18 Ocak 2014 Cumartesi

Galatasaraylılık Nedir?

Aşağıdaki yazı kulübün resmi sitesinde yayınlandı, yayınlandı yayınlanmasına da sonra da silindi... Nedeni, niçini bize sormayın, yazıyı okuyunca zaten anlayacaksınız da, bu blogu "es kaza" takip eden Galatasaray yöneticisi varsa biz soralım, "Galatasaraylılık bu değildir" başlıklı bildiriyi kim hazırlayıp, resmi siteye koydu?
İşte size okuyup okuyup "halimize acınacak" bir bildiri... Galatasaraylılık bu değildir demişsiniz ya, evet, Galatasaraylılık bu değildir... Galatasaraylılık söylediği lafın arkasında durmaktır, ilk gelen tepkiden sonra "tükürdüğünü" yalamak değildir, yazılan yazıyı resmi siteden silmek hiç değildir...

Dün oynanan Galatasaray Liv Hospital – Lokomotiv Kuban maçında bir grup seyircimizin Galatasaraylılığa hiç ama hiç yakışmayan çirkin tezahüratları tüm camiamızda derin bir üzüntü yaratmıştır. Ancak bu yakışıksız davranışlar ne yazık ki bir süredir var olan bir sürecin bardağı taşıran son damlası niteliğindedir.
"BU GRUPLAR KİMDİR?"
Kimdir bu gruplar? Amaçları nedir? Salon sporlarımıza bulaşan bu seviyesiz ve provokatif davranış tarzı yıllardır iftihar ettiğimiz taraftar duruşumuza nasıl sızmıştır? Hangi hakla Galatasaray’ı bu duruma düşürmeye cesaret edebilmişlerdir? Bu davranışın arkasında kimler vardır? Galatasaray’ı temsil etmenin gerektirdiği sorumluluğunu nasıl unutabilmişlerdir? Davranışlarını Galatasaray terbiyesi ile nasıl bağdaştırmaktadırlar? Bu çirkin tezahürata karşı duran hocamız Ergin Ataman’a yapılan terbiyesizlik nasıl açıklanabilir? Kendimizden başka bir dostumuzun olmadığı bir ortamda, bu davranışların sonuç olarak Galatasaray’ı içerden vurmak anlamına geleceği ne zaman anlaşılacak? Bugün bu sorular bizim için kaçırılmış bir galibiyetten çok daha önemlidir.
Bu davranışlara alet olanların bilmeleri gerekir ki, bu ülkeye pek çok spor branşını olduğu gibi basketbolu da Galatasaray tanıştırmış, gelişmesi için yaklaşık 90 yıldır emek vermiştir. Galatasaray tarihinin en önemli destanları basketbolda yazılmıştır.
Dünkü olayları unutmak istiyoruz ama ne kadar unutmak istesek de bir zaman alacağı kesin. Bu nedenle tüm taraftarımıza bu davranışların bize yakışmadığını ve yaklaşık bir senedir yapmış olduğumuz uyarı ve temennileri bir kez daha hatırlatmak istiyoruz ve devam etmesi halinde gerekirse bu gurur duyduğumuz branşımızda hedef küçültmek veya bir süre mücadeleye ara vermek için ilk Genel Kurulumuzdan yetki istemeye gidecek kadar kararlılık içinde olduğumuzu üzülerek belirtiriz."

Ve burada da yeri geldiğinde "bir avuç çapulcu" ya da "serseri" diye nitelendirilen taraftarın kaleminden çıkmış bir bildiri. Sorular, cevaplar, tespitler... Hepsi derli toplu, hepsi yerli yerinde... İnsan bu durumları görünce ahlamadan vahlamadan edemiyor, "Ne kadar kolay bizim kulüpte bir yerlere gelmek, ah ah..."

Dün akşam oynanan ve kaybettiğimiz Lokomotiv Kuban maçının ardından dün Baş Antrenörümüz Ergin Ataman'ın ve bugün Kulübümüzün yaptığı açıklamaları hayretler içerisinde takip ediyoruz.

Öncelikle gelişmelerin ardından bu açıklamayı yayınlamak zorunda kalmamızın, salonda yaşanan ve yaşanacak olan küfürü, şiddeti ve her türlü çirkinliği savunduğumuz anlamına gelmemesi gerektiğinin önemle altını çizmek isteriz

Son 3 yıldır ultrAslan olarak Ali Sami Yen Arena’da küfüre, şiddete ve yabancı maddeye karşı duruşumuz sonucu kulübümüz tek maç bile saha kapatma cezası almamış ve tribünde bir otokontrol sağlanmıştır. Salonda ise taraftar ortalamalarımız her sezon sürekli artmış ve belli başlı olaylar dışında oldukça etkili, beklenen ve özlenen bir tribün oluşturulmuş, 2 sezon öncesinin 2 finalisti bu salondan çıkamamış ve tüm Avrupa Galatasaray taraftarlarını konu etmiştir.

Öyle ki şu an almaya çalıştığımız Euroleague A lisansı konusunda Avrupa'nın dikkatini en çok çeken taraftar olmuş, günlerce konuşulmuş hatta Euroleague tarafından bir belgesel dahi çekilmiş ve bir çok maçta takımımızın arkasında büyük bir güç oluşturarak bir çok maçı çevirmiş, dünya devlerine salonu dar etmiş ve geçen yıl şampiyonluğa inanarak, isteyerek kazanılmasında büyük pay sahibi olmuştur.

