7 Temmuz 2018 Cumartesi

Uruguay:0-2:Fransa


Grup maçlarını kalesini gole kapayarak bitiren Uruguay, Cavani'nin yıldızlaştığı maçta Ronaldo'lu Portekiz'i de saf dışı bırakınca, Rusya 2018'nin favorilerinden biri olarak anılmaya başlamıştı. Maç öncesi basın toplantısında "Biz hiç favori gösterilmedik ama böylesi daha iyi, geriden gelip kazanmaya alıştık" diyordu Oscar Tabarez. Haklıydı, kadro kalitesi olarak Fransızlar daha ağır basmaktaydı, yıldız oyuncuları daha fazlaydı, göze hoş gelen futbol oynuyorlardı da Uruguay'ın da bir sistemi vardı, disiplini vardı, "taş"gibi savunması vardı. Her şeyden öte Muslera'sı vardı... Bizim "Nandomuz" oradaydı... Yetmez mi? Yarı finale yetmedi de bizim üzülmemize yetti Muslera dün akşam.. Olsun canı sağ olsun... İyi taraftan bakalım, Rusya macerası biraz daha erken bitti ve Galatasaray kampına daha erken katılacak... Romantizmden pragmatizme de böyle çabuk geçiveririz işte...

Cavani'nin yokluğu Uruguay için sıkıntı olacağı düşünülüyordu ve onun yerini kulüp takımında gol istatistikleri hiç de fena olmayan Stuani ile doldurmayı denedi Tabarez. Fena da başlamadı Girona'lı golcü, koştu, pres yaptı, savunmaya geldi de en nihayetinde bir Cavani değildi. Öte yandan Fransızlar topa daha çok hakim olan taraftı, sağlı sollu top çevirdiler de Godin ve Gimenez'i aşamadılar. Öyle aman aman pozisyon da olmadı maçta ve taraftarların sıkıntıdan ıslıkları da duyulmaya başlamıştı ki Bentancur ceza sahası önünde alakasız bir serbest vuruş kazandırdı Horozlara. Topun başına geçen Griezmann, Stuani'nin tuttuğu Varane'a yaptığı asistle takımını öne geçirdi. Soru geliyor:  Cavani olsa o kafayı vurdurur muydu?  Devre biterken Uruguay beraberlik şansı da yakaladı ama Martin Cacres'in kafa vuruşunda Hugo Lloris harika uzadı...

İkinci yarı beraberlik için Rodriguez ve Gomez'i de oyuna aldı emektar hoca Tabarez ama oyunda gözle görülür bir değişme olmadı. Grup maçlarında Suarez gol atmasına rağmen adına layik bir oyun sergilememişti, bu maçta patlama yapmasını beklemiştim ama istediği topları alamadı, silindi gitti Fransız savunmacılar arasında. Dakikalar ilerleyip, maçın tek golle biteceği beklenirken, Griezmann'ın ceza sahası dışından attığı şut Muslera'nın elleri arasından kaleye doğru giderken, Uruguay'ın da Dünya Kupası kazanma hayalleri son buluyordu.

Maçtan önce Uruguay'a karşı sempati duyduğunu belirten Griezmann'a "Öyle herkes kolay kolay Uruguaylı olamaz" diye tepkiden bulunmuştu Suarez ama attığı golden sonra sevinmedi bile Fransız yıldız. Belki hatalı gol yiyen Muslera'yı rencide etmekten, Atletico Madrid'ten takım arkadaşları üzülürken sevinmekten kaçınmıştır. İşte adamlık budur... Oysa onun tersini Mbappe'de gördük. Yetenekleri ile övülen genç oyuncu, "karakteri" ile futbol tarihine adını yazdıramayacağını göstermiş oldu. Hiç olmadık yerde topuk pasları yapması, durduk yere kendini yere atıp acılar içinde kıvranması sadece sahadaki Uruguaylıları değil de hem tribünde hem televizyon başındaki futbolseverleri de fena öfkelendirdi. Hocası da dayanamadı ve 10 numarasını oyundan aldı maç bitmeden. 10 numara demişken, bir Zidane'a bakın, bir de Mbappe'ye...


















Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin