Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar da nereye kadar zıplamaya devam edecek, bir yerde yakalanır ve Messi'li Arjantin'in felaket gibi başlayan ama futbol tanrılarının da yardımıyla buralara kadar gelen hikayesi Haziran ayının son günü nihayete ermiş oldu. Herkes de rahatladı doğal olarak, derin bir oh çekti futbol takipçileri zira sadece Messi'nin üzerinde yoktu "Dünyanın en iyisi olmak istiyorsa, Dünya Kupası kazanması gerekir" baskısı, taraftarlar da Arjantin'i desteklerken Messi için ayrı atıyordu kalpleri, "Hadi be, yap şunu Messi" der gibiydiler... Ama arzulanan olmadı, Lionel Messi ulusal takımıyla çıktığı bir turnuvadan daha boynu bükük ayrıldı. Zaten nasıl olacaktı ki, "kazmalar" topluluğu bir defanstan oluşan takım nasıl maç kazanacaktı ki? Daha maçın başlarında Rojo gereksiz bir penaltı yaparak Fransızların öne geçmesini sağladı. Messi ve arkadaşlarında "Yine mi kaybediyoruz?" kabüsü başlamak üzereydi ki Di Maria harika bir vuruşla avladı Lloris'i... Dedik ya "futbolun tanrıları severler Messi"yi diye, ikinci devre başlarken Messi'nin şutu Mercado'ya çarptı ve Lloris yine topu filelerinden çıkarmak zorunda kaldı. Futbol adına pek bir şey yapmadan 2-1 öne geçmişti Arjantinliler ama "turnuvanın en felaket defansına sahip olmaları" gibi bir gerçek vardı, pek vakit öldürmeden bırak beraberliği geriye düşmeyi bildiler. Tamam, Arjantin'in attığı ikinci golde ofsaytı bozan Pavard, İspanya-Portekiz maçında Nacho'nun golüne benzer harika bir vuruş çıkardı ama topun ona gelmesinde yine Arjantinlilerin "sakarlıkları" etkiliydi. Mbappe'nin ilk golünde topu ceza sahasından çıkaramayan savunma, Fransız golcünün ikinci golünde de yerinde yoktu... Nerede Pique'li Alba'lı Busquets'li savunma nerede bu futbol cahilleri... Maradona'nın damadı Aguerro'ya yaptığı asistle 3-5 dakika da olsa yine heyecanlandırdı bizi Messi ama bu sefer olmadı, veda etti Rusya'ya "futbolun en güzel abisi"...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder