asefa Estudiantes (F Grubu İkincisi, İspanya), CEZ Nymburk (G Grubu Birincisi, Çek Cumhuriyeti) ve Pepsi Caserta (H Grubu İkincisi, İtalya) takımları. Yer alacağımız yeni gurubun harf kodu ise "K"... Rakiplerle ilgili şimdilik araştırma yapamadım ancak. Rakipleri az çok tanıdığım ve bildiğim kadarıyla ulaştığım sonuç şu: Zorlansak da gurupta yine 1. olmamamız için hiçbir neden yok! Takımımız günden güne daha da büyüyen karakterini sahaya yansıttığı sürece 8'li finale adını rahatça yazdırır. Bize de bu yolu anlatmak, onlara destek olmak, onlarla gurur duymak düşer. Hayırlı olsun...
Galatasaray'lı Savaşçı Olmalı
Rais M'Bolhi FC Krylia Sovetov'da
21 Aralık 2010 Salı
Gereği Düşünüldü / Cihat T.
Etiket fiyatı: 15 TL
Toplam sayfa: 320
İlk baskı: Şubat 2008
Not: 6/10
Bojinov Beşiktaş'a
Ne Bir Haftası Be...
Arda'nın Raitingi
Dün Kanaltürk televizyonunda yayınlanan bir programda, Kaptanımız Arda Turan bir açılışta karşılaştığı Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı arasında geçen diyalogda “ulan” sözüne maruz kalmıştır.
Sözde babacan bir tavırla söylenen bu sözü maalesef spor ahlakı çerçevesinde göremiyoruz.
Bu haber üzerine haber müdürü Serhat Ulueren’e telefonla ulaşan Levent Uzun isimli şahısultrAslan adına aradığını ve Ardanın protesto edileceği yönünde bilgi vermiştir.
Söz konusu şahısın ultrAslan yönetiminde olmadığı gibi yakın çevremizde de tanımadığımızı ve bu şahsın söyleminin ultrAslanı bağlamadığını belirtiriz.
Daha önce bir röportajımda belirttiğim Arda'yı magazin sayfalarında değil spor sayfalarındaki başarıları ile görmek istediğimiz yönündeki açıklamam, Ar da gibi yetenekli bir sporcunun hem kendisine hem Galatasaray'ımıza daha fazla yarar sağlaması yönünde bir temenniden ibarettir.
Arda Turan, bazı davranışlarından rahatsız olmamıza rağmen, göz bebeği sporcumuz ve takımımızın kaptanıdır, kendisini protesto etmek gibi bir düşüncemiz yoktur, ayrıca Arda Turan'ın kaptanlığı ve Galatasaray ile olan geleceği Galatasaray Spor Kulübü Başkanı ve Yönetimi Kurulu tasarrufundadır.
Son günlerde ultrAslan adına yapılan mesnetsiz açıklamalarda olduğu gibi bu açıklamaya itibar edilmemesini ve ultrAslan tarafından yapılacak açıklamaların sadece ve sadece benim imzam ile sadece Resmi Sitemiz www.ultrAslan.com'dan duyurulacağını bir kez daha deklare ederiz...
Oğuz ALTAY ultrAslan Genel Koordinatörü