Şube Koordinatörümüze Pınar KSK maçında Şeref Tribününde saldırılmasından sonra olayla ilgili sosyal medya hesabından Murat Özyer'in yumruklanmasını "... daha fazlasını hak ettiğini" belirten tweetler atan ve ardından silen Euroleague maçlarının yayıncı kuruluşunun aynı zamanda spikeri olan bu malum şahısa maçın başında anlık tepki gösterilmiş, sadece birkaç dakika devam etmiş ve sonrasında bastırılan küfürlü tezahüratlardan yola çıkarak Kulübümüz ve camiamızla hiç bir alakası olmayan bu adı geçen şahsın protesto edilmesini Hocamız Ergin Ataman'ın tamamen üstüne alınmasını hiç bir açıdan anlamamız beklenmemelidir.
Ergin Ataman maç sonu açıklamasında maç ile ilgili yorum yapmak istemediğini belirterek sadece tribünle ilgili konuşmuş ve "Bu böyle devam ederse sezon sonu bırakırım" şeklinde yaptığı tehditkar açıklama Galatasaray camiasını değilse, kimi hedef almaktadır? Tekrar ediyoruz küfürü, şiddeti ve sporu çirkinleştiren hiç bir şeyi tasvip etmiyoruz ama Galatasaray çatısı altındaki birine böylesine yaşanmış bir çirkin olay sonrası tarafsız olması gereken bir sektörde çalışan ama tuttuğu takımın formasını giyerek yorumlar yapan kim olursa olsun en sert tepkiyi her zaman görecektir.

Bu davranışın farkında dahi olmadan bu gün yaptığınız Galatasaraylılık bu değil başlıklı açıklamada, Avrupa’da parmakla örnek gösterilen taraftarınızı küfürden başka bir aksiyonu olmayan oluşum ve benzeri mesnetsiz tariflerle lanse etmek hangi "kurumsal iletişimin" ürünüdür?

Yazının devamında küçük bir grup olarak bahsettiğiniz taraftarların davranışından yola çıkarak şubeyi küçültmek veya kapatmakla tehdit etmenin tarihimizde bir örneği daha var mıdır ve suni oluşturulmuş bu soruna bulabildiğiniz çözüm 90 yıllık şubeyi kapatmak mıdır?

Kendimizden başka dostumuzun olmadığının sonunda algılanabilmesine açıkçası sevindik ancak bahsettiğiniz ortamda doğru olan Galatasaray Spor Kulübünün temel yapı taşı olan taraftarıyla iletişimini kurumsal kavramlarla değil, Galatasaraylılık kavramı esas alınarak yapılmasıdır. Medya aracılığıyla veya bildiri yayınlayarak kendi taraftarını kamuoyu ve medya önüne atarak yapılan çabaların sorunları çözmeye katkısı olmayacağı gibi camiamızın bütünlüğünü yaralamaktan ve yıpratmaktan başka bir işe yaramayacağı aşikardır.
Yine yazıda; camianın bir parçası olan taraftarı içeriden vurmakla suçlarken bu açıklamayı kaleme alanlara aşağıda soracağımız bazı sorulara verilecek cevaplar bizim için kaçırılmış bir galibiyetten çok çok daha önemlidir.

*Galatasaray Basketbol takımı İzmir’de gittiği her maçta taşlanırken neredeydiniz?
*Polis parkede takımı kalkanlarla korurken neredeydiniz?
*Demirel federasyonunun hakemleri olaylara göz yumarak her şeye rağmen maçı oynatmayı düşünürken neredeydiniz?
*Şube Koordinatörü Murat Özyer "Şeref Tribünü"(!) dedikleri yerde yumruk yerken neredeydiniz? Kınamadan başka ne gibi girişimleriniz oldu?
*Hakemler maçları katledip, haklarımızı çalarken neredeydiniz?
*Geçen sezon kendi evimizde bir İzmir takımıyla oynayacağımız maç öncesi daha takımlar sahada bile yokken tribünlerde olay çıkmasından dolayı tribünler boşaltılıp oynatılırken neredeydiniz?
*Yıllardır masa başı oyunlarla kadın ve erkek basketbolda şampiyonluklarımızı çalanlara ve maşalarına karşı bu kadar sert tutum sergilemek aklınıza geldi mi?
*Bu ve bunun gibi onlarca olayda hangisinin kararlılıkla üstüne gidip Galatasaray Spor Kulübünün hakkını korudunuz?

Çok değil 2 sezon önce “Biz Bir Aileyiz Kenetlendikçe Daha da Büyüyen” derken gerçekten bir aile olduğumuz ve kenetlenmemiz gerektiğini ısrarla belirttik. Yaşanan ve yaşanabilecek sorunları kendi içimizde çözmeye yanaşmayan çıkışlar ve yönetiminde desteği ile bu bağlara darbe vurmak, resmi site aracılığıyla öğretmeye çalıştığınız Galatasaraylılıkla bağdaşmamaktadır !

Son olarak unutulmasın ki bu branşlardaki mevcut mali tablolar, gelirler - giderler, yatırımlar ve beklentiler ortadayken amatör şubelerde gidilmek istenen bir küçülmenin taraftara mal edilmesini hiç bir "kurumsal iletişim modeli" açıklayamaz.

Çünkü Türkiye’ye basketbolu getiren ve dünya kulübü olmak misyonunda olan bir kulübün, şubeleri ile ilgili alacağı kararlar sadece Genel Kurulda değil, tüm dünyadaki milyonlarca Galatasaray taraftarları tarafından yakından takip edilecek ve bu yönde atılabilecek her adımın Galatasaraylılık gereği mutlak suretle hesabı sorulacaktır!
Gündüz yayınlanan, akşam kaldırılan "Galatasaraylılık Bu Değildir" başlıklı açıklamanın neden kaldırıldığını ve hangi kurumsal iletişim stratejisinin bir parçası olduğunu sormuyoruz bile...
K E N E T L E N İ N !
B A Ş K A  "G A L A T A S A R A Y"  Y O K . . .
ultrAslan

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin