29 Eylül 2010 Çarşamba

Galatasaray Cafe Crown 69 - 58 Spartak Saint Petersburg


Dün yapılan röportajda ve maç öncesi yapılan röportajda Koç Mahmuti’nin tek bir sözü vardı: “Performansımız iyi olmayabilir, ama bu savaşmayacağımız anlamına gelmez.” Maç aslında bu eksende gelişti desek yeridir. Tribünlerin yarısının dolmuş olması ve gelen seyircinin verdiği destek ile başladı oyuncular maça. Oktay hoca Rochestie- Shipp –Caner- Rancik- Andric beşiyle başlamayı tercih etmişti. Rakibin kağıt üzerinde iyi bir takımının olması, sezonun ilk maçı olması ve atmosferin de güzel olmasının da etkisiyle maça tutuk başladı Galatasaray. Misafir ekip Popovic ile 2 basket bulurken takımımız 3 hücumda boş döndü. Ardından Rado’nun mücadelesi ile başlayan savunma direnci üzerine Caner’in 3’lüğüyle defteri açtık. Maçın başında 6 sayı bulan Rus ekibi bir anlamda bizim basketçilere işin kolay olmayacağı mesajını verir gibiydiler. Ancak o mesaj o an içinmiş. Ardın Shipp’in 2 orta mesafe şutu ve savunmanın dozunu artırmasıyla birlikte kazanılan hızlı hücumlar sonrası Galatasaray Cafe Crown, önce rakibini yakaladı ve ardından farkı açmaya başladı. İlk 2 dakikada 6 sayı yiyen Galatasaray savunması kalan 8 dakikalık bölümde vidaların da sıkılmasıyla birlikte 5 sayıya izin verdi. Özellikle bu bölümde Shipp’in sakatlığına rağmen ekstra hücum performansı, Shumpert’in de aynı dertten muzdarip olmasına rağmen gösterdiği gayret ve takıma yeni katılan Evren’in geçen sene bıraktığı yerden devam eden en azından bir savunma anlayışı maçın sonucunda hangi renge daha yakın olduğunu belirtiyordu. Maç öncesi benim maçın kırılma noktası olarak düşündüğüm ve maçın kaderini etkileyecek unsur olarak gördüğüm konu bench performansıydı bizim açımızdan. Sakatlıklar, çeşitli nedenlerle takıma geç katılan oyuncular ve EuroCup’ın son anda müjdelenmiş olmasının getirdiği hazırlıksız yakalanma durumu bu konuda etkin faktörlerdi. Ancak şunu gördük ki hazır olunmamasına rağmen bir arada oynamayı becerebilen,takım kimliğine fazlasıyla bürünmüş, mücadelenin hat safhada olduğu, gücünü savunmadan alan bir takım vardı sahada bizim adımıza. Bench’den gelen Tutku, Ermal ve Shumpert ekstra bir oyun sergilediler bugün. Ermal’i uzun süreden sonra bu kadar iyi gördüğümü söyleyebiliri. Özellikle 2.periyotta Tutku ile birlikte sahadayken olağanüstü bir hücum performansı sergilediler. Üst üste Tutku-Ermal ikili oyunları izledik bu dönemde. Tutkunun üst düzey basketbol zekası hazır olmayan kondisyonunu kapatmaya yetti. Ermal’ de sezona çok iyi hazırlanmış ve girer girmez hemen istatistik kağıdını doldurdu ve farkın açılmasında çok önemli rol oynadı.Galatasaray’lı oyuncular oyun her zorladığında hep içeriyi zorlayıp uzunların birebirleri ile yakın ve orta mesafeden sayılar bulmayı tercih edip çok akıllı bir anlayış ortaya koydular. Galatasaray’lı oyuncular çok iyi olan savunmalarına gayreti de ekleyince devreye 36-29 önde girmeyi başardı.

Maçın geri kalan bölümü Rus ekibinin kovalamacasıyla geçti. Fark git gide açılırken önce 10’u sonra 16’yı gördü. Bu dönemlerde konuk ekip birkaç defa farkı kapatmak için atak yapsa da sonuçsuz kaldı. Son periyotta oyuncularımızın yaptığı tam saha baskı karşısında bocalayan St. Petersburg takımı bir 8 sn ihlali ve 3 top kaybı yaparak teslim olma görüntüsü veriyordu ki son bölümde birkaç hamle yapıp farkı 11 e düşürdüler ve maç 69-58 lehimize sonuçlandı. Tabi farkın 15 civarında kalması daha işimize gelirdi ancak dediğim gibi takım olarak daha hazır değiliz. Tüm bu faktörlere rağmen bugün gözümüze çarpan en önemli şey bu takımın git gide sisteme ayak uyduruyor olması. Oyuncular tam bir Oktay Mahmuti takımını yansıtan bir performans ortaya koydular. Savunma da her ne kadar oturmuş olmasa da oturduğunda neler yapabileceğini bizlere gösterdi. Hazır bir Galatasaray takımının bugün maçı en az 20 sayı farkla bitirmesi içten değildi. Ancak bu skorun bile bugünkü savunma anlayışını, gayreti, takım kimliğini, her top için savaş veren, savunmada her topa elini sokan oyuncuları gördükten sonra fazlasıyla yeteceğini düşünüyorum. Maç sonunda Tutku formsuz olmasına rağmen 6 sayı 6 asist 4 ribaunt, Shipp ve Evren 12’şer sayılık katkı sağlayarak dikkat çektiler. Ayrıca Rochestie de Hücumda formsuz olmasına karşın 5 asist yaparak bu alanda rüştünü ispat etti. Ancak şuna değinmeliyim ki zamanla ilk 5’e yerleşip daha fazla süre alacak olan oyuncu Tutku olacaktır. Shumpert az oynamasına karşın nasıl bir joker oyuncu olduğunu bir kez daha ispatladı. Takımda yeni üç sayı mesafesine en çok onun alıştığı gördük. Ayrıca geçen sefer değindiğim orta mesafe şutununda ne kadar çok kullanıldığı ve uzunların ne kadar ön plana çıktı aşikar. Bu çerçevede Andric hücumda formsuz olsa da ayaklarının çabukluğu ve ikli oyun oynama becerisiyle dikkat çekti. Birde hücumları bitirebilse daha güzel olacaktı. O da hücumdaki tutukluğu savunmaya yansıtmayıp çok etkin bir görüntü çizdi. Zaten takım halinde hücumların hale oturmadığı açıktı. Ama savunmanın oturmuş olması beni çok mutlu etti ve izleyenleri de sevindirmiştir diye düşünüyorum. Son olarak Galatasaray’ın 29’u hücum 48 ribaunt aldığını, ribauntlardaki etkinliğimizi ile agresifliğimizi ve Ermal’in yaptırdığımız bir top kaybı sonrası sevinçten çılgına dönüp Tribünleri ayağa kaldırdığı güzel görüntünün verdiği hazza değineyim. Takımımızın bu turu geçememesi için Rusya’daki maçta olağan üstü şeyler olması gerekiyor. O da bu görüntünün ardından çok zor diye düşünüyorum.

Salon: Ayhan Şahenk
Hakemler: Miguel Perez Perez xx (İspanya), David Champon xx (Fransa), Igor Draojevic xx (Karadağ)
Galatasaray Cafe Crown: Rochestie, Shipp 12, Caner 3, Andric 6, Rancik 6, Evren 12, Ermal 12, Shumpert 10, Haluk 3, Tutku 5, Hüseyin
Spartak Saint Petersburg: Ponkrashov 1, Domercant 6, Dragovic 6, Thompson 9, Popovic 10, Kolosnikov, Zupan 14, Antik 4, Kotishevskiy 8, Korchagin, Bashiminov
1. Periyot: 15-11
Devre: 36-29
3. Periyot: 51-41
4. periyot:69-58

1 yorum:

aksilaz dedi ki...

Rancik ikinci maçta sazı ele alır ve galibiyetle döneriz. Rochestie biraz tutuktu ancak henüz ilk maçı. Zamanla kalitesini gösterecektir.

Blog Widget by LinkWithin