22 Ekim 2010 Cuma

Cumhurbaşkanlığı Kupası: Galatasaray:58 - Fenerbahçe:75


Skor yeteri kadar anlatıyor gidişatı. Maçı izleyemediğim için istatistiklerden ve okuduklarımdan yorum yapmaktansa maçı salonda izleyen sarayınsultanları blog'dan Aras'ın bu güzel yazısını okuyun derim. Ben sadece istatistikleri paylaşacağım ama bir şeye değinmem lazım öncelikle. Rakip takım Fenerbahçe'ye her zaman saygı duymuşuzdur. Ancak kanalında çalışan spikerler ve yorumcular işin içine girince kınamak ve teesüfleri iletmek lazım. Gerçi genellemek ve tüm çalışanları işin içine katmak yanlış oluyor ama birazdan bana hak vereceksiniz. Dün akşam Fenerbahçe TV, takımları maçı kazanınca maçı hemen yayınlar diye düşünüp televizyon karşına geçtim. Adetidir onların çünkü yenilseler yayınlamazlardı. Her zamanki gibi Batur abi ve o gözlüklü spiker basketbol maçının anlatımına görevliydiler ve Yine maçı katlettiler. Katletme boyutu da malesef şu: Sanki karşılarında yabancı takım varmış gibi davranıp bizim oyuncularımıza "onlar, rakip" gibi yakıştırmalarda bulunup çirkin görünen bazı imalarda bulunuyolar. Kendi oyuncularını aşırı abartıp bizim oyuncularımızı yerden yere vuruyorlar. Tv yayıncılığı bu olmamalı her ne kadar bir takımın kanalı da olsa. Sonuçta bu ülkenin en önemli iki kulübü maç yapıyor. Aziz Yıldırım bile Arda'ya sahip çıkıyor yeri geldiğinde. Bu linç kültürü ve anlayışı niye anlam verebilmiş değilim.Çok çirkin görünüyor malesef bu Tv yayıncılığı anlayışı. Hele ki Batur abi gibi yıllarını Basketbola vermiş birinin bunu yapması hiç hoş değil. Dayanamayıp ikinci çeyreğin ortasında,sesi kısıp izlemek de varken, kötü oyunun da etkisiyle sıkılıp kapattım televizyonu. Neyse fazla uzatmayalım. Eline ve klavyene sağlık Aras noktasına, virgülüne dokunmadan yayınlıyoruz...
-------------------------------------------------------------------------------------

Maçın gidişatı ile ilgili bilgileri Galatasaray, Fenerbahçe veya TBF resmi siteleri üzerinden öğrenebilirsiniz. Ben maçtan çıkardığım notları aktarmak istiyorum müsaadenizle.
Öncelikle kadroyu belirlerken, Gintare'yi dışarıda tutan Yıldızoğlu, maçın sonunda görmüş olduk ki bir hataya imza atmış. Kararı neye göre verdiğini bilemiyorum ama karşı tarafta Horakova'yı görünce bu şekilde belirlediyse kadroyu, Fenerbahçe'nin kısa pozisyonunda yakalayacağı üstünlüğü, Hodges ile törpülemek istemiş olmalı. Fenerbahçe'nin kısa, Galatasaray'ın uzun pozisyonunda daha kuvvetli olduğunu düşünürken kağıt üstünde bakınca, o bölgeyi daha da etkili kullanmak adına Gintare Petronyte'yi oynatmak daha mantıklı olacaktı sanki. Benim zihnimdeki doğru, rakibin kuvvetli olduğu yere önlem almak yerine kendi kuvvetli yerini öne çıkarmak. Ama Fenerbahçe'nin kısa rotasyonu önlem almak zorunda bırakmış koçu, bu sefer haklı çıktığını söyleyemiyoruz. Bu arada, sezon için aldığımız mesaj; Gintare-Ceyda, Hodges-Melek ikili olarak sezon boyunca tribünde nöbetini değiştireceği oldu. Tabii yerliler değişebilir; Ceyda-Yasemen gibi.
Kazandıkları ve Penny'nin Taurasi'ye göre daha skorer bir akşamdan sonra yine tekrarlamak istiyorum Fenerbahçe'nin kıta dışı yabancı haklarını Penny-Taurasi şeklinde kullanması hala aklıma yatmıyor. Bugün Fowles'ın tek başına -ve iyi beslenememesine rağmen- yaptıklarını görünce daha bir net ortaya çıktı bu. Hep Spartak, UMMC diyoruz Euroleague deyince ama Halcon Avenida'nın pota altında Erika de Souza- Sancho Lyttle oynuyor. Olası bir eşleşmede Fenerbahçe'nin burada sıkıntı yaşayacağı açık, keza Fenerbahçe'nin grubundaki UMMC'nin de çok etkili uzunları var. Şahsi fikrim Penny Taylor'ın yerine kıta dışı hakkını sert bir uzundan kullanmalıydı Fenerbahçe.

Gelelim maça, Fenerbahçe'nin ilk defa önce geçtiği sekansta Nevlin'in pota altında Gülşah'ın üzerinde kalıp üst üste iki hücumda 5 sayı ürettiğini gördük. Gülşah'ın eşleşmede Nevlin'in karşısına yazıldığını sanmıyorum. Michelle'in hatası mıdır, yoksa Petronyte'nin kadroda olmaması mıdır problem, çözmek lazım.
Umutlu olsak da yerli rotasyonundan yine kırılma anlarında skor katkısı alamadık. Fenerbahçe'nin ilk beş başlayan iki yerlisi (Birsel-Nevriye) 27 sayı üretirken, Galatasaray'ın ilk beşteki yerlileri Işıl ve Bahar toplam 10 sayı üretebildi. Bu sayıların çoğunun iş işten geçtikten sonra geldiğini de hatırlatalım. Maç sonunda toplam yerli skorları da şöyleydi; Fenerbahçe:42 - Galatasaray:30. Yine belirteyim bu katkının maçın maç olmaktan çıktığı anlarda gelmesi, kağıt üzerinde 12 sayı olan bu farkın sahada olandan daha düşük gösterdiğini belirteyim.

Sadece yerlileri atmayalım ateşe bugün Fowles dışında kimseden katkı alamadık aslında. Galatasaray formasını ilk kez giyen Fowles özellikle maçın başlarında büyük beğeni kazandı. Ama diğer yabancılar içinse, ilk maçta gördük ki; tüm kaygılarımız çıkarken, umutlarımızı karşılamadılar. %15 ile şut atan bir Seimone, konsantrasyonu durdurmaya odaklanınca hem skordan hem de ribaund katkısından uzak kalan Currie ve takımı oynatma ile ilgili pek ışık vermeyen Hodges'ın bu halleri bu gecede kalır umarım.
Fowles için yeniden methiyeler düzmeye gerek yok, onun kim olduğunu herkes biliyor. O elinden geldiğince oynayacak ama biz onu oynatabilecek miyiz? Bugün organizasyonda öyle sıkıntılar yaşadı ki Galatasaray, oyun kurucu pozisyonunda oynayan isimler ciddi derecede sırıttılar Fenerbahçe karşısında. Birsel-Horakova test için en son seçilecek rakipler belki ama Galatasaray, şampiyon olmak istiyorsa bu isimleri yenmek zorunda. Bugün oyun kurucu pozisyonunda oynayan veya buraya kayan hiçbir isim görevini başaramadı. Artık işin en uç noktası; topu rakip sahaya taşırken çaldırılan toplar, tabloyu en net şekilde gözümüze soktu.

Fenerbahçe'nin Diana Taurasi'nin sadece 1 saha içi isabeti bulabildiği bir maçta Galatasaray'ı bu derece kolay geçebilmesinde topun çok hızlı dolaştığı ve ustaca hazırlanmış setlerin büyük katkısı vardı. Boşta kalan arkadaşlarını sürekli olarak büyük rahatlıkla bulup, kolay sayı imkanı yakaladılar.
Buna değinmemek olmaz tabii ki, maç yine iğrençliklere sahne oldu. Benim cidden tahammülüm kalmadı bu insan müsveddelerinin basketbol salonlardaki maceralarına. Bir kadın basketbol maçında sadece takımların adı Galatasaray ve Fenerbahçe diye iki dakikada bir olay çıkıyor. Farkın açılmasıyla yağmuru başlatanın, aynı takıma gönül verdiğimiz insanlar olması ayrı bir üzüntü vesilesi. Aziz Yıldırım'a küfür edildi diye salonu terk eden Adnan Polat'ın, sorumluluktan kaçması aslında bizi şaşırtmadı ama yine de yakışmadı!
Fenerbahçe bu aldığı galibiyet ile 7. Cumhurbaşkanlığı Kupası'na ulaşıp, Galatasaray ile kupaları eşitledi. Sezon öncesi psikolojik avantajı da getirdi bu farklı sonuç. Madem ki yenemedik, zor da olsa tebrik etmek zorundayız.

Gurur kırıcı bir geceydi bizim için, gerçekten çok üzücü oldu bu mağlubiyet ama umutlarımızı kıramadı yine de. Galatasaray'ın yolu uzun hep dediğimiz gibi, aradaki fark bu maçı almakla kapanmazdı, bir ayda Galatasaray öne çıkamazdı. Halen doğru yolda olduğumuza ve o yola ışık tutanın doğru kişi olduğuna inancım tam. Sabır, sabır, sabır...
Yorucu ve üzücü bir gün olmasının yanında twitter üzerinden de değerlendirmeler yaptığımız için biraz üstün körü olmuş olabilir yazı, bu seferlik böyle olsun diyelim.
-------------------------------------------------------------------------------------
İlgilenenler için:
Galatasaray Medical Park 58 - 75 Fenerbahçe

Yer: Abdi İpekçi Spor Salonu
Rakip: Fenerbahçe
Tarih: 21.10.2010

* Tuğba Palazoğu: (5 sayı, 1 ribaund)
* Doneeka Hodges: (8 sayı, 1 asist)
* Yasemen Saylar
* Bahar Çağlar: (7 sayı, 8 ribaund, 1 asist)
* Işıl Alben: (3 sayı, 1 ribaund, 3 asist)
* Melek Bilge: (2 sayı)
* Gülşah Gümüşay: (9 sayı)
* Nihan Anaz: (2 ribaund, 1 asist)
* Monique Currie: (6 sayı)
* Melisa Can: (4 sayı, 6 ribaund, 1 asist)
* Seimone Augustus: (4 sayı, 2 ribaund, 2 asist)
* Sylvia Fowles: (10 sayı, 15 ribaund, 1 asist)

1. ÇEYREK: 10-13
2. ÇEYREK: 10-31 (20-44)
3. ÇEYREK: 16-20 (36-64)
4. ÇEYREK: 22-11 (58-75)
(fotoğraflar ve istatistikler resmi siteden)

1 yorum:

aksilaz dedi ki...

Batur abi denen şahsiyet yıllardır aynı şekilde yorumluyor Galatasaray maçlarını. Fenerbahçelilere yakışan bir isim.

Blog Widget by LinkWithin